Rus terazisinde Buça katliamı: Kasıtlı bir uydurma

Buşa’daki katliamın geride bıraktıklarından (AP)
Buşa’daki katliamın geride bıraktıklarından (AP)
TT

Rus terazisinde Buça katliamı: Kasıtlı bir uydurma

Buşa’daki katliamın geride bıraktıklarından (AP)
Buşa’daki katliamın geride bıraktıklarından (AP)

Sami Amare
Rusya’nın başkenti Moskova'daki tüm departmanlar ve kurumlar, Ukrayna'nın başkenti Kiev'in kuzeyinde yer alan küçük Buça kasabasında onlarca sivilin öldürüldüğü bir katliam yapan Rus güçlerine yöneltilen suçlamaları düşürmekle ilgileniyor.
Çeşitli Avrupa başkentlerinde yaptırımlar ve Rus diplomatların toplu olarak sınır dışı edilmesi kararı bir diğerini takip ederken, Moskova Batılı çevreleri suçlamaların doğru olmadığına ikna etmeye çalışıyor. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Birleşmiş Miller Güvenlik Konseyi'ni (BMGK) bu sorunun çeşitli yönlerini tartışmak üzere acil toplantı düzenlemeye ikna etmek için iki başarısız girişimde bulundu. İki girişimin, bu ay oturuma başkanlık eden İngiliz delegenin reddiyle karşılaştığını söyledi.

Hayali bir saldırı
Lavrov, Rus güçlerinin Ukrayna'nın Buça kentinde sivilleri öldürdüğü yönündeki suçlamaları, ‘hayali bir saldırı’ olarak nitelendirdi. Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths ile yaptığı görüşmede, “Planlar uyarınca Rus ordusunun ayrılmasından sonra Buça’da gerçekleşen bir başka hayali saldırıyla karşı karşıyayız. Ne yazık ki, insani meseleleri siyasallaştırma girişimleri ve hatta bunlar üzerine spekülasyonlar bitmiyor” sözlerini sarf etti. Ayrıca bu provokasyonları uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan bir tehdit olarak gördüklerini belirterek, bu sebeple Güvenlik Konseyi'nden konuyla ilgili acil bir toplantı yapmasını talep ettiklerini dile getirdi. Ancak, bu talepleri sonuç vermedi.
Moskova, Buça öncesinde de bu tür suçlamalara maruz kalmıştı. Ukrayna ve Batılı müttefikleri, Rus güçlerinin ayrım gözetmeksizin sivilleri hedef aldığını iddia ettiler. ABD merkezli el-Hurra’nın aktardığına göre güney kıyı kenti Mariupol'daki bir doğum hastanesi, üstünde sadece çocukların barınabileceği yazılı olan bir tiyatro binası bombalandı. Rus kaynakları o sırada bunu yalanladı, sesli ve görüntülü olarak bu iddiayı çürüttü. Rusya tarafı, Batılı medya kaynaklarının ‘öldürüldüğünü ve yeni doğan bebeğinin Rus güçlerinin elinde olduğunu’ söylediği hamile kadının görüntüsünü yayınladı.
Rusya'da ‘savaşta olduğu gibi savaşta’ derler. Bu perspektiften bakıldığında, Batılı çevrelerin rakiplerini savaş alanının dışında ‘dize getirmek’ için tüm basın becerisini ve ustalığını devreye sokmaya çalıştığı görülüyor. Yaşanan son hadiseler medyada da bir savaşın sürüp gittiğini teyit ediyor.

Makul talepler
Moskova'dan gelen tablo, uluslararası haber ajansları ve Batı gazeteleri tarafından ele alındığı haliyle birbirine zıt görünümler arz ediyor. Rusya dışındaki izleyici ve gözlemci, resmi kendine eklemeler olmaksızın iletecek nesnel kaynaklara çok ihtiyaç duyuyor gibi görünüyor. Hiç kimse Rus tarafının sunduğu her şeyin yüzde yüz doğru olabileceğini söylemiyor. Ancak her iki tarafın ifadelerinde bir dereceye kadar nesnelliğin ve rasyonelliğin bulunması gerekir.
Batı'da hiç kimse Moskova'ya inanmıyor. Lideri Vladimir Putin'i bazen ‘katil’, bazen de ‘savaş suçlusu’ olmakla suçluyorlar. Sonra onunla oturuyor, tartışıyor ve sunduğu görüş ve vizyonun adil olduğuna kendilerince ikna olup ona karşı tavizler veriyorlar.
Moskova'daki gözlemciler soruyor: Putin, Ukrayna'nın tarafsızlığını, NATO'ya katılmamasını ve ülkesi için yeter derecede stratejik güvenliğin sağlanmasını talep etmiyor muydu? Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin bugün kabul etmeye yakın göründüğü şey bu değil mi? Şayet Ukrayna sınırları dışında güç ve karar sahibi olanların baskılarından kurtulmanın yolunu bulabilseydi aslında çok daha önce kabul edilebilecek olan bu değil miydi?
Bu bağlamda Fransız düşünür Pierre Conesa’nın ortadan kaldırmak amacıyla bir düşmanın nasıl yaratıldığını irdelediği ‘Düşman Yaratmak’ isimli kitabında konu hakkındaki şu ifadelerine bir göz atalım:
“Düşmanı, yok etmek için hazırlamak istiyorsanız, onu şeytanlaştırmaya, ulusal güvenliğe tehdit olarak göstermeye çalışmalısınız. Ayrıca içeriyi, dışarıyı ve uygun söylemi hazırlamalısınız.” 

Rusya soruşturma istedi
Moskova, Ukrayna tarafıyla son görüşmelerde varılan uzlaşıya uygun olarak çekilmeden önce, Buça’daki ‘katliam’ veya ‘suç’ ile ilgili dosyaların ve özellikle de bu bölgeyle ilgili dosyanın açılmasından başka bir şey talep etmediğini söylüyor. Rusya Dışişleri Bakanı bunu talep ediyor ve soruşturuyor.
Rus resmi kaynakları, masumiyet kanıtı olarak sunacakları belgelerinin bulunduğunu söylüyor. Ayrıca tüm bu suçlamaların, sekiz yıldan fazla bir süredir Ukrayna makamlarının gözleri önünde gece gündüz açık bir şekilde faaliyet gösteren Nazi faşist gruplarının ‘ithamları’ olduğuna dair ellerinde kanıtların bulunduğunu ifade ediyor.
Sahneler gerçekten dehşet verici ve korkunç. Suçluların hızla cezalandırılması amacıyla acil bir soruşturmaya şiddetle ihtiyaç duyulduğu görülüyor. Gerek içeride gerekse dışarıda bu hususta herhangi bir anlaşmazlık yok. Moskova'nın talep ettiği şey de bu.
Rus yönetiminin üst düzey yetkililerinden pek çoğu bu bağlamda görüş bildirdi. Bunlar arasında, Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı ve eski Devlet Başkanı Dmitry Medvedev de yer alıyor. Medvedev, Ukrayna tarafını ve Batı propaganda mekanizmasını, ‘Rusya'yı mümkün olduğunca insanlıktan çıkarmaya ve onu itibarsızlaştırmaya’ çalışmakla suçladı. Rus karşıtlığıyla beslenen Ukrayna’nın büyük bir yalan ve sahtekarlık örneği ortaya koyduğunu ifade eden Medvedev, bu olgunun tarihte hiçbir zaman bulunmadığını ve halihazırda da olmadığını vurguladı.
Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Buça’ya ilişkin fotoğraf ve videoların Batı medyası için özel olarak hazırlandığı belirtildi ve bu eylemlerin yeni bir provokasyondan başka bir şey olmadığı vurgulandı. Açıklamanın devamında, orayı kontrol eden Rus kuvvetlerin bölgedeki sakinlere kuzeye gitmek üzere ayrılmalarına izin verdikleri ve Rus silahlı güçlerinin şehri kontrol ettiği sırada yerel sakinlerin hiçbirinin herhangi bir şiddetten zarar görmediği ifade edildi. Ayrıca Rus kuvvetlerinin 30 Mart'ta Buça’dan ayrıldığı ve savaş suçu işlendiğine ilişkin delillerin bundan 4 gün sonra yayınlandığı teyit edildi.
Rus generallerinden biri, Rus güçlerinin şehri ‘barışçıl bir şekilde geri çekildiklerini’ sesli ve görüntülü belgelemeden terk etmekle yaptığı hataya dikkati çekti. Böylece bu güçlerin böylesine iğrenç bir suç işlemediklerine ilişkin reddedilemez bir kanıt oluşturulmuş olurdu. Russia 1 kanalında yayınlanan ‘60 Dakika’ programına katılan General, Rus askeri personellerinden bazısının geri çekilme sürecini tarih ve hafızanın yanında daha sonra herhangi bir soruşturma için kayda almış olmasını umduğunu dile getirdi.
Bu konuda Moskova'nın üst düzey yetkilileri tarafından yapılan açıklamaları takip etmeye devam ediyoruz. Aralarında ‘Telegram’ üzerinden şu sözleri sarf eden Rusya Meclisi Duma Başkanı Vyacheslav Volodin de var:
“Buça'daki durum, Rusya'yı itibarsızlaştırmak ve yaptırımları haklı çıkarmak adına başvurulan provokasyondan ibarettir. NATO ülkelerinin ne olduğuna dair gerçek bir soruşturmaya ihtiyacı yok. Burada tek bir hedef var: Ukrayna'daki durumu kötüleştirmek, Rusya'yı itibarsızlaştırmak, yaptırımları, silah tedarikini ve diğer dostça olmayan eylemleri haklı çıkarmak.”
Rusya'nın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Vasily Nebenzia, İngiltere'nin Rusya'nın Buça’daki olaylarla ilgili toplantı talebini reddetmesi üzerine acil bir basın toplantısı düzenledi. TASS’ın aktardığına göre bu toplantıdaki diplomatlar, sokaklarda ceset olmadığını doğrulamak üzere Rus ordusunun şehirden ayrılırken çektikleri videoları ve fotoğrafları gösterdiler. Çekilen fotoğraflarda Ukrayna askerlerinin ve şehrin belediye başkanının moralleri yüksek görünüyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’e gelince, olanları kınamakta ve kötülemekte gecikmedi. Rus tarafıyla her türlü görüşmeyi reddettiğini vurgulayarak, böyle insanlarla görüşmenin bir işe yaramayacağını söyledi. Ancak bugün en zor şeyin konuşmak olduğunu ifade ederek, Moskova ile yeniden başlama gerekliliğinden söz etti. Zelenskiy, mevcut durumdan bir çıkış yolu arama ihtiyacına işaret ederek, Ukrayna'nın bu görüşmelerde daha güçlü ve daha iyi bir konuma sahip olacağı umudunu dile getirdi. Bunun da ancak güçlü silahlar ve toplumun birleşmesi ile temin edilebileceğini vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti:
“Adımları dikkatle atmalısınız, yoksa bir çıkış yolum olmadığından dolayı değil. Ben kararlarımı tam bir sakinlikle almaya çalışırım. Her halükârda bir müzakere söz konusu olacak ve tek soru, müzakere masasında ne kadar güçlü olduğunuzdur.”
Geriye, tüm dünyanın konuştuğu şeyin ne olduğuna işaret etmek kalıyor. Gözlemcilerin büyük çoğunluğunun tahminlerine göre Zelenskiy ve ülkesi iki arada bir derede kaldı. Görünen o ki her iki durumda da develerin olmadığı bir savaşta daha çok günah keçisi gibi görünüyorlar. Mevcut ve ertelenen savaş, önce Rusya'yı, sonra Çin'i hedef alıyor. İki ülkenin fark ettiği ve rakiplerinin de hedeflediği şey budur.
*Independent Arabia’da yer alan bu makalenin çevirisi Şarku’l Avsat’a aittir.



El Salvador lideri Bukele, ülkede güvenliği ne pahasına sağladı?

Mega hapishanede gardiyanlara ek olarak 600 asker ve 250 polis görev yapıyor (Reuters)
Mega hapishanede gardiyanlara ek olarak 600 asker ve 250 polis görev yapıyor (Reuters)
TT

El Salvador lideri Bukele, ülkede güvenliği ne pahasına sağladı?

Mega hapishanede gardiyanlara ek olarak 600 asker ve 250 polis görev yapıyor (Reuters)
Mega hapishanede gardiyanlara ek olarak 600 asker ve 250 polis görev yapıyor (Reuters)

El Salvador'da yönetimi eleştirenler, Devlet Başkanı Nayib Bukele'nin "diktatörlük" kurduğunu savunurken, güvenliğin sağlanmasından mutlu olanlar ülkenin özgürleştiğini öne sürüyor.

"Dünyanın cinayet başkenti" diye adlandırılan 6 milyon nüfuslu El Salvador'da 2016'da saatte ortalama bir cinayet işleniyordu. Çete savaşları da Salvadorluların çoğunlukla kuzeye, ABD'ye göç etmesine neden oluyordu.

Ancak Amerikan medya kuruluşu CNN'in haberinde, Bukele'nin sert önlemleriyle cinayet oranlarının ciddi şekilde azaldığına, hatta "ABD'de iyi hayatlar kuran kişilerin bile ülkeye geri döndüğüne" dikkat çekiliyor. 

Diğer yandan Bukele'nin çetelere yönelik savaşta, olağanüstü hal (OHAL) kapsamında yargı süreçlerini askıya aldığına, hapsedilme oranlarında büyük artış yaşandığına ve insan hakları örgütlerinden tepkiler geldiğine işaret ediliyor.

ABD'ye iltica başvuruları olumsuz yanıtlandıktan sonra 6 yıl önce başkent San Salvador'a döndüklerini belirten Victor Bolanos ve eşi Blanca, o dönem "hiçbir yerde güvenlik olmadığını" söylüyor. 

Bukele'nin yönetimiyle durumun değiştiğini savunan Blanca şunları şu ifadeleri kullanıyor: 

Artık güvende hissediyoruz. Ülkemize özgürlük geldi.

ABD Gümrük ve Sınır Koruması'nın verilerine göre 2022'de El Salvador'dan ABD'nin güney sınırına gelen kişi sayısı 97 bindi. Bu rakam, 2023'te 61 bine indi. 

Ancak göçün tek sebebi şiddet ve çete savaşları değil. CNN, pek çok Salvadorlunun ekonomik sıkıntılar ve istihdam sorunları nedeniyle ülkeyi terk ettiğini belirtiyor. Dünya Bankası'na göre Bukele'nin göreve gelmesinden bu yana El Salvador ekonomisi yavaş ve istikrarlı bir büyüme göstermiş olsa da ülke hâlâ vatandaşlarına yeterli fırsat sunmakta zorlanıyor.

48 yaşındaki emlak yatırımcısı Diego Morales, 27 yıldır ABD'de yaşadıktan sonra ülkesi El Salvador'a döndüğünü ve büyük bir değişimle karşılaştığını söylüyor: 

Küçükken uyanıp okula giderken sokakta ölü insanlar görürdüm. Artık burası güvenli ve pek çok kişi geri dönüyor.

Diğer yandan insan hakları grupları, Bukele'nin suç örgütlerine karşı açtığı savaşta çete üyesi olmayanların da tutuklandığına dikkat çekerek, San Salvador yönetimini eleştiriyor. 

Teresa Lilian Gutierrez, ülkedeki güvenliğin arttığını belirtirken, oğlunun çete üyesi olmamasına rağmen iki yıldır hapiste tutulduğunu savunuyor. Oğlunun OHAL kapsamında içeri alındığını belirten Gutierrez, şöyle devam ediyor: 

Hükümetten onu çıkarmasını istiyorum, lütfen... Geçen yıl avukatıyla konuştum çünkü onu serbest bırakacaklardı ama daha sonra onu bana geri vermeyeceklerini anladım.

Adalet ve Güvenlik Bakanı Gustavo Villatoro, ocak ayında yaptığı açıklamada  geçen yıl 154 cinayet işlendiğini söylemişti. Bu rakam 2022'de 495'ti. Resmi rakamlara göre, Orta Amerika ülkesinde 2020 ve 2021'de en az 1000 kişi öldürülürken, bu sayı 2019'da 2 binin üzerindeydi.

Cinayet oranlarındaki sert düşüş, Bukele'nin Mart 2022'de MS 13 ve 18. Cadde (Barrio 18) çeteleri arasında yaşanan çatışmalara karşı olağanüstü hal (OHAL) ilan etmesinin ardından geldi. Halen süren OHAL kapsamında bugüne dek neredeyse 100 bin kişi söz konusu çetelere üye olduğu gerekçesiyle yakalandı. Bunlardan yaklaşık 7 biniyse serbest bırakıldı.

Birleşik Krallık merkezli Af Örgütü ise 2022'deki raporunda, cezaevindeki kişilerin kötü muamele ve işkence gördüğünü iddia etmişti. 

Bukele, Amerika kıtasının en büyük hapishanesi Terör Muhafaza Merkezi'nin (CECOT) açılışını da geçen yıl şubatta yapmıştı. San Salvador'a 74 kilometre mesafedeki Tecoluca kasabasında yer alan hapishane, 166 hektarlık alana inşa edilmişti.

Independent Türkçe, CNN, El Pais