Londra’daki restoranlara yemeklerin kalorilerini gösterme zorunluluğu getirildi

Londralılar, porsiyonlardaki kalorilerin gösterilmesi konusunda  ikiye bölünmüş durumda.
Londralılar, porsiyonlardaki kalorilerin gösterilmesi konusunda  ikiye bölünmüş durumda.
TT

Londra’daki restoranlara yemeklerin kalorilerini gösterme zorunluluğu getirildi

Londralılar, porsiyonlardaki kalorilerin gösterilmesi konusunda  ikiye bölünmüş durumda.
Londralılar, porsiyonlardaki kalorilerin gösterilmesi konusunda  ikiye bölünmüş durumda.

İngiltere’deki restoranlar ve kafeler dün, menülerinde tüm yiyecek ve içeceklerin kalori miktarını göstermelerini gerektiren yasayı uygulamaya başladı. Devlet, sağlık sektörüne yıllık milyonlarca sterline mal olan obezite ile mücadele kapsamında hazırlanan yasaya göre menüde, restoranların internet sayfalarında ve evlere yapılan teslimatlarda yemeklerin kalorisinin gösterilmesi gerekiyor.
Söz konusu yasa, hükümetin uygulama kararına kadar, bu ay içerisinde birçok tartışmaya neden oldu. Hükümetin bu kararı, konaklama sektörünün pandemi nedeniyle oldukça zarar görmesi sebebiyle eleştirilere yol açtı. Başta yasanın kötü bir zamanda uygulandığı olmak üzere müşterilerden ve restoran sahiplerinden birçok eleştiri geldi. Bazıları bu adımın restoranlara daha fazla haksız masraf çıkaracağını düşünürken ruh sağlığı alanında faaliyet gösteren hayır kurumları ise söz konusu hamlenin yeme bozukluğu olan hastalar için durumu daha da kötüleştireceğine inandıklarını bildirdiler.
Yasa, ülkenin The Real Greek, Wetherspoon ve Wahaca gibi büyük zincir restoranları da kapsıyor.
Yasaya eleştiriler arasında, uluslararası yemek yarışması Masterchef’in galibi Sven-Hanson Britt de vardı. Britt, Twitter’dan yaptığı paylaşımlarda, yemek sektöründe yaratıcılığı ve yeniliği etkileyeceği için bu adımın uygulanabilir olmadığını savundu. Paylaşımlarında gelecek nesillerin malzemelere bakıp lezzetleri hazırlama yöntemlerini ve şeflerin yaratıcılığını takdir etmek yerine her porsiyon yemeğin altında yazılı kalorileri saymaya yönelik yeni bir beslenme şekline alışacağını kaydetti.
Başlıca eleştiri ise yasanın zamanlamasına yönelikti. İngiltere’nin Ulusal Gıda Stratejisi Direktörü Henry Dimbleby, restoranların porsiyonların kalorilerinin gösterilmesini gerektiren yeni yasanın müşterilerin yemek tercihleri üzerinde önemli bir etkisi olacağı konusunda şüphesini dile getirdi.
Birleşik Krallık Ulusal Haber Ajansı’nın (PA Media), Leon restoran zincirinin kurucu ortağı olan Dimbleby’nin bu adımın ‘sektörü etkileyeceği’ yönündeki açıklamasını aktardı.
Yasa ile İngiltere’de kafeler, restoranlar ve paket servis yapan işletmeler de dahil olmak üzere 250 veya daha fazla çalışanı olan gıda işletmelerinin, müşteriler için hazırlanan hazır yiyeceklerin ve alkolsüz içeceklerin kalorileri göstermesi zorlu hale getirildi.
Yeni politika, kalorilerin gerek kağıt ve elektronik menülerde gerekse internet üzerinden yapılan satışlarında gıda etiketleri aracılığıyla gösterilmesini gerektiriyor.
Bu adım, tüketicinin dışarıda yemek yerken veya paket yemek siparişi verirken daha sağlıklı ve daha bilinçli seçimler yapmasına yardımcı olmak amacıyla, hükümetin obeziteyle mücadeleye yönelik çabalarını genişletmesi kapsamında hazırlandı.
Aşırı kilo ve obezite ile bağlantılı hastalıkların İngiltere Ulusal Sağlık Hizmetleri’ne (NHS) yılda 1,6 milyon sterline mal olduğu tahmin ediliyor.
İngiltere Halk Sağlığı Kurumu tarafından yapılan bir ankete katılanların yüzde 79’u menülerde yiyecek ve içeceklerdeki kalorilerin bulunması gerektiğine inandıklarını söyledi.
Ancak katılımcıların geri kalanı bu kararın yemek seçimlerini etkilemeyeceğini, zira müşterilerin çoğu zaman en sevdikleri yemekleri yemek için belirli bir restorana gittiklerini belirtti. Restorana gitmenin ruhu ve iştahı şımartma yollarından biri olduğunu ve bunun da sağlıklı yiyeceklere bağlılık anlamına gelmediğini savundu.
Bu adım İngiltere’deki restoranlar için yeni ve benzeri görülmemiş bir adım olsa da McDonald’s restoranlarının zinciri bunu 10 yıldan uzun bir süre önce uygulamaya başladı. Fast food restoran zincirlerinin veya ‘abur cuburların’ kalori miktarlarının gösterilmesinin insanları bu tür yiyeceklerin tüketilmesi konusunda caydırıcı olmadığı ortaya çıktı. Bu durum, İngiltere’deki restoranlara söz konusu yasanın uygulanmasının, müşterilerin kalorileri ve sağlıklı olup olmadıklarına bakmadan istedikleri yemekleri seçmelerine ve yemelerine engel olmadığını gösteriyor.
18 yaşındaki üniversite öğrencisi Romi Bou-Sleiman da bu kararın yemek seçimini etkilemeyeceğini çünkü yemek yemeyi sevdiği için restoranlarda yediğini, ayrıca yemeğin kalorisi ne olursa olsun yeni yemekler ve dünya mutfaklarından yeni tatlar denemeyi sevdiğini söyledi. Manchester Üniversitesi’nden 19 yaşındaki Jessica Kittridge da yemekleri ve restoranda yemeği çok sevdiğini, bu kararın iştahını etkilemeyeceğini ancak yemeğin kalitesi ve sağlıklı olup olmadığını hakkında daha fazla düşünmesini sağlayabileceğini kaydetti.
Sporcu koçu Nadine Ebu Divan’a göre de karar sağlıklı yiyeceklerin seçilmesine yardımcı olacak. Çok yüksek seviyede kalori içeren birçok yemek olduğunu ve bu konuda bir denge kurulması gerektiğini belirten Ebu Divan, başka bir deyişle bir kişinin günlük belirli sayıda kalori alma hakkı bulunduğunu ve bu miktarın kadınlar ve erkekler için farklı olduğun vurguladı. Bu nedenle de kişinin, sadece bir tabakta günlük izin verilen tüm kalori miktarını yemesinin kabul edilemez olduğunu savundu.
17 yaşındaki Nur Azoury’e göre ise bu uygulamanın etkili olup olmayacağı kişiden kişiye değişiyor. Eğer bir kişi kalori saymaya odaklı, belirli bir diyete tabi ise bağlı kalması gereken kalori miktarını takip etmesine yardımcı olduğu için bu yasanın çok iyi olduğunu belirten Azoury ancak bazen insanların sevdiği yemekleri yeme ihtiyacı hissederek obeziteyi unuttuklarını söyledi.



Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
TT

Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)

Polonya Başbakanı Donald Tusk, Ukrayna'daki çatışmanın Avrupa için oluşturduğu tehdit konusunda uyarıda bulunarak, kıtanın İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana ilk kez "savaş öncesi döneme" girdiğini söyledi.

Tusk, Avrupa gazetelerinin en büyük ittifakını içeren “LENA” medya ağına verdiği röportajda şunları söyledi:

 “Savaş artık geçmişte kalan bir kavram değil. Bu gerçek ve iki yıldan fazla bir süre önce başladı. Şu anda en endişe verici olan şey, herhangi bir senaryonun mümkün olmasıdır. 1945'ten beri böyle bir durum görmedik."

Tusk sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun özellikle genç nesil için kulağa yıkıcı geldiğini biliyorum, ancak yeni bir dönemin başladığı gerçeğine alışmamız gerekiyor: savaş öncesi dönem. Abartmıyorum, bu, her geçen gün daha da netleşiyor."

Rusya'nın iki yıldan fazla bir süre önce Ukrayna'yı işgal etmesi Avrupalı ​​liderlerin savaş sonrasındaki istikrarlı barış duygusunu sarstı ve birçok Avrupa ülkesini Kiev'e ve güçleri için ihtiyaç duyduğu silahları sağlamak için üretimlerini hızlandırmaya yöneltti.

Ülkesi komşu Ukrayna'nın en önde gelen destekçilerinden biri olan eski Avrupa Konseyi başkanı Cuma günü, Kiev'in savaşı kaybetmesi halinde Avrupa'da kimsenin kendini güvende hissetmeyeceğini belirtti.

Kıtanın endişelerinin başında, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın, özellikle NATO'ya yönelik bilinen şüpheci duruşunun ardından Beyaz Saray'a dönme olasılığı da etkili oluyor.

Tusk verdiği röportajda, "Misyonumuz, Amerikan başkanının kim olduğuna bakılmaksızın transatlantik ilişkilerini güçlendirmektir" ifadelerini kullandı.