Cezayir’de eski Kültür Bakanı 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı

Halide Tumi’nin hapse girmeden önceki son fotoğrafı (Şarku’l Avsat)
Halide Tumi’nin hapse girmeden önceki son fotoğrafı (Şarku’l Avsat)
TT

Cezayir’de eski Kültür Bakanı 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı

Halide Tumi’nin hapse girmeden önceki son fotoğrafı (Şarku’l Avsat)
Halide Tumi’nin hapse girmeden önceki son fotoğrafı (Şarku’l Avsat)

Cezayir’deki Sidi Muhammed Mahkemesi'nde gerçekleşen karar duruşmasında eski Kültür Bakanı Halide Tumi 6 yıl hapis ve 200 bin dinar  para cezasına çarptırıldı.
Mahkeme, aynı davadan yargılanan, bakanlıkta eski festival işlerinden sorumlu Abdulhamid Belidiye'yi 4 yıl hapis ve 200 bin dinar para cezasına, ülkenin batısındaki Tilmisan vilayetinin eski Kültür Müdürü Abdulhakim Meylud'u da iki yıl hapis ve 100 bin dinar para cezası verdi.
Hakim ayrıca, gayrimenkullere el konulmasının kaldırılmasına karar verirken, sanıkları, maruz kaldıkları tüm zararlar için tahmini 100.000 dinar olarak kamu hazinesine tazminat ödemeye mecbur etti.
Tumi ve berberindeki isimler Kültür Bakanı olarak görev yaptığı dönemde (özellikle 2007 Cezayir Arap Kültür Başkenti, 2009 Afrika Festivali ve 2011 İslam kültürünün başkenti Tilimsan etkinliklerinde) hak etmeyen kişilere ayrıcalıklar tanıma, görevi ve kamu malını kötüye kullanma suçlamalarıyla hüküm giydi.
Tumi’ye yöneltilen suçlamalar esas olarak görevi ve kamu malını kötüye kullanmanın yanı sıra hak etmeyen kişilere ayrıcalık verilmesiyle ilgili. Bu eylemler, diğer birçok davada suçlananların aksine, rüşvetten hüküm giyenleri başkanlık affından hariç tutan Yolsuzlukla Mücadele ve Önleme Yasası kapsamında.
2009'da düzenlenen “Arap Kültür Başkenti Cezayir” ve “Afrika Festivali” gösterilerinin finansmanına ilişkin suçlamaların yanı sıra 2011 yılında “İslam Kültürünün Başkenti Tilimsan” etkinliklerinin ve 19’uncu yüzyılda Fransız sömürgeciliğine karşı halk direnişinin lideri olan ve çekimleri durdurulan Emir Abdülkadir hakkında çekilen bir film projesi de yer alıyor.
Tumi savunması sırasında, merhum Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika'nın isteği üzerine bu kültürel etkinliklerin bütçelerine asla müdahale etmediğini belirtti. Tumi ayrıca, “kadın olduğum için hedef alındığını” ve “siyasi partilerin kurbanı” olduğunu söyledi.
Savunma avukatları da Tumi’nin beraatini talep eti.

 



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.