Balıklar matematik işlemi yapmayı öğrendi

Bulgular, balıkların düşünüldüğünden çok daha zeki olduğunu gösteriyor

Çiklitler ve vatozlara bu yeteneği kazandıran ortak nokta bilinmiyor (Bonn Üniversitesi)
Çiklitler ve vatozlara bu yeteneği kazandıran ortak nokta bilinmiyor (Bonn Üniversitesi)
TT

Balıklar matematik işlemi yapmayı öğrendi

Çiklitler ve vatozlara bu yeteneği kazandıran ortak nokta bilinmiyor (Bonn Üniversitesi)
Çiklitler ve vatozlara bu yeteneği kazandıran ortak nokta bilinmiyor (Bonn Üniversitesi)

Bilim insanları iki balık türüne basit matematik işlemlerini yapmayı öğretti.
Yeni bir araştırmada vatozlar ve çiklitler, geometrik şekiller aracılığıyla karmaşık bilişsel süreçleri tamamlayabildiklerini gösterdi.
Hakemli bilimsel dergi Scientific Reports'ta yayımlanan makalede, söz konusu hayvanların temel matematiği öğrenme yeteneği sergilediklerini ve hatta bu bilgileri kullanarak küçük mantık bulmacalarını çözdükleri ifade edildi.
Almanya'daki Bonn Üniversitesi Zooloji Enstitüsü'nden Prof. Dr. Vera Schluessel, "Hayvanları basit toplama ve çıkarma işlemleri yapmaları için eğittik" diye konuştu:
"Bunu yaparken, başlangıç ​​değerini birer birer artırmak veya azaltmak zorunda kaldılar."
Çiklitler ve vatozların matematiğe yatkın olduğu aslında önceden de biliniyordu. Ancak hesap yapabilme yetenekleri ilk kez ortaya kondu ve araştırmacıları şaşırttı.
Vatozların ve çiklitlerin bu sayısal becerileri nasıl kazandığı ise muamma. Zira iki balık türü birbirinden çok farklı yaşam tarzlarına sahip. Örneğin çiklitler akvaryumların aranan balıklarıyken, vatozlar okyanus tabanlarında yalnız yaşıyor.
Yine de araştırmacılar, bulguların balıkların düşünüldüğünden çok daha zeki olduğunu gösterdiğini düşünüyor.
Bonn Üniversitesi'nde yapılan deneylerde öncelikle bir tanka konan balıklara, 1 ve 5 arasında değerleri temsil eden kare daire ve üçgenlerin görüntüleri gösterildi. 
Şekillerin boyutları değişkendi ama renkleri ya da mavi ya da sarıydı. Zira burada mavi, 'bir ekle' anlamına geliyordu. Sarıysa 'bir çıkar' demekti.
Schluessel, "Hayvanların tasvir edilen nesnelerin sayısını tanıması ve aynı zamanda renklerinden işlemi anlaması gerekiyordu" diye konuştu.
Örneğin, gösterilen bir görüntüde 4 kare yer alıyordu. Bu nesneler maviyse 4'e 1 eklemeleri gerektiği anlamına geliyordu. Nesneler sarıysa bu da '4-1' demekti.
Balıklara yapmaları gereken hesap bu şekilde belli edildikten sonra, birbirinden farklı cevap seçenekleri sunuldu. Yani sarı kareleri görenlerin 3'ü temsil eden cevaba doğru yüzmesi gerekiyordu. Bunu yapabilen hayvanlara mama ödülü verildi.
Bunun ardından araştırmacılar şu soruyu değerlendirdi: Balıklar öğrenme sürecinde şekilleri ezberlemiş miydi? Başka şekillerle de aynı hesaplamayı yapabilecekler miydi?
Schluessel bunu, "Bunu öğrenmek için eğitim sırasında bazı hesaplamaları kasıtlı olarak atladık" diye açıkladı:
"Örneğin 3+1 ve 3-1 bunlardan biriydi. Öğrenme aşamasından sonra hayvanlar bu iki görevi ilk kez gördüler. Ve testlerde büyük ölçüde doğru cevabı seçtiler."
Araştırma ekibi, bu işlemlerin balıklar için hiç de basit olmadığını vurguluyor.
Schlussel, "Orijinal görüntüler, iki farklı cevabı temsil eden görüntülerle değiştiriliyordu. Yani bütün bu görüntüleri hafızalarında tutmaları ve üstüne bir de sonuca karar vermeleri gerekiyordu" ifadelerini kullandı:
"Genel olarak, karmaşık düşünme becerileri gerektiren bir başarı."
Independent Türkçe, Bonn Üniversitesi, CNET



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news