Tahran'ın Cuma namazı imamından ABD güçlerine yönelik saldırılara destek

Kazım Sıddıki
Kazım Sıddıki
TT

Tahran'ın Cuma namazı imamından ABD güçlerine yönelik saldırılara destek

Kazım Sıddıki
Kazım Sıddıki

Tahran'ın Cuma Namazı İmamı Kazım Sıddıki, İran nükleer dosyası ile bölgedeki ABD güçlerine yönelik saldırıları durdurmak arasındaki bağlantıyı reddederek, "yasadışı" varlıklarını sona erdirmedikçe devam edeceklerini ifade etti.
İran internet siteleri Sıddıki’nin bugünkü Cuma namazı hutbesinde, bazı ABD'li yetkililerin "ABD kuvvetlerine yönelik saldırının nükleer anlaşmaya engel teşkil ettiği" sözlerine atıfta bulunduğunu bildirdi. İmam açıklamasında, “Nükleer anlaşmadan önce pahalı insansız hava araçları Suriye ve Ayn el Esed’de mevzileri vurdu, ancak nükleer anlaşmayla alakalı değildi” dedi. Saldırıların bölgedeki yasadışı varlıkların devam ettiği sürece saldırıların süreceğini kaydetti.
Özellikle başkent Tahran'da Cuma hutbelerini veren velayeti fakih temsilcilerinin açıklamaları,  İran dini lideri Ali Hamaney'in pozisyonunu yansıttığı biliniyor.
Haziran 2019’da İran, Hürmüz Boğazı'nın doğusundaki uluslararası hava sahasında ABD'ye ait 'RQ-4 Global Hawk' tipi yüksek irtifa insansız keşif uçağı düşürmüştü. Tahran o dönem 110 milyon değerindeki uçağın hava sahasını ihlal ettiğini bildirmişti. Ocak 2020’de ise İran Devrim Muhafızları Irak’ta ABD güçlerini barındıran iki askeri üsse 15 füze fırlattı. Olay, 50 ABD askerinin beyin travması geçirmesine sebep oldu. Bu saldırılar, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın emriyle hava saldırısında öldürülen İran Devrim Muhafızları'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani suikastinin ardından arttı.
Sıddıki’nin bu açıklamaları, müzakereler sırasında İran’ın Devrim Muhafızları’nın ABD terör listesinden çıkarılmasına ilişkin yaşanan tartışmanın ortasında geldi.
ABD Genelkurmay Başkanı General Mark Milley, İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü'nün ABD'nin "terör" listesinden çıkarılmasına karşı olduğunu doğruladı.
Milley Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’ne yaptığı açıklamada, “Kişisel kanaatim İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü'nün terör örgütü olduğuna inanıyorum ve terör örgütleri listesinden çıkarılmasını desteklemiyorum” şeklinde konuştu. AFP’nin haberine göre, Milley’in, bir bütün olarak Devrim Muhafızları'na değil, özel olarak Kudüs Gücü'ne atıfta bulunduğunu ABD Genelkurmay Başkanı’nın olası bir uzlaşmanın göstergesi olarak uzlaşma belirtisi veriyor olabileceğini kaydetti. Müzakerelere katılmayan Milley, bunun yalnızca kendi kişisel görüşü olduğunu ve bunu alenen ifade ettiğini açıkça belirtmek istedi.

 



Yaklaşık bin İsrailli İran adına casusluk yapıyor

İsrail polisi tarafından İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle tutuklanan bir kişinin fotoğrafı yayınlandı, 9 Aralık 2024
İsrail polisi tarafından İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle tutuklanan bir kişinin fotoğrafı yayınlandı, 9 Aralık 2024
TT

Yaklaşık bin İsrailli İran adına casusluk yapıyor

İsrail polisi tarafından İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle tutuklanan bir kişinin fotoğrafı yayınlandı, 9 Aralık 2024
İsrail polisi tarafından İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle tutuklanan bir kişinin fotoğrafı yayınlandı, 9 Aralık 2024

İsrail gazetesi Haaretz dün, çoğu Yahudi yaklaşık bin İsrail vatandaşının para karşılığı İran adına casusluk yapmayı kabul ettiğini ortaya çıkardı.

Şimdiye kadar tutuklanan casusların çoğunun güvenlik sırlarına erişimi olmamasına ve verdikleri zararın nispeten sınırlı olmasına rağmen, İsrail iç istihbarat servisi Şin-Bet (Şabak) halen endişeli.

İsrailli güvenlik uzmanı Yossi Melman'a göre istihbarat servislerinin yetkilileri başlangıçta ‘düşmanla iş birliği yapanların’ toplumun uç kesimlerinden olduğunu düşünüyordu, ancak son zamanlarda ‘sıradan ve ana akımdan’ olarak tanımlanabilecek çok sayıda İsraillinin İran'la savaş sırasında bile İranlılarla temas kurmaya başladığı anlaşıldı.

Şabak ve Adalet Bakanlığı verilerine göre sadece geçtiğimiz yıl, İran adına casusluk yapmayı kabul eden İsraillilerin karıştığı 25'ten fazla olay ortaya çıkarıldı ve 35'ten fazla ciddi iddianame hazırlandı.

Pratikte casusluk vakalarının sayısı 7 Ekim 2023'ten bu yana iki katına çıkarken yaklaşık bin İsrailli, çoğunlukla sosyal ağlar aracılığıyla İran’ın casusluk servisleri tarafından temasa geçirildi.

Şimdiye kadar İran adına casusluk yaptığı suçlamasıyla sadece bir kişi hüküm giydi. Aşkelonlu eski bir iş adamı olan 72 yaşındaki Moti Mamman 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Olaya karışanların geri kalanları ise halen yargılanmayı bekliyor. Bazıları ya İran tarafından gelen iletişim girişimlerini görmezden geldi ya da reddetti, bazıları ise yanıt verdi. Buna karşın Şabak müfettişleri bu kişileri erkenden tespit edip devam etmemeleri konusunda uyardı.

Öte yandan Haaretz’e göre bu kişilerin çok azı para ile kandırıldıktan sonra kendilerine verilen görevleri yerine getirdi.

Haaretz'in haberine göre Şabak, yaklaşık iki yıldır İranlı istihbarat servisleriyle irtibata geçmeyi kabul eden yüzlerce İsraillinin yanı sıra onlarla iş birliği yapmayı ve devlete ihanet etmeyi kabul edenleri de engellemek için mücadele ediyor. Şabak, şüphelileri engelleme ve tutuklama konusunda başarılı olsa da İsraillileri İran adına casusluk yapmaktan caydırma konusunda başarısız oldu. İşte bu nedenle Şabak ve Başbakanlık Ulusal Enformasyon Servisi, ‘Kolay Para, Yüksek Fiyat’ başlıklı daha önce eşi ve benzeri görülmemiş ve istisnai bir ulusal propaganda kampanyası başlatmaya karar verdi.

Kampanya, bir asker hakkında başka bir ülkenin ajanıyla irtibat kurma ve düşmana bilgi sağlama suçlarından dava açılmasından bir gün sonra başlatıldı. Söz konusu asker, önceden bilgi sahibi olarak savaş sırasında İranlı kuruluşlarla bağlantı kurmuş ve bir miktar para karşılığında roketleri engelleme, Demir Kubbe bataryaları ve İran roketlerinin iniş yerleri hakkında bilgi aktarmıştı.

Melman'a göre İran'ın İsrail vatandaşlarını kendi adına casusluk yapmak üzere işe alması, son yıllarda endişe verici bir şekilde genişlemiş, muvazzaf ve yedek askerler de dahil olmak üzere çeşitli dini, etnik ve yaş gruplarından İsrail toplumunun geniş kesimlerini kapsar hale geldi.

Melman, İsrail tarihinde Sovyetler Birliği lehine ideolojik olarak motive edilen önceki casusluk vakalarından farklı olarak, olaya karışanların çoğunun ortak paydasının işin maddi karşılığı olduğunu söyledi. Bu değişimin İsrail toplumundaki değerler krizini ve toplumsal dayanışmadaki çöküşü yansıttığını belirten Melman, bu durumun yetkilileri ‘Kolay Para, Yüksek Fiyat’ başlıklı bir medya farkındalık kampanyası başlatmaya ittiğini söyledi.

Devlete ve kurumlarına karşı artan güvensizlik duygusunun ve caydırıcılık eksikliğinin bu olgunun daha da şiddetlenmesine katkıda bulunduğunu ifade eden Melman, bu durumu temel toplumsal değerlere bağlılığın azaldığının tehlikeli bir göstergesi olarak nitelendirdi.