İran, Suriye'deki varlığını pekiştirmek için Ukrayna savaşından faydalanıyor

Öte yandan Rusya'nın kazanımlarından vazgeçmesi pek mümkün görünmüyor.

Suriye, Rusya'nın Ortadoğu'daki varlığını pekiştirme penceresidir (Reuters)
Suriye, Rusya'nın Ortadoğu'daki varlığını pekiştirme penceresidir (Reuters)
TT

İran, Suriye'deki varlığını pekiştirmek için Ukrayna savaşından faydalanıyor

Suriye, Rusya'nın Ortadoğu'daki varlığını pekiştirme penceresidir (Reuters)
Suriye, Rusya'nın Ortadoğu'daki varlığını pekiştirme penceresidir (Reuters)

Huda Rauf
Rusya'nın Batı ve ABD ile mücadelesi bağlamında Ukrayna ile savaşa girdiği bir dönemde, İran, Suriye'deki varlığını pekiştirmek için Rusya'nın dikkatinin Suriye'den uzaklaşması fırsatından faydalanmaya çalışıyor. İran'daki hâkim algı, Rusya'nın Ukrayna'da devam eden genişlemesinin, Rusya'nın Suriye sahasına olan ilgisinin kademeli olarak azalmasına yol açabileceği yönünde.
Bu nedenle Ukrayna'da savaşın başlamasından kısa bir süre sonra, İran ve Suriye stratejik ortaklıklarını artırdı. Her iki taraftan yetkililer, Ukrayna'daki olayların bölge üzerindeki potansiyel etkisini ve daha fazla koordinasyon ihtiyacını görüştüler.
İran'ın projesi, her zamanki gibi askeri alanla sınırlı değil. Nitekim enerji, tarım ve ulaştırma sektörlerinde ikili ekonomik mutabakat muhtıralarının hızla uygulanması çağrısında bulundu. Tahran'ı bu projeleri tamamlamaya teşvik eden unsur, özellikle nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılmasının ardından yaptırımların kaldırılmasıyla birlikte Suriye'deki ekonomik varlığını genişletme arzusudur.
Suriye'nin karşı karşıya olduğu ikilem, Rusya ile herhangi bir ittifakın kendisini Batı tarafından reddedilen ülke statüsüne sokacak olmasıdır. Bu, Rusya’ya verdiği siyasi, diplomatik ve mali destek seçeneklerini sınırlandırıyor. Uluslararası alanda daha iyi bir konuma sahip olmaya çalışan İran, bu nedenle, Rusya'nın Ukrayna savaşıyla meşgul olmasının yarattığı boşluğu doldurmaya çalışıyor. İran'ın doldurmak istediği boşluğu dengelemek, Suriye'nin tamamen İran'a güvenmeden hareket sınırlarını genişletmek için başka müttefikler bulmasına yardımcı olmak amacıyla, Şam ile bölgesel normalleşmeye doğru bir adım olan son Suriye-Arap yakınlaşmasının önemi de buradan geliyor.
İran, yatırımlarını artırmanın yanı sıra, Irak topraklarından Suriye ve Lübnan'a silah, füze, keşif gözetleme ve savunma sistemleri, insansız hava araçları transfer ederek askeri varlığını pekiştirme çabalarını da sürdürecek.
Ukrayna'da savaşın başlamasından bu yana iki taraf arasındaki ziyaretler de arttı. Son olarak İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan Şam'ı ziyaret ederek, ülkesinin önceliğinin değişen küresel ortamda stratejik ilişkileri güçlendirmek olduğunu vurguladı. Stratejik ilişkilere atıfta bulunarak, Tahran'ın Şam ile aynı siperde durduğunun, Şam ile ilişkilerin en iyi evrelerini yaşadığının altını çizdi. İran'ın önceliğinin ekonomik ilişkiler olduğuna dikkat çekti. Sahada ise halihazırda Suriye'nin orta, doğu ve kuzey bölgelerinde bazı milis gruplarının yeniden konumlandırılmasına tanık olunuyor.
Ancak öte yandan Rusya'nın Ortadoğu'daki varlığını yeniden tesis etmesini sağlayan bir pencere olan Suriye'deki kazanımlarından vazgeçmesi pek mümkün görünmüyor. 49 yıllık bir anlaşma ile Suriye'de iki askeri üs - Lazkiye yakınlarındaki Hmeymim hava üssü ve Tartus Limanındaki deniz üssü – elde eden Rusya, Suriye aracılığıyla Doğu Akdeniz'de kalıcı bir askeri varlığı güvence altına aldı.
Her halükârda, İran'ın nüfuzunu çeşitli alanlarda pekiştirme ve genişletme fırsatını kaçırması pek olası değil. Nükleer anlaşmaya geri dönüş ve uluslararası yaptırımların kaldırılması Tahran'ın iştahını daha da besleyecek.



Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
TT

Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)

Velid Fares

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin, Dışişleri Bakanı ile birlikte helikopter kazasında hayatını kaybettiğini duyuran açıklamanın mürekkebi kurumadan, ölümünden kimin sorumlu olduğuna dair anlatılar başladı. Helikopterin zorunlu inişi gerçekten teknik nedenlerden mi kaynaklanıyordu, yoksa birisi motora sabotaj mı yapmıştı?

Haberlerin çoğu, teknik bir arızanın bir felakete dönüşen bu zorunlu inişe yol açtığı sonucuna varıyor. Ancak pek çok soru hâlâ soruluyor ve bunlar arasında şunlar da var; bu helikopter nasıl düştü, Cumhurbaşkanına eşlik eden iki helikopterden ikisi de neden zorunlu iniş alanına bakmadan yolculuklarına devam ettiler? Bazıları, kötü hava koşullarına rağmen kışın bile bu koridorun sürekli uçak ve helikopterler tarafından kullanıldığını söylüyorlar. Dolayısıyla ya bu olay benzersiz ya da olayların seyrini bu yöne iten yıkıcı bir el var.

Nihai raporların sonuçları ne olursa olsun, bu durum, İran rejimi içindeki kanatlar arasındaki güç tartışması çerçevesine giriyor. Bu kanatların ilki ölen Cumhurbaşkanı’nın devlet başkanı konumundayken başını çektiği kanattır. Kaynaklara göre Reisi, başkanlığını yaptığı devlet kurumlarının daha yetkili olması için çalışıyordu. Diğer kanat ise Dini Lider'in kanadı ve yüksek Humeyni otoritesi onun elinde. Yeni cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihi yaklaşırken kanatlar arasındaki mücadele yoğunlaşmıştı ve Hamaney'in ölümüyle yerine geçecek yeni ismin bulunması için çalışmalar yapılıyordu. Bilgiler, Humeyni Otoritesinin başındaki ismin, yerine oğlu Mücteba Hamaney'i önerdiğini söylüyor. Ancak diğer kaynaklar, Reisi'nin Veliyyi Fakih’in halefi olmaya hazırlandığını, bunun da iki kanat arasında çatışmaya yol açtığını söylüyorlar.

Anlaşmazlık konularından biri de 2014'ten bu yana Batı'dan, özellikle de ABD'den aktarılan ve on milyarlarca dolar olduğu tahmin edilen paranın kontrolü. Bu büyük meblağlar doğal olarak hükümet, bürokrasi, güvenlik kurumları, bankalar ve sahayı kontrol eden milisler arasında büyük çatışmalara yol açıyor. Cumhurbaşkanlığı ve Genel Rehberlik makamları arasındaki çatışma, bir yandan rejimin gücünü güvence altına alan bu fonlar üzerindeki kontrolün niteliği, diğer yandan da rejimin dört Arap ülkesinde ve Filistin topraklarındaki Humeynici ve müttefik milislerle olan organik bağıyla ilgili derin farklılıkların bir sonucu olabilir.

Peki, Reisi’nin sahneden ayrılmasından sonra şimdi ne olacak?

En yakın ihtimal, kurumlardaki ve devletteki destekçilerinin zayıflatılması ve yerine Rehber’i çevreleyen dar çevrenin parçası olacak, yeni bir cumhurbaşkanının getirilmesidir. Böylece cumhurbaşkanlığı makamı yakın gelecekte Dini Lider’in halefi için hazırlanmış olacak. Bu durumda, İran'daki bu dramatik değişimlerin iç, bölgesel ve uluslararası arenadaki sonuçları nelerdir?

İran içinde, yoğun halk tepkisinden ve Tahran ile diğer şehirlerde gerçekleşen kutlamalardan, Reisi'nin ölümünün, muhalefetin bir bütün olarak rejimin varlığını reddetmesi, bir otorite boşluğu veya en azından otoritenin kanatları arasında bir çekişme olduğu temelinde otoriteye karşı yeniden protesto çağrısı yapması için yeni bir kapı açabilir. Bu elbette rejimi, uluslararası kamuoyunu sahayı kesin olarak kontrol ettiğine ikna etmek için büyük bir baskıda bulunmaya itecektir.

Bölgesel düzeyde bazı hükümetler, Tahran’daki yeni hükümet ve yönetim ile ilişkilere hazırlık olarak Hamaney'in otoritesini yeniden tanıdı. Bunların arasında devletlerin içişlerine karışmama anlaşması imzalayan ülkelerin yanı sıra, durumu izleyen ve yeni rejimin istikrarlı bir yönde gelişimini görene kadar harekete geçmeyecek Arap Körfez ülkeleri de var.

Uluslararası düzeyde, bazı Avrupa hükümetlerinin, İran liderliğine Avrupa, AB ve Tahran arasındaki mevcut anlaşmalara saygı duyulacağı konusunda güvence vermek amacıyla, Dini Lider’e sempatilerini ifade etmekte hızlı davrandıklarını gördük. Bu, İran'da en yüksek ve derin Avrupa çıkarlarına sahip olanlar için normaldir ve şu ana kadar rejimi değiştirmeye çalışan tüm İran muhalefetlerinden daha güçlüdür.

ABD'ye gelince, Dışişleri Bakanlığı, İran hükümetinin koşullarındaki değişikliğe rağmen kendisi ile diplomatik ilişkiler kurmadan, İran yönetimine sakin bir dille başsağlığı diledi. Çünkü yönetim Kongre'de her iki partiden de cumhurbaşkanı kim olursa olsun bu rejimle ilişki kurmak istemeyen bir çoğunluğun bulunduğunu çok iyi biliyor. Başkanlık seçimi kampanyası sırasında muhalefetin yönetime yönelik eleştirilerini yoğunlaştırdığı ve muhalefetin ABD yönetimini, terörist olarak gördüğü bir rejimi tanımaktan sorumlu tuttuğu biliniyor.

Dolayısıyla Biden yönetimi İran rejimini diplomatik olarak tanırken, popülist Cumhuriyetçi tabandan duyduğu korku nedeni ile kendisi ile ilişki kurmama ilkesini sürdürecek. Çünkü Cumhuriyetçiler önemli eyaletlerde çoğunluğu elde etmiş gibi görünüyor, bu da seçim sonuçlarını etkileyebilir.

Bunun gelecekteki en önemli sonuçları ne olacak?

İran rejiminin, önümüzdeki Kasım ayındaki ABD seçimleri öncesi Ortadoğu'da bir tür güç gösterisine hazırlık amacıyla kendi kurumlarını etrafında toplaması, onları koruması ve geliştirmeye çalışması mantıklı. Bu da demek oluyor ki, yaz başından kasım ortasına kadar Biden yönetiminin ya da diğerlerinin seçimler nedeniyle Ortadoğu'daki herhangi büyük hareketlenmeye karşılık veremeyeceği hassas bir dönem yaşanacak. Tahran bunu anladı ve eğer isterse aynı aşamayı bölgedeki bazı hedeflerini hayata geçirmek için de kullanmaya hazırlanıyor.

Reisi'den sonra İran, iktidarın Humeyni’nin deyimi ile "Allah ile savaşan" muhalefete bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırma yoluna gidecek. Ancak İsrail-İran çatışması çerçevesindeki yeni durum, bir yanda İsrail ve bölgesel müttefikleri, diğer yanda İran rejimi arasında tansiyonu yükseltmeyi, aynı zamanda rejim içinde yeni halk ayaklanmalarının başlamasını kolaylaştıracak bir iç bölünmenin yaşanmasını ümit eden İran muhalefetinin işine yarayabilir.

Fakat ABD'nin tutumu değişmediği sürece, mevcut aşamada bu rejimi değiştirmek zor olsa da seçim tarihi yaklaştıkça değişim fırsatları doğabilir. Her halükârda, Humeyni rejiminin temel direklerinden biri ve 1980'lerdeki binlerce idamın sorumlusu olan birinin yokluğu, İran'daki kurban aileleri için umut verici bir haber, rejime reform veya değişim yönünde baskı yapmak için motive edici bir faktördür.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.