Güneş'te 20 bin kilometrelik 'ateş kanyonu' açıldı: Dünya'yı fırtına vurabilir

ABD Uzay Hava Tahmin Merkezi, 6 ve 7 Nisan'da Güneş fırtınasının gezegeni etkileyebileceğini öngörüyor

Dünya'yı bir kalkan gibi saran manyetosfer, Güneş patlamalarının gezegen yüzeyine zarar vermesinin önüne geçiyor (NASA)
Dünya'yı bir kalkan gibi saran manyetosfer, Güneş patlamalarının gezegen yüzeyine zarar vermesinin önüne geçiyor (NASA)
TT

Güneş'te 20 bin kilometrelik 'ateş kanyonu' açıldı: Dünya'yı fırtına vurabilir

Dünya'yı bir kalkan gibi saran manyetosfer, Güneş patlamalarının gezegen yüzeyine zarar vermesinin önüne geçiyor (NASA)
Dünya'yı bir kalkan gibi saran manyetosfer, Güneş patlamalarının gezegen yüzeyine zarar vermesinin önüne geçiyor (NASA)

Bilim insanları, Güneş'te yaklaşık 20 bin kilometre derinliğinde bir 'ateş kanyonu' açıldığını tespit etti.
3 Nisan Pazar günü oluşan dev yarıktan plazma iplikleri uzaya savruluyor. Bu da Güneş fırtınasının bugün ve yarın Dünya'yı etkileyebileceği anlamına geliyor.
Space Weather'ın aktarımına göre söz konusu kanyon taçküre kütle atımına yol açabilir. Ayrıca savrulan plazma Dünya'ya yönelebilir.
Yıldızdaki patlamaların uzaya büyük kütleli plazmalar savurmasına taçküre kütle atımı (CME) adı veriliyor. Güneş rüzgarı diye bilinen bu plazmalar, Dünya'nın manyetik alanıyla etkileşime girip, manyotesferde geçici bozulmalara yol açtığında Güneş fırtınası adını alıyor.
Birleşik Krallık'ın hava tahmin kurumu Met Office, Güneşin orta kesiminde iki 'plazma patlaması' meydana geldiğini doğruladı. Kızılötesi dalga boylarında gözlem yapmak için donatılmış teleskopların patlamaları gözlemlediği belirtildi.
İlk plazma ipliği 3 Nisan'da, ikincisiyse 4 Nisan'da ortaya çıktı.
ABD'deki Uzay Hava Tahmin Merkezi de 6 ve 7 Nisan'da Güneş fırtınasının gezegeni etkileyebileceğini öngördü ve uyarı yayımladı.
Uzmanlara göre Güneş fırtınaları radyo iletişimini, elektrik şebekelerini, navigasyon sinyallerini etkileyebiliyor. Ayrıca uzay araçları ve astronotlar için risk oluşturabiliyor.
Buradan hareketle uzmanlar, beklenen Güneş fırtınasının elektrik kesintilerine neden olabileceği veya uyduları devre dışı bırakabileceğine dair uyarıyor.
Yakın tarihte bu tür olaylardan yalnızca ikisi kaydedilmişti. Bunlardan biri 1859'da, diğeri de 1921'de meydana gelmişti. Carrington Olayı diye bilinen ilki nedeniyle telgraf telleri alev almış, iletişim önemli ölçüde aksamıştı.
Öte yandan, ateş kanyonundan kaynaklanan olası bir Güneş fırtınası, kuzey enlemlerinde görsel şölen de yaratabilir. Zira aurora veya kutup ışıkları diye de bilinen kuzey ışıkları da Güneş fırtınalarının gezegenin manyetosferiyle etkileşime girmesinden kaynaklanıyor.

Güneş'te hareketlilik giderek artacak
Bilim insanları, Güneş'teki patlamaların birkaç yıl içinde giderek artacağını ve zirve noktasına ulaşacağını belirtiyor. Çünkü Güneş, şu anda hareketli bir evrede.
Yıldız her 11 yılda bir, sakin veya fırtınalı geçen bir döngüsünü tamamlıyor ve yenisini başlatıyor. Güneş'in 2019'da 25. döngüsüne girdiği biliniyor. Bu döngülerden sakin olanına, yani yıldızdaki patlamaların ve lekelerin minimum seviyeye indiği dönemlere 'solar minimum' adı veriliyor.
Güneş lekelerinin arttığı ve patlamaların da sıklaştığı evrelerse 'solar maksimum' diye adlandırılıyor.
Uzmanlara göre yıldız şu anda hareketli bir dönemden geçiyor. Ancak henüz başında olduğu için 2022'nin çok şiddetli olaylara tanıklık etmeyeceği düşünülüyor.
2025'teyse solar maksimum evresi zirve noktasına ulaşacak. Bu nedenle bilim insanları özellikle 2025 civarında şiddetli patlamaların Dünya'yı etkilemesini bekliyor.
Independent Türkçe, Livescience, India Today, Space Weather



Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
TT

Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)

Dünya'ya beklenmedik kadar yakın bir mesafede devasa bir gaz bulutu keşfedildi. Moleküler gaz bulutu, bilim insanlarına yıldız oluşum sürecini incelemeleri için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Moleküler bulutlar içindeki toz ve gaz kümeleri çökerek yıldızları meydana getiriyor. Hidrojen ve karbonmonoksit molekülleri içeren bu bulutları, yıldız oluşturmalarından önce görmek zorlu bir iş.

Bilim insanları moleküler hidrojen gazı neredeyse görünmez olduğu için bu bulutları ararken karbonmonoksite odaklanıyor. Ancak karbonmonoksit miktarı azsa bulut kolayca gözden kaçabiliyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen moleküler gaz bulutunun bugüne kadar saptanmamasını da buna bağlıyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Astronomy'de dün (28 Nisan) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bulutu daha önce hiç kullanılmamış bir yöntemle tespit etti. Araştırmacılar, buluttaki hidrojenin yaydığı ultraviyole ışık sayesinde keşfi yaptı.

Güney Kore'nin STSAT-1 uydusunun verilerini inceleyen araştırmacılar, hidrojenin doğal olarak yaydığı uzak ultraviyole ışığı fark etti. Normalde bu spektrumdaki ışığı yakalamak epey zor ancak uydunun spektrografı, bunu analiz edilebilecek dalga boylarına ayırmayı başardı. 

Rutgers Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Blakesley Burkhart, "Bu, moleküler hidrojenin uzak ultraviyole emisyonunu doğrudan bularak keşfedilen ilk moleküler bulut. Bu bulut, kelimenin tam anlamıyla karanlıkta parıldıyor" diyor.

Yunan mitolojisindeki şafak tanrıçası Eos'un adı verilen gaz bulutu Dünya'dan sadece 300 ışık yılı uzakta. Yaklaşık 3 katrilyon kilometrelik bu mesafe insan ölçeğinde muazzam bir büyüklüğe denk düşse de galaktik ölçekte çok yakın kabul ediliyor. Dünya'ya en yakın yıldız oluşum bölgesi olan Orion Bulutsusu yaklaşık 1300 ışık yılı uzakta. 

Hilale benzeyen bulutun kütlesi Güneş'in kütlesinin yaklaşık 3 bin 400 katı ve yaklaşık 40 Ay çapına (140 bin kilometre) sahip. 

Makalenin yazarlarından Thomas Haworth "Bu şey adeta kozmik arka bahçemizde ve biz onu kaçırdık" diyor.

Güneş Sistemi'nin yakın çevresini ifade eden Yerel Kabarcık'ta yer alan Eos, bugüne kadar bulunan en yakın moleküler bulut. 

Bilim insanları bu sayede yıldız ve yıldız sistemlerinin nasıl oluştuğunu çok daha iyi anlayabilecekleri bir imkana sahip. 

Burkhart, "Teleskoplarımızla baktığımızda, oluşum aşamasındaki tüm yıldız sistemlerini görebiliyoruz ancak bunun nasıl gerçekleştiğini ayrıntılı olarak bilmiyoruz" diyerek ekliyor: 

Eos'u keşfetmemiz heyecan verici çünkü artık moleküler bulutların nasıl oluştuğunu ve ayrıştığını, bir galaksinin yıldızlararası gaz ve tozu yıldızlara ve gezegenlere nasıl dönüştürdüğünü doğrudan ölçebiliyoruz.

Araştırmacılar ayrıca yeni yöntemi kullanarak yakınlarda gizlenen başka moleküler bulutları da keşfetmeyi umuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Thavisha Dharmawardena "Bu teknik yıldızlararası ortam hakkında bildiklerimizi baştan yazabilir, galaksideki gizli bulutları ortaya çıkarabilir ve hatta kozmik şafağın algılanabilen en uzak sınırlarına kadar ulaşabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, CNN, Nature Astronomy