SDG Fırat’ın doğusunda vergileri artırdı… Halep’teki Kürtler gösteri düzenledi

Halep’te 21 Mart’ta yeni yılın başlangıcını (Nevruz) kutlayan Kürtler (AFP)
Halep’te 21 Mart’ta yeni yılın başlangıcını (Nevruz) kutlayan Kürtler (AFP)
TT

SDG Fırat’ın doğusunda vergileri artırdı… Halep’teki Kürtler gösteri düzenledi

Halep’te 21 Mart’ta yeni yılın başlangıcını (Nevruz) kutlayan Kürtler (AFP)
Halep’te 21 Mart’ta yeni yılın başlangıcını (Nevruz) kutlayan Kürtler (AFP)

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Suriye’nin kuzeyinde ve kuzeydoğusunda kontrolündeki bölgelerde vergileri artırma kararı alırken, Halep’teki Şeyh Maksud Mahallesi’nin sakinleri Suriye rejim güçlerinin uyguladığı ablukayı protesto için gösteri düzenledi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, dün aktardığı haberde, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in kardeşi Mahir Esed komutasındaki 4. Tümen’e ait kontrol noktalarının Halep’te Kamu Güvenlik Güçleri’nin (Asayiş) kontrolündeki Şeyh Maksud ve El-Eşrefiyye mahallelerine boğucu bir abluka uyguladığına işaret edildi. Habere göre ablukanın kaldırılmasını talep eden iki mahallenin sakinleri gösteri düzenledi. Göstericiler rejimin bölge sakinlerine boyun eğdirmek için aç bırakma silahını kullanmasını eleştirdi.
Özerk Yönetim, Suriye’nin kuzeyinde ve doğusunda kontrol ettiği bölgelerdeki iş yerlerine uygulanan vergileri artırma kararı aldı. Özerk Yönetim’in kontrolündeki Rakka kentindeki Rakka Sivil Konseyi, kentteki ve kırsaldaki işyeri sahiplerine, ruhsat vergisi ve diğer vergilerin yanı sıra işyerinin yıllık sermayesi üzerinden uygulanan vergiyi yüzde 2’den yüzde 3’e çıkardığını bildirdi.
Suriye resmi haber ajansı SANA, Haseke’deki Yarubiya’dan çalınan Suriye petrolünün yüklü bulunduğu tankerlerin ABD ordusu güçlerine ait zırhlı araçların eşliğinde El-Velid Sınır Kapısı üzerinden Irak topraklarına geçtiğini bildirdi.
SANA, Yarubiya kırsalındaki yerel kaynaklara dayandırdığı haberinde “ABD işgal güçleri cuma sabahı aralarında askeri zırhlı araçların eşlik ettiği birkaç tır ve çalıntı Suriye petrolü yüklü onlarca tankerden oluşan 60 araçlık bir konvoyu yasadışı El-Velid Sınır Kapısı üzerinden Irak topraklarına çıkardı” ifadelerini kullandı. SANA, başka bir haberinde “ABD güçlerinin çalıntı buğday ve petrol yüklü 65 tır ve tankerden oluşan bir konvoyu Haseke kırsalının en doğusundaki yasadışı El-Velid Sınır Kapısı üzerinden Irak topraklarına çıkardığını” belirtti.
Özerk Yönetim Yürütme Meclisi Başkan Yardımcısı Hasan Koçer, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, yönetimin Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki bölgelerde öz yeterliliği sağlamak amacıyla bir dizi karar aldığını ve bazı adımlar attığını söyledi. Koçer, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaşının bir sonucu olarak Suriye genelinde ve Fırat’ın doğu bölgeleri özelinde yaşanan ekonomik ve gıda krizinin etkilerini sınırlandırmak için yönetimin un ve ekmek malzemeleri desteği yapmasının yanı sıra hayati öneme sahip tarım sektörünü desteklemek ve yönetime bağlı kurum ve kuruluşlarında çalışanların ücretlerini artırmak için çalıştığını ifade etti.
Yürütme Meclisi’nin bu hafta içinde yaptığı son toplantıda, öz yeterliliği sağlamak amacıyla tarım ve sanayi bölgelerindeki kaynaklardan yararlanma ve ekonomiyi düzenleme yollarının ele alındığını aktaran Koçer, “Özerk Yönetim, çalışanların maaş ve gelirleriyle paralel olarak fiyat dengesini korumak amacıyla 375 milyon dolar tahsis ederek yakıt ve un başta olmak üzere her yıl birçok temel ve gıda maddesini sübvanse ediyor” dedi.
Yürütme Meclisi’nin tarım sektörünü desteklemek için bir dizi kararlar aldığını ve adımlar attığını belirten Koçer, “Kuzeydoğu Suriye'nin can damarı olan tarım sektörüne büyük destek vereceğiz, mazot, gübre ve böcek ilacı dahil tüm ihtiyaçlarını karşılayacağız” diye konuştu.
Geçen ay Deyrizor kentinin doğu kırsalı, Rakka ve Haseke kırsallarındaki eğitimciler, eğitim kurumlarının eğitim şartlarının kötüleşmesini, aylık maaşlarının azalmasını ve zorlaşan geçim şartlarını protesto için eğitim faaliyetlerini durdurarak genel grev ilan etmişti. Eğitimcilerin açıkladığı talepler arasında, öğretmen maaş ve ücretlerinin, bölgede ve Suriye genelinde emtia ve temel ihtiyaç malzemelerinin fiyatlarında benzeri görülmemiş bir artışla birlikte zorlaşan geçim koşulları ve Suriye lirasının ABD doları karşısındaki değer kaybıyla paralel olarak artırılması bulunuyordu.
Özerk Yönetim’e bağlı kurum ve kuruluşlardaki çalışanların ücretlerine değinen Koçer, Yürütme Meclisi toplantısında yabancı döviz kurundaki artışa karşılık olarak ücretlerin artırılması meselesinin görüşüldüğünü söyledi. Koçer, “Maaşları nasıl artırabileceği meselesini yoğun bir şekilde tartıştık. Sunulan tüm çözüm ve önerileri görüştük. Bu konuda uygun bir karar almak için bir veya iki haftaya ihtiyacımız var” dedi.
Öte yandan Özerk Yönetim’in üç kantonundan biri olan Cezire Kantonu’nda Yakıtlar Genel İdaresi yetkilisi Abdusselam Abbas, akıllı kartla dağıtılacak yakıt kotalarını belirlemek amacıyla bu ayın başından itibaren Haseke ve bağlı belde ve köylerdeki araçların kayıtlarını almaya başladıklarını bildirdi. Şu ana kadar yapılan sayım kapsamında 70 binin üzerinde araç bilgisinin kaydedildiğini söyleyen Abbas, “Düşük segmentli otomobillerde her otomobile aylık 150 ila 200 litre, orta segmentli otomobillerde her otomobile aylık 200 ila 400 litre yakıt tahsis edilecek. Ancak yüksek segmentli otomobillerde trafiğe çıkma durumuna  göre her bir otomobile 300 ila 600 litre arasında değişen bir miktar tahsis edilecek. Mühendislik amacıyla kullanılan araçlara bin litre tahsis edilecek” diye konuştu.
Haseke vilayetinin Kamışlı kentinde Özerk Yönetim’e bağlı Belediye’nin Eşbaşkan Yardımcısı Nuri Halil, işyeri sahiplerinin vergiler nedeniyle Kamışlı Belediye binası önünde düzenlediği protestolarla ilgili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, 8 yıldır Belediye Kanunu’nda vergi alınması öngörülürken, kuraklık ve kötü ekonomi koşulları nedeniyle işyeri sahiplerinin bu süre içinde vergilerden muaf tutulduğunu söyledi. Kamışlı şehir merkezindeki işyeri sahipleri yıllık vergi artışını protesto için 5 Mart’ta Belediye binası önünde gösterisi düzenledi. Kamışlı’daki işyeri sahiplerine göre Belediye aylık vergiyi 40 bin liradan 60 bin liraya yükseltti bu da senede yaklaşık 600 bin liraya tekabül ediyor. Bazı işyerlerinin, sattığı eşyanın cinsine ve dükkanın metrekare alanına göre yılda 1 milyon Suriye lirasından fazla vergi ödeyebileceği belirtiliyor. İşyeri sahiplerinin verdiği bilgilere göre, Belediye geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı için yıllık yaklaşık 100 bin lira vergi tahsil etmesinin yanı sıra son üç yılda senelik yaklaşık 400 bin liraya ulaşan kiralama veya kiraya verme vergisine ek yeni vergiler getirdi.
Kamışlı Belediye binasının karşısında Türk Çarşısı ismiyle de bilinen Kumaş Çarşısı’ndaki bir dükkân sahibi, yer işgal vergisinin, işyerinin metrekare alanı ve içinde bulunan malların cinsi üzerinden hesaplandığını söyledi. İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan dükkân sahibi, “İşyeri mülkiyetinin Suriye hükümetinin belediyesine ait olduğu için bu verginin işyerini satış sırasında uygulandığı bilinen bir şey” dedi.
Belediye yetkilisi Nuri Halil, işyerleri de dahil olmak üzere tesislerden, parklardan ve mülkiyet hakkı belediyeye ait olan yatırım projelerinden bu yılın başından itibaren üç yıl üst üste vergi alma kararının çıkarıldığını kaydetti. Halil, “Bu konuda yaşanan tartışmaların ardından birçok işyeri sahibinin talebi dikkate alınarak vergi tahsilinin yıllık yapılmasına karar verildi. Belediyeye başvuranlara işletme ruhsatı ve kiralama veya kiraya verme vergisi çıkarmaya başladık” dedi.
İşyeri sahipleri, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaşı sonrası piyasalarda durgunluk yaşandığını, geçim koşullarının eşi görülmemiş biçimde kötüleştiğini ve Ramazan ayının gelişiyle birlikte alışveriş hareketliliğinin durduğunu söylüyor.



Hasan Abdulazim: Suriye muhalefeti safları sıkılaştırıyor

Hasan Abdulazim (Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu Facebook sayfası)
Hasan Abdulazim (Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu Facebook sayfası)
TT

Hasan Abdulazim: Suriye muhalefeti safları sıkılaştırıyor

Hasan Abdulazim (Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu Facebook sayfası)
Hasan Abdulazim (Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu Facebook sayfası)

Suriye’de muhalif bir isim olan Avukat Hasan Abdulazim, 1932 yılında Şam’ın kırsal kesimindeki Halbun köyünde doğdu. Milliyetçi bir solcu ve Suriyeliler arasında tanınmış siyasi şahsiyetlerden biri olan Abdulazim, (2011 yılında kurulan) Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu’nun genel koordinatörlüğünün yanı sıra Arap Sosyalist Demokratik Birliği partisinin liderliğini ve Arap Sosyalist Demokratik Birliği ile birlikte dört partinin yer aldığı Demokratik Toplum Hareketi sözcülüğünü yapıyor. Demokratik Toplum Hareketi, iktidardaki Arap Baas Partisi liderliğindeki İlerici Ulusal Cephe'ye alternatif olarak 1979 yılında kuruldu.

Ulusal Koordinasyon Kurulu, muhalefetteki partileri ve içeriden hareket eden, bazıları milliyetçi, bazıları solcu olan isimlerin yer aldığı siyasi bir ittifak olarak karşımıza çıkıyor. Suriye'de 2011 baharında protesto gösterilerinin başlamasıyla birlikte ünlü “Şiddete hayır, mezhepçiliğe hayır, siyasi zorbalığa hayır, yabancı askeri müdahaleye hayır” sloganını benimsedi. Ulusal Koordinasyon Kurulu, geçtiğimiz haziran ayı sonlarında Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) siyasi kanadı olan ve ABD liderliğindeki uluslararası bir koalisyon tarafından desteklenen Suriye Demokratik Konseyi (SDK) ile bir siyasi anlaşma imzaladı. Ulusal Koordinasyon Kurulu böylece muhalefetteki farklı taraflar için birleştirici bir nokta haline geldi.

Şarku’l Avsat’ın, Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu Genel Koordinatörü Hasan Abdulazim ile yaşadığı Şam'da telefon görüşmesi aracılığıyla bir röportaj gerçekleştirdi.

İşte röportajın tamamı:

-SDK ile yaptığınız ittifakın duyurulmasıyla ve ortak bir cephe oluşturmanızla ilgili ne söylemek istersiniz?

İttifak, ulusal demokratik değişim projesini ve Suriye'yi yıllardır içinde bulunduğu kötü koşullardan kurtarmak için acil bir ulusal gereklilik olan diktatörlükten demokrasiye geçiş projesini benimseyen, devrimin ve muhalefetin bir araya geldiği geniş bir ulusal demokratik cephenin kurulduğu anlamına geliyor. Bununla ilgili üç ana belgenin ilki ortak komite tarafından geçtiğimiz ay tamamlandı.

asdefr

Tartışılan başlıca meseleler hangileri?

İki taraf arasında genel bir vizyon niteliğinde olan ittifakın duyurulmasından sonra, Ulusal Koordinasyon Kurulu, merkezi yönetim sistemine bağlı kalırken, SDK ve diğer Suriyeli Kürt güçlerin ademi merkeziyetçilikte ısrar etmesi nedeniyle yaşanan anlaşmazlık gibi bazı vizyonlarda, özellikle anlaşmanın uygulanmasına yönelik çalışma mekanizmalarının şeklinde birtakım siyasi anlaşmazlıklar söz konusu. Bu yüzden muhalefet güçlerinin seçimle gelmediğini dikkate alarak bu anlaşmazlıkları aktarma kararı aldık. Anlaşmada, tüm kesimleriyle Suriye halkının iradesini ortaya koyan bir geçiş döneminin sonunda Suriye’nin yeni anayasasının ve seçilmiş meclisin, ülkenin yönetim şekli olarak merkezi yönetimin benimsenmesini garantilediği bir çözüm yer alıyordu.

SDG'nin Suriye ordusuna entegrasyonu da ortak komitenin daha önce ele aldığı siyasi çözüme ilişkin konulardan biriydi. İki taraf arasında ilk olarak ellerine Suriyeli kanı bulaşmamış SDG ve Suriye Milli Ordusu (SMO) üyelerinin Suriye ordusuna tek bir blok olarak değil, operasyonel ve profesyonel bir şekilde tüm askeri ve emniyet birimlerine dağıtılarak katılmaları konusunda anlaşmaya varıldı. SDK’nın ortak komitedeki temsilcilerinin esnek ve farklı görüşler karşısında anlayışlı olduklarını gördük.

İlerici Ulusal Cephe'nin ortaya koyduğu kuruluş belgesinde Kürtlerin hakları yer almıyordu. Anlaşmanın eki mi var?

Ulusal Koordinasyon Kurulu’na göre Suriyeli Kürtler, tıpkı ülkenin toprak bütünlüğü ve birliği içinde ulusal dokusunun özgün ve tarihi bir parçası olan Süryaniler, Türkmenler ve Ermenilerle birlikte korunurken hakları da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Suriye’nin siyasi ve coğrafi birliğini teyit eden, ortak komitede üzerinde anlaşmaya varılan siyasi çözümle tüm Suriyeliler arasında eşit yurttaşlık ilkelerinin tesis edildiği demokratik bir devlete geçişe öncülük eden tek çözüm olan 2254 sayılı kararı başta olmak üzere uluslararası kararlarla siyasi çözüm çerçevesinde koruma altına alınmıştır.

Rusya’nın Suriye dosyasına ilişkin rolüyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Rusya’nın politikası, Suriye rejimine uygulanan tecridi ortadan kaldırmanın yanı sıra Arap ve bölge ülkelerini Şam ile normalleştirmeye zorlamak üzerine kurulu. Bu politika, kapsamlı bir siyasi çözüm için herhangi bir adım atılmadan rejimin iktidarda kalmasını sağlıyor. Uluslararası kararları da BMGK’nın 2254 sayılı kararını iptal edecek ve rejimin siyasi olarak değiştirilmesine, demokratik bir devletin kurulmasına ve iktidarın devrine yol açacak herhangi bir siyasi çözüm adımını engelleyecek şekilde tabloyu süslemenin ötesine geçmeyen bir çözüm vizyonu çerçevesinde uygulamaya çalışıyor.

Anayasa Komisyonu'nu kim engelliyor?

Başta Suriye rejimi, Rusya ve İran olmak üzere tüm uluslararası taraflar, BMGK’nın 2254 sayılı kararı da dahil uluslararası kararların uygulanamamasından sorumlular. Ancak Rusya’nın 2. Soçi Toplantısı çerçevesinde Suriye Anayasa Komisyonu’na katılması için rejime baskı yapmasına rağmen Şam, doğrudan Anayasa Komisyonu'nun daha önce yapılan sekiz toplantıdaki çalışmalarını engellemekten sorumlu. Rejim, Ukrayna savaşından önce Rusya’nın desteğiyle Anayasa Komisyonu’nun çalışmalarını ertelemeye ve engellemeye devam etmesi, Anayasa Komisyonu’nun çalışmalarının ve tüm siyasi sürecin aksamasına neden oldu.

Sizce Suriye Muhalefeti Yüksek Müzakere Kurulu içerideki krizi çözebildi mi?

Evet, Ulusal Koordinasyon Kurulu’nun Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), Moskova ve Kahire platformları, Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), bağımsızlar ve ılımlı silahlı gruplar ile başlatılan girişimin ardından 17 Haziran'da Cenevre'de bir toplantı düzenlendi. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterinin Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’nin yanı sıra aralarında ABD, Kanada, Türkiye ve Arap ülkelerinin büyükelçilerinin de bulunduğu Suriye Halkının Dostları Grubu’ndan 17 delege ile önemli görüşmeler gerçekleştirildi. Suriye Muhalefeti Yüksek Müzakere Kurulu birleşti ve yeniden müzakerelere liderlik etmeye başladı.

Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkelerini rolüyle ilgili ne söylemek istersiniz?

Suudi Arabistan, Suriye dosyasında son derece aktif ve önemli bir rol üstlendi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nın, 2015 yılının başlarında Riyad’da Suriye konulu birinci konferansa ev sahipliği yapması ve masraflarını karşıladığı Suriye Muhalefeti Yüksek Müzakere Kurulu’nu kurması bu rolün birer göstergesiydi. Aynı şekilde 2017 yılında Riyad’da Suriye konulu ikinci konferansa ev sahipliği yapan Suudi Arabistan, Suriye halkının çıkarları pahasına kendi çıkarlarını elde etmeye çalışan ve muhalefetin egemen kararına kendi siyasi gündemini ya da tutumunu dayatan diğer ülkelerin aksine Suriye Muhalefeti Yüksek Müzakere Kurulu’nun kurulması çalışmalarına karışmadı.

frggt
BM Genel Sekreterinin Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ve Ulusal Koordinasyon Kurulu’nun önde gelen isimleri  (Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu Facebook sayfası)

Ulusal Koordinasyon Kurulu, Arap ülkelerinin Suriye sorununu uluslararası kararlar temelinde çözmeye yönelik girişimlerini destekliyor. Arap ülkeleri, adıma adım yaklaşımı çerçevesinde Cidde ve Amman anlaşmalarını uygulamak için Suriye rejimiyle doğrudan temaslar yürütme yetkisini Ürdün'e verdi. Ulusal Koordinasyon Kurulu’nun bu temasların radikal bir siyasi çözüme ulaşmayı amaçlaması halinde bu konuda hiçbir endişesi yok.

Peki Türkiye-Suriye görüşmeleri ne durumda?

Ülkeler arası ilişkilerle ilgili çalışmaların siyasi bir çözüme ulaşması halinde her türlü yakınlaşmanın yanındayız. (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan’ın seçim zaferi sonrası Türkiye ile Suriye’nin arası seçimlerden önceki haliyle aynı değil. Çünkü Türk muhalefeti, seçim sürecinde Suriye ile yakınlaşma ve yerinden edilenlerin dönüşü kartını kullanıyordu. Ancak bugün olası yakınlaşma adımlarının atmayı her zamanki gibi erteleyecek ve hiçbir girişime cevap vermeyecek olan rejimle varılacak olası bir anlaşmanın karşılığında Türk hükümeti taleplerini daha da artıracak. Rejim, mevcut şartları kendi lehine değiştirme imkanı bulmak adına zaman kazanmak için bu tür adımları her zaman ertelemiştir.

Türkiye'nin Suriye'deki askeri varlığında olası bir değişikliğin, başta Ankara’nın PKK ile mücadelede Şam’ın katkıda bulunması talebi olmak üzere rejimle bazı sorunlar üzerinde anlaşmaya varılmasına bağlı olduğunu görüyoruz. Bir de Türkiye’deki üç buçuk milyondan fazla Suriyeli mültecinin geri dönüşüne çözüm bulunması sorunu var. Suriyeli mültecilerin güvenli bir ortam oluşturulmadan geri dönmeleri mümkün değil. Başta 2254 sayılı karar olmak üzere uluslararası kararlar uygulanmadan mültecilerin geri dönüşünden bahsetmek de mümkün değil. Bu ve benzeri sorunların çözülmesi Türkiye ve Suriye’nin yakınlaşmasını ve ilişkilerinin gelişmesini sağlayacaktır.

Rusya-Ukrayna savaşı Suriye dosyasını ne kadar etkiledi?

Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaşın tüm dünyada gerilimin yüksek olduğu bölgeleri etkilediğine şüphe yok. Rusya-Ukrayna savaşı, adeta üçüncü bir dünya savaşı gibi. Savaş yalnızca Ukrayna topraklarında yaşansa da ülkeler, iki taraftan birinin yanında yer alarak kamplaştılar. Ukrayna savaşının sonuçlarının Suriye krizini kaçınılmaz olarak etkileyeceği kesin. Belki de bu etki, Suriye halkının ve ulusal muhalefetinin yararına, olumlu bir etki olabilir. Ancak Suriye halkı aleyhine, rejim ve destekçileri lehine de olabilir.

Suriye arenasında durum nasıl?

Suriye arenası, uluslararası ve bölgesel güçlerin Suriye meselesine müdahale etmeleri ve Suriye topraklarını hesaplaşmak, çıkarlarını ve gündemlerini dayatmak için bir oyun alanı olarak görmeleri gibi birçok nedenden dolayı son derece karmaşık. Rejim, halkın barışçıl protesto gösterilerini tanımama kararı aldığından, gösterileri terör eylemi ve küresel bir komplo olarak gördüğünden çözümün yalnızca askeri müdahalede olduğuna inandığı, uluslararası bir boyuta ulaşan sınırsız bir çatışmanın patlak verdiği noktaya ulaştı. Ardından protestoları sona erdirmek için aşırılık yanlılarını hapishanelerden salıp şiddetin tırmandığı bir çatışma arenasına atmak da dahil olmak üzere tüm kartlarını oynadı. Rejim, dünyaya, yaşananların bir terör ayaklanması olduğunu, teröristlerle ve aşırılık yanlılarıyla savaştığını söyledi. Daha sonraki aşamalarda Irak, Kafkaslar ve Lübnan'dan çok uluslu mezhepçi milislerin ve ardından İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) milislerinin çatışmalara dahil olmalarına kapı aralandı.

Bir yandan bu karışıklık devam ederken Washington ve Avrupa ülkelerinin başkentlerindeki Suriye diasporası, rejimin yetkilileri hakkında soruşturma başlatılması için çaba sarf ettiler. Bu çabalar rejim ve onu destekleyen Rusya üzerinde baskı unsuru oluşturdu. Muhalif ve devrimci güçleri, Suriye’yi yakıp yıkan tüm bu gelişmelere rağmen ulusal demokratik cephelerini genişletmeye ve saflarını birleştirmeye devam etti.

Suriye Muhalefeti Yüksek Müzakere Kurulu, müzakerelerin önünü açan siyasi bir ivmenin kaydedilmesi ve istenen siyasi geçiş dönemine ulaşma yolunda somut çıktıların elde edilmesi amacıyla müzakere edilmiş bir siyasi çözüm için içeride, Arap ülkeleri ve bölgesel ve uluslararası taraflar arasında ufuk açıcı rolünü yerine getirmeye ve toplantılarını sürdürmeye çalışıyor.