İsrail ve İran bu kez uzlaştı

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, denetim eksikliğini gidermek için bölgesel bir ittifak ve istihbarat işbirliğini genişletme çağrısında bulundu

İsrail, İran'a yönelik faaliyetlerini kısıtlamaya dayalı bir politika izledi (Reuters)
İsrail, İran'a yönelik faaliyetlerini kısıtlamaya dayalı bir politika izledi (Reuters)
TT

İsrail ve İran bu kez uzlaştı

İsrail, İran'a yönelik faaliyetlerini kısıtlamaya dayalı bir politika izledi (Reuters)
İsrail, İran'a yönelik faaliyetlerini kısıtlamaya dayalı bir politika izledi (Reuters)

Hüda Rauf
Ortadoğu'da, birçok değişiklik meydana geldi. İran'ın bölgesel emellerini ve hegemonya arayışını sınırlama gereği konusunda hemfikir olan bölgedeki bazı ülkelerin çıkarlarının yakınlaşması, ABD’nin Ortadoğu politikasının reddi, Tahran'ın 2015 yapılan nükleer anlaşmaya olan taahhütlerini ihlal etmesinin bir sonucu olarak nükleer bilgi edinmesi de bunlar arasında yer alıyor.
Bu değişimler sonucunda oluşan ittifaklar, bölgedeki birçok ülkenin İran'a yönelik tutumunun, İran'a yönelik birleşik bir bölgesel konumun oluşmamasının nedenlerinden biri olup olmadığı sorusunu gündeme getirmektedir. Bazı ülkelerin kendileriyle değişen derecelerde ilişkileri vardır. Dolayısıyla, bugün bazı bölgesel güçler tarafından ilan edilen yarı birleşik pozisyonun İran'ın faaliyetlerini sınırlamak için bir neden olması mümkün müdür? Bu, bölgedeki gerilimi tırmandırmak ve yoğunlaştırmak yerine azaltabilir mi?
Burada Tel Aviv'in Tahran'a yönelik politikası, İran'ın bölgesel pozisyonuna ve ABD'nin İran dosyasıyla ilgili pozisyonuna bağlı adımlar attığından, İsrail'in pozisyonuna değinebiliriz. Bu değişikliklerden önce ve oluşumu sırasında İsrail, İran'a yönelik faaliyetlerini kısıtlamaya ve çeşitli bölgesel alanlarda karşısına çıkmaya dayalı bir politika benimsedi.
İsrail, nükleer dosya veya Suriye'deki varlığı konusunda İran'a karşı beyan edilmiş bir tavır alıyor. Nükleer dosya ile ilgili olarak, İran nükleer tesislerine askeri saldırı başlatma hakkını ilan etti. Uluslararası yaptırımların uygulanmasını destekledi. Eski ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin İran ile olan ilişkilerini ve hatta Eski İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Obama'nın politikasını ve Tahran'la nükleer dosyayla ilgili müzakere politikasını eleştiren bir konuşma yapmak üzere Kongre'ye gitti. İsrailli yetkililer müzakerelere taraf değildi. Netanyahu, anlaşmayı engellemek için Kongre'yi etkilemeyi amaçladı. Ancak bunu başaramadı ve ABD yönetiminin bir başarı olarak gördüğü anlaşma gerçekleşti.
Suriye meselesine gelince, Tel Aviv'in odak noktası, ister İran'ın oradaki askeri varlığını pekiştirerek, isterse de bölgesel gücünü ve İran'ın Suriye’deki Golan tepelerindeki İsrail sınırında artan varlığını güçlendirerek, İsrail'in güvenliğine bir tehdit haline gelmesini engellemek.
İran ile ‘Hizbullah’ arasındaki yakın ilişki, en büyük zorluk ve partiye silah transferi İsrail'in Suriye içindeki kırmızı çizgilerinden biri sayılıyor. Bu nedenle Suriye içinde gerçekleştirdiği hava saldırıları, İran hedeflerine, Hizbullah üyelerinin öldürülmesine ve silah taşıyan konvoyların bombalanmasını içeriyor.
2013 yılında, İsrail Hava Kuvvetleri, Şam yakınlarındaki karadan havaya füze sahalarını ve bir askeri kompleksi bombaladı. Ayrıca Cumraya'daki Bilimsel Araştırma Merkezi, bir mühimmat deposu ve bir hava savunma bataryasını hedef alan iki baskın gerçekleştirdi. 2014-2016 yılları arasında ise Şam yakınlarındaki Dimas'ta bazı bölgeler ve uluslararası havalimanını bombaladı. ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesiyle birlikte Askeri İstihbarat karargahını da kapsayan Şam'ın eteklerindeki bölgeyi vurdu. İran'ın nükleer yeteneklerini güçlendirmeye başlaması ve anlaşma kapsamındaki taahhütlerini reddetmesi, ABD’nin bu anlaşmadan çekilmede haklı olduğunu gösterdi. İsrail'in İran'a yönelik politikası, casus ağları kurmaya, İran'ın içine güvenlik sızmalarına ve nükleer ve askeri tesislere saldırmaya dayanan başka bir aşamaya geçti. Yani İran'ın nükleer projesini kendi başına bozma sorumluluğunu üstlendi.
Bu, İsrail'in iki taraf arasında dolaylı çatışmaların meydana geldiği ve ‘savaşlar arası çatışma’ olarak adlandırılan durumu başlatmasıyla aynı zamana denk geldi. Bunun yanı sıra her iki taraf, birbirinin tesislerine karşı siber savaşlar gerçekleştiriyor. Son olarak drone savaşları yapılıyor. Aralarındaki düşük yoğunluklu savaş, yıllar içinde tırmandı. Saldırı uçakları da dahil olmak üzere çeşitli türlerde yüzlerce insansız hava aracını imha etti. İran, Irak'ın kuzeyindeki Erbil'deki hedefleri vuran düzinelerce balistik füze fırlattı. İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), ABD’nin müttefiki İsrail’in hedefleri olarak nitelendirdiği bölgeleri hedef alan saldırının sorumluluğunu üstlendiği bir açıklama yaptı.
İsrail birçok rapor, değerlendirme ve istihbarat servisinde, ABD'nin 2018 yılında anlaşmadan çekilmesinin İran'ı gelişmiş santrifüjler çalıştırarak ve bölünebilir malzemeler ve kapsamlı bilgi biriktirerek araştırma ve geliştirmede ilerlemeye ittiğini kabul etti.
Bu nedenle, resmi düzeyde Tel Aviv, Tahran ile müzakere edilen yeni nükleer anlaşmaya karşı çıkıyor. Ancak gayri resmi olarak İran'ın mevcut nükleer statüsü göz önüne alındığında yeni bir anlaşmanın hiç anlaşma olmamasından daha iyi olacağına inanıyor.
İsrail, bir yandan yaptırımların kaldırılmasının yansımaları nedeniyle, yaptırımların zirvesinde olan İran'a büyük fon akışlarına yol açacak ve ‘Hizbullah’a ayda 50 milyon dolara kadar olan desteğini sürdüreceği için anlaşma konusunda çekinceler taşıyor.
Ancak diğer yandan, İran nükleer programını dondurmak için kötülerin içindeki en iyi seçenek olan anlaşmayı değerlendiriyor. İran tehdidine karşı koymak için hızlandırılmış bir askeri yığınağa yatırım yapması ve teşvik ettiği bölgesel bir Tahran karşıtı ittifak inşasını tamamlaması için bir zaman aralığı sağlayacak. Ayrıca Ortadoğu Hava Savunma Sistemi (MEAD) adını verdiği bir çerçeve üzerinde çalışıyor.
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, İran nükleer projesinin denetim eksikliğini gidermek için bölgesel bir ittifak ve istihbarat iş birliğini genişletme çağrısında bulundu. Tel Aviv, herhangi bir anlaşmaya varılamaması durumunda B Planını sürdürmeye devam edecek. Bu, artan istihbarat iş birliğine ek olarak, gerginliğin yeniden tırmanması ve ‘savaşlar arasındaki çatışma’ olarak adlandırılan durumun yoğunlaşması anlamına gelebilir. ABD ve bölgesel güçlerle istihbarat iş birliğini genişletecek. İsrail, ABD Merkez Komutanlığı'na katıldı. Bu da hava tehditlerine karşı entegre bir bölgesel hava ve füze savunma sistemi olasılığını arttırıyor.
Dolayısıyla İsrail, bölgesel duruma, Tahran'ın durumuna ve ABD'nin konumuna göre İran'a yönelik politikasını değiştirmeye çalışıyor. Anlaşmanın kötü seçeneklerin en iyisi olduğunun farkında olması, İran'la düşük gerilim ve dolaylı çatışma kartlarından vazgeçeceği anlamına gelmiyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir.



21'inci yüzyılda sınırlı savaş ve kapsamlı savaş

İHA’lar savaşta coğrafi derinliği geçersiz hale getirdi (Reuters)
İHA’lar savaşta coğrafi derinliği geçersiz hale getirdi (Reuters)
TT

21'inci yüzyılda sınırlı savaş ve kapsamlı savaş

İHA’lar savaşta coğrafi derinliği geçersiz hale getirdi (Reuters)
İHA’lar savaşta coğrafi derinliği geçersiz hale getirdi (Reuters)

Bazı uzmanlar ister sınırlı ister kapsamlı (topyekun) olsun, savaşların biçim ve türlerinin uluslararası sistemin şekli, yapısı (çok taraflı, iki taraflı veya hatta tek taraflı) ve güç dengesiyle doğrudan ilişkili olduğuna inanırken bunun yanında savaşta, askeri stratejilerin oluşturulmasında teknolojinin rolü göz ardı edilemez.

Telgraf ve demiryolu ağları 20’nci yüzyılda savaşların yapılış şeklini değiştirmedi mi? Evet, elbette değiştirdi. Demiryolları, Birinci Dünya Savaşı'nda milyonlarca askerin cepheye taşınmasına yardımcı olsa da aynı zamanda savaşın 10 milyon asker ve 7 milyon sivilin hayatına mal olan dört buçuk yıllık bir insanlık eziyetine dönüşmesine de doğrudan katkıda bulundu.

21’nci yüzyıl, bir güç çarpanı haline gelen teknolojinin yatay ve dikey olarak yayılmasıyla öne çıkıyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında makineli tüfekler, kurbanların yüzde 20 ila 40'ının ölümüne katkıda bulundu. Peki yapay zekanın savaşlardaki rolü, özellikle de etkisi nükleer düzeye ulaşırsa ne olacak hiç düşündünüz mü? İçinde bulunduğumuz yüzyılda belki de en tehlikeli olan durum, savaşmanın maliyetinin herhangi bir devlet dışı aktörün (non state actor) savaşabileceği bir seviyeye düşmüş olmasıdır.

Soğuk Savaş sırasında, nükleer silahlar büyük güçler arasında dünya sahnesinde önemli bir caydırıcı unsur oluşturuyordu. Her zaman karşılıklı yıkım korkusu (MAD) vardı. Bundan dolayı söz konusu güçler vekalet savaşlarına (by proxy) başvurdular. Bu nedenle Soğuk Savaş döneminde sadece sınırlı (limited) savaşlar yaşandı. Sınırlı savaştan bahsederken, bu savaşın hedefleri, kullanılan araçlar ve dolaylı olarak bu savaşın süresi kastediliyor. 1950 yılındaki Kore Savaşı, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra, küresel düzeyde gerçek anlamda kapsamlı bir savaş olan ilk sınırlı savaştı.

fghyu
Geçtiğimiz haziran ayında 12 gün süren İran-İsrail savaşı sırasında ABD tarafından bombalanan Fordo Nükleer Tesisi’nin çevresinin uydu görüntüsü (Reuters)

Yazar Andrew Davidson, Soğuk Savaş sırasında süper güçlerin olası savaşlar için çeşitli senaryolar hazırladığını söylüyor. Ancak insanlığın şansına, bu savaşlar gerçekleşmedi. Zira bu senaryoların güç ölçütü, hassasiyet değil, büyüklüğe dayanıyordu. Başka bir deyişle, ölçünün temelinde büyük güçlerin sahip olduğu uçak, tank, denizaltı ve diğer askeri araçların sayısı yer alıyordu. Nükleer silahlar, geleneksel silahların en büyük koruyucusu konumundaydı.

Sınırlı savaş ile kapsamlı savaş

İsrail'in İran'a karşı başlattığı Yükselen Aslan Operasyonu, süresi (sadece 12 gün sürdü), kullanılan araçlar ve hatta hedefler açısından sınırlı bir savaş olarak nitelendirilebilir. İsrail, bu savaşta elindeki en iyi silahları kullandı, ancak sahip olduğu tüm silahları (örneğin nükleer silahlar) kullanmadı. İran ise sahip olduğu en iyi füzeler ve insansız hava araçlarıyla (İHA) karşılık verdi. Öte yandan İsrail, Gazze Şeridi'nde Arap-İsrail çatışmasının tarihindeki en uzun savaşı sürdürüyor. Savaş 21 aydır devam ediyor. İsrail bu savaşta ise sahip olduğu en iyi silahları her boyutta kullandı. Peki bu savaş kapsamlı mı yoksa sınırlı mı olarak sınıflandırılabilir? Eğer savaşlar havadan sonuçlanmıyorsa, İsrail ordusunun bu savaşı sonuçlandıramamasını nasıl açıklayabiliriz? Oysa İsrail ordusu şimdiye kadar kara, hava ve deniz kuvvetlerini kullandı. Ayrıca siber savaş yönetimini ve dolayısıyla yapay zekayı da kullandı.

Birçok uzmana göre bu sorunun cevabı şu şekilde olabilir:

21’inci yüzyılda savaşın özellikleri değişti ve bu durum, birçok ülkenin, özellikle de büyük ve güçlü ülkelerin askeri doktrinlerinde bir dönüşüme (doctrinal shift) yol açacak.

Öte yandan asimetrik savaş, 21’inci yüzyılda büyük güçler için en büyük ve en tehlikeli zorluk olarak öne çıkıyor.

Teknoloji, özellikle İHA’lar, coğrafi derinliği değersizleştirirken siber savaş ve elektronik savaş lehine büyüklük ve kitle değerini de ortadan kaldırdı.

tyu7ı8
Tayvan’ın başkenti Taipei'deki bir Patriot bataryası... Tayvan, ABD ile Çin arasında bir çatışmaya neden olabilir (EPA)

ABD’li komutan Douglas MacArthur, “Asya'da asla kara savaşı yapılmamalı” diye meşhur bir sözü vardır. Peki, özellikle Washington'ın Pekin'in önümüzdeki yıllarda Tayvan'ı kontrol altına almaya çalışacağından endişe duyduğu bir ortamda, ABD-Çin çatışması nasıl olacak? Bu çatışma nasıl gerçekleşecek, askeri mi olacak? Nerede yapılacak? Kapsamlı mı, sınırlı mı, yoksa vekiller aracılığıyla mı olacak?

Bugün bu sorular, uzmanların Çin ve ABD arasında bir savaşın kaçınılmaz olduğunu teyit etmesiyle birlikte güçlü bir şekilde gündemde yer tutuyorlar. ABD’li düşünür Graham Allison, görüşünü ‘Tukidides tuzağı’ olarak bilinen teoriye dayandırarak, dünya düzenine hakim olan güç (ABD) ile bu hegemonyayı tehdit eden yükselen güç (Çin) arasında çatışmanın kaçınılmaz olduğunu savunuyor.

Bu analizŞarku'l Avsat için bir askeri analist tarafından yapıldı