Cezayir, İsrail ile barışa doğru adım mı atıyor?

Tel Aviv ile ilişkilere ilişkin açıklamalar yumuşadı.

Millet Konseyi Başkanı Salih Gucil. (Fotoğraf mülkiyet hakkına tabi - Cezayir TV)
Millet Konseyi Başkanı Salih Gucil. (Fotoğraf mülkiyet hakkına tabi - Cezayir TV)
TT

Cezayir, İsrail ile barışa doğru adım mı atıyor?

Millet Konseyi Başkanı Salih Gucil. (Fotoğraf mülkiyet hakkına tabi - Cezayir TV)
Millet Konseyi Başkanı Salih Gucil. (Fotoğraf mülkiyet hakkına tabi - Cezayir TV)

Ali Yahi
Millet Konseyi Başkanı’nın Cezayir’in Tel Aviv ile ilişkilerini pekiştirme kararı alan ülkelerin tercihlerine, bunu bir iç mesele olarak değerlendirdiği için müdahale etmek istemediği açıklamasının ardından Cezayir ile İsrail arasındaki barış ilkesinin başka bir dönemece girdiği anlaşılıyor. Söz konusu açıklama, bu adımın arka planı ve hedefleri hakkında sorular gündeme getirdi.

Sürpriz açıklama
Cezayir, Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki barış ilişkilerine ilişkin öfkesini aniden yumuşattı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Millet Konseyi Başkanı Salih Gucil, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Üyesi Ülkeleri Parlamento Birliği Genel Sekreteri ile yaptığı görüşmede şunları söyledi:
“Halkların kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olmalarını sağlamaya çalışan Cezayir dış politikası, devletlerin iç işlerine karışmama ilkesine dayanır. Aynı zamanda başkalarının kendi işlerine karışmasını kabul etmez. Her ülke istediği ülke ile ilişki kurma hakkına sahiptir. Ancak bunun genel düzeyde diğer ülkelerdeki, özelde deFilistin meselesindeki yansımalarına dikkat edilmeli.”
Söz konusu görüşmede, bu sonbaharda Cezayir'de yapılması planlanan İİT Konferansı'nın 17’inci oturumuna ev sahipliği yapma yönünde devam eden hazırlıklar da tartışıldı. Oturumda çoğunlukla Filistin davasındaki gelişmeler ve İslam dünyasındaki önemli konular konuşulacak.
Gucil’in bu açıklaması, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın Cezayir ziyaretinin günler ardından geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre söz konusu ziyarette çeşitli konularla birlikte barış meselesinin de ele alındığı biliniyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Blinken’ın çeşitli bölgesel ve küresel öncelikler konusunda ortaklarına danışmak için İsrail, Batı Şeria, Fas ve Cezayir seyahatinde bulunduğu vurgulandı. ‘Rus hükümetinin Ukrayna'ya karşı savaşı, İran'ın istikrarı zedeleyici faaliyetleri, İsrail ile normalleşme anlaşmaları, İsrail-Filistin ilişkileri ve İsrail-Filistin ihtilafına iki devletli bir çözüm olasılığının korunması’ gibi konuların bu kapsamda yer aldığı belirtildi.
The Times of Israel’in internet sitesinde yer alan habere göre Cezayir ziyaretinin sonunda düzenlediği basın toplantısında Necef Zirvesi’yle ilgili bir soruyu yanıtlayan Blinken, ABD sponsorluğunda 2020'de İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında normalleşmeye gidilmesi ile başlayan anlaşmalara katılmanın faydalarını vurguladı. Süreçte BAE’yi Bahreyn izlemiş, ardından da Fas aynı yıl aralık ayında İsrail ile benzer bir anlaşma imzalamıştı. Blinken açıklamasının devamında “İsrail ile barış, her ülkenin tek başına vermesi gereken bir karardır. Necef Zirvesi, barışın bu ülkelere kazandırdıklarına son örnekti. Barışın gerçek faydalarının diğer Arap ülkelerini de bu yoldan ilerlemeye teşvik edeceği umudundayım” dedi.
Barış anlaşmasını reddeden Cezayir’in ise Arap ülkelerinin bu adımı atmasına yönelik tepkileri eleştireldi. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından bildirildiğine göre Blinken ile gerçekleştirdiği görüşmede bu tutumunu yineleyen Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, “Cezayir’in Arap Birliği'nin İsrail ile barışa varma kararının destekler tutumu değişmedi. Bizim tek sorunumuz Filistin” vurgusunda bulundu.
Tebbun daha önceki açıklamasında ise şu ifadeleri kullanmıştı:
“Barış anlaşmalarına doğru bir tür koşuşturma olduğunu görüyoruz. Bunlara katılmayacağız ve bu adımları kutsamayacağız. Filistin meselesi Cezayirliler için kutsaldır, tüm meselelerin anasıdır. Çözümü ancak 1967 sınırlarında ve başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasıyla olacaktır.”
Hükümet Sözcüsü Ammar Bilhaymer ise birkaç gün sonra şu açıklamada bulundu:
“Cezayir’in Filistin meselesindeki tutumu daima sabit ve netti. Filistin meselesi her zaman Cezayir dış politikasının ve Cezayirlilerin vicdanının merkezinde olacaktır.”
Ülkesinin İsrail ile barışa varması yönünde Batı’dan baskı olduğu iddialarını reddeden Bilhaymer, Cezayir'in diğer ülkelerle ilişkilerinin her ülkenin egemenliğine saygı üzerine kurulu olduğunu belirterek “Şu ana kadar ülkemize baskı uygulayan bir ülke yok” ifadelerini kullanmıştı.

“ABD’liler, tarafsız tutumu kabul etmiyor”
Siyasi aktivist Nasır Hamdaduş, konuyla ilgili açıklamasında, şunları söyledi:
“ABD, Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın İspanya, Fas ve Cezayir ekseninde gündemine ulaşamadığını anladı. Bu nedenle Dışişleri Bakanı, bizzat İsrail, Fas ve Cezayir ziyaretinde bulundu. Şu an bir yandan ABD Cezayir’i barışa çekmeye çalışırken diğer yandan da Batı onu Rusya karşısındaki kampa dahil etmek istiyor. Zira Rusya’dan alınan enerji kaynaklarının telafisi isteniyor. Bu nedenle Cezayir için artan bir tehlike mevcut. Tarafsız tutum artık Amerikalılar tarafından kabul edilmiyor.”

“Başkalarının işlerine müdahil olmama”
Independent Arabia’ya konuşan siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler Profesörü Abdulkerim Alivat şu değerlendirmelerde bulundu:
“Millet Konseyi Başkanı’nın dünyanın tanık olduğu hızlı gelişmeler bağlamında yer alan açıklamaları, Cezayir'de planlanan toplantıların başarısı için Araplar arasındaki atmosferi yumuşatma kapsamına giriyor. Bu toplantılardan en önemlisi de Arap Zirvesi. Cezayir'in Filistin meselesindeki tutarlı tutumu göz önüne alındığında bu açıklamalar geri adım olarak tanımlanamaz. Bu konu Cezayir halkının inancına bağlı olduğu için pazarlığa veya şantaja tabi değildir. Diğer yandan Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın patlak vermesinin ardından gündemde olan Cezayir’e yönelik bir baskıdan da bahsetmek mümkün. Cezayir'in İsrail ile barışa karşı uygulamalarını hedefleyen Washington ise arkasındaki Tel Aviv ile birlikte, Arap ülkelerinin siyasetine müdahil olmaması için Cezayir'e baskı uygulamaya çalışıyor.”



Netanyahu: Diplomatik nedenlerden ötürü Gazze Şeridi'nde kıtlığı önlemeliyiz

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir yardım kuruluşunun aşevinden yiyecek almak için bekleyen Filistinliler (AP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir yardım kuruluşunun aşevinden yiyecek almak için bekleyen Filistinliler (AP)
TT

Netanyahu: Diplomatik nedenlerden ötürü Gazze Şeridi'nde kıtlığı önlemeliyiz

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir yardım kuruluşunun aşevinden yiyecek almak için bekleyen Filistinliler (AP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir yardım kuruluşunun aşevinden yiyecek almak için bekleyen Filistinliler (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in ‘diplomatik nedenlerden’ ötürü Gazze Şeridi'nde kıtlığı önlemesi gerektiğini söyledi. Bu açıklama, mart ayından bu yana her türlü yardımın girişini engelledikten sonra, Gazze Şeridi'ne ‘temel miktarda’ gıda girişine izin verileceğini açıklamasının bir gün sonrasında geldi.

Telegram kanalında yayınladığı bir videoda “Gazze Şeridi'ndeki nüfusun kıtlığa doğru kaymasına hem pratik hem de diplomatik nedenlerle izin vermemeliyiz” diyen Netanyahu, İsrail'in destekçilerinin bile ‘kitlesel açlık sahnelerine’ tahammül edemeyeceğini belirtti.

Netanyahu ayrıca, güçlerinin Gazze Şeridi'nde tam kontrolü sağlayacağını ve ‘Hamas'ın yardımları yağmalamasını engelleyeceğini’ vurguladı. Netanyahu, hükümetinin aşırı sağcı üyelerinden gelen eleştirilere cevaben, “Gazze Şeridi içinde yoğun bir mücadele veriyoruz ve ilerleme kaydediyoruz. Gazze Şeridi'nin tamamının kontrolünü ele geçireceğiz” dedi.

Netanyahu, “Hamas'ı yenmenin bir parçası, muazzam askeri baskının yanı sıra, temelde tüm Gazze Şeridi'nin kontrolünü ele geçirmektir. Savaş ve zafer planı budur” ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Gazze Şeridi'ne yardım girişine izin verilmesinin ‘kırmızı çizgiye yaklaşılması’ ve uluslararası eleştirilerden kaçınılmasının ardından gerçekleştiğini belirtti.

Netanyahu, “Hızla kırmızı çizgiye yaklaşıyorduk. Kontrolü kaybedebileceğimiz ve her şeyin çökebileceği bir durumdu” şeklinde konuştu.

Netanyahu'nun ofisinden dün yapılan açıklamada, ‘İsrail'in Gazze Şeridi'nde açlık krizinin daha da kötüleşmemesi için gerekli miktarda gıdanın bölgeye girişine izin vereceği’ belirtildi. Netanyahu, bir miktar yardımın girişine izin verilmesinin İsrail'in yeni askeri operasyonunu genişletmesine olanak sağlayacağını söyledi.

İsrail, 2 Mart'tan itibaren insani yardım girişine tamamen yasak getirerek, tüm gıda, ilaç ve diğer malzemelerin Gazze Şeridi'ne girmesini engelledi ve Hamas'a yeni ateşkes şartlarını kabul etmesi için baskı yaptı. İsrail 18 Mart’ta saldırılarını yeniden başlatarak iki aylık ateşkesi bozdu.