Yemen Meclisi, Başkanlık Konseyi’ne güvenoyuna hazırlanıyor

Aden'deki Yemen Meclisi, Başkanlık Konseyi’ne ve hükümete güvenoyuna hazırlanıyor

Yemen Meclis Başkanı Sultan el-Burkani ve Temsilciler Meclisi üyeleri dün geçici başkent Aden'e vardı (Saba Net)
Yemen Meclis Başkanı Sultan el-Burkani ve Temsilciler Meclisi üyeleri dün geçici başkent Aden'e vardı (Saba Net)
TT

Yemen Meclisi, Başkanlık Konseyi’ne güvenoyuna hazırlanıyor

Yemen Meclis Başkanı Sultan el-Burkani ve Temsilciler Meclisi üyeleri dün geçici başkent Aden'e vardı (Saba Net)
Yemen Meclis Başkanı Sultan el-Burkani ve Temsilciler Meclisi üyeleri dün geçici başkent Aden'e vardı (Saba Net)

Yemen Meclisi’nden temsilciler, hükümet ve Şura Meclisi üyeleri dün Başkanlık Konseyi'nin şehre dönüşüne hazırlık kapsamında geçici başkent Aden'e geldi. Eski Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'nin yetkilerinin devredilmesi kapsamında anayasal yeminin edilmesi ve hükümete güven verilmesi yönünde bir oturumun düzenlenmesi bekleniyor.
Şarku'l Avsat’a konuşan hükümet kaynakları, Meclis Başkanı Sultan el-Burkani’nin Konsey Başkanlığı heyeti üyeleri ve geri kalan temsilciler, aynı zamanda Şura Meclisi üyeleri ile birlikte Suudi başkenti Riyad'dan Aden'e geldiğini bildirdi. Konsey Başkanlığındaki Reşad el-Uleymi ve yedi temsilcisinin daha sonra güvenlik önlemleri kapsamında geri dönmesi bekleniyor.
Husi milisleri, 2020'nin sonunda Riyad’dan dönerek Aden Uluslararası Havalimanı’na varan Yemen hükümetini balistik füzelerle hedef almıştı. Bakanlardan yaralanan olmamış, ancak sivillerden onlarca yaralı ve can kaybı kaydedilmişti.
Yemen Temsilciler Meclisi tarafından yapılan basın açıklamasında, başkanı ve üyelerinin geçici başkent Aden'e dönüşünün buradaki tüm devlet kurumlarının iyileştirilmesi çerçevesinde geldiği belirtildi. Açıklamada meclisin çeşitli konuları tartışmak, birimleri ve komitelerini oluşturmak için ikinci toplantısının ilk oturumunu düzenleyeceği bilgisi de yer aldı. Aynı zamanda “Başkanlık Konseyi, meclis huzurunda anayasal yeminini edecek. Hükümetin açıklaması dinlenecek, üzerine tartışılacak ve hükümete güven verilecek. Konsey ayrıca düzenlenecek oturumlarında ulusal arenadaki genel duruma ilişkin bir dizi konuya değinecek. Bu konulara yakından bir göz atacak ve vatandaşların durumunu denetleyecek” ifadelerine başvuruldu.
Açıklamaya göre Temsilciler Meclisi ve devlet kurumlarının geçici başkent Aden'e dönüşü, devletin restorasyonunun tamamlanması, ekonomik zorlukların üstesinden gelinmesi, yaşam standartlarının iyileştirilmesi açısından bir sonraki aşamadaki ulusal eylemde yeni ve niteliksel bir yola girişi temsil ediyor.
Yemenliler, kurtarılan bölgelerde güvenliğin ve hizmetlerin sağlanması ve ekonominin iyileştirilmesi için Başkanlık Konseyi, temsilciler, hükümet ve tüm devlet liderliğinin dönüşüne güveniyor. Gözlemciler ise Birleşmiş Milletler (BM) gözetimindeki mevcut ateşkes anlaşmasının çatışmayı sona erdirme ve Husi milislerinin karşı çıktığı geçiş sürecini yeniden tesis etme yolunda büyük bir adım sayılacağı beklentisinde.
Şarku’l Avsat’ın yerel kaynaklardan bildirdiğine göre Eski Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi, Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) Riyad'da sponsorluğunu üstlendiği, Yemenliler arasında kaydedilen istişarelerde tüm yetkilerini tamamen ve geri dönülmez bir şekilde Başkanlık Konseyi’ne devreden bir cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayınlamıştı. Konsey üyeleri Sultan Ali el-Arade, Tarık Muhammed Salih, Abdurrahman Ebu Zura, Osman Huseyin Mucella, Aydaros Kasım ez-Zebidi, Ferec el-Bahseni ve Abdullah el-Uleymi Bavezir'den oluşuyor. Üyelerin çoğu sahada aktif olan liderler.
Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Uleymi, bu yöndeki ilk açıklamasında konseyin Husi milisler ile savaşı sona erdirmek ve devleti yeniden kurmak için bir barış konseyi olacağını vurgulamış, aynı zamanda darbeci grubu barışa zorlamak için gerekirse askeri güce başvurma ihtimaline açık kapı bırakmıştı.
BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg’in önerdiği iki aylık ateşkes 2 Nisan’da yürürlüğe girmişti. Bu kapsamda Sana Havalimanı’nın belirli noktalara uçuş düzenlemeye başlaması, 18 yakıt gemisinin Hudeyde limanına girişine izin verilmesi üzerine durulmuş, Taiz’deki kuşatmanın kaldırılması ve iller arası yolların açılmasının görüşüleceği bir toplantı düzenlenmesi öngörülmüştü.
Birçok gözlemci söz konusu ateşkesin Husilere yeni bir savaş için nefeslenme imkanı sağlayacağından korkarken Yemen Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı medya merkezinin bildirdiğine göre askeri bir kaynak ise “BM Yemen Özel Temsilcisi’nin ateşkes ilan edildiğinden bu yana Husi milislerinin kaydettiği bariz ihlallere göz yumma girişimini kınıyoruz” açıklamasında bulundu.
Başkanlık Konseyi tarafından temsil edilen siyasi ve askeri liderliği Husi milislerinin fırsatçılığına karşı net bir tavır almaya çağıran kaynak, “Husi grubu barışa varmak istemediğini, aksine savaşa hazırlandığını son iki haftadır gösteriyor” ifadelerine başvurdu.
Yemen Ordusu Basın Ofisi’nin bildirdiğine göre Yemen ordusu güçleri, Husi milislerinin söz konusu ateşkesi yalnızca geçtiğimiz Cuma günü 61 kez ihlal ettiğini belgeledi. İhlaller arasında, çeşitli silahlarla tüm cephelerde ordu mevzilerine ateş açılması, hem beşeri hem de mühimmat takviyesinin iki katına çıkarılması ve temas hatlarındaki ihlaller yer alıyor.



Husiler, Yemen’i ‘iç sömürgecilik’ ile sömürüyor

EPA / Majalla
EPA / Majalla
TT

Husiler, Yemen’i ‘iç sömürgecilik’ ile sömürüyor

EPA / Majalla
EPA / Majalla

Muhammed Ebi Semra

Husilerin kontrol ettikleri Yemen şehirlerinde milislerin günlük eylemlerine dair ne zaman bir haber toplansa eğilimleri ve davranışları hakkında Yemen’i ‘iç sömürgecilik’ ile sömürgeleştirme iradesi içeren bir tablo çizilmiş oluyor. ‘İç sömürgecilik’ kavramı, tanınmış Yemenli araştırmacı ve Sana Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden Prof. Dr. Ebu Bekir es-Sakkaf (2022’de öldü) tarafından 90’larda, iki Yemen’in 1990’da başlayan birleşme döneminde Kuzey Yemen’deki otoritenin ve onun askeri topluluğunun Güney Yemen’e yönelik benimsediği otoriter tavrı açıklamak için Batılı siyasi literatürden ödünç alındı.

Birlik, askeri bir işgaldir

1994 yılında Kuzey Yemen ordusu, ayrılmayı veya ‘birliği’ devirmeyi planladığı gerekçesiyle Güney’e karşı bir saldırı savaşı başlatmakta aceleci davrandı. Kuzeyli saldırganlar, birleşmeyi korumak ve tamamlamak için, Güney Yemen topraklarını işgalciler gibi işgal etti ve halkına silah zoruyla boyun eğdirdi. Husilerin bugünkü eylemlerine benzer eylemleri arasında şunlar da bulunuyor;

-On binlerce Güneyli çalışan ve asker, hükümet işlerinden ve askeri rütbelerinden ihraç edildi. Bu, 2003’teki ABD işgalinden sonra Irak’ta izlenen ve ‘Baaslaştırmadan arındırma’ olarak bilinen yok etme sürecinden hiçbir farkı olmayan bir şekilde ortaya koyuldu.

-Güneyde ve kuzeyde savaşa ve sonuçlarına ve güneylilerin istismarına karşı çıkan her sesi soruşturmak, hapsetmek veya öldürmek. Böyle bir ses, birliği sorgular, reddeder, ayrılık çağrısı yapar. Ayrıca o, bir komplocu ve haindir.

-Bölücü oldukları için, ‘birlik’ adı altında birçok güneylinin malları ve toprakları ellerinden alındı. Geniş güney topraklarına el konuldu, kuzeyliler tarafından ele geçirildi ve güneydeki sahipleri yerlerinden edildi.

Savaştan sonra bu ve benzeri pek çok eyleme dayanarak, iki Yemen arasında yarı zorlayıcı bir birlik ortaya çıktı. Ebu Bekir es-Sakkaf ise kuzeyin güneyi sömürgeleştirmesine, ‘iç sömürgeleştirme’ adını verdi.

‘Sürekli savaş topluluğu’

Almanya doğumlu Yahudi kökenli ABD’li siyaset bilimci Hannah Arendt’in (1906-1975) siyaset felsefesi alanında geliştirdiği kavramın bir başka yönü, Husilerin Yemen’deki eylemleri için geçerli olabilir. Bu, iki dünya savaşı arasında Almanya’da totaliter hareketin veya Nazi totalitarizminin ortaya çıkışını açıklayabilir. Arendt, bu hareketin, toplumları parçalamak, atomize etmek, yok etmek, ezmek ve insani bağ öncesi bir barbarlığa dönmek için ‘kötülüğün iradesine’ dayandığına inanıyor. Bunun amacı ise, gaddarlığa ve güce tapmaya dayalı yeni bir totaliter toplum yaratmaktır.

csdfv
Husi isyancılar, 24 Temmuz 2015’te başkent Sana’daki bir miting sırasında orta menzilli topçu taşıyan bir araç (AFP)

Husi isyancıların Yemen’deki eylemleri bu ‘kötü iradenin’ bir kısmını içerebilir. Bu eylemler, kurdukları askeri milislere verdikleri Ensarullah isminin tam tersi şekilde ortaya koyuluyor. Bu adlandırma, eylemlerindeki kötülüğü kutsal mertebesine yükselten Husi Ensarların Yemen topraklarında her gün yaptıklarıyla tamamen çelişmektedir. Bu kutsallık mertebesi, Allah’ın yeryüzündeki diğer tüm yaratıklarını dışlayarak yalnızca kendilerinin O’nun adıyla konuştuğu iddiasını içeriyor.

Husi hareketinin kutsallığı, Yemenli bireyler, gruplar ve sosyal sektörler arasında gerginlik, şüphe, korku, terör, ayrımcılık, nifak, düşmanlık ve intikam yaymakta somutlaşıyor. Amaç ise seferberlik, kışkırtma, zorla askere alma, tutuklama ve suikast yoluyla sıradan toplumla çelişen, onu yok eden ve ezen sürekli bir savaş toplumu oluşturmaktır.

Husi grubu, destekçilerini ve sadık takipçilerini seferber ederken ve onları sıradan, bilindik toplumdan uzaklaştırırken, onları, el koyma ve ceza politikasının odak noktası olan motorlu örgütler içinde çerçeveleyerek, insanları yoksulluk, açlık ve aşağılanmadan kurtardıklarına dair yanılgıya düşüyor. Ama aslında onları daha fakir, daha aç, daha aşağılanmış bir gerçeklik içine sokarken, onlara lütuf, mevki ve şeref bahşettiklerini sanıyor. Hayata ve dünyaya dair algısına karşılık vermeyen, itaat ve sadakatini göstermeyenlere gelince onları, bir mürted, hain ve ajan, ‘kötülüğün iradesi ve kalıcı bir savaş toplumunun inşasından başka bir şey olmayan’ kutsallıklarının düşmanı olarak görüyorlar.

Humeyni çığlığı

Şarku’l Avsat gazetesinin yayınladığı haberlere göre Husilerin davranışları, Yemen’de inşa etmek istedikleri toplum ve devlet projesini açıkça gösteriyor. 9 yıl önce Yemen’de ‘Humeyni çığlığının’ başlatılmasının yıl dönümünde, 16 Mayıs’ta Husi grubu, kontrol ettiği bölgelerde genel bir kampanya başlattı. Milislerini, aygıtlarını ve destekçilerini tüm halkı bu olayı kutlamaya ve düzenlediği alaylara ve kalabalıklara katılmaya teşvik etmek için görevlendirdi. Ayrıca bu kutlamalara katılmayanlar ise takip edildi, tehdit edildi ve milislerle aralarında anlaşmazlıklar yaşandı.

Bunun amacı, insanlar arasında güvensizlik ve korku tohumları ekmek, toplumsal dokuda huzursuzluk çıkarmaktır.

der
Yemenliler, 22 Haziran 2023’te Kurban Bayramı öncesinde başkent Sana’da bir pazarda alışveriş yapıyor (AFP)

Husi ritüelleri sokaklarda, evlerde, camilerde, kamu ve özel kurumlarda kök salmalı ve yayılmalıdır ki insanlar savaş ve onun seferberlik makinesinden başka bir toplumda yaşadıklarını unutsunlar. Bunu servis etme araçları arasında ise şunlar yer alıyor;

-Hareketin toplum çevrelerinde düzenlediği seminerlere katılım gerekliliği.

-Halka açık yerlerde toplanmak.

-Humeyni çığlığıyla ve kurucu lider Abdülmelik el-Husi adıyla tezahürat.

-Grubun sloganlarının kaydedilmesi ve sloganların araçlara, evlere, kurumlara ve sokaklara yazılması.

Bu vesileyle camiler, grup liderlerinin başlattığı kışkırtıcı vaazları dinlemek üzere toplanma yerlerine dönüştü.

Arındırma, orduya alma ve üremeye teşvik

Husi savaş camiasının çığlığı, ardı arkası kesilmeyen yankılara sahip.

Kutsal olaydan iki gün sonra, yani 18 Mayıs’ta grup, kendisine sadık olduğundan şüphelendiği kişiler hakkında bir inceleme kampanyası başlattı. Haftalık seminerlerine ve derslerine katılmamaları, bunu kanıtlıyor. Husilerin intikamları, onları devlet dairelerindeki işlerinden uzaklaştırma yönünde oldu. Husi hareketi, arınma kampanyasından önce, bu departmanlarda çalışanların cinsiyetleri arasında ayrım yapma emri vermişti.
Hareket, ‘Baaslaştırmadan arındırma’ kampanyalarından ilham alıyor. Husiler ayrıca, bu tasfiyenin Irak’ta devlet yapısının baltalanmasına ve ordunun dağıtılmasına yol açtığını ve DEAŞ’ın ortaya çıkmasına ve Haşdi Şabi gruplarının kurulmasına yol açtığını biliyor. Bu eylem, aynı zamanda hareketin Yemen’deki milislerini ve birimlerini Yemen devletinin yıkıntıları üzerine inşa ederken ilham aldığı örneklerden biridir.

Husiler, Yemenlileri kovma ve onları devlet dairelerinden tasfiye etme karşılığında, kuraklık ve çölleşmeden kaçmak için ülkelerinden (Kenya ve Somali) Yemen’e kaçan Afrikalı göçmenleri işe almaya çalışıyor. Husi hareketinin, bu işe alım kampanyaları için, kalesi Saada vilayetinde Yemenlilere karşı savaş görevleri için askerlerin işe alınmasıyla sona eren yoğun seferberlik ve eğitim kursları için merkezler açıyor.

Şarku’l Avsat’ın 11 Mayıs’ta uluslararası kuruluşlardan aktardığı haberine göre Husi Caydırıcı Güvenlik Servisi, Yemen’de 300 Afrikalı mülteciyi kaçırdı, onları seferberlik kurslarına tabi tuttu ve faaliyetlerinde kullandı.

19 Mayıs tarihli bir haberine göre ise Husi grubu, Yemen toplumunu çocuk doğumunu artırmaya ve Batı kültürel istilasının bir kalıntısı olarak aile planlaması politikalarını benimsememeye çağıran kampanyalar yürütüyor. Kadınların doğum kontrol yöntemlerini kullanmasına ve hamile kalmaları halinde bakımlarına yardımcı olan üreme sağlığı merkezlerini kapattı. 520 bin Yemenli hamile kadının sağlık sorunları yaşadığına dikkat çekiliyor. Yemen’de her 100 bin doğumda 400 hamile kadın, doğum sırasında bebekleriyle birlikte ölüyor.

Ancak bu zikredilenler, Husilerin bir aylık uygulamalarının sadece kısmi bir örneğidir. Bunlar gibi çifte yoğunlukta tekrar eden ve sürekli olan binlerce olay var. Yemen’de her sabah güneş doğduğunda Husiler, toplumdan geriye kalanları yok etmeye, Yemen’de kendi savaşçı toplumunu kurmaya ve içeride sömürgeleştirmeye çalışıyor.

* Şarku’l Avsat okurları için Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.