Antarktika deniz buzu 44 yılın en düşük seviyesinde

Bir araştırmaya göre, Antarktika’yı kaplayan buzullar, 44 yılın en düşük seviyesine geriledi

Antarktika kıtasındaki bir buzdağında görünen penguenler (Reuters)
Antarktika kıtasındaki bir buzdağında görünen penguenler (Reuters)
TT

Antarktika deniz buzu 44 yılın en düşük seviyesinde

Antarktika kıtasındaki bir buzdağında görünen penguenler (Reuters)
Antarktika kıtasındaki bir buzdağında görünen penguenler (Reuters)

Yakın tarihte yapılan bir araştırmaya göre, Antarktika kıtasını kaplayan buzullar, bir önceki rekor seviyeden beş yıl sonra son olarak 44 yılın en düşük seviyesine geriledi.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Advances in the Atmospheric Sciences dergisinde yayınlanan bir araştırma, şubat ayı sonlarında, uydu kayıtlarının başladığı 1978’den bu yana okyanus buz tabakasının boyutunun ilk kez 2 milyon kilometrekarelik sembolik sınırın altına düştüğünü ortaya koydu.
Araştırmacılar, buz kütlesindeki değişiklikler daha küçük rol oynarken, buz kaybına neden olan ana faktörün, sıcaklık değişimi olduğunu belirtiyorlar. Kuzey Kutbu ve Güney Kutbundaki Antarktika kıtası, on dokuzuncu yüzyılın sonlarındaki seviyelere kıyasla, küresel ortalamanın üç katı yani yaklaşık üç santigrat derece ısındı.
Antarktika, kaydedilmiş ilk sıcaklık dalgasını 2020’de, maksimumun ortalamanın üzerinde 9,2 santigrat derece ile yaşadı. Mart ayında, Doğu Antarktika’daki bir araştırma merkezi, normalin üzerinde bir şekilde 30 derecelik bir sıcaklık artışı kaydetti. Ancak sıcaklık oranlarındaki bu tür aşırı sapmalar yeni bir durum.
1970'lerin sonlarından bu yana her yıl yüzde üç küçülen Arktik deniz buzunun aksine, Antarktika deniz buzu, önemli yıllık değişikliklerle birlikte aynı dönemde on yılda yüzde bir oranında genişledi.
Bu yılın yaz döneminde Antarktika buz örtüsü, ısınmaya, alan olarak çok büyük olan Doğu Antarktika’dan daha duyarlı olan Batı Antarktika çevresinde önemli ölçüde küçüldü. Deniz buzunun erimesinin deniz seviyeleri üzerinde belirgin bir etkisi yok çünkü buz zaten okyanus sularında mevcut.
Araştırmanın ortak yazarı ve Guangzhou'daki Sun Yat-sen Üniversitesi'nde profesör olan Chenghua Yang'a göre, ısınmayı hızlandırmaya yardımcı olduğu için, buz tabakasının küçülmesi yine de büyük bir endişe sebebi.



NASA, Ay'ın iki yüzü arasındaki çarpıcı farkları ortaya çıkardı

Sanatçı tasviri, Ay'ın milyarlarca yıl önceki sıcak iç kısmını gösteriyor. NASA araştırmacıları gökcisminin içine artık daha yakından bakabildiklerini söylüyor (NASA/JPL-Caltech)
Sanatçı tasviri, Ay'ın milyarlarca yıl önceki sıcak iç kısmını gösteriyor. NASA araştırmacıları gökcisminin içine artık daha yakından bakabildiklerini söylüyor (NASA/JPL-Caltech)
TT

NASA, Ay'ın iki yüzü arasındaki çarpıcı farkları ortaya çıkardı

Sanatçı tasviri, Ay'ın milyarlarca yıl önceki sıcak iç kısmını gösteriyor. NASA araştırmacıları gökcisminin içine artık daha yakından bakabildiklerini söylüyor (NASA/JPL-Caltech)
Sanatçı tasviri, Ay'ın milyarlarca yıl önceki sıcak iç kısmını gösteriyor. NASA araştırmacıları gökcisminin içine artık daha yakından bakabildiklerini söylüyor (NASA/JPL-Caltech)

NASA bilim insanları çarşamba günü Ay hakkında yeni sırları açığa çıkardıklarını duyurdu.

Özellikle yörüngedeki bir uzay aracından toplanan yerçekimi verilerini analiz ederek gökcisminin iç kısmına dair daha iyi bir bakış elde ettiler.

Bu analizde, Ay'ın yakın ve uzak taraflarının iç yapıları arasında keskin bir fark olduğu saptandı. Yakın taraf erimiş kayalardan oluşan engin düzlüklere sahipken, uzak yüzü daha engebeli. Ay en başta eriyik halindeki dünyanın bir parçasıydı ve eski yüzeyinin büyük bir kısmı lavla kaplıydı. 

Bazı teoriler iki ila üç milyar yıl önceki volkanizmanın gezegenin iç kısmında, radyoaktif elementlerin yakın tarafın mantosunun derinliklerinde birikmesine neden olacak farklılıklara yol açtığını öne sürüyor. Bu çalışma, sözkonusu teoriye bugüne kadarki en güçlü kanıtı sunuyor.

NASA'nın Jet İtki Laboratuvarı'nda Güneş Sistemi Dinamikleri Grubu'nun yöneticisi Ryan Park yaptığı açıklamada, "Ay'ın yakın tarafının uzak tarafına göre daha fazla esnediğini bulduk, yani Ay'ın yakın tarafının iç yapısında uzak tarafına kıyasla temelden bir farklılık var" dedi.

Verileri ilk analiz ettiğimizde sonuç bizi o kadar şaşırttı ki inanamadık. Bu yüzden bulguları doğrulamak için hesaplamaları defalarca yaptık. Bu toplamda 10 yıllık bir çalışma.

Bulgular hakemli dergi Nature'da yayımlandı.

Ay'ın, mavi bilyemizin yörüngesinde dönerken yerçekiminde meydana gelen değişimleri incelemeyi sağlayan yeni bir yerçekimi modeli geliştirerek bu sonuçlara ulaştılar.

Bu değişimler, Dünya'nın gelgit kuvveti nedeniyle Ay'ın esnemesine neden oluyor. Tıpkı Ay'ın Dünya'daki gelgitleri belirlemesi gibi, Dünya da Ay üzerinde kütleçekimsel bir kuvvet uyguluyor.

Araştırmacılar, 2011 ve 2012'de Ay'ın yörüngesinde dönen GRAIL görevinin Ebb ve Flow uzay aracının hareketine ilişkin verileri kullandı.

dfgrthyjuı
Ay'ın yakın (solda) ve uzak yüzünün bu görüntüleri NASA'nın Ay Keşif Yörünge Aracı tarafından çekildi. Uzay aracından elde edilen veriler, bilim insanlarının Jüpiter'in Io'su gibi uyduları daha iyi anlamalarını sağlıyor (NASA/JPL-Caltech)

Çalışmanın yazarları bir süper bilgisayar yardımıyla Ay'ın bugüne kadarki en ayrıntılı yerçekimi haritasını çıkardı. Yerçekimi haritası, Ay genelindeki yerçekimi ölçümlerini gösteriyor.

Elde ettikleri sonuçları inceleyen ve diğer modellerle karşılaştıran Park'ın ekibi, Ay'ın iki yarısının deformasyona uğrama derecesinde küçük ama beklenenden büyük bir fark buldu.

Ayrı bir çalışmada aynı tekniği kullanarak, Mars ve Jüpiter arasındaki Ana Asteroit Kuşağı'nda yer alan Vesta'nın iç kısmını incelemişlerdi. Önceki teorilerin aksine, Vesta'nın muhtemelen küçük bir çekirdeği olduğunu ya da hiç olmadığını bulmuşlardı. Yakın zamanda benzer bir tekniği Jüpiter'in volkanik uydusu Io'ya uygulayarak, ateşler içindeki uydunun küresel bir magma okyanusu barındırma ihtimalinin düşük olduğunu ortaya koymuşlardı.

Park, "Yerçekimi, bir gezegenin iç kısmının derinliklerini keşfetmek için kullanılabilecek eşsiz ve temel bir özellik" diyor.

Bizim tekniğimiz yüzeyden gelen verilere ihtiyaç duymuyor; içeride ne olduğuna dair küresel bir bakış açısı elde etmek için uzay aracının hareketini çok hassas bir şekilde izlememiz gerekiyor

Independent Türkçe