Trablus’ta silahlı gruplar arasında çatışma: ‘Dibeybe hükümeti halkı yanıltıyor, Türkiye’nin bu hükümeti desteklediğini düşünmüyoruz’

Başağa hükümeti, Dibeybe hükümetini kamu gelirleriyle ‘bağlılık satın almakla’ suçladı

Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Trablus’ta Sebhe belediye meclisi üyeleri ile toplantı gerçekleştirdi. (Ulusal Birlik Hükümeti)
Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Trablus’ta Sebhe belediye meclisi üyeleri ile toplantı gerçekleştirdi. (Ulusal Birlik Hükümeti)
TT

Trablus’ta silahlı gruplar arasında çatışma: ‘Dibeybe hükümeti halkı yanıltıyor, Türkiye’nin bu hükümeti desteklediğini düşünmüyoruz’

Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Trablus’ta Sebhe belediye meclisi üyeleri ile toplantı gerçekleştirdi. (Ulusal Birlik Hükümeti)
Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Trablus’ta Sebhe belediye meclisi üyeleri ile toplantı gerçekleştirdi. (Ulusal Birlik Hükümeti)

Libya'nın başkenti Trablus'ta dün sabah silahlı gruplar arasında çatışma çıktı. Yerel medyaya bilgi veren bölge sakinleri, Ulusal Birlik Hükümeti’ne bağlı İstikrarı Destekleme Güçleri ile 301. Tugay milisleri arasında Trablus’ta havaalanı yolunda çatışma çıktığını aktardı. Medyada yer alan görüntülerde Hamza Karargahı olarak bilinen mevkide çatışma yaşandığı görülüyor. Başkent Trablus’taki milisler zaman zaman bölgesel hakimiyet tartışmaları nedeniyle çatışabiliyor. Çatışmaların niçin çıktığı ya da herhangi bir can kaybının olup olmadığı henüz bilinmiyor.  
Temsilciler Meclisi tarafından başbakan olarak atanan İstikrar Hükümeti Başbakanı Fethi Başağa, Ulusal Birlik Hükümeti’ni, kamu kaynaklarını kendisine bağlı milis gruplara aktarmakla suçladı. Dibeybe hükümetinin görev süresinin dolduğunu hatırlatan Başağa, iktidarı tamamen devralmasının ardından, güney sınırlarını sıkı bir şekilde kontrol edeceğini ve bu bölgeye yeni yatırımlar yapacağını, ayrıca tarımsal reformlar gerçekleştireceğini ve sosyal yardımları yaygınlaştıracağını söyledi.  
Başağa hükümeti sözcüsü Osman Abdulcelil, vatandaşlara bir an önce petrol üretiminin gerçekleştirileceği yönünde söz verdi. Abdulcelil, petrol üretiminin aksamasının hükümetinin kararı olmadığını, ancak petrol gelirlerinin doğru yerlere kullanılması gerektiğini savunduklarını ifade etti.  
Dibeybe hükümetini eleştiren Abdulcelil, “Trablus’taki sözde hükümet, Libya halkının parasıyla kendine bağlılık satın alıyor. Libyalıların parasını teröristlere ve kanun kaçaklarına aktarıyor, Dibeybe Trablus’ta ve güneyde milis gruplara milyonlar aktarıyor. Dibeybe hükümetini harcadığı tüm paralar için hesaba çekmemiz lazım, bizler artık susmayacağız ancak silahlı çatışma niyetimiz bulunmuyor. Yakında Trablus’a gireceğiz, Dibeybe hükümeti halkı yanıltıyor, Türkiye’nin bu hükümeti desteklediğini düşünmüyoruz, Türkiye’nin bizim hükümetimizi destekleyeceğini düşünüyoruz” diye konuştu.  
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Başağa hükümetinin güneydeki Sebha kentinde toplantı düzenlemesini görmezden geldi. Dibeybe önceki akşam Trablus’ta, Sebha belediye başkanı ve belediye meclisi üyeleri ile bir araya gelerek, başta yakıt sıkıntısı olmak üzere şehirdeki sorunları ele aldı. Hükümetten yapılan açıklamada, Dibeybe’nin Sebha kentinde yapılacak projeler için, teknik toplantılar düzenlenmesi talimatı verdiği belirtildi. Sebha Valisi Belhac Ali ise, ‘Hayatı Destekleme’ projesi kapsamında, belediye hizmetlerine tahsis edilmek üzere 8 milyon dinar aldıklarını ve bu meblağın şehirdeki sorunları kısmen gidereceğini söyledi. Dibeybe ayrıca Zintan (Libya’nın batısı) Belediye Başkanı ile de görüşerek, şehirdeki altyapı çalışmalarının tamamlanması için talimat verdi. Dibeybe, Trablus’un doğusundaki Tacura şehrinin ileri gelenleri ile bir araya gelerek kentin sorunlarını ve bu sorunların çözüm yollarını tartıştı.  
Bu arada Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Libya halkının temel geçim kaynağı olan petrol üretiminin aksatılmaması gerektiğini vurguladı ve petrol sektörünün herhangi bir siyasi anlaşmazlığın dışında tutulması gerektiğini belirtti. Başkanlık Konseyi’nden yapılan açıklamada, petrol üretiminin aksamadan devam etmesinin zorunlu olduğu ve kamu görevlilerinin maaşlarının düzenli ödenmesi gerektiği belirtildi. Ulusal Birlik Hükümeti destekçisi Libya Genelkurmay Başkanı Muhammed El-Haddad ve Petrol Tesisleri Muhafızları Komutanı Ali ed-Dib, Başkan Muhammed el-Menfi'ye, petrol sahalarındaki ve bazı limanlardaki son gelişmelerle ilgili bilgi verdi. Haddad, üretimin tekrar tam kapasite olarak gerçekleşmesi için sahaları kapatan protestocularla görüşmelerin devam ettiğini aktardı.  
Birleşmiş Milletler Libya Özel Temsilcisi Stephanie Williams, önceki akşam Fethi Başağa ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini ve kendisine, 13-18 Nisan tarihleri arasında Kahire'de gerçekleşen ‘seçimler için anayasal zemin’ toplantıları hakkında bilgi verdiğini açıkladı. Görüşmede petrol meselesinin de ele alındığını belirten Williams, ‘petrol üretiminin Libyalılar için can damarı olduğu, siyasi meselelere dahil edilmemesi gerektiği ve petrol gelirlerinin Libyalılar arasında dağılımının adil bir şekilde gerçekleşmesi gerektiği hususunda’ hemfikir olduklarını ifade etti.  



Kontrol ve patlama arasında güvenlik güçlerini konuşlandırma projesi Suveyda'nın istikrarını tehdit ediyor

Yeni Suriye makamları, Cebel el-Arap halkından silahlarını teslim etmelerini ve devlete bağlı birleşik askeri güçlerin konuşlandırılmasını kabul etmelerini talep ediyor (AFP)
Yeni Suriye makamları, Cebel el-Arap halkından silahlarını teslim etmelerini ve devlete bağlı birleşik askeri güçlerin konuşlandırılmasını kabul etmelerini talep ediyor (AFP)
TT

Kontrol ve patlama arasında güvenlik güçlerini konuşlandırma projesi Suveyda'nın istikrarını tehdit ediyor

Yeni Suriye makamları, Cebel el-Arap halkından silahlarını teslim etmelerini ve devlete bağlı birleşik askeri güçlerin konuşlandırılmasını kabul etmelerini talep ediyor (AFP)
Yeni Suriye makamları, Cebel el-Arap halkından silahlarını teslim etmelerini ve devlete bağlı birleşik askeri güçlerin konuşlandırılmasını kabul etmelerini talep ediyor (AFP)

Mustafa Rüstem

Şam'dan Suveyda'ya uzanan yolda (120 kilometre), silahlı bir grup yolu taşlarla kapatıp sebze yüklü bir araca pusu kurdu. Sürücüyü rehin aldı, parasını gasp etti ve ardından gözleri bağlı olarak bilinmeyen bir yere götürdü. Serbest kalana kadar sürücünün gözleri bağlı kaldı. Daha sonra yoldan geçen biri onu bulup kurtararak hemen hastaneye kaldırdı.

Sebze taşıyan aracın sürücüsü Fadlallah Devara'nın karıştığı olay, bölge halkı arasında mezhep temelli bir çatışmaya yol açtı. Kendisine yakın gruplar baskı yapıp aracı geri almak için tekrar yolu kapatarak, rastgele yaklaşık sekiz sivili alıkoydular.

 Devam eden çatışmalar

Son gelişmeler, İç Güvenlik Güçleri ve Suriye Ordu birliklerinin son güvenlik gelişmeleri ve beraberindeki gerginliklere karşılık Suveyda'daki birkaç köye girdiğine işaret ediyor. Alınan bilgilere göre, bu güçler çatışmaları durdurmaya ve sivillerin hayatlarını korumaya çalışıyor. Aynı zamanda, hastaneler ve sağlık merkezleri, devam eden çatışmalar nedeniyle artan sayıda kurbanla dolup taşıyor.

Bu arada, önceki gece nispeten sakin geçen saatlerin ardından, aşiretler ve bölge sakinleri arasındaki çatışmalar dün yeniden alevlendi. Bu durum, Suriye hükümeti ile Suveyda'daki dini merciler ve toplumun ileri gelenleri arasında varılan anlaşmadan bu yana ilk kez yaşanan, benzeri görülmemiş bir yüksek gerilimin ortasında mezhepsel gerginlikleri körükledi. Birkaç ay önce Şam kırsalındaki Ceramana ve Sahnaya ilçelerinde patlak veren mezhepsel çatışma sahnelerini yeniden canlandırdı.

Onurlu Adamlar Hareketi’nin Resmi Sözcüsü Basim Ebu Fahr, bir müzakere komitesinin kurulduğunu ve diyaloğun çok yakında gerçekleşebileceğini bildirdi. “Çatışmalar önemli ölçüde tırmanıyor, orta ve ağır silahların kullanıldığı şiddetli çatışmalar sonucunda her iki tarafta da esirler ve kayıplar var” diye ekledi.

"Olayların bu noktaya varmasına veya bu derece tırmanmasına izin vermek istemiyoruz, ancak hükümet buna yol açan hatalar yaptı. Çatışmaların tırmanmasından 15 gün önce halkın da yardımıyla Suveyda'da Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'nın çalışmalarını aktif hale getirmeyi kabul ettik. Ancak hükümetin bazı unsurları bölgeye sokmakta ısrar etmesi üzerine işler durma noktasına geldi” dedi.

Taraflara kendilerine hakim olma çağrıları

Ebu Fahr, güvenlik güçlerinin bölgeye girişi gelişmesi ile birlikte çatışmaların ikinci günü hakkındaki sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün, koordinasyon yapmadan bölgeye girdiler. İki taraf arasında aşırı güç kullanımına gerek yoktu. Belki de çözüm geri çekilmektir, çünkü ordu masum sivillerin öldürülmesi, evlerin yakılması ve sınır köylerinden insanların topluca yerinden edilmesi de dahil olmak üzere büyük ihlaller gerçekleştirdi. Çözüm, ordunun geri çekilmesinde, müzakerelerde ve anlaşmalara uygun olarak devlet kurumlarının aktifleştirilmesinde yatıyor.”

Bu arada, Savunma Bakanlığı son güvenlik gelişmeleri hakkında bir açıklama yaparak, çatışmaları hızla bitirmek için askeri birliklerin konuşlandırıldığını vurguladı. Askerlerinin yasalara uygun olarak sivilleri koruma taahhüdünü yerine getirdiklerinin altını çizdi. Ayrıca tüm tarafları Savunma Bakanlığı ve İç Güvenlik Güçleri ile iş birliği yapmaya ve kendilerine hakim olmaya çağırdı.

Hükümete bağlı güvenlik güçleri ve askeri güçler, gözlemcilerin güvenlik boşluğu yaşayan bölgede kurumsal boşluk olarak tanımladıkları duruma son vermeye çalışıyor. Yerel halkın hükümet güçlerinin şehrin her yerine girip konuşlanmasına izin vermemesi sonucunda silahlı gruplar bölgedeki varlıklarını güçlendirdiler. Kaos, gruplardan birinin Suveyda Valisi Mustafa el-Bakur'u görevden almasına yol açacak kadar yayıldı.

Siyasi yazar Mahir Şerefeddin, dört bir yandan gelen büyük askeri saldırıyı “mezhepsel bir işgal” olarak nitelendirdi. X platformunda yaptığı bir paylaşımda, “Suriye’ye dair düşüncemiz bir daha asla eskisi gibi olmayacak. Saldırganların genel güvenlik araçlarıyla Dürzileri en iğrenç mezhepsel tehditlerle tehdit ettiklerine, cezadan korkmadan yüzleri açık bir şekilde cesetleri çiğneyip tekmelediklerine dair dolaşımda olan görüntüler, 14 yıldır hayalini kurduğumuz bir devlet kurma yanılsamasının bitişidir” ifadelerini kullandı.

Silahsızlandırma

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Baba ise durumun öğleden sonra çözüleceğini ve kaçırılan kişilerin kurtarılmasının an meselesi olduğunu belirtti. El-Baba, yasadışı grupların tamamen silahsızlandırılması gerektiğini vurguladı.

Buna karşılık Dürzi Muvahid Müslümanların Ruhani Başkanlığı tarafından yapılan açıklama ile Suveyda'daki dini merciler ve topluluğun ileri gelenleri, Genel Güvenlik Güçleri de dahil olmak üzere herhangi bir tarafın bölgeye girişini reddetti. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre  Şeyh el-Akl Hamud el-Hanevi, yayınladığı bir açıklama ile olayların ve tepkilerin tırmanmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve “yaşananlar, yalnızca birliğimizin ve güvenliğimizin düşmanlarına hizmet ediyor ve toplumsal direncimizi zayıflatıyor. Aklın sesine başvurmanın gerekliliğini vurguluyor ve Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'ya, aşiretlerin asil ileri gelenlerine ve tüm vicdanlı insanlara özel bir çağrıda bulunuyoruz; fitneleri bastırmak, kötülükleri engellemek, onurumuzu korumak ve insanların mahremiyetini ve mal varlığını korumak için uyanık olalım.”

Suveyda'daki silahlı grupları tehdit eden savaşçılara dair videoların yayılması gibi, silahlı gruplar da esir alınan, araçlarına el konulan ve el-Kaide bayrağı taşıyan ordu personellerinin görüntülerini yayınladı. Son saatlerde, artan bu gerilimin sona ermesi çağrısında bulunan sesler yükseldi. Suriye'deki Dürzi sivilleri korumak için uluslararası topluma yapılan “Acil Çağrı” hashtagi, trend oldu. “Biz, insani vicdanının evlatları, Suriye'de Dürzi toplumuna mensup sivillere karşı işlenen ve hükümete bağlı ve radikal tekfirci gruplar tarafından desteklenen silahlı çetelerin de katıldığı acımasız ve organize saldırılar karşısında sesimizi yükseltiyoruz” denildi.

Suveyda şehri (Güney Suriye), rejimin 8 Aralık 2024'te devrilmesinden önce bile devlet kontrolü dışındaydı. Barışçıl protestolara sahne oldu. Yıllar önce ordunun emirlerine boyun eğmedi ve güvenlik güçlerini şehirden çıkardı. 2011'de başlayan Suriye olaylarından ve ayaklanmadan, DEAŞ’ın ortaya çıkışına kadar kendisini izole etti. Şehir sakinleri, saldırılarını gerçekleştirmek için patlayıcı yüklü araçlar ve motosikletler kullanan radikal örgüte karşı şiddetli savaşlar verdi.

Cebel el-Arap halkı, Suriye savaşı sırasında radikal hareketlere karşı kendisini savunmak için silahlı gruplar oluşturdu. Bugün, yeni Suriye makamları silahlarını teslim etmelerini ve devlete bağlı birleşik bir askeri gücün konuşlandırılmasını kabul etmelerini talep ediyor. Şeyh el-Akl Hikmet el-Hicri tarafından temsil edilen dini mercii ise bunu reddediyor. Aynı zamanda kurtuluş operasyonundan bu yana Dürzilerin kamusal meselelerden dışlanmasına itiraz ediyor, ayrıca Şam ile Suveyda arasındaki yolun korunmasını ve orada güvenlik ve emniyetin sağlanmasını talep ediyor.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.