ABD’de yazılım mühendisi, Hizbullah’ın ‘uyuyan ajanı’ olmakla ve İran’ın vurulması halinde saldırı düzenlemeyi planlamakla suçlanıyor

Saab’ın araştırdığı Manhattan’daki Federal Adliye Binası (Reuters-Arşiv)
Saab’ın araştırdığı Manhattan’daki Federal Adliye Binası (Reuters-Arşiv)
TT

ABD’de yazılım mühendisi, Hizbullah’ın ‘uyuyan ajanı’ olmakla ve İran’ın vurulması halinde saldırı düzenlemeyi planlamakla suçlanıyor

Saab’ın araştırdığı Manhattan’daki Federal Adliye Binası (Reuters-Arşiv)
Saab’ın araştırdığı Manhattan’daki Federal Adliye Binası (Reuters-Arşiv)

ABD’de New Jersey’li bir yazılım mühendisi, Lübnan Hizbullah örgütünün ‘uyuyan ajanı’ olmakla ve İran’ın vurulması halinde önemli yerlere saldırı düzenlemeyi planlamakla suçlandı.
ABD Başsavcı Yardımcısı Sam Adelsberg, dün görülen duruşmada yaptığı konuşmada, Alexei Saab’ın (45) sıradan bir ABD vatandaşı gibi göründüğünü, ancak gerçekte Hizbullah için uyuyan bir ajan olduğunu söyledi.
Adelsberg, Saab’ın teknoloji şirketlerinde mühendis olarak çalıştığını ve geceleri, ulusal yapılar, tüneller ve köprüler hakkında istihbarat bilgisi topladığını ve potansiyel hedefleri fotoğrafladığını dile getirdi.
Başsavcı Yardımcısı, Saab’ın Hizbullah tarafından Lübnan’da bir üniversite öğrencisiyken istihdam edildiğini ve zamanla yükselerek Dış Güvenlik Servisi veya Hizbullah’a ait dış operasyonlar kolu olan Birim 910’a katıldığını bildirdi.
Hizbullah’ın 2000’lerin başında Saab ve diğer casusları ABD dahil birçok ülkeye gönderdiğini, onları ABD’nin örgütün ana müttefiki İran’a saldırması durumunda ABD’lileri öldürmek için yerleştirdiğini söyledi.
Adelsberg, jüriye, “Saab, Hizbullah tarafından tam burada, bu şehirde bir uyuyan hücre kurmak için gönderildi” dedi.
Başsavcı Yardımcısı’na göre, Saab 2000 ve 2005 yılları arasında Brooklyn Köprüsü, Midtown Tüneli, George Washington Köprüsü ve hatta yargılandığı Manhattan’daki Federal Mahkeme de dahil olmak üzere potansiyel Hizbullah hedeflerini izledi.
Kasım 2000’de Lübnan pasaportu kullanarak ABD’ye yasal olarak giren Saab, Ağustos 2008’de ABD vatandaşlığına geçti.
Saab, 2019’da federal makamlar tarafından yakalandı, kendisine terör ve bir terör örgütüne maddi destek sağlamak da dahil olmak üzere çeşitli suçlamalar yöneltildi.
Savunma avukatı Marlon Kirton, Adalet Bakanlığı’nın açtığı davanın, Saab’ın hakları konusunda bilgilendirilmeden önce müfettişlere verdiği ifadelere dayandığını söyledi.
Kirton, ayrıca Hizbullah’ın ABD’de ABD vatandaşlarına asla saldırmadığını ve Saab’ın Lübnan ile İsrail arasındaki bölgesel çatışma sırasında gruba dahil edildiğini savundu.
Saab, tüm suçlamalardan suçlu bulunması halinde onlarca yıl hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir.



ABD, Afrika’da “Ukrayna tarzı” maden anlaşması peşinde

M23 gerillaları, KDC'deki maden yataklarının bulunduğu bölgeleri elinde tutuyor (Reuters)
M23 gerillaları, KDC'deki maden yataklarının bulunduğu bölgeleri elinde tutuyor (Reuters)
TT

ABD, Afrika’da “Ukrayna tarzı” maden anlaşması peşinde

M23 gerillaları, KDC'deki maden yataklarının bulunduğu bölgeleri elinde tutuyor (Reuters)
M23 gerillaları, KDC'deki maden yataklarının bulunduğu bölgeleri elinde tutuyor (Reuters)

ABD, Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) ve Ruanda'ya barış ve maden anlaşması için baskı yapıyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu Danışmanı Massad Boulos, Reuters’a verdiği röportajda, bölgeye Batılı ülkelerden milyar dolarlık yatırım yapılmasını sağlayacak bir anlaşma istediklerini söylüyor.

Boulos, KDC ve Ruanda’nın iki ay içinde Beyaz Saray’da anlaşma imzalamasını hedeflediklerini belirtiyor.

KDC'de 23 Mart Hareketi (M23) adlı isyancı grup orduyla mücadeleyi sürdürüyor. Ruanda tarafından yönetildiği öne sürülen örgüt, Goma ve Bukavu gibi iki büyük kentle birlikte maden zengini başka bölgeleri de kontrol ediyor. M23 militanlarının çoğu, Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame'nin de kabilesi olan Tutsilerden oluşuyor.

Boulos, iki ülkenin de güvenlik endişelerini giderecek adımları atmasını istediklerini söylüyor. Bu kapsamda Ruanda’nın askerlerini Kongo’dan çekmesi ve M23’e desteğini sonlandırması talep ediliyor. KDC’nin de Ruanda hükümetine karşı savaşan Ruanda’nın Kurtuluşu için Demokratik Güçler (FDLR) örgütüne desteği kesmesi isteniyor.

Trump’ın danışmanı, ilerleme kaydedilip edilmediğinin tespiti için ABD, Katar, Fransa ve Togo’nun yer aldığı bir komite oluşturulduğunu da sözlerine ekliyor.

Boulos, KDC ve Ruanda’nın barış tekliflerinin değerlendirileceğini ve taraflar arasında mutabakata varıldığında maden anlaşmalarının imzalanacağını belirtiyor:

Barış anlaşmasını imzaladığımızda, KDC’yle maden anlaşması da aynı gün tamamlanacak. Ardından Ruanda’yla da farklı ölçekte bir maden anlaşması imzalanacak.

Londra merkezli Financial Times’ın marttaki haberinde, Trump yönetiminin maden anlaşması için KDC lideri Félix Tshisekedi’yle görüşme yaptığı yazılmıştı. ABD’nin, KDC’ye destek karşılığında bakır, kobalt ve uranyum gibi nadir bulunan madenlere erişim istediği aktarılmıştı.

Trump yönetimi, benzer bir anlaşmayı uzun müzakerelerin ardından 30 Nisan’da Ukrayna’yla da imzalamıştı. Anlaşma uyarınca ABD, bugüne kadarki askeri ve finansal desteği karşılığında, Ukrayna’nın nadir toprak elementlerine ve doğal kaynaklarına erişebilecek.

Independent Türkçe, Reuters, FT