Başağa, ABD’li yetkililerle Libya’da seçim sürecini görüştü

İstikrar Hükümeti, Birleşmiş Milletler’den görev süresi dolan hükümete baskı yapmasını istedi.

Fethi Başağa (AA)
Fethi Başağa (AA)
TT

Başağa, ABD’li yetkililerle Libya’da seçim sürecini görüştü

Fethi Başağa (AA)
Fethi Başağa (AA)

Libya’da İstikrar Hükümeti Başbakanı Fethi Başağa yaptığı son açıklamada, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin kendisini desteklediğini ima etti.
Temsilciler Meclisi tarafından başbakan atanan Başağa, ‘ABD’li üst düzey yetkililerle’ ülkede güvenlik ve istikrarın sağlanması için adil ve şeffaf seçimlerin düzenlenmesiyle ilgili çabaları görüştüğünü söyledi.  
Twitter hesabından açıklama yapan Başağa, söz konusu yetkililerin kimliği ile ilgili bilgi vermezken “Libya daha iyi bir geleceğe doğru yürümek için uluslararası müttefikleriyle işbirliğini artırmalıdır” ifadesini kullandı.  
Bingazi’deki hükümet merkezini ziyaret eden Başağa, İstikrar Hükümeti bakanlarıyla bir araya gelerek, hükümetinin görevinin başında olduğunu ve halkın insanca bir yaşam isteğini karşılamak için çalıştığını vurguladı. Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin en yakın sürede gerçekleşmesi için çalışacağını belirten Başağa, bakanlarından, vatandaşların isteklerini özveri ile yerine getirmelerini istedi.  
Başağa’nın yardımcısı Ali el-Katrani, bakanlıklardaki tüm işlemlerde vatandaşların işlerini kolaylaştıracaklarını belirtti. İstikrar Hükümeti’nden yapılan açıklamada, terör örgütü DEAŞ’ın Sebha’da güvenlik güçlerine düzenlediği saldırı şiddetle kınandı. Libya’daki meşru güçlere, terör örgütleriyle mücadelede ortak hareket etme çağrısı yapıldı. Terörün engellenememesinin sorumlusunun Ulusal Birlik Hükümeti olduğu belirtilen açıklamada, Birleşmiş Milletlerin müdahalede bulunarak, görev süresi dolan hükümete, halkın gelirlerini çarçur etmemesi yönünde baskı yapması gerektiği vurgulandı. Ayrıca ‘İstikrar Hükümeti’nin Trablus’a girişinin engellenmesine daha fazla tahammül göstermeyeceği, vatanı hedef alan güvenlik ve siyasi risklere karşı fazla bir sabrının kalmadığı’ kaydedildi.  
Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin Tunus ziyaretinin ise iptal olduğu öğrenildi. Ziyaretin iptal sebebiyle ilgili ise herhangi bir gerekçe belirtilmedi.  
Dibeybe Hükümeti’nin sözcüsü Muhammed Hammude ise Dibeybe’nin Tunus ziyaretinin tam anlamıyla iptal edilmediğini, henüz bir koordinasyon aşamasında olduklarını ve yakın zamanda ziyaret tarihini açıklayacaklarını söyledi. Dibeybe’nin Birleşik Arap Emirlikleri’ne muhtemel ziyareti ile ilgili hükümetten herhangi bir açıklama gelmedi. Ancak yerel medyada Abdulhamid Dibeybe’nin BAE’ye ulaştığı iddia edildi. İtalyan NOVA haber ajansına konuşan Libyalı bir diplomat, Dibeybe’nin haziran ayında seçimlerin düzenlenmesi için BAE’nin desteğini almak istediğini söyledi.  
Dibeybe başkent Trablus’tan ayrılmadan önce ‘şehit ve kayıp’ aileleri ile bir iftar yemeğine katılmıştı. İftar yemeğinden sonra açıklamada bulunan Dibeybe, şehit ailelerinin taleplerini karşılayacaklarını belirterek Şehit Aileleri Derneği tarafından, dondurulmuş maaşları yeniden vermeye başladıkları için bir ödül aldığını belirtti. Dibeybe ayrıca Hac kontenjanlarında ‘şehit ailelerine’ pozitif ayrımcılık yapılacağını ve bu hususta bir kota belirlendiğini duyurdu.  



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.