Moskova’dan Batı’ya: Sabrımızı test etmeyin

Rusya, Polonya’yı Ukrayna’nın bazı bölgelerini kontrol etmeye çalışmakla suçladı

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova (EPA)
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova (EPA)
TT

Moskova’dan Batı’ya: Sabrımızı test etmeyin

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova (EPA)
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova (EPA)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ülkesinin çıkarlarının tehlikeye girmesi durumunda Batı’yı ‘yıldırım çarpması’ ile tehdit etmesinden 24 saatten kısa bir süre sonra Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, başta İngiltere olmak üzere Batılı ülkelere, ‘Ukrayna’yı Rus topraklarını hedef almaya teşvik etmeleri’ konusunda sert bir uyarıda bulundu. Zaharova, haftalık düzenlediği bir basın toplantısında, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin Batı tarafından kullanıldığını söylerken, yabancı ülkelere de ‘Rusya’nın sabrını test etmeye çalışmaktan vazgeçmeleri’ çağrısı yaptı. Sözcü, herhangi bir provokasyona karşı Rusya’dan sert bir yanıt verileceğini söylerken, “Rusya’ya karşı böyle bir saldırganlık cevapsız kalamaz. Kiev ve Batı başkentlerinin, Rusya Savunma Bakanlığı'nın, ‘Ukrayna’yı Rus tesislerine karşı saldırı başlatmaya iten provokasyonlara sert bir yanıt verileceği’ yönündeki açıklamasını ciddiye almalarını istiyoruz” dedi.
Rus diplomat, Batılı yetkililerin Ukrayna’daki karar alma merkezlerindeki varlığının, Rusya’nın yanıt faaliyetleri açısından sorun oluşturmayacağını da vurgularken, Birleşik Krallık Savunma Bakanı James Heappey’in Ukrayna’nın Rusya topraklarındaki hedeflere saldırı başlatması yönündeki çağrısına dikkati çekti. Heappey, bu tür hedefleri hedef almanın Birleşik Krallık açısından bir sorun olmayacağını belirtmişti. Mariya Zaharova, Heappey’in ifadelerinin Kiev’de ‘harekete geçme çağrısı’ olarak algılandığını söylerken, “Ukrayna hükümeti, Batı’nın bağımsızlığı olmayan bir kuklasıdır” dedi. Zelenskiy’nin kararlarının tamamen yabancılara bağlı olduğuna dikkat çeken Zaharova, ABD Kongresi’nin Rusya’nın varlıklarına el koyma girişimi hakkında da yorum yaparken, “Moskova, aptalca olan uygulamalar da dahil olmak üzere tüm önlemlere yanıt verecektir” şeklinde konuştu.
Öte yandan Kremlin, Putin'in Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan ile bir telefon görüşmesi yaptığını ve iki liderin ‘Ukrayna ve Donbass’taki durumları’ görüştüğünü açıkladı. Kremlin, yaptığı açıklamada “Ukrayna ve Donbas’taki durumun insani yönleriyle ilgili görüşmeler, özellikle BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Moskova’da yaptığı görüşmelerin sonuçları dikkate alınarak devam etti. Daha fazla iletişim için uzlaşı sağlandı” ifadelerine yer verildi. Aynı şekilde Türkiye Cumhurbaşkanlığı Ofisi’ne göre Erdoğan, Putin’e Ukrayna'daki durumla ilgili arabuluculuğun süreceğini belirtti. Ayrıca iki ülkenin istihbarat birimler arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi çağrısında bulundu.
Diğer taraftan Rus Dış İstihbarat Servisi (SVR) tarafından yayınlanan bir raporda, Washington ve Varşova’nın Ukrayna’nın bir kısmının Polonya’nın kontrolüne geçmesini öngören planlarına karşı uyarı yapıldı. Rapora göre Dış İstihbarat Başkanı Sergey Narışkin, “SVR’ye gelen bilgilere göre Washington ve Varşova, Polonya’nın Ukrayna’daki ‘tarihi toprakları’ üzerinde sıkı bir askeri ve siyasi kontrol kurmasına yönelik planlar yapıyor” dedi. ‘Yeniden birleşmenin’ ilk aşamasının, Polonya kuvvetlerinin ‘Rus saldırganlığından korunma’ sloganı altında Ukrayna’nın batı bölgelerine girişi olduğunu da dile getirirken, sonraki adımların uygulanmasına yönelik mekanizmaların şu anda Biden yönetimi ile görüşüldüğünü söyledi. Rus raporu, ön mutabakatlara göre bu girişin, NATO’nun izni olmadan “dileyen ülkelerin” katılımıyla gerçekleşeceğini belirtirken, Varşova’nın ‘aynı fikirde olan koalisyondaki’ potansiyel katılımcılarla henüz uzlaşamadığını da vurguladı. SVR, Ukrayna’nın ‘Rus silahlı kuvvetleriyle doğrudan çarpışma riskinin minimum olduğu’ bu bölgelere sözde bir barışı koruma birimi konuşlandırılması planlanıyor” dedi. Polonya kuvvetlerinin ana ‘savaş misyonları’, Ukrayna Ulusal Muhafızları tarafından orada bulunan stratejik tesisler etrafındaki kontrolün kademeli olarak ele geçirilmesini içeriyor. Polonya özel servisleri, şu anda Varşova’ya sadık ‘demokratik’ bir denge oluşturmak için müzakere edebilecekleri Ukraynalı elitlerin temsilcilerini arıyorlar.
SVR’ye göre Polonya yönetimini, Ukrayna’nın batı bölgeleri üzerindeki kontrolünün ülkenin bölünmesine yol açacağına inanıyor. Rus uzmanlar, buradaki görüşmelerin ‘Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Polonya açısından tarihi anlaşmayı tekrarlama girişimi’ hakkında olduğunu belirtti. Öyle ki Batılı ülkeler de Polonya’nın ‘vatandaşlarını, Bolşevik tehdidine’ karşı korumak için Ukrayna’nın bir bölümünü işgal etme hakkına sahip olduğunu’ kabul etti.
Yerel açıdan Rusya Savunma Bakanlığı, karada, kuvvetlerinin son 24 saat içinde 67 Ukrayna askeri tesisini bombaladığını duyurdu. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, bombalanan mevziler arasında 6 komuta merkezi, büyük füze, top ve yakıt depoları ve ‘düşmanın’ insan gücü ve askeri teçhizatının toplanması için kullanılan’ 55 alan olduğunu belirtti. Açıklamaya göre bombardıman sonucunda 300’den fazla aşırı milliyetçi Ukraynalı ve yaklaşık 40 zırhlı araç etkisiz hale getirildi. Füze ve topçu kuvvetleri de gece boyunca 408 muharebe görevini tamamlayarak, 18 komuta merkezini ve 383 toplama alanını vurdu.
Rus hava savunma sistemleri, Lugansk’ın Nikolaevka kasabası üzerinde Ukrayna Hava Kuvvetleri’ne ait Su-24 tipi bir uçağı düşürdü. Rus güçler, Ukrayna topçularının 28 Nisan sabahı haftalardır Rus ordusunun kontrolünde olan Herson şehrini bombaladığını ilan etti. Bombardıman, şehirdeki Rus televizyon yayın merkezlerini hedef aldı. Rus ‘Novosti’ ajansı muhabiri, Herson televizyon kulesinin füze saldırısına direndiğini ve şehir ve bölgede Rus kanallarının yayınlarının yeniden başladığını belirtti. Şehrin kontrolü sağlandıktan sonra Moskova tarafından görevlendirilen Herson bölgesi başkanı Kirill Strimosov, Novosti’ye verdiği eski tarihli bir röportajda, bölgenin yeniden Ukrayna kontrolüne geçmesinin uzak bir ihtimal olduğunu açıklamıştı. Strimosov, “Herson bölgesinin Nazi Ukrayna’sına dönüşü söz konusu değil, hatta imkânsız. Bölge ekonomik olarak gelişecek ve Kiev, artık vatandaşlarının kimliğini yok etmek amacıyla çirkin Nazi kontrolünü ve politikalarını topraklarına dayatamayacak” dedi. Strimosov, Ukrayna propaganda makinesinin ‘şu anda bölge sakinleri üzerinde, Herson’un yakında özgürleştirileceğini iddiasıyla medya baskısı’ uyguladığını, ancak bunun yanlış bir iddia olduğunu vurguladı. Strimosov’a göre şu anki görev, her şeyden önce bölge ekonomisini eski haline getirmek. Kirill Strimosov, “Yerel halkı korkutmak için Ukraynalı destekçilerin Herson Halk Cumhuriyeti’nin inşasıyla ilgili uydurma hikayeleri hususunda bir referandum planlanmıyor. Ama Herson bölgesi, müreffeh bir bölgeye dönüşecektir” dedi. Moskova, Herson’u Ukrayna’dan kalıcı olarak ayırmak için adımlar attı. Bağımsızlık referandumunu daha sonraki bir aşamada düzenleme hazırlıklarına ilişkin bilgiler ortasında, 28 Nisan’da Rus para biriminin gelecek ayın başlarında bölgede tedavüle sokulacağı açıklandı.



Kaynaklar: Trump, Azerbaycan ve bazı Orta Asya ülkelerini İbrahim Anlaşmaları’na dahil etmek istiyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 15 Eylül 2020'de Washington'da İbrahim Anlaşmaları’nın imzalanmasının ardından ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 15 Eylül 2020'de Washington'da İbrahim Anlaşmaları’nın imzalanmasının ardından ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte (Reuters)
TT

Kaynaklar: Trump, Azerbaycan ve bazı Orta Asya ülkelerini İbrahim Anlaşmaları’na dahil etmek istiyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 15 Eylül 2020'de Washington'da İbrahim Anlaşmaları’nın imzalanmasının ardından ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 15 Eylül 2020'de Washington'da İbrahim Anlaşmaları’nın imzalanmasının ardından ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte (Reuters)

Reuters’a konuşan bilgi sahibi beş kaynak, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin, Azerbaycan ve Orta Asya'daki bazı müttefiklerini İbrahim Anlaşmaları’na dahil etme olasılığını aktif olarak müzakere ettiğini ve bununla mevcut İsrail ile ilişkileri güçlendirmeyi umduğunu bildirdi.

Trump'ın ilk başkanlık döneminde, 2020 ve 2021 yıllarında imzalanan İbrahim Anlaşmaları uyarınca, Müslüman çoğunluğa sahip dört ülke, ABD'nin arabuluculuğuyla İsrail ile diplomatik ilişkilerini normalleştirmeyi kabul etti.

Kimliklerinin açıklanmamasını isteyen kaynaklar, Azerbaycan ve bazı Orta Asya ülkelerinin İsrail ile zaten uzun süredir ilişki içinde olduğunu belirtti. Bu da, anlaşmaların bu ülkeleri de kapsayacak şekilde genişletilmesinin büyük ölçüde sembolik bir adım olacağı, ticaret ve askeri iş birliği gibi alanlarda ilişkilerin güçlendirilmesine odaklanılacağı anlamına geliyor.

Gazze Şeridi'nde artan vefat sayısı, bölgeye yardım girişinin engellenmesi ve İsrail'in askeri operasyonları nedeniyle bölgede yaşanan kıtlık, Arap öfkesini daha da artırdı. Bu durum, İbrahim Anlaşmaları’na daha fazla Müslüman çoğunluklu ülke ekleme çabalarının aksamasını beraberinde getirdi.

Gazze Şeridi’ndeki sağlık yetkilileri, Gazze savaşının on binlerce kadın ve çocuk dahil olmak üzere 60 binden fazla kişinin hayatına mal olduğunu ve bunun dünya çapında öfkeye yol açtığını belirtti. Kanada, Fransa ve Birleşik Krallık son zamanlarda bağımsız bir Filistin devletini tanıma niyetlerini açıkladı.

Üç kaynak, diğer bir ana anlaşmazlık noktasının Azerbaycan'ın komşusu Ermenistan ile olan çatışması olduğunu söyledi. Trump yönetimi, Kafkasya bölgesinde bulunan iki ülke arasındaki barış anlaşmasını İbrahim Anlaşmaları’na katılmak için ön koşul olarak görüyor.

Trump yönetimi yetkilileri, anlaşmaya katılabilecek birkaç ülkenin adını kamuoyuna açıklarken, kaynaklar Azerbaycan'a odaklanan görüşmelerin en organize ve ciddi olanlar arasında olduğunu belirtti. İki kaynak, birkaç ay hatta birkaç hafta içinde bir anlaşmaya varılabileceğini söyledi.

Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, mart ayında Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye giderek Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile görüştü. Üç kaynak, Witkoff'un en önemli yardımcılarından biri olan Aryeh Lightstone'un bahar aylarında Aliyev ile bir araya gelerek İbrahim Anlaşmaları’nı görüştüğünü belirtti.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre aynı kaynaklar, bu görüşmeler kapsamında Azerbaycanlı yetkililerin komşu Kazakistan da dahil olmak üzere Orta Asya ülkelerindeki muhataplarıyla temasa geçerek, İbrahim Anlaşmaları'nın kapsamının genişletilmesine ne kadar ilgi duyduklarını ölçtüler.

Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Kırgızistan'ı içeren Orta Asya'da diğer hangi ülkelerle iletişime geçildiği henüz belli değil.

ABD Dışişleri Bakanlığı, yorum istendiğinde belirli ülkelere değinmedi, ancak anlaşmaların kapsamının genişletilmesinin Trump'ın ana hedeflerinden biri olduğunu bildirdi. Bir ABD'li yetkili, “Daha fazla ülkeyi dahil etmek için çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Azerbaycan hükümeti ise yorum yapmaktan kaçındı. Beyaz Saray, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve Kazakistan'ın Washington Büyükelçiliği de yorum taleplerine yanıt vermedi.