Batı’dan Sudan’a ‘güvenirlikten yoksun bir hükümet kurmama’ uyarısı

Ömer Beşir rejiminin sembol isimlerinin iktidara geri dönmesi tepki çekti.

Burhan, Cuba Barış Anlaşması için Mart 2021’de düzenlenen imza töreninde konuşuyor (Reuters)
Burhan, Cuba Barış Anlaşması için Mart 2021’de düzenlenen imza töreninde konuşuyor (Reuters)
TT

Batı’dan Sudan’a ‘güvenirlikten yoksun bir hükümet kurmama’ uyarısı

Burhan, Cuba Barış Anlaşması için Mart 2021’de düzenlenen imza töreninde konuşuyor (Reuters)
Burhan, Cuba Barış Anlaşması için Mart 2021’de düzenlenen imza töreninde konuşuyor (Reuters)

Üst düzey batılı temsilciler, Sudan’daki iktidarı, Sudan halkı ve uluslararası toplum nezdinde güvenirlikten yoksun önlemlerle bir hükümet kurmasının veya anlaşma imzalamasının sonuçlarına karşı uyararak, Birleşmiş Milletler'in (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS), Afrika Birliği (AfB) ve Doğu Afrika'da Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi’nin (IGAD) desteklediği siyasi süreç aracılığıyla sivil bir geçiş hükümetinin kurulması yolunda acil ilerleme kaydetme çağrısında bulundu. Batılı temsilciler ayrıca eski rejimin sembol isimlerinin iktidara yeniden geri dönmesinden ‘son derece endişe duyduklarını’ belirterek, bu adımın Sudan toplumunda gerginliği artırdığını ve reformların hayata geçirilmesini zorlaştırdığını ifade ettiler.
Batılı yetkililerin Sudan’a gerçekleştirdiği ve birkaç gün süren ziyaret sona erdi. Yetkililer Sudan’daki temasları kapsamında Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulffetah el-Burhan ve konsey üyeleri de dahil olmak üzere siyasi liderler ve kanaat önderleriyle bir araya geldi. Başkent Hartum’u ziyaret eden heyette Fransa'nın Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Frederic Claver, Almanya'nın Doğu Afrika ve Afrika Boynuzu Yöneticisi Thorsten Hauter, Norveç Bölgesel İşler Direktörü May Ellen Steiner, İngiltere’nin Afrika Boynuzu ve Kızıldeniz Özel Temsilcisi Philip Parham, ABD’nin Doğu Afrika’dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Peter Lord ve Avrupa Birliği’nin (AB) Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Annette Webb yer aldı.
Ziyaretin tamamlanmasının ardından AB’nin internet sitesinde yayınlanan açıklamada, bu ziyaretle Sudan halkını ve demokrasiye doğru sivil bir geçişin desteklendiğinin gösterilmesi amaçlandığı belirtildi. Hartum’u ziyaret eden temsilcilerin hükümetlerinin ve AB’nin, Sudan halkının özgürlük, barış ve adalet beklentilerine yönelik daimi desteğine vurgu yapılan açıklamada, temsilcilerin UNITAMS, AfB ve IGAD’ın desteklediği siyasi süreç ve Sudanlı gruplar arasında diyaloğu kolaylaştırmak için 10-12 Mayıs tarihlerinde toplantılar düzenleme çabaları aracılığıyla sivil bir geçiş hükümetinin kurulması yolunda acil ilerleme kaydetme çağrısı yaptıkları kaydedildi. Sivil hükümet konusunda uzlaşının gecikmesinin risklerine işaret edilen açıklamada, çıkar sahiplerine söz konusu toplantılara katılma çağrısı yapıldı.
Açıklamaya göre, temsilciler ‘Sudan halkının ve uluslararası toplumun nezdinde güvenirlikten yoksun ve kapsamlı olmayan önlemlerle bir hükümet kurulmasına veya anlaşma yapılmasına’ karşı uyararak, siyasi süreci kolaylaştırmak için çalışan üçlü mekanizmanın (UNITAMS, AfB ve IGAD) görevinde başarılı olması için uygun bir ortam hazırlama çağrısında bulundu. Son günlerde tutuklu bazı siyasi liderlerin serbest bırakılmasını memnuniyetle karşılayan temsilciler, askeri liderlere geriye kalan tüm tutukluları ve siyasi aktivistleri serbest bırakma, ‘göstericilere yönelik cinsel ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet de dahil olmak üzere’ şiddeti sonlandırma ve sorumlulardan hesap sorulması çağrısında bulundu.
Heyet, hükümetin makamlarını kaybeden eski rejimin üyeleriyle ilgili yeniden oldu bitti yapması karşısında son derece endişeli olduğunu belirterek, bu girişimin sivil dönüşümü engellediğini, Sudan toplumu içinde gerginliği artırdığını ve reformların uygulanmasını zorlaştırdığını kaydetti. Ülkedeki olağanüstü hal durumuna derhal son verilmesi ve ‘barışçıl gösteri ile dernek kurma hakkı da dahil olmak üzere’ ifade özgürlüğünün güvence altına alınması çağrısında bulunan batılı temsilciler, ‘başarıya ulaşana kadar UNITAMS, AfB ve IGAD’nin desteklediği sürece tümüyle saygı duyulmasını’ istedi.
Sudan halkına yönelik insani yardımları ve diğer doğrudan yardımları sürdürme sözü veren temsilciler, Sudan ekonomisinin hızla kötüleşmesi ve bunun sonucunda halkın bu zor dönemde karşı karşıya kaldığı büyük zorluklar karşısında ciddi endişe duyduklarını dile getirdi. Temsilciler Sudan'a borç affı da dahil olmak üzere uluslararası finansal desteğin ancak güvenilir bir sivil hükümetin kurulmasıyla sağlanabileceğini belirtti. AB’nin açıklamasında, “Sudan, Dünya Bankasından milyarlarca dolarlık kalkınma yardımını kaybedebilir ve Sudan için IMF'nin 19 milyar dolarlık borç hafifletme programı tehlikeye girebilir” ifadesine yer verildi.
Son günlerde Batı Darfur’da 200’den fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan şiddet olaylarında görüldüğü üzere Sudan barış sürecinin kırılgan durumuna dikkati çeken heyet, sorumlulardan hesap sorulmasını ve şiddet olaylarının bir daha tekrarlanmamasını güvence altına almak için Cuba Barış Anlaşması’nda öngörülen güvenlik yapılanmalarının tamamlanmasını talep etti.



Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
TT

Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)

Kanada hükümeti, dün yaptığı açıklamada, Suriye'yi terörü destekleyen yabancı devletler listesinden çıkardığını ve Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilmesine yardımcı olan muhalif ittifakın lideri olan Heyet Tahrir el-Şam'ı da terör örgütleri listesinden çıkardığını bildirdi.

Hükümet yaptığı açıklamada, "Bu önlemler, Birleşik Krallık ve ABD de dahil olmak üzere müttefiklerimiz tarafından yakın zamanda alınan kararlarla uyumlu olup, Suriye geçiş hükümetinin Suriye'de istikrarı teşvik etme ve vatandaşları için kapsayıcı ve güvenli bir gelecek inşa etme, bölgesel istikrarı teşvik etmek ve terörizmle mücadele etmek için küresel ortaklarla çalışma çabalarını takip etmektedir" ifadelerine yer verdi.


Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.