Çin’in ‘Sıfır Kovid’ politikasına bilimsel eleştiri: Sokakları sterilize etmek zararlı mı?

Çinli bir işçi Pekin'de bir sokağı dezenfekte ederken (Reuters)
Çinli bir işçi Pekin'de bir sokağı dezenfekte ederken (Reuters)
TT

Çin’in ‘Sıfır Kovid’ politikasına bilimsel eleştiri: Sokakları sterilize etmek zararlı mı?

Çinli bir işçi Pekin'de bir sokağı dezenfekte ederken (Reuters)
Çinli bir işçi Pekin'de bir sokağı dezenfekte ederken (Reuters)

Çin'de yeni tip koronavirüsün patlak vermesinden bu yana ülke, sokakları ve bina cephelerini, park alanlarını ve hatta parselleri sterilize etmek için uzman ekipler görevlendirildi. Bazı uzmanlar sterilize işlemlerinin faydasından çok zararı olduğunu söyledi.
CNN’in haberine göre, hükümet, sterilizasyonu virüsün yayılmasını sınırlamak için önemli bir adım olarak gördüğünden, ‘Sıfır Kovid’ politikası izliyor.

Son zamanlarda, ülkede salgınının merkez üssü olan Şanghay’da, şehrin her noktasını sterilize etmek için itfaiyeciler, kurtarma ekipleri ve genç gönüllüler görevlendirildi. Yerel basına göre, bazı mahallelerde dezenfektanlarda kullanılan kimyasalların üretimi için özel istasyonlar kurulurken, diğer mahallelerde kimyasal tanklar ve top benzeri cihazlarla donatılarak dezenfektanlar sokaklara fışkırtılıyor.

Ancak virüsün kontamine yüzeyler yoluyla bulaşma riskinin çok düşük olduğunu doğrulayan bazı bilim adamlarına göre, bu çabalar zaman, emek ve kaynak kaybı olabilir ve zararları yararlarından daha büyük olabilir.
Hong Kong’daki Virt Üniversitesi’nde yardımcı doçent Dr. Nicholas Thomas konuyla ilgili açıklamasında, “Robotların kullanımı ve sokakları sterilize etme takıntısı, halkın hükümet önlemlerine olan güvenini artırmayı amaçlayan davranışlardır ve bunların hiçbir bilimsel temeli yok” ifadelerini kullandı.

Thomas, parklar ve sokaklar gibi açık alanların dezenfekte edilmesinin büyük ölçüde faydasız olduğuna değinerek, bu dezenfektanların solunması veya vücutla temas etmesi halinde halk sağlığı riski oluşturabileceğine dikkati çekti.

Öte yandan Rutgers Üniversitesi'nden virolog Emanuel Goldman, “Halk sağlığı otoriteleri bilimi takip ettiği için büyük ölçekli dezenfeksiyon ve sterilizasyon, Batı ülkelerindeki anti-koronavirüs önlemlerinin bir parçası değil” dedi.

Goldman, “İnsanların kontamine yüzeylerle temas yoluyla korona bulaşması pek olası değil. Virüs, enfekte kişinin vücudunun dışındayken hızla ölür, bu nedenle virüse yakalanma şansınızı azaltmak için ellerinizi sabunla yıkamak veya alkol kullanmak yeterli” şeklinde konuştu.



İsrail, New York Deklarasyonu'nu reddetti: Hamas'ı savaşı sürdürmeye teşvik ediyor

İsrail'in Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Danny Danon, Filistin sorunu ve iki devletli çözümün uygulanmasıyla ilgili oylama öncesinde BM Genel Kurulu'nda delegelere hitap ediyor (Reuters)
İsrail'in Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Danny Danon, Filistin sorunu ve iki devletli çözümün uygulanmasıyla ilgili oylama öncesinde BM Genel Kurulu'nda delegelere hitap ediyor (Reuters)
TT

İsrail, New York Deklarasyonu'nu reddetti: Hamas'ı savaşı sürdürmeye teşvik ediyor

İsrail'in Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Danny Danon, Filistin sorunu ve iki devletli çözümün uygulanmasıyla ilgili oylama öncesinde BM Genel Kurulu'nda delegelere hitap ediyor (Reuters)
İsrail'in Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Danny Danon, Filistin sorunu ve iki devletli çözümün uygulanmasıyla ilgili oylama öncesinde BM Genel Kurulu'nda delegelere hitap ediyor (Reuters)

İsrail, dün akşam BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen iki devletli çözümle ilgili kararı “gerçeklerden kopuk” ve “Hamas'ı savaşı sürdürmeye teşvik eden” olarak nitelendirerek kategorik olarak reddettiğini açıkladı.

BM Genel Kurulu, 22 Eylül'de Paris ve Riyad'ın başkanlık edeceği zirveden on gün önce, Filistin-İsrail çatışmasında iki devletli çözüme yeni bir ivme kazandırmayı amaçlayan “New York Deklarasyonu”nu kabul etti. Emmanuel Macron, bu zirvede Filistin Devleti'ni tanıyacağına söz verdi.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre İsrail ve ABD'nin de aralarında bulunduğu 10 ret oyuna karşı 142 oyla kabul edilen metin, 12 çekimser oyla Hamas'ı açıkça kınıyor ve silah bırakmaya çağırıyor.

İsrail Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, yeni kararın “BM Genel Kurulu'nun sahadaki gerçeklerden uzak, siyasi bir sirke dönüştüğünü bir kez daha gösterdiğini” belirtti.

Bakanlık, “Hamas'ın terör örgütü olarak rolünün tamamen göz ardı edildiğini” eleştirdi ve düzinelerce madde içeren kararın ekindeki bildirgede “Hamas'ın çatışmaların devam etmesindeki sorumluluğuna veya rehineleri serbest bırakmayı ve silahlarını teslim etmeyi reddetmesine tek bir atıfta bulunulmadığını” ifade etti.

Kararın barış sürecine hizmet etmediğini, aksine “Hamas'a savaşı sürdürmesi için bahane sağladığını” düşünen bakanlık, karar lehinde oy kullanmayan ülkelere “Genel Kurul'da bu utanç verici tutuma ortak olmayı reddettikleri” için teşekkür etti.


İsrail'in yarışmadan çıkarılması yönündeki çağrıların artmasına rağmen Eurovision, üyelerinin çekilme hakkına saygı duyuyor

 İsviçre'nin Basel kentindeki St. Jakobstall'ın önündeki Eurovision logosu, (Reuters)
İsviçre'nin Basel kentindeki St. Jakobstall'ın önündeki Eurovision logosu, (Reuters)
TT

İsrail'in yarışmadan çıkarılması yönündeki çağrıların artmasına rağmen Eurovision, üyelerinin çekilme hakkına saygı duyuyor

 İsviçre'nin Basel kentindeki St. Jakobstall'ın önündeki Eurovision logosu, (Reuters)
İsviçre'nin Basel kentindeki St. Jakobstall'ın önündeki Eurovision logosu, (Reuters)

Eurovision direktörü, Avrupa şarkı yarışmasına katılan her ülkenin, İsrail'in dünyanın en çok izlenen müzik etkinliğinin bir sonraki edisyonuna katılması halinde yarışmayı boykot edecekleri yönündeki Avrupa ülkelerinin tehditlerinin ardından, katılıp katılmama konusunda özgürce karar verebileceğini vurguladı.

Hollanda yayın kuruluşu Avrotros, Gazze'deki savaş nedeniyle İsrail'in gelecek yıl yarışmaya katılması halinde şarkı yarışmasını boykot edeceğini açıkladı ve bu yılın galibi Avusturya'nın başkenti Viyana'da düzenlenecek olan gelecek yılki yarışmadan çekilme tehdidinde bulunan ülkeler listesine katıldı.

Eurovision Şarkı Yarışması'nı yedi kez kazanan İrlanda, perşembe günü İsrail'in yarışmada kalması halinde gelecek yıl yarışmaya katılmayacağını açıkladı. İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, geçtiğimiz mayıs ayında İsrail'in gelecek yıl şarkı yarışmasından çıkarılmasını talep etti.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre yarışma direktörü Martin Green yaptığı açıklamada, "Ortadoğu'da devam eden çatışmayla ilgili endişeleri ve görüşleri anlıyoruz" dedi. Green, "Yayıncıların gelecek yıl Viyana'da düzenlenecek yarışmaya katılımlarını onaylamak için aralık ortasına kadar süreleri var. Yarışmaya katılıp katılmamak her üyenin kendi kararıdır ve biz de her yayıncının kararına saygı duyacağız" ifadelerini kullandı.

Yarışma, 1950 yılında kurulan ve 35'ten fazla ülkedeki üyeleriyle iş birliği içinde çalışan, önde gelen bir küresel kamu medya kuruluşları ittifakı olan Avrupa Yayın Birliği (EBU) tarafından düzenlenmektedir.

Geçtiğimiz temmuz ayında Londra'da düzenlenen EBU Genel Kurulu'nda üyeler, Gazze dahil olmak üzere dünya çapındaki siyaset ve çatışmalarla ilgili “baskılar”ı müzakere etmiş ve bu konu hakkında iç “diyalog” başlatmaya karar vermişlerdi.

Önerilerin yıl sonuna kadar sunulması bekleniyor.

Green, “Katılım ve jeopolitik gerilimleri nasıl yönetebileceğimiz konusunda tüm EBU üyelerinin görüşlerini almak için istişarelere devam ettiklerini” ifade etti.

Daha önce de bazı ülkeler Eurovision Şarkı Yarışması'ndan dışlanmıştı. Bunlar arasında, Cumhurbaşkanı Alexander Lukaşenko'nun tartışmalı olarak yeniden seçilmesinin ardından 2021'de dışlanan Belarus da bulunuyor. Rusya ise Ukrayna'yı işgalinin ardından ertesi yıl yarışmaya alınmadı.

Hollanda'nın kamu yayıncısı Avrotros, İsrail'in yarışmaya katılması halinde 2026 Eurovision Şarkı Yarışması'na katılmasının mümkün olmayacağını dün duyurdu.

Açıklamada, karara gerekçe olarak İsraillilerin Gazze'deki "ağır basın özgürlüğü ihlalleri"ni gösterdi. Ayrıca, İsrail'i "son yayına kanıtlanmış müdahalede bulunmak ve etkinliği siyasi olarak manipüle etmekle" suçladı.


Kaliforniya Üniversitesi, Trump yönetimine Filistin yanlısı öğrenciler ve personel hakkında bilgi sağlıyor

Kaliforniya Üniversitesi'ndeki Filistin yanlısı gösteriden, (Arşiv- AFP)
Kaliforniya Üniversitesi'ndeki Filistin yanlısı gösteriden, (Arşiv- AFP)
TT

Kaliforniya Üniversitesi, Trump yönetimine Filistin yanlısı öğrenciler ve personel hakkında bilgi sağlıyor

Kaliforniya Üniversitesi'ndeki Filistin yanlısı gösteriden, (Arşiv- AFP)
Kaliforniya Üniversitesi'ndeki Filistin yanlısı gösteriden, (Arşiv- AFP)

Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley, hükümetin eğitim kurumlarına yönelik geniş çaplı baskısı kapsamında, “antisemitizm iddiaları” olarak adlandırdığı olaylarla ilgili federal soruşturma kapsamında, 160 öğretim üyesi ve öğrenciye ilişkin bilgileri Başkan Donald Trump'ın yönetimine sağladığını açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Kaliforniya Üniversitesi rektörlüğü, kurumun federal ve eyalet denetimine tabi olduğunu ve UC Berkeley gibi kampüslerin “dönemsel olarak hükümet denetimleri, uyum incelemeleri veya soruşturmalarla ilgili belge talepleri aldığını” açıkladı.

Trump, Filistin yanlısı öğrenci protestoları nedeniyle üniversiteleri federal fonları kesmekle tehdit etti. Hükümet, üniversitelerin protestolar sırasında antisemitizme izin verdiğini iddia ediyor.

Bazı Yahudi gruplar da dahil olmak üzere Filistin yanlısı protestocular, hükümetin İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırganlığını ve Filistin topraklarını işgalini eleştirmelerini yanlış bir şekilde antisemitizmle, Filistinlilerin haklarını savunmalarını ise aşırılıkçılığı desteklemekle eşitlediğini söylüyorlar.

Uzmanlar, Cumhuriyetçi başkanın tehditleri ile ilgili olarak ifade özgürlüğü, adil yargılama ve akademik özgürlük konusunda endişelerini dile getiriyorlar. Trump ayrıca Filistin yanlısı protestolara katılan yabancı öğrencileri sınır dışı etmeye çalıştı, ancak yasal engellerle karşılaştı.

Kaliforniya Üniversitesi rektörlüğü sözcüsü yaptığı açıklamada, “Kaliforniya Üniversitesi, yasal yükümlülüklerini yerine getirirken, öğrencilerimizin, öğretim üyelerimizin ve personelimizin mahremiyetini mümkün olan en geniş ölçüde korumaya kararlıdır” ifadelerini kullandı.

Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley, 160 öğrenci, öğretim görevlisi ve personelin isminin ABD Eğitim Bakanlığı Sivil Haklar Ofisi'ne gönderildiğini ve üniversitenin geçen hafta etkilenen kampüs üyelerine bildirimde bulunduğunu belirtti.