Elon Musk karşıtı Twitter kampanyasının ardında Soros, Clinton ve Obama'nın olduğu öne sürüldü

Milyarder iş insanından Twitter’ı boykot çağrısına yanıt: "Sizi kim finanse ediyor?"

Elon Musk'ın Twitter hesabı şirketin logosunun önünde görünüyor (Reuters)
Elon Musk'ın Twitter hesabı şirketin logosunun önünde görünüyor (Reuters)
TT

Elon Musk karşıtı Twitter kampanyasının ardında Soros, Clinton ve Obama'nın olduğu öne sürüldü

Elon Musk'ın Twitter hesabı şirketin logosunun önünde görünüyor (Reuters)
Elon Musk'ın Twitter hesabı şirketin logosunun önünde görünüyor (Reuters)

ABD ve Avrupa merkezli 26 sivil toplum kuruluşunun (STK) Twitter'da reklam veren şirketlere yönelik çağrı mektubu yayımlaması Elon Musk'ı kızdırdı.
Mektupta şirketlerden reklam politikalarını, Musk'ın Twitter'da atacağı adımlar doğrultusunda yeniden düşünmeleri istendi.
Bu arada platformun yeni sahibi Musk, mektuba cevaben söz konusu STK'lerin kim tarafından finanse edildiğini sorguladı.
Milyarderin yanıtının ardından Britanya merkezli Daily Mail gazetesi, sözü geçen kuruluşları destekleyen isimleri masaya yatırdı.
Tabloid gazete, bu STK'leri Hillary Clinton ve Barrack Obama'ya yakın kişilerin ve George Soros'un finanse ettiğini öne sürdü.

Mektupta ne yazıyor?
26 STK'nin imzasını taşıyan mektupta, "Elon Musk'ın Twitter'ı ele geçirmesi, bilgi ekosistemimizi daha da zehirli hale getirecek ve özellikle zaten en savunmasız ve marjinalleştirilmiş gruplar arasında, kamu güvenliğine yönelik doğrudan bir tehdit oluşturacak" ifadelerine yer verildi:
"'Musk'ın yönetimi altında, Twitter'ın markanızın da eklendiği bir yanlış bilgi çöplüğü haline gelmesinin, kurumlara ve haber medyasına olan güvenin zaten tüm zamanların en düşük seviyesinde olduğu bir zamanda bilgi ekosistemimizi kirletme riski var."
Mektupta ayrıca, "Reklam paralarınız Musk'ın gösteriş amaçlı projesini finanse edebilir" dendi:
"Sizleri Musk'tan bu temel emniyet standartlarını desteklemesini talep etmeye ve eğer kabul etmezse reklam harcamalarınızı Twitter'dan çekmeye çağırıyoruz."

Musk'tan sert yanıt: "Sizi kim finanse ediyor?"
Musk ise bu mektuba Twitter hesabından şöyle yanıt verdi:
"Bilgiye erişiminizi kontrol etmek isteyen bu kuruluşları kim finanse ediyor? Araştıralım."
Bunun ardından Daily Mail, bahsi geçen STK'lere dair bilgileri ve bunların gelir kaynaklarını masaya yatırdı.

Obama ve Clinton bağlantıları
Gazetenin aktardığına göre mektupta imzası olan örgütlerden Accountable Tech'in yöneticileri arasında Jesse Lehrich'in de yer alması dikkat çekiyor.
Leich, 2016 ABD Başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti'nin adayı Hillary Clinton'ın seçim kampanyasının sözcülerinden. Ayrıca Eski ABD Başkanı Barack Obama'nın üst düzey danışmanlarından David Axelrod'un yeğeni.
Mayıs 2020'de kurulan STK, hangi kişi ve kurumlar tarafından finanse edildiğiniyse açıklamıyor.
Bahsi geçen ögütlerden Media Matters for America ise Mayıs 2004'te David Brock tarafından kuruldu. ABD merkezli medya kurumu Politico, eski bir gazeteci olan Brock'u "Demokratların bekçi köpeği" diye nitelemişti.

Açık Toplum Vakfı bağlantıları
Daily Mail'in yanı sıra ABD merkezli Fox News'ün de ele aldığı bir diğer STK, uluslararası kuruluş Access Now oldu.
2009'da İran'da seçimlerin ardından başlayan protestoları destekleme amacıyla kurulan örgüt daha sonra dünya genelinde birçok ülkede merkez açmıştı.
Aktarılana göre örgütün en büyük bağışçıları İsveç hükümetinin kalkınma ajansı Sida. Onu Soros'un Açık Toplum Vakfı izliyor. Danimarka, Almanya ve Hollanda hükümetlerinin yanı sıra Kanada hükümeti de örgüte önemli miktarda katkıda bulunuyor.
Gazeteye göre mektupta imzası yer alan kadın savunma grubu UltraViolet da ülkedeki en büyük ikinci öğretmen sendikası olan AFT, Amerikan Sanayi Örgütleri İşçi Kongresi ve Soros destekli insan hakları grubu MoveOn tarafından destekleniyor.
 



Uyuşturucu yüklü teknelere yapılan saldırıların ardından... ABD'nin Latin Amerika'daki kuvvetlerinin komutanı istifa etti

Amiral Alvin Holsey (Reuters)
Amiral Alvin Holsey (Reuters)
TT

Uyuşturucu yüklü teknelere yapılan saldırıların ardından... ABD'nin Latin Amerika'daki kuvvetlerinin komutanı istifa etti

Amiral Alvin Holsey (Reuters)
Amiral Alvin Holsey (Reuters)

Karayipler'deki büyük askeri yığılmayı ve uyuşturucu taşıdığı iddia edilen teknelere yönelik saldırıları denetleyen ABD'li amiral, göreve başlamasının üzerinden bir yıl geçtikten sonra dün istifa etti.

Amiral Alvin Holsey, ekim ayının ortasında Orta ve Güney Amerika'da faaliyet gösteren Amerikan kuvvetlerini denetleyen ABD Güney Komutanlığı'nın başından ayrılma niyetini açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Holsey, teknelere yapılan saldırılar konusunda endişesini dile getirdi, ancak ne kendisi ne de Pentagon erken istifasının nedenini açıklamadı.

Amiral, devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, demokrasiye ve insan haklarına inanan ülkeleri desteklemenin önemini vurguladı.

Şöyle dedi: “Her zaman ideallerimizi paylaşan, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları değerlerimizi paylaşan ortakların yanında olmalıyız.”

Amerika Birleşik Devletleri, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele çabalarının bir parçası olarak Karayip bölgesine çok sayıda savaş gemisi konuşlandırdı ve geçen eylül ayından bu yana uyuşturucu taşıdığını söylediği teknelere saldırılar düzenleyerek yaklaşık 90 kişiyi öldürdü.

Amerika Birleşik Devletleri "uyuşturucu teröristleriyle" savaş halinde olduğunu iddia ediyor, ancak uzmanlar, bilinen kaçakçıları hedef alsalar bile, teknelere yönelik saldırılarının yargısız infaz teşkil ettiğini savunuyor.

2 Eylül'de gerçekleştirilen ilk saldırı oldukça tartışmalıydı, çünkü ilk saldırıdan sağ kurtulan iki kişi daha sonraki bir baskında öldürüldü.

ABD'nin askeri yığılmasıyla birlikte bölgedeki gerilimler arttı ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, Washington'u uyuşturucu ticaretini rejimini devirmek için bahane olarak kullanmakla suçladı.

Alvin Holsey'nin yerine, General Iván Petus geçti.

Donald Trump, geçen ocak ayında Beyaz Saray'a döndüğünden beri, şubat ayında Genelkurmay Başkanı'nı hiçbir açıklama yapmadan görevden alması da dahil olmak üzere, orduda kapsamlı bir yeniden yapılanma gerçekleştirdi.

Demokratlar, yönetimin geleneksel olarak tarafsızlığıyla bilinen orduyu siyasallaştırmaya çalıştığını iddia ediyor.


Trump, Maduro'ya karşı gerilimin yeni bir aşamasını başlattı

"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
TT

Trump, Maduro'ya karşı gerilimin yeni bir aşamasını başlattı

"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, yeni bir dizi yaptırım yoluyla Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'ya karşı yeni bir gerilim aşaması başlattı.

ABD Hazine Bakanlığı, Maduro'nun baldızı Cilia Flores'in üç oğluna ve Venezuela hükümeti için petrol ürünleri sevkiyatını kolaylaştıran Panamalı iş adamı Ramón Carretero Napolitano'ya yaptırımlar uyguladığını duyurdu. Ayrıca altı petrol tankeri ve bunlara kayıtlı şirketler de ABD yaptırım listesine eklendi.

Amerikan kaynakları, Washington'un Venezuela kıyılarında "Skipper" adlı petrol tankerine el koymasının, ekonomisi gelirinin yüzde 90'ını petrol gelirlerinden sağlayan Venezuela rejimine yönelik yeni baskı aşaması bağlamında, benzer gemilerin daha fazlasının alıkonulmasının sadece bir başlangıcı olduğunu öne sürdü.

Kolombiya Dışişleri Bakanı Rosa Villavicencio ise şu açıklamayı yaptı: "(Maduro'nun) iktidardan ayrılması başka bir ülkeye taşınmasını veya koruma aramasını gerektiriyorsa, Kolombiya'nın ona ret cevabı vermesi için hiçbir nedeni olmayacak."


Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
TT

Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)

ABD'nin Venezuela açıklarındaki petrol tankerine el koyup Karakas yönetimine yeni yaptırımlar getirmesiyle Karayipler'de gerginlik arttı.

ABD Başkanı Donald Trump, çarşamba günü yaptığı açıklamada Venezuela açıklarındaki petrol tankerine "iyi bir gerekçeyle" el koyduklarını savunmuştu. Venezuela Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamadaysa ABD'nin hamlesi "hırsızlık ve uluslararası korsanlık eylemi" diye nitelenmişti.

ABD Adalet Bakanı Pam Bondi, X'ten yaptığı paylaşımda operasyonun görüntülerine yer vermiş, tankerin Venezuela'dan İran'a petrol taşıyarak yaptırımları deldiğini öne sürmüştü.

Amerikan medyasında yer alan haberlerde, el konan tankerin adının Skipper olduğu yazılmıştı. ABD Hazine Bakanlığı, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah arasındaki petrol kaçakçılık ağında rol oynadığı gerekçesiyle Skipper'ı 2022'de yaptırım listesine almıştı.

80 milyon dolarlık petrole el kondu

Wall Street Journal'ın analizine göre el konan tankerde yaklaşık 80 milyon dolar değerinde petrol var, bu da Venezuela'nın aylık ithalatının yaklaşık yüzde 5'ine denk geliyor.

ABD'nin tankere baskın düzenleyerek Venezuela yönetimini ekonomik felce uğratmak istediği yazılıyor. Ham petrol satışları Latin Amerika ülkesinin ihracat gelirlerinin yüzde 90'ından fazlasını oluşturuyor.

Diğer yandan Washington, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun eşi Cilia Flores'in üç yeğenini, Maduro'yla bağlantılı bir iş insanını ve Venezuela petrol sektöründe faaliyet gösteren 6 nakliye şirketini yaptırım listesine eklediğini de dün duyurdu.

ABD'nin son hamleleriyle bölgedeki gerginlik tırmanırken Maduro, dün yaptığı açıklamada ülkede uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu Tren de Aragua kartelini etkisiz hale getirdiklerini savunarak, Trump'ın asıl amacının Venezuela petrolünü çalmak olduğu iddiasını yineledi.

Trump petrolün peşinde mi?

ABD Enerji Enformasyon Dairesi'ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD'nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği ve devlete ait enerji şirketi PDVSA üzerindeki kontrolün sıkılaştırılması nedeniyle bu potansiyeli tam olarak kullanamıyor.

Ülkede faaliyet gösteren tek Amerikan şirketi olan petrol devi Chevron'un üretimi de Washington'ın yaptırımları nedeniyle düşmüştü.

Beyaz Saray, Karayipler'deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela'nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunuyor.

Ancak BBC'nin analizinde, Venezuela'daki petrol üretimini yeniden artırmanın on milyarlarca dolara mal olabileceğine dikkat çekiliyor. Diğer yandan ABD'nin yaptırımları hafifletmesi halinde Chevron'un kârının hızlıca artabileceği yazılıyor.

Bunlara ek olarak petrolün gelecekte önemini yitirmeye başlayacağı öngörüsü paylaşılıyor. Ekonomi analiz şirketi Capital Economics'ten David Oxley şunları söylüyor:

Petrol talebi bir anda düşüşe geçmeyecek ancak eskisi gibi artmaya da devam etmeyecek. Talebin zayıfladığını görüyoruz ve 2030'ların sonlarında düşüşe geçeceğini tahmin ediyoruz. Venezuela petrol sektörüne yatırım yapan herkes şunu düşünmek zorunda: Buna değer mi?

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını geçen ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Bölgede eylülden bu yana en az 22 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 87 kişiyi öldürdü.

Independent Türkçe, BBC, Wall Street Journal, New York Times