İsrail parlamentosu için sıcak bir yaz dönemi başlıyor

Lieberman: Bennett hükümetinin düşüşünden Netanyahu ve Sinvar sorumlu

İsrail Başbakanı Naftali Bennett, Pazartesi günü Knesset'in yaz döneminin açılış oturumu sırasında (AP)
İsrail Başbakanı Naftali Bennett, Pazartesi günü Knesset'in yaz döneminin açılış oturumu sırasında (AP)
TT

İsrail parlamentosu için sıcak bir yaz dönemi başlıyor

İsrail Başbakanı Naftali Bennett, Pazartesi günü Knesset'in yaz döneminin açılış oturumu sırasında (AP)
İsrail Başbakanı Naftali Bennett, Pazartesi günü Knesset'in yaz döneminin açılış oturumu sırasında (AP)

Knesset'in (İsrail Parlamentosu) yaz döneminin açılış oturumunun dün (Pazartesi) öğleden sonra başlaması ile bir yanda koalisyon ve muhalefet arasında, diğer yanda her iki kampın kendi içinde çatışmaların alevleneceği tahmin ediliyor.
Açılış oturumunda keskin ifadeler kullanıldı ve oldukça gergin bir geçti. Maliye Bakanı Avigdor Liberman’ın yaptığı konuşmada gerginlik doruk noktasına ulaştı. Hükümetin çöküşünden endişe duyanlar arasında hükümete karşı açık bir ittifak olduğunu söyleyen Liberman, “Bu ittifak, Binyamin Netanyahu (muhalefet başkanı), aşırı sağ parti (Dini Siyonizm) başkanı Bezalel Smotrich ve (Gazze Şeridi'ndeki Hamas'ın başkanı) Yahya Sinvar'ı içeriyor.”
Parlamentonun çeşitli blokları tarafından düzenlenen oturumlarda ve genel kurul oturumunda, hükümete yönelik bir tehdit olduğu açıktı. Muhalefetteki Likud partisi, bir yandan yakın gelecekte siyasi bir devrim yaşanacağını ve Netanyahu'nun liderliğinde alternatif bir hükümetin kurulacağını ima ediyor, bir yandan ise kendisine bağlı dini partiler reddetmesine rağmen, seçimlerin erkene alınmasına yönelik müzakereler yürütüyor.
 Likud Partisi Milletvekili ve eski bakan Gila Gamliel, koalisyon partilerinden birinin yeni hükümeti kurmak için muhalefete katılacağını ima etti. Bu hangi parti diye sorulduğunda şu cevabı verdi: “Bu sürpriz olacak. Ama size bir ipucu vereyim. Yeni seçimlere en çok karşı çıkan parti bize katılacak ve hükümeti devirecek.”
Bu açıklama, o partinin kimliği hakkında birçok spekülasyona yol açtı. Özellikle Başbakan Bennett ve ortakları, Alternatif Başbakan ve Dışişleri Bakanı Yair Lapid, Adalet Bakanı Gideon Sa'ar ve Savunma Bakanı Benny Gantz erken seçime karşı uyardı.
 Gantz, “İsrail'i şimdi seçimlere zorlamak, ekonomi ve toplum açısından olduğu kadar güvenlik açısından da bir sorumsuzluktur. Seçimlere gitmek, ordu ve diğer güvenlik servislerinin tekerleklerine çomak sokmaktır. Ordu ve güvenlik servislerine verilecek herhangi bir zarar, ‘düşmanlara, terörist saldırılarına ve varoluşsal tehditlerine yanıt verme çabalarımızı’ baltalayacaktır” dedi.
Bu atmosferin ardından, hükümet yaz döneminin olağanüstü derecede ‘sıcak’ geçmesini bekleyecektir. Hükümet, her ikisi de Yamina Partisinden iki milletvekilini (Idit Süleyman ve Amichai Chikli) kaybetti. Şimdi sadece 60 milletvekiline sahip (toplam 120'den) ve bu ciddi bir yasa çıkaramayacağı anlamına geliyor.
 Lapid bu durumun zorluğunu itiraf etse de dün şu açıklamayı yaptı: "Koalisyon için durum çok zor ama geçmişte ülke, işlerini küçük bir çoğunlukla yönetebildi."
İsrail’de dikkatler, koalisyonda yer alan Mansur Abbas başkanlığındaki İslami Hareketin Birleşik Arap Listesi'ne çevrildi. Ancak İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırıları nedeniyle Birleşik Arap Listesi oturuma katılmadı. Birleşik Arap Listesi’nin oturumların dışında kalması, hükümet projeleriyle ilgili her teklifin düşmesine yol açtı.
 Lapid ve Bennett, Arap vatandaşlarını ilgilendiren birçok meseleyi meclise taşımak karşılığında Abbas'la koalisyona geri dönmek için müzakere yürütmek istedi. Abbas bunu kabul etti, ancak hükümetin Ürdün Krallığı ile Mescid-i Aksa konusunda bir anlaşma imzalamayı taahhüt etmesini talep etti. Bennet’in buna dün sabah cevap vermesi beklenirken, Pazar günü hükümet toplantısında yaptığı açıklamada, “Kudüs'te veya Harem bölgesinde herhangi bir şeyin yönetimine herhangi bir yabancı tarafın müdahalesini kabul etmeyeceğini” söyleyerek şaşırttı. Bennett doğuda ve batıda Büyük Kudüs'ü, ‘İsrail'in birleşik başkenti ve sadece İsrail’e ait’ şeklinde niteledi.
Bu açıklama 'seçime yönelik' bir açıklama olarak anlaşıldı. Gözlemciler, Bennett'in, hükümetinin ömrünün yavaş yavaş kısaldığını fark ettiğini ve İsrail'in yeni seçimlere doğru ilerlediğini kaydetti. Başbakan Bennett, Arap ortaklarını kaybetme pahasına seçim savaşını ateşlemeye karar verdi. Abbas, talebi kabul edilene kadar yaklaşımını değiştirmeyeceğini açıkladı, bu da bloğunun koalisyon ve Knesset üyeliğini dondurma prosedürlerini sürdüreceği anlamına geliyor. Abbas’ın bloğu geri adım atana kadar üzerinde baskı hissedebilir.
Netanyahu bu konjonktürden yararlanarak Bennett hükümetinin bir an önce düşmesi gerektiğini söyledi. Politikasını İslami hareket içinde Şura Konseyi'nin görüşüne dayandırdığı ve ABD yönetimine bir gün bile karşı durmadığı için hükümetin İran meselesi ve "Hamas" hareketi karşısında zafiyet yaydığını belirtti.



Japonya ve Güney Kore’de nükleer silah tartışması: ABD’ye güvenmiyoruz

"Atom Bombası Kubbesi" diye de bilinen Hiroşima Barış Anıtı, ABD'nin atom bombası saldırısında ölenlerin anıldığı başlıca yerlerden (Reuters)
"Atom Bombası Kubbesi" diye de bilinen Hiroşima Barış Anıtı, ABD'nin atom bombası saldırısında ölenlerin anıldığı başlıca yerlerden (Reuters)
TT

Japonya ve Güney Kore’de nükleer silah tartışması: ABD’ye güvenmiyoruz

"Atom Bombası Kubbesi" diye de bilinen Hiroşima Barış Anıtı, ABD'nin atom bombası saldırısında ölenlerin anıldığı başlıca yerlerden (Reuters)
"Atom Bombası Kubbesi" diye de bilinen Hiroşima Barış Anıtı, ABD'nin atom bombası saldırısında ölenlerin anıldığı başlıca yerlerden (Reuters)

Japonya ve Güney Kore, ABD'nin güvenlik garantilerine yönelik şüpheleri nedeniyle nükleer silah geliştirmeyi tartışıyor. 

Reuters'ın analizinde, Japonya'da iktidardaki Liberal Demokrat Parti'den (LDP) bazı siyasetçilerin Washington'ın güvenlik garantilerine daha şüpheci yaklaşmaya başladığı aktarılıyor. 

Özellikle ABD Başkanı Donald Trump'ın gümrük vergisi politikası ve NATO'ya yönelik eleştirilerinin bu tutumu kuvvetlendirdiği belirtiliyor. 

LDP'li eski savunma bakan yardımcısı Rui Matsukawa, şunları söylüyor: 

Trump çok öngörülemez, bu belki de onun gücü ama biz her zaman B planını düşünmek zorundayız. Bu da bağımsız olmak ve nükleer silah edinmek anlamına geliyor.

Japonya, II. Dünya Savaşı'ndan sonra nükleer silah üretmeme, bulundurmama ve ülkeye sokmama ilkesini benimsedi. Tokyo yönetimi, 1960 tarihli ABD-Japonya Güvenlik Anlaşması kapsamında Washington'ın "nükleer şemsiyesi" altına girdi. 

Ancak Çin, Kuzey Kore ve Rusya'nın nükleer kapasitesine karşı kamuoyunda ve siyasette farklı sesler yükselmeye başladı.

Analizde, Japonya'nın teknik olarak "nükleer eşiğe" yaklaştığına işaret ediliyor. 45 ton plutonyuma, uranyum zenginleştirme kapasitesine, gelişmiş füze teknolojisine ve uzay programına sahip olan Japonya, isterse birkaç yıl içinde, hatta bazı uzmanlara göre 6 ayda nükleer silah geliştirebilir. 

Japonya'da özellikle genç kuşaklar arasında, ABD'nin 6 Ağustos 1945'te Hiroşima'ya, 9 Ağustos 1945'te de Nagasaki'ye düzenlediği atom bombası saldırılarının anılarının giderek silindiğine dikkat çekiliyor. Bu nedenle gençler arasında nükleer caydırıcılığın gerekli olabileceği görüşünün güç kazandığı yazılıyor. 

Analize göre Japonya'da gündemde olsa da nükleer silah geliştirmeye destek henüz büyük değil. Ancak 1953'te imzalanan savunma anlaşması kapsamında ABD'nin "nükleer şemsiye" koruması altına giren Güney Kore'de durum bunun tam tersi.

Trump yönetimine güvensizliğin arttığı ülkede yapılan kamuoyu yoklamalarına göre halkın yaklaşık yüzde 75'i Güney Kore'nin kendi nükleer silahlarını geliştirmesini destekliyor. 2022'de yapılan anketteyse bu oran yaklaşık yüzde 61'di.

Muhtemel nükleer saldırılara karşı ABD'nin koruması altındaki Seul yönetimi, kendi silah programını 1970'lerde sonlandırmıştı. ABD, Kuzey Kore'yi nükleer silah üretmekten caydırmak için Güney Kore'ye yerleştirdiği nükleerleri de 1991'de çekmişti.

Ancak Washington'ın izlediği politika başarılı olmadı. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün geçen yılki verilerine göre Pyongyang yönetiminin elinde kullanıma hazır 50 nükleer savaş başlığı var. Ayrıca ülkenin 40 başlık daha üretmek için yeterli kapasiteye sahip olduğu düşünülüyor.

Independent Türkçe, Reuters, Asahi