NASA iki kara deliğin seslerini yayımladı

Bilim insanları kara deliklerin derin uzaydaki kimi zaman ulvi kimi zaman iniltili seslerini ortaya çıkardı

Bir galaksinin merkezinde yer alan süper kütleli kara deliğin bilgisayar simülasyonu görüntüsü (NASA)
Bir galaksinin merkezinde yer alan süper kütleli kara deliğin bilgisayar simülasyonu görüntüsü (NASA)
TT

NASA iki kara deliğin seslerini yayımladı

Bir galaksinin merkezinde yer alan süper kütleli kara deliğin bilgisayar simülasyonu görüntüsü (NASA)
Bir galaksinin merkezinde yer alan süper kütleli kara deliğin bilgisayar simülasyonu görüntüsü (NASA)

NASA bir kara delik çiftinin uzay teleskoplarından biri tarafından yakalanan inanılmaz seslerini yayımladı.
Peki bir kara deliğin sesi neye benziyor? Cehenneme ya da belki de cennete. Smithsonian Astrofizik Gözlemevi'nin Chandra X-ışını Merkezi'nin yeni çalışmalarına bakılırsa, bu kara deliğe ve onu nasıl dinlediğinize bağlı. 
Boş uzay çoğunlukla ses dalgalarının iletimi için kesintisiz bir ortamdan yoksun.
Fakat ses, dalga türlerinden yalnızca biri. NASA ve Chandra X-ışını Merkezi, gök cisimlerinin görünür ışıkta, X-ışını altında ve elektromanyetik spektrumun diğer bölümlerinde kaydedilen salımlarını alıp, göksel "sonifikasyonlardan" (verilerin sese çevrilmesi -ed.n.) oluşan bir katalog hazırladı ve elde ettikleri kalıpları duyabileceğimiz frekanslara çevirdi.
Şimdiye kadar yapılan ses canlandırmalarından bazıları galaksimizin çekirdeğinin, süpernovaların ve "yaratılışın sütunları" gibi nebulaların "seslerini" içeriyor.
Ancak Kara Delik Haftası şerefine NASA ve Chandra X-ışını Merkezi, kara deliklerin iki yeni sonifikasyonunu paylaştı.

https://youtube.com/shorts/FVleUUmU44E?feature=share

Bunlardan ilki 53 milyon ışık yılı uzaklıktaki Messier 87 galaksisinin merkezinde yer alıyor. Bu, 2019'da Olay Ufku Teleskobu'yla görüntülenen ilk kara delik. Messier 87 kara deliğinin sonifikasyonu X-ışını, görünür ışık ve radyo dalgası gözlemlerini içeriyor ve bunları şaşırtıcı derecede uyumlu ve ruhani ses dalgalarına dönüştürüyor.
Ancak ikinci kara delik bambaşka bir hikaye anlatıyor.

https://youtube.com/shorts/1qLuEIfp1So?feature=share

Perseus galaksi kümesinin kalbindeki bu kara delik sonifikasyon için diğer adaylardan farklı çünkü kümeye nüfuz eden sıcak bir gaz bulutunun içinde yer alıyor. Aslında bu gazda X-ışınları ve Messier 84'ten gelen diğer ışık salımlarına kıyasla, "ses" olarak sınıflandırılmaya daha uygun dalgalanmalar oluşuyor.
NASA ve Chandra X-ışını Merkezi için işin püf noktası, Perseus kara deliğinin seslerini insanların duyabileceği aralığa kaydırmayı çözmekti. Kara deliğin sesi doğal olarak piyanoda orta Do'nun 57 oktav altında titreşiyor, bu nedenle 57 ila 58 oktav kadar ölçeklendirilmesi gerekiyordu: Bu da orijinal aralıklarından şaşırtıcı şekilde 288 katrilyon kat daha yüksek.
Sonuçlar Messier 84 'ün sonifikasyonundan son derece farklı. Messier 84'ün sesi yankılı ve ulviyken, Perseus'un sonifikasyonu bazen uyumsuz, karanlık ve kirli. Bu sesin, Messier 84'ün ahenkli tınısından ziyade, her şeyi tüketen bir uçurumun kusursuz siyah ağzından duyulması muhtemelen daha çok beklenen bir durum.
Sonifikasyonlar NASA'nın uzay, astronomi ve fizik alanlarını kendi kendine öğrenenlere ve öğrencilere ilham vermeyi amaçlayan Öğrenme Evreni programı kapsamında oluşturuldu.



İlk insanların beslenme sırları, 300 bin yıllık ahşap aletlerle birlikte gün yüzüne çıktı

(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
TT

İlk insanların beslenme sırları, 300 bin yıllık ahşap aletlerle birlikte gün yüzüne çıktı

(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
(Liu ve ekip arkadaşları/Science)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Çin'in güneybatısında keşfedilen 300 bin yıllık nadir ahşap aletler, bölgedeki ilk insanların büyük ölçüde kök ve yumrular gibi yeraltı bitkileriyle beslendiğini gösteriyor.

Hakemli dergi Science'da perşembe günü yayımlanan bulgular, Doğu Asya'daki erken insan atalarının gelişmiş bilişsel becerilerine, yaşantılarına, beslenme biçimlerine ve çevrelerine ışık tutuyor.

Yunnan eyaletinin Jiangchuan bölgesinde yer alan göl kıyısındaki Gantangqing arkeolojik kazı alanında, oksijenden yoksun kil tortularda ahşap aletlerin korunması sayesinde bu nadir buluntu elde edildi.

Araştırmacılar tortularda yaklaşık bin organik kalıntı da buldu.

Ortaya çıkarılan kalıntıları gelişmiş teknikler kullanarak tarihlendiren bilim insanları, aletlerin 250 bin ila 350 bin yıllık olduğunu tespit etti.

Bilim insanları, çeşitli biçim ve işlevlere sahip "son derece nadir" ahşap aletlerin yaklaşık 300 bin yıllık katmanlardan çıkarıldığını söylüyor.

Bugüne kadar bu döneme ait, biri Avrupa'da diğeri Afrika'da olmak üzere ahşap alet içeren sadece iki keşif yapılmıştı.
 

Görsel kaldırıldı.

Gantangqing'deki ahşap aletler (Liu ve ekip arkadaşları/Science)


Yeni keşfedilen çubuklardan ikisi, İtalya'nın Poggetti Vecchi bölgesinde bulunan 171 bin yıllık aletlere benzerlik gösteriyor.

Kanca biçimli benzersiz 4 aletin daha ortaya çıkarıldığını belirten bilim insanları, bunların muhtemelen kökleri kesmek için kullanıldığını söylüyor.

Ayrıca araştırmacıların ahşap aletlerin üzerinde kasıtlı cilalama ve kazıma izleri, kenarlarındaysa toprak kalıntıları saptaması, bunların kök ve yumrular gibi yeraltı bitkilerini kazmak için kullanıldığına işaret ediyor.

Bilim insanları, "Ahşap aletler arasında kazma çubukları ve küçük, eksiksiz, elle tutulan sivri uçlu aletler var" diye yazıyor.

Bilim insanları bu bulgulara dayanarak insanların Doğu Asya'daki atalarının muhtemelen bitki temelli bir beslenme biçimi izlediğinden şüphelenirken, bölgede çam fıstığı, fındık, kivi meyvesi ve su yumrularına dair kanıtlar tespit edildi.

Buna karşılık Avrupa ve Afrika'da saptanan ahşap aletler av aletleri, mızraklar ve mızrak uçlarıydı.

Çalışmanın ortak yazarı arkeolog Bo Li şöyle diyor:

Bu keşif, erken insan adaptasyonuna ilişkin önceki varsayımlara meydan okuyor. Çağdaş Avrupa yerleşimleri (Almanya'daki Schöningen gibi) büyük memelileri avlamaya odaklanırken, Gantangqing subtropik bölgelerde bitki temelli, eşsiz bir hayatta kalma stratejisini ortaya koyuyor.

Dr. Li, "Ahşap aletlerin çeşitliliği ve karmaşıklığı da arkeolojik kayıtlardaki önemli bir boşluğu dolduruyor, çünkü 100 bin yıldan daha eski ahşap aletler Afrika ve Batı Avrasya dışında son derece nadir görülüyor" ifadelerini kullanıyor.

Keşif, ahşap aletleri kullanan erken insanların dünya genelinde çok daha geniş bir alana yayıldığını gösteriyor.

Ayrıca farklı ortamlarda yaşayan tarih öncesi kültürlerin yerel olarak işlerine yarayacak aletler geliştirdiğine de işaret ediyor.


Independent Türkçe, independent.co.uk/news