Madrid, Latin Amerikalı muhalifler için ‘yeni Miami’

Kübalı gazeteci Monica Barro, 13 Nisan’da Madrid’deki evinde (AFP)
Kübalı gazeteci Monica Barro, 13 Nisan’da Madrid’deki evinde (AFP)
TT

Madrid, Latin Amerikalı muhalifler için ‘yeni Miami’

Kübalı gazeteci Monica Barro, 13 Nisan’da Madrid’deki evinde (AFP)
Kübalı gazeteci Monica Barro, 13 Nisan’da Madrid’deki evinde (AFP)

Amerika Birleşik Devletleri’nin Miami kenti, her zaman Latin Amerika’daki diktatörlük rejimlerine karşı çıkanlar için favori bir ‘yön’ olmasına rağmen ancak birçok muhalif, İspanya’yı tercih etmeye başladı. Junor Garcia’nın Fransız Haber Ajansı’na (AFP) belirttiğine göre son yıllarda muhaliflerin çoğunluğu, ‘yeni Miami’ haline gelen İspanya’nın başkenti Madrid’e yöneldi. 39 yaşındaki tiyatro yazarı Yunior Garcia, ifade özgürlüğünü savunmak üzere ‘Archipelago’ adlı bir platform kurarken, Temmuz 2021’de Küba’yı sarsan benzeri görülmemiş gösterilere katıldı.
Küba’da yeni bir protesto gösterisi düzenlemesi engellendikten sonra Garcia, Kasım ayı ortasında Madrid’e sığındı. Bu durum, Küba makamlarının 2021 protestolarına katılması nedeniyle 24 saat içerisinde ülkeyi terk etmesini emretmesinin ardından, Şubat ayında İspanya’nın başkentine taşınan sanat tarihçisi Carolina Barreiro için de geçerli. Barreiro, yaptığı açıklamada “Şu an Madrid’de, yalnızca Küba’dan değil, Nikaragua, Venezuela ve diğer ülkelerden hayatlarını zorbalığa karşı savaşmaya adayan birçok muhalif var” dedi. Son yıllarda İspanya’nın başkenti Madrid, Venezuelalı muhalifler Leopoldo Lopez ve Antonio Ledezma ile Daniel Ortega’nın otoriter yaklaşımını eleştiren Nikaragualı yazarlar Sergio Ramirez ve Gioconda Pelli’yi kabul etti.
Mart ayında ılımlı sağ eğilimli eski milletvekili ve Madrid bölgesel hükümetinde İspanyol kültürünün savunmasından sorumlu ofis müdürü Tony Canto, mevcut durumu memnuniyetle karşıladığını belirterek, “Madrid, yeni Miami’dir” dedi. Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel, Aralık ayında ‘Madrid’in Miami’ye dönüşmesini’ alaycı bir dille eleştirdi.
Carolina Barreiro gibi Madrid’deki bazı mülteci muhalifler, çifte vatandaşlıktan yararlanıyor. Yunior Garcia gibi diğer isimler de İspanya’ya vizeyle geliyor ve ardından sığınma talebinde bulunuyor. Özellikle Venezuelalı muhalifler olmak üzere bazıları da hükümetten İspanyol vatandaşlığı aldı.
Şarku’l Avsat’ın ajanstan aktardığı habere göre İspanya hükümeti, AFP’nin bu konudaki soruları hakkında yorum yapmayı kabul etmedi. Ancak Kasım ayında İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares, Latin Amerika’dan gelenleri kabul etme geleneğini savunarak, ‘ortak değerler paylaştıklarını ve doğal olarak Avrupa’ya yöneldiklerini’ dile getirdi.
Kübalılar, Madrid tercihinin idari nedenlerle de bağlantılı olduğu kanaatinde. Öyle ki 2017 yılında kapatılan Havana’daki ABD Konsolosluğu, kapılarını ancak geçen hafta açtı. Dört yıldan fazla bir süredir Kübalılar, ABD’ye girmek için vize başvurusunda bulunmak üzere üçüncü dünya ülkelerine seyahat etmek zorunda kaldılar.
ABD vizesi bir engeldi. Bu nedenle Abraham Jimenez’e göre İspanya, çok iyi bir seçenek haline geldi. Gazeteci olan Jimenez, yetkililerin yıllarca vermeyi reddettiği pasaportu edinmesi sonrasında Ocak ayında Küba’dan ayrılarak Barselona’ya yerleşti. Ancak Junior Garcia’ya göre Madrid ile Miami’yi karşılaştırmanın da sınırlamaları var.
Miami’de Küba rejimine karşı bir ‘bıkkınlık’ ve ‘öfke’ olduğunu belirten Garcia, orada yaşayan mültecilerin, Küba’da her şeylerini kaybetmiş ve ailelerinin hapsedildiğini ve bazen de öldüğünü gören insan olduğunu vurguladı.
Garcia ayrıca, “Ancak Madrid, daha iyi düşünmek için barış ve sükûnet sağlıyor” derken, bu atmosferin ve Latin Amerika’dan diğer muhaliflerle iletişimin, kendisine hitap ettiğine dikkati çekti. Junior Garcia, “Öfke ve bıkkınlık tarafından ele geçirilmek istemiyorum” şeklinde konuştu.
Monica Barro ise Ocak 2021’de Küba’dan ayrıldıktan sonra Küba ile İspanya arasındaki ‘ortak kültürden’ ve sürgün şokunu hafifletmek için gerekli gördüğü bir ‘Kübalılar ağının varlığından’ gurur duyduğunu söyledi. Barro, “Ayrılmak, insanları gömdüğümüz hissidir. Çünkü onları bir daha görüp göremeyeceğimizi bilmiyoruz” dedi. 2010 ve 2011 yılları arasında komünist rejim ile Katolik Kilisesi arasında imzalanan bir anlaşmanın ardından Madrid, 110’dan fazla Kübalı siyasi mahkûm ve ailelerini kabul etti. Küba İnsan Hakları Gözlemevi Direktörü Alejandro Gonzalez Raga’ya göre Küba, bir düdüklü tenceredir ve basınç her yükseldiğinde Havana, muhalifleri ülkeden ayrılmaya zorlayarak durumu hafifletmeye çalışıyor. Gonzalez Raga, Küba’da beş yıl hapis yattıktan sonra 2008’de Madrid’e geldi.



Amerikalı bir radyocu, Biden ile yaptığı ve ekibi tarafından gönderilen soruları sorduğu röportajın ardından istifa etti

ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)
ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)
TT

Amerikalı bir radyocu, Biden ile yaptığı ve ekibi tarafından gönderilen soruları sorduğu röportajın ardından istifa etti

ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)
ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)

ABD Ulusal Radyosu "NPR" dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Philadelphia’lı yayıncı Andrea Lawful-Sanders'ın, ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı ve ekibi tarafından hazırlanan soruları sorduğu röportajın ardından istifasını sunduğunu bildirdi.

Philadelphia kanalı röportajı, Biden'ın eski Başkan Donald Trump ile tartışmasından sonra medyaya ilk çıkışı olarak tanımladı.

Biden, 14 dakikalık röportajda siyah seçmenlerin gücünü vurguladı ve yönetiminin, siyah üniversiteleri desteklemek ve ilk siyah kadın Yüksek Mahkeme yargıcını aday göstermek gibi bazı başarılarını övdü.

NPR, Sanders ve bir başka sunucunun hafta sonu Biden kampanya ekibinin hafta başında kendilerine röportaj için sorular verdiğini itiraf ettiklerini belirtti.

Biden, Earl Ingram'ın programında Afrikalı Amerikalılarla ilgili aynı konular hakkında konuşmuş ve onlar için neler başardığını vurgulamıştı.

CNN'den Victor Blackwell ile yapılan ortak röportaj sırasında Blackwell hem Sanders'a hem de Ingram'a şu soruyu yöneltti: "Soruları Beyaz Saray'dan ya da kampanya ekibinden mi aldınız, yoksa soruları önceden göndermeniz mi istendi?" Bu soruyu sormamın nedeni ikinizi de eleştirmek değil, daha ziyade şunu öğrenmek istiyorum: Beyaz Saray şu anda Başkan'ın canlılığını ve etkinliğini kanıtlamaya çalışıp çalışmadığını bilmek istiyorum, bunu, Başkan'ın kendisine hangi soruların sorulacağını bilmesi için röportajdan önce soruları göndererek mi yapıyor?

Sorular onay için bana gönderildi" diyen Lawful-Sanders, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bana sekiz soru geldi ve onayladığım dört tanesi seçildi.

Ingram cevap vermedi, ancak cumartesi günü Associated Press'e ayrı olarak yaptığı açıklamada, Biden'ın yardımcılarının kendisine önceden dört sorudan oluşan bir liste gönderdiklerini söyledi.

Önceden belirlenmiş soru listenin kendisini tereddütte bırakmasına rağmen, "bu ABD Başkanı ile konuşma fırsatı olduğu için" görüşmeye devam ettiğini belirtti.

İtiraflar, Biden'ın yoğun baskı altında olduğu ve Donald Trump'a karşı geçen ayki tartışmada gösterdiği sallantılı performansın ardından hasar kontrolü yapmaya çalıştığı bir dönemde geldi.

Sanders daha sonra Facebook'ta yayınladığı kısa bir video ile cumartesi günü istifasını sunduğunu ve artık kanalda çalışmadığını vurgulayarak, "bu yolculukta rol oynayan" herkese teşekkür etti.

Philadelphia kanalı, iş ilişkilerinin sona erdiğini ayrıca duyurdu ve kanalın yöneticisi Sarah Lomax yaptığı açıklamada, 3 Temmuz röportajının "yönetimin bilgisi, istişaresi veya iş birliği olmaksızın yayıncı tarafından bağımsız olarak ayarlandığını" söyledi."

İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan bilgili bir kaynağa göre bu itirafların yol açtığı tartışmaların ardından Biden'ın kampanya ekibi soru önermekten vazgeçme kararı aldı.

Biden'ın görev süresi boyunca, son yedi başkana göre daha az basın toplantısı ve medya röportajına katılması dikkat çekidir.