BAE’li yetkililer: Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan, ülkenin kuruluşundan bu yana hayatını ülkeye hizmete adadı

Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan 2009’da Kuveyt’te düzenlenen Körfez Zirvesi’ne katılmıştı. (Reuters)
Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan 2009’da Kuveyt’te düzenlenen Körfez Zirvesi’ne katılmıştı. (Reuters)
TT

BAE’li yetkililer: Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan, ülkenin kuruluşundan bu yana hayatını ülkeye hizmete adadı

Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan 2009’da Kuveyt’te düzenlenen Körfez Zirvesi’ne katılmıştı. (Reuters)
Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan 2009’da Kuveyt’te düzenlenen Körfez Zirvesi’ne katılmıştı. (Reuters)

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) yetkilileri, 2004’te görevine başlayan ve dün yaşamını yitiren BAE Devlet Başkanı Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan döneminde insani, eğitimsel, ekonomik ve kalkınma alanında başarılara tanık olunduğunu vurguladılar. Nahyan’ın ülkenin kuruluşundan bu yana hayatını ülkesine hizmet etmeye adadığını belirttiler.
BAE Devlet Başkanı Diplomasi Danışmanı Dr. Enver Karkaş tüm dünyanın, BAE’nin kuruluşundan bu yana hayatını ülkesine hizmet etmeye ve statüsünü yükseltmeye adayan, halkına ve milletine sadık bilge bir lideri kaybettiğini söyledi.
BAE Kabine İşleri Bakanı Muhammed Abdullah el-Karkavi de ülkesinin, halkına ve devletine sadık bir lider olan Devlet Başkanı Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan’ı kaybettiğini belirterek merhum liderin BAE’nin kalkınmasına ışık olduğunu söyledi. Karkavi, merhumun BAE’nin kurucu lideri olan babası Şeyh Zayed bin Sultan Al Nahyan’ı’ın izinden giderek ülkesini bilim, doğruluk, gelişme, istikrar, büyüme ve refah  merkezi haline getirdiğini ifade ederek Allah’tan merhuma rahmet diledi.

Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan ile Kraliçe 2. Elizabeth ve eşi Prensh Philip.
Karkavi, merhum Şeyh Nahyan’ın ömrünü milletine ve devletine adadığını belirterek kendisinin, halkın ve inşa sürecini ülkenin kurucu liderlerinin izinde, ilham verici bir lider şahsiyet olduğuna dikkat çekti. Karkavi, Şeyh Nahyan’ın BAE’nin küresel konumunu geliştirmeyi, toplum yaşam standardını yükseltmeyi, kapsamlı gelişmeyi sürdürmeyi, sürdürülebilir istikrarı teşvik etmeyi ve daha fazla ulusal ve küresel başarı elde etmeyi başardığını vurguladı.
Öte yandan Kalkınmadan Sorumlu Devlet Bakanı Uhud Er-Rumi,  Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan’ın vefat etmesiyle BAE’nin olağanüstü bir lider, şefkatli bir baba ve onurlu bir insanı kaybettiğine değinerek, Nahyan’ın  dönemi sırasında ülkesinin benzeri görülmemiş başarılar elde ederek küresel liderlik pozisyonuna ulaştığını kaydetti.

Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan ve babası
Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan’ın babasının yolunda devam ettiğini söyleyen Rumi, BAE’yi bölgede ve dünyada yüce bir hedef haline getirmeye odaklanmasının yanı sıra toplum ve gelecek nesiller için daha iyi bir gelecek inşa etmek için çaba gösterdiğini vurguladı.
Yapay Zeka, Dijital Ekonomi ve Uzaktan Çalışma Uygulamaları Devlet Bakanı Ömer bin Sultan el-Ulama da ülkesinin Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan’ın vefatıyla tüm dünyada büyük başarılar elde etmş bir liderini kaybettiğini söyledi.
Ulama, Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan’ın BAE’nin  çeşitli alanlarda küresel varlığını güçlendiren başarılara imza attığına dikkat çekerek bilgeliği, cömertliği ve halkına olan sevgisi sayesinde aldığı kararlar ve girişimlerin ülkenin tanık olduğu kalkınma sürecinin desteklenmesinde en önemli rol oynadığına vurgu yaptı.

Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan, Umre sırasında.
BAE Eğitim Bakanı Hüseyin el Hammadi, BAE Devlet Başkanı Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan’ın vefatı sebebiyle derin bir üzüntü yaşadığını belirterek  Nahyan’ın iyi bir baba ve iyi bir lider olduğunu kaydetti.
BAE'nin Nahyan döneminde yüksek küresel insani, eğitim, ekonomik ve gelişimsel başarılar elde ettiğine değinen Hammadi, ülkesinin bu süreçte hayatın çeşitli alanlarında kendisini ön plana çıkaran atılımlar gerçekleştirdiğini bildirdi.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.