Nükleer müzakerelerle ilgili özel girişimlerde bulunan İran, ABD’nin yanıtı bekleniyor

Hatibzade: Borrell’in açıklamalarındaki olumlu yönlere odaklanmalıyız

Hatibzade, casuslukla suçlanan İran-İsveç çifte vatandaşı akademisyen Ahmed Rıza Celali'nin infazının ertelenebileceğini söyledi. İsveçli akademisyeni desteklemek için Stockholm'da düzenlenen bir gösteri. (EPA)
Hatibzade, casuslukla suçlanan İran-İsveç çifte vatandaşı akademisyen Ahmed Rıza Celali'nin infazının ertelenebileceğini söyledi. İsveçli akademisyeni desteklemek için Stockholm'da düzenlenen bir gösteri. (EPA)
TT

Nükleer müzakerelerle ilgili özel girişimlerde bulunan İran, ABD’nin yanıtı bekleniyor

Hatibzade, casuslukla suçlanan İran-İsveç çifte vatandaşı akademisyen Ahmed Rıza Celali'nin infazının ertelenebileceğini söyledi. İsveçli akademisyeni desteklemek için Stockholm'da düzenlenen bir gösteri. (EPA)
Hatibzade, casuslukla suçlanan İran-İsveç çifte vatandaşı akademisyen Ahmed Rıza Celali'nin infazının ertelenebileceğini söyledi. İsveçli akademisyeni desteklemek için Stockholm'da düzenlenen bir gösteri. (EPA)

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Said Hatibzade, ‘nükleer anlaşmayı’ canlandırmaya yönelik çabaların, Avrupa Birliği koordinatörü Enrique Mora'nın Tahran ziyaretinin ardından ‘birkaç adım ilerlediğini’ belirtti ancak topu ABD’nin sahasına atarak, Tahran’ın, Avrupa Birliği'nin '2015 nükleer anlaşmasıyla' ilgili özel çözüm teklifleri konusunda ABD'den yanıt beklediğini söyledi.  
İran resmi medyasında yer alan haberlere göre, Hatibzade haftalık basın toplantısında, ülkesinin özel girişimlerle ciddi ve sonuç odaklı müzakereler yaptığını, son bir haftada 48 saat boyunca İranlı Başmüzakereci Ali Bakıri Kani ile Avrupa Birliği koordinatörü Enrique Mora’nın defalarca görüştüğünü kaydetti. Hatibzade, "ABD, önerilen çözümlerden bazılarına yanıt verirse, tüm tarafların Viyana'ya döndüğü konumda olabiliriz. ABD, siyasi kararını alır ve bugün açıklarsa, müzakerelerin ilerlemesinde önemli bir adım atabileceğimizi söyleyebiliriz. İran’ın girişimleri uygulanabilirdir, görünen o ki Avrupa Birliği tarafından da uygulanabilir bulunacaktır. Washington’ın kararını bekliyoruz, Mora’nın Tahran ziyareti öncesinden daha iyi bir konumdayız" diye konuştu. 
İran'a uygulanan ekonomik yaptırımların hafifletilmesi karşılığında İran'ın nükleer programını kısıtlamasını öngören ‘2015 nükleer anlaşmasının’ yeniden canlandırılması yönünde Viyana’da yürütülen müzakerelerde mart ayında anlaşmaya yaklaşılmıştı. Anlaşma taslağı hazır olduğunda Rusya anlaşmanın İran’la ilişkilerini etkilemeyeceğine dair güvence talep etti, bu engelin aşılmasının ardından ise İran’ın Devrim Muhafızları Ordusu’nun ABD’nin terör listesinden çıkarılması talebi yeni bir sorun oluşturarak müzakerelerin mart ayında dondurulmasına neden oldu. İran öncesinde ‘balistik füze programı ve bölgesel faaliyetlerinin’ müzakere konusu edilmesine karşı çıkmıştı. Geçtiğimiz hafta Avrupa Birliği'nin İran ile nükleer müzakereler koordinatörü Enrique Mora Tahran'ı ziyaret ederek nükleer müzakereleri yeniden başlattı.   
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borell, Financial Times gazetesine yaptığı açıklamada, Devrim Muhafızları'nın terör örgütleri listesinden çıkarılacağı ancak bazı kollarının listede kalmaya devam edeceği bir çözüm senaryosu üzerinde çalıştığını söylemişti. ABD kamuoyunda ‘nükleer anlaşmayı’ destekleyen çevreler, Devrim Muhafızları’nın ‘terör listesinden’ kaldırılması ve Kudüs Gücü’nün listede kalmaya devam etmesi gibi bir orta yol bulunması önerisinde bulunmuştu. İran Devrim Muhafızları Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Alirıza Tengsiri 21 Nisan'da, Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin intikamından vazgeçilmesi karşılığında Devrim Muhafızları’nın ‘terör listesinden’ kaldırılması gibi teklifleri reddettiklerini duyurmuştu.  
İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Said Hatibzade, Enrique Mora’nın ziyaretinin, AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde varılan uzlaşının ardından geldiğini söyledi. Borell yaklaşık iki hafta önce Abdullahiyan’ı, Viyana’daki duraksama sürecinin uzamasının olumsuz sonuçları konusunda uyarmıştı. Mora’nın Tahran’dan dönüşünden saatler sonra Borrell, AB temsilcisinin Tahran’da sağladığı ilerlemenin, nükleer müzakerelerin yeniden başlamasına yetecek kadar olumlu olduğunu duyurdu. Borrell, Almanya'da devam eden G7 Dışişleri Bakanları Toplantısı'nın girişinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bu gibi sorunlar bir gecede çözülmez, önemli olan Mora'nın İran'daki misyonunun sonucu. Beklendiğinden daha iyi gitti. Müzakereler durmuştu ama şimdi yeniden başladı. Dolayısıyla seyahati çok verimliydi” diye konuştu. Mora’nın ziyareti son bulmadan saatler önce Fransız bir diplomatik kaynak, ABD'nin yakın bir zamanda Devrim Muhafızlarını ‘terör örgütleri listesinden’ çıkarmayı kabul etme şansının düşük olduğunu söyledi. Ayrıca, Borrell'in iyimser ifadeleri, Reuters haber ajansının, Batılı yetkililerin 2015 anlaşmasını yeniden canlandırma olasılığı konusunda umudunu büyük ölçüde yitirdiği ve bu durumun onları İran'ın nükleer ilerlemesini nasıl kısıtlayacaklarını düşünmeye sevk ettiği yönündeki aktarımlarıyla çelişiyor.  
Borrell’in açıklamaları sorulan Said Hatibzade, “Borrell’in açıklamalarındaki olumlu yönlere odaklanmalıyız, müzakerelerde bir veya iki konuda anlaşmazlıklar olması doğaldır, nihayetinde mektup alışverişi (Washington’la) herhangi bir aşamada kesintiye uğramadı” dedi. İsrail’in Devrim Muhafızları’nın ‘terör listesinden’ çıkarılmaması yönündeki çabalarını eleştiren Hatibzade, ‘’Ne zaman diplomasi alanında bir girişim olsa ya da inisiyatif alınsa, İsrail bu girişimleri engellemek için hamleler yapıyor, bu yeni bir şey değil’’ ifadelerini kullandı.  
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price cuma günü yaptığı açıklamada, “Bu noktada anlaşma hala belirsiz, anlaşmayı hızlı bir şekilde sonuçlandırmak isteyip istemediğine karar vermek İran'a kalmış’’ dedi. Batılı diplomatlar, İran'ın nükleer programını mevcut hızda geliştirmeye devam ederse, geçen her sürenin anlaşmaya geri dönmenin yararının o kadar az olacağından endişe ediyor. Tahran yönetimi nükleer müzakerelerde, Devrim Muhafızları dosyasının yanı sıra ABD’nin anlaşmadan çekilmeyeceğine dair garanti talep etmekteydi, ayrıca bildirilmeyen bölgelerdeki uranyum izlerine dair soruşturmanın kapatılması da Tahran’ın talepleri arasında yer alıyor.  



Lübnan'daki Birleşmiş Milletler gücü, askerlerinden birinin İsrail ateşiyle yaralandığını duyurdu

Lübnan-İsrail sınırına yakın bir noktada UNIFIL askerleri ve Lübnan askerleri (Reuters)
Lübnan-İsrail sınırına yakın bir noktada UNIFIL askerleri ve Lübnan askerleri (Reuters)
TT

Lübnan'daki Birleşmiş Milletler gücü, askerlerinden birinin İsrail ateşiyle yaralandığını duyurdu

Lübnan-İsrail sınırına yakın bir noktada UNIFIL askerleri ve Lübnan askerleri (Reuters)
Lübnan-İsrail sınırına yakın bir noktada UNIFIL askerleri ve Lübnan askerleri (Reuters)

Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü (UNIFIL), dün güney Lübnan'daki mevzilerinden birinin yakınında İsrail'in düzenlediği saldırıda bir askerinin yaralandığını duyurdu ve İsrail'e "saldırgan davranışlarına son vermesi" çağrısını yineledi.

Bu, İsrail ve Lübnan arasında tampon güç olarak görev yapan ve İsrail ile Hizbullah arasındaki bir yıllık ateşkesi desteklemek için Lübnan ordusuyla iş birliği yapan UNIFIL'in güney Lübnan'da bildirdiği son olaydır.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre UNIFIL açıklamasında, "Bu sabah, Mavi Hat'ın güneyinde, Bastra köyünde yoldaki bir engeli inceleyen UNIFIL devriyesinin yakınlarına İsrail ordusunun mevzilerinden ağır makineli tüfek ateşi açıldı. Ateş, yakınlarda bir el bombasının patlamasının ardından başladı" ifadeleri yer aldı.

UNIFIL şöyle devam etti: "UNIFIL mülkünde herhangi bir hasar meydana gelmese de silah sesleri ve patlama nedeniyle barış gücü mensuplarından biri hafif bir beyin sarsıntısı geçirdi."

UNIFIL ayrıca dün, Lübnan'ın güneyindeki Kfarşuba kasabasında başka bir olayın yaşandığını bildirdi ve rutin operasyonel görev yürüten bir başka barış gücü devriyesinin, mevzilerinin yakınlarında İsrail tarafından ateş açıldığını belirtti.

Bu ayın başlarında UNIFIL, İsrail güçlerinin Lübnan'ın güneyinde barış güçlerine ateş açtığını bildirmişti.

UNIFIL, geçtiğimiz ay İsrail askerlerinin Güney Lübnan'daki güçlerine ateş açtığını bildirirken, İsrail ordusu barış güçlerini yanlışlıkla "şüpheli" olarak algıladığını ve onlara uyarı ateşi açtığını belirtti.

Ekim ayında UNIFIL, personelinden birinin Güney Lübnan'daki BM mevzisinin yakınlarına atılan bir İsrail el bombası nedeniyle yaralandığını bildirdi; bu, bir ay içinde yaşanan üçüncü benzer olaydı.

UNIFIL, barış güçlerine yönelik veya yakınlarında yapılan saldırıların, Kasım 2024 ateşkesinin temelini oluşturan BM Güvenlik Konseyi Kararı 1701'in "ciddi ihlalleri" olduğunu belirtti.

İsrail ordusuna, "Mavi Hat boyunca veya yakınında barış ve istikrar için çalışan barış güçlerine yönelik saldırgan davranışlarını ve saldırılarını durdurması" çağrısını yineledi.

İsrail, ateşkes anlaşmasına rağmen Lübnan topraklarına düzenli saldırılar düzenlemeye devam ediyor ve Hizbullah mevzilerini ve personelini hedef aldığını, onları yeniden silahlandıklarını iddia ederek suçluyor. İsrail ayrıca Güney Lübnan'ın stratejik açıdan önemli beş bölgesinde askeri varlığını sürdürüyor.


Mısır, Gazze anlaşmasının engellenmesine ve yeniden inşa çabalarının parçalanmasına karşı uyarıda bulundu

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)
TT

Mısır, Gazze anlaşmasının engellenmesine ve yeniden inşa çabalarının parçalanmasına karşı uyarıda bulundu

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)

Arabulucuların, Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının hayata geçirilmesi için yürüttüğü çabalar sürerken, Mısır’dan bu sürecin önümüzdeki ocak ayında yürürlüğe girmesinin engellenebileceğine dair endişe ve uyarılar geliyor.

Uzmanlara göre, Gazze Şeridi’nin yeniden inşa çabalarının parçalanmasına, bölgenin bölünmesine ya da İsrail’in Gazze Şeridi’nde konuşlandırılacak istikrar güçlerine ilişkin şartlar dayatmasına karşı çıkan Mısır’ın bu tutumu, 29 Aralık’ta ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılması planlanan görüşme öncesinde İsrail üzerinde baskı oluşturmayı amaçlayan önemli mesajlar içeriyor. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, Mısır’ın söz konusu mesajları ışığında Washington’un ikinci aşamanın başlatılması yönünde baskı yapmasını beklediklerini dile getirdi.

Diğer yandan Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul dün yaptığı açıklamada, Almanya’nın Gazze için öngörülen barış planı kapsamında gelecek ay konuşlandırılması beklenen uluslararası istikrar gücüne, öngörülebilir gelecekte katılmayacağını duyurdu.

Bu gelişme, Mısır’ın endişelerini daha da güçlendirdi. Mısır Cumhurbaşkanlığı Devlet Enformasyon Servisi Başkanı Ziya Raşvan, Netanyahu’yu, ‘anlaşmada yer almamasına rağmen ikinci aşamayı direnişin silahsızlandırılması şartına indirgemeye çalışmakla’ suçladı. Raşvan, İsrail’in, istikrar gücünü, silahsızlandırma gibi yetki alanı dışındaki rollerle sürece dahil etmeye çalıştığını, buna da katılımcı ülkelerin onay vermeyeceğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Kahire el-İhbariyye televizyonundan aktardığına göre Raşvan, perşembe günü yaptığı açıklamada, “Netanyahu’nun girişimleri uygulamanın ertelenmesine ya da yavaşlatılmasına yol açabilir, ancak ikinci aşamayı durdurmayı başaramaz” dedi. Netanyahu’nun, Gazze’de ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesini engellemek ve Washington’u Tahran’la bir çatışmaya sürüklemek için her yolu denediğini ifade eden Raşvan, bunun Gazze Şeridi’nin yeniden alevlenmesine ve anlaşmanın ikinci aşamasının başarısız olmasına yol açabileceği uyarısında bulundu.

Öte yandan perşembe günü İsrail’in Ynet haber sitesi, bir askeri kaynağa dayandırdığı haberinde, Netanyahu’nun yıl bitmeden Trump ile yapacağı görüşmede, İran’ın balistik füze tehdidine ilişkin istihbarat bilgilerini paylaşacağını aktardı. Haberde, ABD’nin İran’ın balistik füze programını sınırlayacak bir anlaşmaya varamaması halinde İsrail’in İran’la karşı karşıya gelmek zorunda kalabileceği ifade edildi.

Farabi Siyasi Araştırmalar Merkezi Genel Sekreteri Dr. Muhtar Gubaşi, Mısır’dan gelen açıklamaların açık ve net olduğunu, İsrail ve Washington’a yönelik güçlü mesajlar içerdiğini söyledi. Gubaşi, Mısır’ın bu düzeyde doğrudan mesajlar vermesinin, Washington’un Kahire ile Tel Aviv arasında bir yakınlaşma noktası bulma arayışını gündemine almasına yol açtığını belirtti.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal da Mısır’ın açıklamalarının, İsrail’in durumu siyasi değil güvenlik merkezli bir bakış açısıyla kalıcı hale getirme çabasına dair gerçek kaygılar barındırdığını vurgulayarak, Washington’un bu duruma son vermek için daha ciddi adımlar atması umudunun dile getirildiğini ifade etti.

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki yıkılmış evlerin genel görünümü (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki yıkılmış evlerin genel görünümü (AFP)

Mısır’ın tutumu yalnızca endişelerle sınırlı kalmıyor, aynı zamanda açık uyarılar da içeriyor. Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, perşembe günü Mısır televizyonuna verdiği demeçte, Gazze konusunda iki ‘kırmızı çizgi’ bulunduğunu belirterek, “Birinci kırmızı çizgi, Batı Şeria ile Gazze Şeridi’nin birbirinden ayrılmamasıdır. Bu kesinlikle mümkün değildir. İki bölge, kurulacak Filistin devletinin bölünmez bir bütünüdür. İkinci kırmızı çizgi ise Gazze Şeridi’nin bölünmemesidir” dedi.

Abdulati, Gazze’nin kırmızı ve yeşil bölgelere ayrılmasına ya da İsrail’in doğrudan kontrolü altındaki bölgelerde yeniden imar sağlanırken, nüfusun yüzde 90’ının bulunduğu diğer bölgelerde Hamas gerekçesiyle insanların aç ve susuz bırakılmasına ilişkin söylemleri ‘saçmalık’ olarak nitelendirdi. Abdulati, “Bu tür senaryolar ne gerçekleşir ne de üzerinde uzlaşı sağlanır” ifadesini kullandı.

Bu çerçevede değerlendirmelerde bulunan Gubaşi, Mısır’ın kırmızı çizgiler ilan etmesinin net bir sınır anlamına geldiğini ve sahadaki bazı uygulamaların Kahire açısından kabul edilemez olduğunu vurguladı. Gubaşi, Mısır’ın bu mesajları özellikle bu dönemde vermesinin, arabulucuların ikinci aşamanın yakın zamanda başlatılması yönündeki çabalarını güçlendirmeyi amaçladığını belirterek, “Washington isterse istediğini yapar; özellikle de anlaşmayı baltalayan İsrail adımlarını durdurma konusunda baskı söz konusuysa” dedi.

Öte yandan Israel Hayom gazetesi perşembe günü yayımladığı haberinde, Netanyahu ile Trump arasında yapılması beklenen görüşmenin, Gazze’de ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik kaydedilen ilerlemeye ilişkin bir açıklamayla sonuçlanacağını yazdı.

Ziya Raşvan da mevcut göstergelerin, ABD yönetiminin ocak ayının başında ikinci aşamanın başlatılması yönünde kararını verdiğini ortaya koyduğunu söyledi. Raşvan, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı’nı kabul etmesinin, ikinci aşamanın fiilen başlatılmasına dair net bir işaret olmasının muhtemel olduğunu ifade etti.

Nizar Nazzal ise Netanyahu’nun Trump ile görüşmesinde, İsrail’in sarı hatta kalmasını, Gazze’nin bölünmesini ve İsrail kontrolündeki alanlarda yeniden imarın başlatılmasını savunan bir anlatıyı öne çıkarmaya çalışacağını öngördü. Nazzal, “Mısır’dan gelen bu uyarı niteliğindeki mesajlar, anlaşma sürecini aksatabilecek yeni engelleri ya da ABD-İsrail uyumunu önlemeye yönelik ön alıcı bir adım niteliği taşıyor” değerlendirmesinde bulundu.


Halep'te SDG ve hükümet güçleri arasında çatışmalar yaşandı

Suriye polisi, Halep'te bir DEAŞ hücresine karşı düzenlenen güvenlik operasyonunda (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi, Halep'te bir DEAŞ hücresine karşı düzenlenen güvenlik operasyonunda (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Halep'te SDG ve hükümet güçleri arasında çatışmalar yaşandı

Suriye polisi, Halep'te bir DEAŞ hücresine karşı düzenlenen güvenlik operasyonunda (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi, Halep'te bir DEAŞ hücresine karşı düzenlenen güvenlik operasyonunda (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye devlet televizyonu dün, Halep'teki bir güvenlik kontrol noktasında Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından açılan keskin nişancı ateşi sonucu İç Güvenlik Güçleri mensubunun yaralandığını bildirdi. Bu arada, Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), ordunun Halep kırsalındaki Tişrin Barajı'ndaki mevzilerine doğru SDG tarafından fırlatılan insansız hava araçlarını düşürdüğünü bildirdi.

Televizyon haberinde ayrıca, Halep'in Eşrefiye mahallesinde konuşlanmış SDG savaşçılarının Şihane kavşağı kontrol noktasında İç Güvenlik Güçleri personeline ateş açtığı da belirtildi.

Halep’teki iç güvenlikten sorumlu Albay Muhammed Abdülgani, “anlaşmaların yeni bir ihlali olarak, Halep'in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinde konuşlanmış SDG milislerine bağlı keskin nişancılar, sivillerin giriş çıkışlarını denetleyen kontrol noktası personelinin görevini yerine getirdiği sırada İçişleri Bakanlığı kontrol noktalarından birini hedef aldı” açıklamasını yaptı.

Suriye İçişleri Bakanlığı'na göre Gani, “Bu saldırı sonucunda personelimizden biri yaralandı, kendisine hemen ilk yardım yapıldı ve tedavi için bir sağlık merkezine sevk edildi. Ateş kaynakları, belirlenmiş prosedürlere göre etkisiz hale getirildi ve susturuldu” ifadelerini kullandı.

SDG ise “Şam hükümetine bağlı grupların güçlerine iki roket attığını” belirtti.

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) yaptığı açıklamada, “Bu saldırıya karşılık olarak güçlerimiz, meşru öz savunma hakkı çerçevesinde sınırlı bir şekilde karşılık verdi” derken, aynı zamanda “durumu kontrol altına almak ve herhangi bir tırmanmayı önlemek için ilgili taraflarla sürekli iletişim halinde olma ve itidale bağlı kalma taahhüdünü” de teyit etti.

, Suriye devlet televizyonu, dün erken saatlerde Halep-Rakka yolunda gümrük devriyesine yönelik kimliği belirsiz saldırganlar tarafından düzenlenen saldırıda birkaç personelin yaralandığını bildirmişti.

Suriye televizyonu ayrıca, İç Güvenlik Güçlerinden bir askerin "Halep şehrindeki bir güvenlik kontrol noktasında SDG'ye ait keskin nişancı ateşiyle yaralandığını" da duyurdu.

Halep vilayetindeki iç güvenlikten sorumlu Muhammed Abdulgani, perşembe günü yaptığı açıklamada, güçlerinin Genel İstihbarat Müdürlüğü ile iş birliği içinde, "son dönemde üyelerinin yakından izlenmesinin ardından" vilayette "DEAŞ'a bağlı terör hücresine" karşı hedefli bir operasyon gerçekleştirdiğini duyurdu.

Abdulgani, operasyon sonucunda hücrenin tamamen dağıtıldığını, üç üyesinin tutuklandığını ve vatandaşların ve vilayetin güvenliğini istikrarsızlaştırmayı amaçlayan "terörist" eylemlerde kullanılmak üzere tasarlanmış silah, mühimmat ve malzemelerin ele geçirildiğini belirtti.

Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab ise bakanlık güçlerinin Genel İstihbarat Müdürlüğü ve uluslararası ortaklarla "iyi planlanmış bir taktik ve üst düzey koordinasyon" sayesinde, DEAŞ terör örgütünün bir liderini tutuklamayı ve bir diğerini de 24 saatten kısa bir sürede "etkisiz hale getirmeyi" başardığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı’ndan (SANA) aktardığına göre İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Muhammed Şahade adlı DEAŞ liderinin "bölgenin güvenliğine ve halkının emniyetine doğrudan tehdit oluşturduğunu" belirtti.

Suriye İçişleri Bakanlığı'ndan bir kaynak çarşamba günü devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, bir güvenlik operasyonu sonucunda DEAŞ'ın "Şam valisi" olarak adlandırılan bir üyesinin tutuklandığını söyledi.