Nükleer müzakerelerle ilgili özel girişimlerde bulunan İran, ABD’nin yanıtı bekleniyor

Hatibzade: Borrell’in açıklamalarındaki olumlu yönlere odaklanmalıyız

Hatibzade, casuslukla suçlanan İran-İsveç çifte vatandaşı akademisyen Ahmed Rıza Celali'nin infazının ertelenebileceğini söyledi. İsveçli akademisyeni desteklemek için Stockholm'da düzenlenen bir gösteri. (EPA)
Hatibzade, casuslukla suçlanan İran-İsveç çifte vatandaşı akademisyen Ahmed Rıza Celali'nin infazının ertelenebileceğini söyledi. İsveçli akademisyeni desteklemek için Stockholm'da düzenlenen bir gösteri. (EPA)
TT

Nükleer müzakerelerle ilgili özel girişimlerde bulunan İran, ABD’nin yanıtı bekleniyor

Hatibzade, casuslukla suçlanan İran-İsveç çifte vatandaşı akademisyen Ahmed Rıza Celali'nin infazının ertelenebileceğini söyledi. İsveçli akademisyeni desteklemek için Stockholm'da düzenlenen bir gösteri. (EPA)
Hatibzade, casuslukla suçlanan İran-İsveç çifte vatandaşı akademisyen Ahmed Rıza Celali'nin infazının ertelenebileceğini söyledi. İsveçli akademisyeni desteklemek için Stockholm'da düzenlenen bir gösteri. (EPA)

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Said Hatibzade, ‘nükleer anlaşmayı’ canlandırmaya yönelik çabaların, Avrupa Birliği koordinatörü Enrique Mora'nın Tahran ziyaretinin ardından ‘birkaç adım ilerlediğini’ belirtti ancak topu ABD’nin sahasına atarak, Tahran’ın, Avrupa Birliği'nin '2015 nükleer anlaşmasıyla' ilgili özel çözüm teklifleri konusunda ABD'den yanıt beklediğini söyledi.  
İran resmi medyasında yer alan haberlere göre, Hatibzade haftalık basın toplantısında, ülkesinin özel girişimlerle ciddi ve sonuç odaklı müzakereler yaptığını, son bir haftada 48 saat boyunca İranlı Başmüzakereci Ali Bakıri Kani ile Avrupa Birliği koordinatörü Enrique Mora’nın defalarca görüştüğünü kaydetti. Hatibzade, "ABD, önerilen çözümlerden bazılarına yanıt verirse, tüm tarafların Viyana'ya döndüğü konumda olabiliriz. ABD, siyasi kararını alır ve bugün açıklarsa, müzakerelerin ilerlemesinde önemli bir adım atabileceğimizi söyleyebiliriz. İran’ın girişimleri uygulanabilirdir, görünen o ki Avrupa Birliği tarafından da uygulanabilir bulunacaktır. Washington’ın kararını bekliyoruz, Mora’nın Tahran ziyareti öncesinden daha iyi bir konumdayız" diye konuştu. 
İran'a uygulanan ekonomik yaptırımların hafifletilmesi karşılığında İran'ın nükleer programını kısıtlamasını öngören ‘2015 nükleer anlaşmasının’ yeniden canlandırılması yönünde Viyana’da yürütülen müzakerelerde mart ayında anlaşmaya yaklaşılmıştı. Anlaşma taslağı hazır olduğunda Rusya anlaşmanın İran’la ilişkilerini etkilemeyeceğine dair güvence talep etti, bu engelin aşılmasının ardından ise İran’ın Devrim Muhafızları Ordusu’nun ABD’nin terör listesinden çıkarılması talebi yeni bir sorun oluşturarak müzakerelerin mart ayında dondurulmasına neden oldu. İran öncesinde ‘balistik füze programı ve bölgesel faaliyetlerinin’ müzakere konusu edilmesine karşı çıkmıştı. Geçtiğimiz hafta Avrupa Birliği'nin İran ile nükleer müzakereler koordinatörü Enrique Mora Tahran'ı ziyaret ederek nükleer müzakereleri yeniden başlattı.   
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borell, Financial Times gazetesine yaptığı açıklamada, Devrim Muhafızları'nın terör örgütleri listesinden çıkarılacağı ancak bazı kollarının listede kalmaya devam edeceği bir çözüm senaryosu üzerinde çalıştığını söylemişti. ABD kamuoyunda ‘nükleer anlaşmayı’ destekleyen çevreler, Devrim Muhafızları’nın ‘terör listesinden’ kaldırılması ve Kudüs Gücü’nün listede kalmaya devam etmesi gibi bir orta yol bulunması önerisinde bulunmuştu. İran Devrim Muhafızları Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Alirıza Tengsiri 21 Nisan'da, Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin intikamından vazgeçilmesi karşılığında Devrim Muhafızları’nın ‘terör listesinden’ kaldırılması gibi teklifleri reddettiklerini duyurmuştu.  
İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Said Hatibzade, Enrique Mora’nın ziyaretinin, AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde varılan uzlaşının ardından geldiğini söyledi. Borell yaklaşık iki hafta önce Abdullahiyan’ı, Viyana’daki duraksama sürecinin uzamasının olumsuz sonuçları konusunda uyarmıştı. Mora’nın Tahran’dan dönüşünden saatler sonra Borrell, AB temsilcisinin Tahran’da sağladığı ilerlemenin, nükleer müzakerelerin yeniden başlamasına yetecek kadar olumlu olduğunu duyurdu. Borrell, Almanya'da devam eden G7 Dışişleri Bakanları Toplantısı'nın girişinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bu gibi sorunlar bir gecede çözülmez, önemli olan Mora'nın İran'daki misyonunun sonucu. Beklendiğinden daha iyi gitti. Müzakereler durmuştu ama şimdi yeniden başladı. Dolayısıyla seyahati çok verimliydi” diye konuştu. Mora’nın ziyareti son bulmadan saatler önce Fransız bir diplomatik kaynak, ABD'nin yakın bir zamanda Devrim Muhafızlarını ‘terör örgütleri listesinden’ çıkarmayı kabul etme şansının düşük olduğunu söyledi. Ayrıca, Borrell'in iyimser ifadeleri, Reuters haber ajansının, Batılı yetkililerin 2015 anlaşmasını yeniden canlandırma olasılığı konusunda umudunu büyük ölçüde yitirdiği ve bu durumun onları İran'ın nükleer ilerlemesini nasıl kısıtlayacaklarını düşünmeye sevk ettiği yönündeki aktarımlarıyla çelişiyor.  
Borrell’in açıklamaları sorulan Said Hatibzade, “Borrell’in açıklamalarındaki olumlu yönlere odaklanmalıyız, müzakerelerde bir veya iki konuda anlaşmazlıklar olması doğaldır, nihayetinde mektup alışverişi (Washington’la) herhangi bir aşamada kesintiye uğramadı” dedi. İsrail’in Devrim Muhafızları’nın ‘terör listesinden’ çıkarılmaması yönündeki çabalarını eleştiren Hatibzade, ‘’Ne zaman diplomasi alanında bir girişim olsa ya da inisiyatif alınsa, İsrail bu girişimleri engellemek için hamleler yapıyor, bu yeni bir şey değil’’ ifadelerini kullandı.  
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price cuma günü yaptığı açıklamada, “Bu noktada anlaşma hala belirsiz, anlaşmayı hızlı bir şekilde sonuçlandırmak isteyip istemediğine karar vermek İran'a kalmış’’ dedi. Batılı diplomatlar, İran'ın nükleer programını mevcut hızda geliştirmeye devam ederse, geçen her sürenin anlaşmaya geri dönmenin yararının o kadar az olacağından endişe ediyor. Tahran yönetimi nükleer müzakerelerde, Devrim Muhafızları dosyasının yanı sıra ABD’nin anlaşmadan çekilmeyeceğine dair garanti talep etmekteydi, ayrıca bildirilmeyen bölgelerdeki uranyum izlerine dair soruşturmanın kapatılması da Tahran’ın talepleri arasında yer alıyor.  



Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
TT

Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)

Fas'taki Z kuşağı protestolarında gözaltına alınan gençlere kötü muamele edilmesi tepki çekti.

Guardian'ın irtibata geçtiği aile ve avukatlar, gözaltındaki gençlerin polis merkezlerinde dövüldüğünü, saatlerce yiyecek ve su verilmeden tutulduğunu ve bazı durumlarda kendilerine zorla ifade imzalatıldığını savunuyor.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir anne, 18 yaşındaki oğlunun protestolara katılmamasına rağmen iki aydan uzun süredir gözaltında tutulduğunu söylüyor:  

Oğlum bir eyleme bile katılmamıştı. Bir büfede yemek yerken gözaltına alındı. Tutuklanırken o kadar kötü dövüldü ki bazı dişleri kırıldı.

Anne, oğlunun polis merkezinde ifade tutanaklarını imzalamayı reddettiği için yeniden dövüldüğünü de sözlerine ekledi. 

Sivil toplum kuruluşu (STK) Fas İnsan Hakları Derneği (AMDH) de bazı kadın protestocuların taciz, hakaret ve cinsiyetçi söylemlere maruz kaldığını aktarıyor.  

Haberde, Agadir yakınlarındaki Lqliaa kasabasında 1 Ekim'de düzenlenen gösterilerde üç protestocunun güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürüldüğü iddiası da paylaşılıyor. 

Olayda 12 yaşındaki çocuklar da dahil 14 protestocunun yaralandığı belirtiliyor. Yetkililerse bir grup eylemcinin polis karakoluna saldırdığını, ekiplerin de buna karşılık verdiğini savunuyor. 

Uluslararası Af Örgütü'ne göre şimdiye dek protestolarla bağlantılı olarak 2 bin 400'den fazla kişi hakkında hukuki işlem başlatıldı. 

AMDH, duruşmalarda avukatların bulunmadığına, soruşturmaların yetersiz yürütüldüğüne ve masumiyet karinesinin uygulanmadığına dikkat çekiyor. Onlarca kişiye 15 yıla varan hapis cezaları verildiği aktarılıyor. Çocuklar da dahil birçok göstericinin davası sürüyor.

STK'nin Marakeş şubesinden Mustapha Elfaz, "Gençlerin polis gözetiminde işkence gördüklerine dair korkunç tanıklıklar duyduk" diyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Ahmed Benchemsi şunları söylüyor: 

Hükümet açıkça korktu ve herhangi bir muhalefet biçimine müsamaha göstermeyecekleri yönünde güçlü bir mesaj vermek için böyle bir baskıya başvurdu.

Eylülde patlak veren eylemlerde halk, en az 11 kentte yolsuzluğu protesto etmek için sokaklara dökülmüştü.

Göstericiler, Rabat yönetiminin sağlık ve eğitimi önemsemeyip uluslararası spor organizasyonlarına para akıttığını savunuyor. İspanya ve Portekiz'le birlikte 2030 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmaya hazırlanan ülkede "Stadyumlar burada, hastaneler nerede?" sloganları duyulmuştu. 

Z Kuşağı 212 ve Fas Gençliğinin Sesleri gibi örgütlerin liderlik ettiği protestolar barışçıl başlasa da güvenlik güçleriyle çatışmalar nedeniyle üç kişi yaşamını yitirmiş, 600'den fazla kişi yaralanmıştı.

Independent Türkçe, Guardian, News International


İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
TT

İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun aylarca beklettikten sonra Mısır ile yapılan en büyük doğal gaz anlaşmasına onay vermesi, iki lider arasında olası bir zirveye ilişkin İsrail basınında yeni iddialar doğurdu. Ancak Kahire cephesi sessizliğini koruyor.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığı bilgilere göre Netanyahu ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi arasında ABD’de bir görüşme düzenlenmesi gündemde. Ancak sürece yakın Mısırlı bir kaynak, böyle bir buluşmanın kolay olmayacağını belirterek, “Gaz anlaşması tek başına bunu sağlamaz. İsrail’in Gazze anlaşmasını uygulamada ilerleme göstermesi ve Mısır’ın güvenliğini garanti etmesi gerekir. Bölgedeki tansiyon bitmiş değil ve ekonomik çıkar niteliğindeki bir gaz anlaşması bu durumu değiştirmez” değerlendirmesinde bulundu.

CNN’e konuşan bir İsrailli kaynak, Netanyahu’nun gaz anlaşmasına yönelik ilanının “olası Netanyahu–Sisi görüşmesi için hazırlıkların bir parçası” olduğunu aktardı.

Netanyahu’nun bu ay içinde ABD’ye giderek Başkan Donald Trump ile Florida’daki Mar-a-Lago’da görüşmesi bekleniyor. Aynı kaynaklara göre, İsrail hükümeti anlaşmaya resmi onayı aylarca geciktirdikten sonra, sonunda Trump yönetiminin baskısıyla onay verdi. Washington yönetimi, Netanyahu ile Sisi’yi bir araya getirerek bölgesel barış girişimlerini ve “İbrahim Anlaşmaları”nın kapsamını genişletmek istiyor.

Netanyahu çarşamba gecesi yaptığı televizyon konuşmasında, “İsrail tarihindeki en büyük gaz anlaşmasına onay verdim. Anlaşmanın değeri 112 milyar şekel (34.7 milyar dolar). Bunun 58 milyar şekeli (18 milyar dolar) devlet hazinesine girecek” açıklamasını yaptı ve anlaşmanın Amerikan Chevron şirketi ile İsrailli ortaklar üzerinden Mısır’a gaz ihracatını içerdiğini söyledi.

wscf
Deyr el-Belah’taki geçici Filistinli kampından bir kare (AFP)

İsrail ve Mısır, 1979’da barış anlaşması imzalamış olsa da iki lider yaklaşık on yıldır kamuoyu önünde görüşmedi. Kahire’den ise söz konusu iddialara ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Mısırlı düşünür Abdülmünim Said, olası zirveye dair, “Benim için geçerli olan sadece Kahire’den gelen açıklamalardır” diyerek, gaz onayının barış sürecini canlandırıp canlandıramayacağının belirsiz olduğunu ifade etti. Said, “Bu durum sadece ekonomik bir anlaşma olarak kalabilir ve siyasi sonuç doğurmayabilir” dedi.

İsrail medyası ise iddiayı güçlendiren haberlerle çıktı. İsrail Kamu Yayın Kurumu, anlaşmanın Netanyahu ile Sisi arasında bu ay sonunda Florida’da bir görüşme ihtimalini doğurduğunu yazdı. Yedioth Ahronoth ve Kanal 12 de anlaşmanın Netanyahu–Trump–Sisi üçlü zirvesinin önünü açabileceğini aktardı; ayrıca Mısırlı tarafın, görüşmeye katılmak için anlaşma onayını şart koştuğunu belirtti.

Haberlere göre iki lider savaşın başlangıcından bu yana kamuoyuna açık şekilde konuşmadı ve taraflar arasındaki ilişkiler oldukça gergin. Kanal 12, Sisi’nin Temmuz ayında iç ve dış eleştirilere rağmen anlaşmayı kabul ettiğini, ancak İsrail hükümetinin beş ay boyunca süreci geciktirdiğini yazdı.

Aynı kaynaklara göre Mısır, Gazze’deki ateşkes sürecinde ilerleme sağlanmadan ve İsrail’in Gazze–Mısır sınır hattı olan Filadelfi Koridoru’ndan ve Nitsarim bölgesinden çekilmeden zirveye sıcak bakmıyor. Jerusalem Post da, gaz anlaşmasının üçlü zirve için gerekli siyasi tavizlerden yalnızca biri olduğunu kaydetti.

Mısırlı parlamenter Mustafa Bekri ise, gaz anlaşması ile olası liderler zirvesi arasında bağ kurulmasını reddetti. Bekri, İsrail kaynaklarından gelen iddialara itibar edilmemesi gerektiğini, esas olanın resmi Mısır tutumu olduğunu belirterek, “Mısır’ın pozisyonu nettir: Filistin halkının haklarının korunması ve Mısır’ın güvenliğinin garanti altına alınması vazgeçilmezdir” dedi.


Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
TT

Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)

Suriye hükümeti ile Ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yürütülen entegrasyon görüşmelerine ilişkin kaynaklar, tarafların yıl sonunda dolacak süre öncesinde tıkanan anlaşmayı ilerletmek için yoğun çaba gösterdiğini aktardı.

Şarku'l Avsat'ın sürece yakın Suriyeli, Kürt ve Batılı kaynaklardan edindiği bilgilere göre taraflar son günlerde temaslarını yoğunlaştırdı. Ancak görüşmelerdeki gecikmelerin yarattığı memnuniyetsizlik dikkat çekiyor. Kaynaklar, mevcut şartlarda anlaşmayı ileriye taşıyacak büyük bir sıçrama beklentisinin zayıf olduğunu belirtiyor.

Beş farklı kaynağa göre, geçici Suriye hükümeti, kuzeydoğu bölgesini kontrol eden Kürt güçlerine bir öneri sundu. Kaynaklar Şam yönetiminin söz konusu öneride, yaklaşık 50 bin savaşçıdan oluşan SDG’nin üç ana tümen ve daha küçük birlikler halinde yeniden yapılandırılmasına kapı araladığı bilgisini verdi.

Öneriye göre SDG, komuta zincirinin bir bölümünden vazgeçecek ve kontrol ettiği bölgeleri Suriye ordu birliklerine açacak.

Ancak kaynaklar, bu planın hayata geçip geçmeyeceğinin belirsiz olduğunu vurguladı. Birçok yetkili, yıl sonuna kısa süre kalmışken kapsamlı bir anlaşmaya varma ihtimalinin zayıf olduğunu, daha fazla müzakereye ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.