"Antik Roma'nın Viagrası"nın neden yok olduğu belirlendi

Silfiyum, Jül Sezar'ın da favorisiydi

Bitki bugün Libya sınırları içinde yer alan ve Zeus Tapınağı'na ev sahipliği yapan Kirene antik kentinde yetişiyordu (Wikimedia Commons)
Bitki bugün Libya sınırları içinde yer alan ve Zeus Tapınağı'na ev sahipliği yapan Kirene antik kentinde yetişiyordu (Wikimedia Commons)
TT

"Antik Roma'nın Viagrası"nın neden yok olduğu belirlendi

Bitki bugün Libya sınırları içinde yer alan ve Zeus Tapınağı'na ev sahipliği yapan Kirene antik kentinde yetişiyordu (Wikimedia Commons)
Bitki bugün Libya sınırları içinde yer alan ve Zeus Tapınağı'na ev sahipliği yapan Kirene antik kentinde yetişiyordu (Wikimedia Commons)

Antik Roma’da silfiyum adı verilen, Jül Sezar’ın da çok sevdiği silfiyum bitkisinin neden aniden ortadan kaybolduğu anlaşıldı.
Tarihi kayıtlar, Romalıların bu bitkiyi parfüm, ilaç, afrodizyak olarak kullandığını ve hemen hemen her yemeğe döktükleri bir çeşniye dönüştürdüklerini gösteriyor.
Bitkinin son derece değerli olduğu ve Sezar’ın yarım tondan fazla silfiyum stokladığı biliniyor.
Ancak bu değerli bitkinin soyu İmparator Nero zamanında, yaklaşık 2 bin yıl önce tükendi. O zamandan beri uzmanlar bunun nedenini çözmeye çalışıyor.
ABD’deki New Hampshire Üniversitesi'nden bilim insanları şimdi bu bitkinin insan kaynaklı iklim değişikliğinin ilk kurbanlarından biri olduğunu tespit etti.
Hakemli bilimsel dergi Frontiers in Conservation Science'da yayımlanan araştırma, kentsel büyümenin ve buna eşlik eden ormansızlaşmanın silfiyumun büyüdüğü yerel mikro iklimi değiştirdiğini gösterdi.
MÖ 630'da Kuzey Afrika bölgesini sömürgeleştiren Eski Yunanlılar, yüzyıllar boyunca silfiyum yetiştirmeye çalıştı ve başarısız oldu.
Araştırmanın yazarlarından Paul Robertson, "Nakil çalışmasının hayal kırıklıklarından bahsettiler. 'Bu aptal silphium bitkisi neden büyümüyor' diye sordular. Mikro-iklim gereksinimleri vardı ama bunu çözemediler" dedi.
Makalenin bir diğer yazarı Paul Pollaro, "Bitkinin tükenmekte olduğunu bildiklerine ve onu korumaya çalıştıklarına dair kanıtlar var. Ancak tüm bu taktikler nihayetinde önemsizdi çünkü artık mikro-iklimi değiştirmişlerdi" diye konuştu.
Silfiyum, Libya'nın verimli, ormanlık bir bölgesi olan Cabel El Akdar platosunun denize bakan, kuru tarafında yetişiyordu. Hasattan sonra Batı’ya ihraç ediliyordu.
Pollaro, "Bitkinin ne kadar önemli olduğunu anlatmak zor. Özellikle Romalılar buna takıntılıydı. Eski Libya'da sikkelerin ön yüzünde silfiyum, arka yüzünde tanrının veya imparatorun yüzü olan madeni paralar bastılar" ifadelerini kullandı.
 

Son derece değerli görülen bitki sikkeler üzerinde resmedilmişti (Wikimedia Commons)
Herodot ve Yaşlı Plinius gibi ünlü tarihçi ve yazarlar da bitki hakkında kapsamlı yazılar yazmıştı. Plinius ondan köpek ısırıkları, yılan zehri ve hemoroid tedavisi olarak övgüyle bahsetmişti.
Ayrıca bitkinin doğum kontrol yöntemi olarak da kullanıldığı ve afrodizyak etkisi nedeniyle "aşk iksiri" olarak görüldüğü düşünülüyor. Bu nedenle bitki "Antik Roma'nın Viagra'sı" diye niteleniyor.
Bitkinin ihracatı, zenginlik getirdi ve imparatorluğun topraklarını büyüttü. MÖ 90 civarında bölgenin kontrolünü ele geçiren Yunanlılar ve Romalılar, daha büyük ve daha iyi evler inşa etmek ve artan nüfus ve ekinler için arazi açma amacıyla platodaki ormanları kesmişti.
Ormansızlaşma, yağış modellerini değiştirerek silfiyumun büyüdüğü yamaçlarda erozyona neden olmuştu.
Pollaro, "Bir bakıma bitkinin değeri yok oluşunun da nedeniydi. Silfiyum olmasaydı bölge ekonomisi bu kadar büyüyemezdi" dedi.
Independent Türkçe, The Guardian, Frontiers in Conversation Science



Gençler ve sosyal medya

Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)
Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)
TT

Gençler ve sosyal medya

Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)
Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)

Sosyal medya kullanımı, özellikle gençler ve geç çocukluk dönemindeki çocuklar olmak üzere tüm aile üyeleri için bir tür günlük rutin haline geldi. Sanal da olsa sosyal ağların, gençleri psikolojik ve sosyal açıdan destekleyerek ve onları farklı yerlerdeki aile üyeleri ve sevdikleriyle bir araya getirerek duygusal farkındalıklarını geliştirmede önemli bir rol oynadığına şüphe yok.

Sosyal medya olgusunu ele alan çalışmaların çoğu esas olarak ergenler üzerindeki olumsuz etkisine odaklanmış olsa da, olumlu etkisi de yadsınamaz veya önemi küçümsenemez.

Sosyal iletişim

Bu alandaki en son çalışma bu yılın Ekim ayı başında Journal of Pediatrics'te yayımlandı ve Portekizli araştırmacılar tarafından Okul Çağındaki Çocuklarda Sağlık Davranışları üzerine yürütüldü. Bu araştırma 1998 yılından bu yana her 4 yılda bir Portekiz'de Dünya Sağlık Örgütü ile iş birliği içinde yürütülüyor. Çalışmada, sosyal medyanın -çeşitliliğine rağmen- kontrol edilebilen bir araçtan başka bir şey olmadığını ve iyi ya da sağlıklı veya yıkıcı bir şekilde kullanılmasının, internetin ortaya çıkmasından önce meydana gelen herhangi bir gelişme gibi korkunç sonuçlara yol açtığı açıklandı.

Olumsuz etkilerden duyulan korku - her ne kadar tamamen anlaşılabilir ve haklı olsa da- abartılı olabilir ve çocuklar ve ergenler için bir tür gözdağı yaratarak onları bu uygulamalarla başa çıkmaya psikolojik olarak hazır hale getirir.

Araştırmacılar çalışmayı yaşları 11 ile 13 ve 15 ile 18 arasında değişen 7 bin 643 ortaokul ve lise öğrencisi üzerinde gerçekleştirdi. Katılımcı öğrenciler, sosyal medyayı takip etme ile ilgili anket sonuçlarına dayanarak, 3 ana gruba ayrıldılar: birincisi en az takip edilen ve bu araçlara bağımlı olan, ikincisi orta düzeyde kullanım grubu ve üçüncüsü aşırı kullanım ve yüksek bağımlılık grubu.

Öğrencilere kaç saat ve ne kalitede uyudukları, sürekli uyumakta zorlanıp zorlanmadıkları, ayrıca günlük olarak ne oranda ve ne kadar süre egzersiz yaptıkları, beslenme alışkanlıkları, gencin yalnız mı yoksa başkalarıyla mı birlikte olduğu, aile üyeleri ve arkadaşlarıyla tartışmaya girip girmediği soruldu.

Gerginlik ve endişe duyguları ve öfke durumunda sözlü veya fiili şiddet uygulama olasılıkları da sorulan diğer sorular arasında yer aldı.

Sağlık ve davranışsal yönler

Sonuçlar, sosyal medyaya yoğun bir şekilde güvenen ve onu takip etmek için daha fazla zaman harcayan gençlerin uyumakta zorluk çektiğini, başkalarıyla iletişim kurmakta sorun yaşadığını, aile ve arkadaşlarıyla uyumsuzluk yaşadığını, sıklıkla şiddet içeren davranışlarda bulunduğunu ve çoğunun kötü ilişkilere sahip olduğunu gösterdi. Okuldaki öğretmenlerle ve gerçek toplantılardan çok çevrimiçi arkadaşlarla vakit geçirmeyi tercih ettikleri görüldü.

Erkeklerin aksine sosyal medyaya en çok bağımlı olanlar ise kızlardı. Daha büyük yaş grubundaki gençler de sosyal medyada çocuklardan daha fazla zaman geçiriyor; sigara, alkol ve yasaklı ilaç kullanımı gibi kendine zarar verme davranışlarına daha yatkın oluyorlardı.

Öte yandan, sosyal medyaya en az bağımlı olan gençlerin psikolojik durumlarının daha iyi olduğu, aileleri ve arkadaşlarıyla güçlü ve canlı ilişkiler kurdukları, uykusuzluk çekmedikleri ve organik sağlıklarının iyi olmasının yanı sıra öfke ve gerginlik gibi olumsuz duyguları daha iyi kontrol edebildikleri görüldü. Düzenli olarak daha uzun süre fiziksel aktivite yapmışlar, öğretmenleriyle iyi ilişkiler kurmuşlar ve çeşitli web sitelerini takip ederek vakit geçirmekten keyif almışlardı.

Çalışma, sosyal medyanın ergenleri etkileme derecesinde rol oynayan, başkalarına açık olmayı ve onlarla zorbalık ya da önyargı olmadan ilgilenmeyi teşvik eden çevre gibi dış faktörlerin yanı sıra ebeveynlerden ve akranlardan alınan psikolojik destek de dahil olmak üzere birçok faktör olduğunu doğruladı. İster okul arkadaşları ister aile üyeleri olsun. Çocuğun cinsiyeti, fiziksel aktivite oranı, psikolojik durumu ve maruz kaldığı baskılar gibi bireysel farklılıkların yanı sıra organik sağlığı, belirgin fiziksel kusurları ve ailenin mali ve sosyal düzeyi gibi her gence özgü faktörler de bulunuyor.

Çalışma, sosyal medyanın genç üzerindeki etkisini belirleyen şeyin kullanım yöntemi olduğunu, yani bu platformlarda geçirilen süreyi ve bununla uğraşmanın ne ölçüde bağımlılık yapıcı bir davranış olarak kabul edilebileceğini yalnızca bir eğlence ve insan iletişimi aracı olduğunu gösterdi. Ayrıca bu araçların çocuğun gerçek hayatını etkilediği yani onu çevreleyen toplumdan tamamen izole ettiği, başkalarıyla etkileşime girmeyi zorlaştırdığı ve gerçek arkadaş eksikliğini meydana getirdiği belirtildi.

Çalışma, gençlere psikolojik ve zihinsel sağlıklarını korumak için çeşitli sosyal medya mecralarını takip etmek ile diğer eğlence faaliyetleri arasında bir denge kurmaları ve gerçek ilişkilere alternatif olarak sanal ilişkilere güvenmemeleri gerektiği tavsiyesinde bulundu. Araştırmacılar, sosyal medya kullanımının, aile üyeleri, öğretmenler ve arkadaşlarla olumlu ilişkiler gibi belirli korunma araçlarının eşlik etmesi halinde sağlıklı bir davranış olabileceğini doğruladı. Çalışma, ebeveynlere gencin psikolojik sağlığını korumak için gence psikolojik destek sağlamalarını, çocuklarıyla yeterince zaman geçirmelerini, onları takip etmelerini ve mümkün olduğunca birlikte yemek yemelerini tavsiye etti.

Dr. Hani Remzi Avd (Danışman çocuk doktoru)