Kripto paralar 7. haftayı da kayıpla kapattı, piyasadan yaklaşık 1 trilyon dolar silindi

Yüksek enflasyon ve faiz ortamına ilişkin endişelerin yanı sıra sabit coinlerdeki istikrarsızlığın sıçraması ile kripto piyasalardaki kayıplar sürerken, son 7 haftada Bitcoin'in fiyatı yüzde 40'a yakın, Ethereum'un fiyatı yüzde 45 geriledi.

AA
AA
TT

Kripto paralar 7. haftayı da kayıpla kapattı, piyasadan yaklaşık 1 trilyon dolar silindi

AA
AA

Yüksek enflasyonist ortamda riskli varlıklardan kaçışın ivme kazanmasıyla kripto para piyasasında geçen yılın kasım ayında başlayan düşüş devam ederken, LUNA'da son yaşananlar nedeniyle güvenilirliğin sorgulandığı piyasada Bitcoin ve Ethereum üst üste 7'nci haftayı da kayıpla tamamladı.
Yapısı gereği ortaya çıktığı günden bu yana birçok kez sert iniş ve çıkışın yaşandığı kripto para piyasası, enflasyondaki artış ve bu paralelde oluşan yüksek faiz ortamı ile kasım ayından bu yana ağır darbe aldı.
Terra platformu tarafından bir dolara eşit olmak üzere tasarlanan kripto para UST'nin fiyatını dengelemek amacıyla çıkarılan stabil coin LUNA'da yaşananların ardından güvenin sorgulanması ise çöküşü hızlandırdı.
Gelinen noktada ilk 10'da gösterilen ve çok sayıda yatırımcısı bulunan LUNA'nın değerinin sıfırlanması ve Binance'den delist edilmesi, sabit coinlerdeki istikrarsızlığın piyasanın geneline sıçramasıyla sonuçlandı.
Bu gelişmelerle analiz şirketi Coinmarketcap'in verilerine göre, nisan başında 2,1 trilyon doları aşan kripto para piyasasının toplam değeri 1,2 trilyon dolar seviyelerine geriledi. Bitcoin 558,6 milyar dolarla en yüksek piyasa değerine sahip kripto varlık olurken, ikinci sırada 237,6 milyar dolarla Ethereum geliyor.

Bitcoin'deki düşüş 7 haftada yüzde 40'a dayandı
Blokzincir teknolojisine sahip kripto para birimi olan Bitcoin'in fiyatı, geçen yılın kasım ayında 69 bin doları aşarak rekor kırdı.
O tarihten bu yana düşüşe geçen Bitcoin'in fiyatı, bu ay piyasada oluşan istikrarsızlık ortamı ile 24 bin 500 dolara kadar gerileyerek 1,5 yılın en dip seviyesini gördü. Bitcoin'in fiyatı böylece zirvesinden yüzde 64,5 düşüş kaydetmiş oldu.
Bitcoin'in fiyatı mart sonunda kayıplarının bir kısmını telafi ederek 48 bin doların üzerini görse de o tarihten bu yana üst üste 7 haftayı da değer kaybıyla tamamladı ve 29 bin 100 dolar seviyelerinde dengelendi. Böylece, nisan başından bugüne kadar geçen 7 haftalık süreçte Bitcoin'in fiyatındaki kayıp yüzde 40'a dayandı.

Ethereum'un fiyatı 7 haftada yarıya yakın indi
Kripto paralar arasında en yüksek ikinci piyasa değerine sahip Ethereum'un fiyatı da geçen yılın kasım ayında 4 bin 870 dolarla zirveyi görmüş, o tarihten sonra düşüş trendine girmişti.
Sabit coinlerdeki düşüşün sıçramasıyla nisan başında bulunduğu 3 bin 590 dolar seviyelerinden 1.925 dolara kadar gerileyen Ethereum'un fiyatı, arka arkaya 7. haftayı da kayıpla kapatarak 1.960 dolar seviyesinde dengelendi. Ethereum'da söz konusu 7 haftanın kaybı yüzde 45 oldu.

Dijital varlıklar en önemli sınavını veriyor
Uzmanlar, kripto para piyasasının önemli bir parçası olan sabit coin Luna'nın çöküşünün, tüm sektör üzerinde hala öngörülemeyen etkilere sahip olduğunu belirtiyor.
Yüksek enflasyon ve faiz ortamı nedeniyle riskli varlıklardan kaçışın arttığı bir ortamda kripto varlıklara yönelik güvenin sorgulanmasının piyasadaki oynaklığı artırdığını vurgulayan uzmanlar, istikrarsızlığın giderilmesi açısından net bir düzenleyici mekanizmaya ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
Uzmanlar, ortaya çıktığı günden bugüne birçok hızlı iniş ve çıkışın deneyimlendiği kripto paralardaki son yaşananların, dijital varlık ekosistemi için en önemli sınavlardan biri olduğuna işaret ederek, yatırımcının risklerini iyi tartmaları gerektiğini kaydetti.



İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir araştırmaya göre çalışanların neredeyse üçte ikisi iş kaynaklı stres veya baskılar nedeniyle daha fazla alkol tüketiyor.

Alcohol Change UK'in 2 bin çalışanla yaptığı ankete göre, Birleşik Krallık'ta çalışanların yüzde 64'ü işle ilgili nedenlerden dolayı alkol kullandığını bildirdi. Son 12 ayda artan tüketimin arkasında iş stresi, baskı ve kaygı var.

Her 10 kişiden 4'ü işle ilgili kaygılar nedeniyle alkol tüketimini artırdığını söylerken, katılımcıların yüzde 38'i iş stresiyle başa çıkmak için daha fazla içtiğini belirtti.

Üçte birinden fazlası işyerindeki baskı veya son teslim tarihleri nedeniyle daha fazla içki içerken, yüzde 29'u iş güvensizliği nedeniyle alkol tüketiminin arttığını söyledi.

Alcohol Change UK araştırma grubunun danışmanlık ve eğitim müdürü Jane Gardiner şunları söyledi:

Yaptığımız işler son derece çeşitli olsa da bu araştırma geçen yıl birçoğumuzun işle ilgili stres, kaygı, baskı ve iş güvensizliğini yönetmek amacıyla daha fazla alkol aldığını gösteriyor. Ancak alkol, yetersiz uykudan akşamdan kalmalığa, yüksek tansiyondan depresyona kadar birçok sağlık sorununa yol açarak genel sağlığımıza ve refahımıza ciddi zararlar verebilir. Bazıları için kısa süreli bir rahatlama sağlasa da zaman içinde stres, kaygı ve baskı duygularını daha da kötüleştirmesi ve istesek bile kurtulması zor bir kendi kendini tedavi etme döngüsüne yol açması daha olası.

Alkol Farkındalık Haftası'nın başlangıcı münasebetiyle yayımlanan araştırma, çalışanların işyerinde alkol konusunda önleyici eylem ve eğitim taleplerini ortaya koydu.

Bu yılın teması "Alkol ve iş", çalışma ortamlarının ve baskıların içki içme şeklimizi nasıl etkileyebileceğine ve nasıl daha sağlıklı, daha kapsayıcı işyeri kültürleri oluşturabileceğimize odaklanıyor.

Ankete katılan her 10 çalışandan 8'inden fazlası, işverenlerin işyerinde alkol konusunu ele almada bazı sorumlulukları olduğuna inanıyor. Ancak üçte birinden fazlası işyerinde alkol yerine ruh sağlığı hakkında konuşurken kendini daha rahat hissettiğini söyledi.

Gardiner sözlerini şöyle sürdürdü:

Son yıllarda işyerlerinde ruh sağlığı alanında görülen ilerlemenin bir yansıması olarak, konuşmaları teşvik etmek, şefkat ve desteği artırıp damgalanmayı azaltmak için, çalışanlardan alkol farkındalığı ve eğitimi konusunda bu kadar güçlü bir iştah görmek çok cesaret verici. Olumlu olan şu ki, çalışanlar alkolle ilgili sorunlarda reaktif müdahale yerine önleyici ve proaktif yaklaşımın daha etkili olduğunu kabul ediyor gibi görünüyor. İşte bu tür bir destek, alkolü tabu olmaktan çıkarmaya başlayacak, içki içme alışkanlıklarımızın genel sağlığımız ve refahımız üzerindeki etkisine dair farkındalık yaratacak ve önlenebilir alkol zararlarını daha meydana gelmeden önleyecek.

Independent Türkçe