Anadolu Efes, üst üste ikinci kez Avrupa'nın en büyüğü oldu

Basketbol THY Avrupa Ligi Dörtlü Final'inde İspanya ekibi Real Madrid'i 58-57 mağlup eden Anadolu Efes, art arda 2. kez şampiyonluğa ulaştı.

AA
AA
TT

Anadolu Efes, üst üste ikinci kez Avrupa'nın en büyüğü oldu

AA
AA

Stark Arena'da oynanan karşılaşmada Micic ve Larkin ile skor üreten Anadolu Efes karşısında Tavares ile pota altını oldukça iyi kullanan Real Madrid, ilk çeyreği 15-14 önde tamamladı.
Karşılıklı basketlerle başlayan ikinci çeyrekte oyuna kenardan dahil olan oyuncuların kazandırdığı sayılarla etkili olan Real Madrid, soyunma odasına 34-29 üstün gitti.
İkinci yarının başında iki takım da skor üretmekte zorlandı. Real Madrid, hücumda düşük yüzdeyle oynayan Anadolu Efes önünde 25. dakikada farkı 9 sayıya çıkardı: 40-31. Toparlanarak 7-0'lık seri yakalayan lacivert-beyazlılar, 28. dakikada farkı 2'ye çekti: 40-38. 
Çeyreğin bitimine 33 saniye kala Poirier ile Anderson arasında tartışma yaşandı. Anderson ile girdiği ikili mücadelede Rudy Fernandez yerde kaldı. Daha sonra Poirier, üzerine yürüdüğü Anderson'u itti. Araya giren diğer oyuncular, gerginliği büyümeden önledi. Pozisyonu saha kenarındaki ekrandan izleyen hakemler, Anderson ve Poirier'i sportmenlik dışı faulle cezalandırdı. Real Madrid, son çeyreğe 42-40 önde girdi. 
Dördüncü ve son periyoda iyi başlayan Anadolu Efes, Micic'in isabetli dış atışıyla 32. dakikada skor üstünlüğünü eline geçirdi: 42-43. Kalan bölüm büyük bir heyecana sahne oldu. Causeur ve Llull ile etkili olan Real Madrid'e savunmada Singleton, hücumda ise Micic ve Pleiss ile karşılık veren Anadolu Efes, müsabakadan 58-57 galip ayrıldı ve şampiyon oldu. 
Üst üste 2. şampiyonluk
Anadolu Efes Basketbol Takımı, THY Avrupa Ligi'nde üst üste ikinci kez kupayı müzesine götürdü.
Avrupa basketbolunun kulüpler düzeyindeki en büyük organizasyonunda art arda 3. kez final maçına çıkan lacivert-beyazlılar, 2021'nin ardından bu sezon da mutlu sona ulaşmayı başardı.
Avrupa'da üçüncü kupa
Anadolu Efes, Avrupa kupalarında üçüncü şampiyonluğunu elde etti.
Lacivert-beyazlı takım, 1996 yılında Türk basketbol tarihinin ilk Avrupa kupasını müzesine götürmüştü. Başantrenör Aydın Örs yönetimindeki Anadolu Efes, 1996'da Avrupa Radivoj Koraç Kupası'nı kazanarak büyük bir başarıya imza atmıştı.
Ergin Ataman'ın başantrenörlüğünü yaptığı lacivert-beyazlılar, 2020-2021'de THY Avrupa Ligi'nde şampiyonluğa ulaşarak tarihe geçmişti.
Anadolu Efes, elde ettiği bu başarıyla Avrupa kupalarında 3. kez şampiyonluk ipini göğüsledi.
Üst üste iki şampiyonluk yaşayan 10. takım oldu
Anadolu Efes, Avrupa basketbolunun kulüpler düzeyindeki bir numaralı organizasyonunda üst üste iki kez şampiyonluğa ulaşan 10. takım olmayı başardı.
1958'den bu yana düzenlenen "Kupa 1"de Anadolu Efes'in yanı sıra ASK Riga, Real Madrid, Varese, Cantu, Cibona Zagreb, Milano, Jugoplastika, Maccabi Tel Aviv ve Olympiakos art arda 2 şampiyonluk elde etti.
Ergin Ataman, Avrupa'da 5. şampiyonluğu kazandı
Anadolu Efes'in başantrenör Ergin Ataman, bu şampiyonlukla Avrupa organizasyonlarında 5. kez kupa sevinci yaşadı.
Ataman, İtalya'nın Montepaschi Siena takımıyla 2002'de FIBA Saporta Kupası, Beşiktaş ile 2012'de FIBA EuroChallenge Kupası, Galatasaray ile 2016'da ULEB Avrupa Kupası ve Anadolu Efes ile 2021'de yine Avrupa Ligi şampiyonluğu elde etmişti.
Ataman, önemli başantrenörlerle aynı unvanı paylaştı
Ergin Ataman, Avrupa Ligi'nde üst üste 2 kez şampiyonluğa ulaşan 8. başantrenör oldu.
Bu organizasyonda Aleksander Gomelskiy (ASK Riga 1958, 1959, 1960), Pedro Ferrandiz (Real Madrid 1967, 1968), Aleksandar Nikolic (Varese 1972, 1973), Sandro Gamba (Varese 1975, 1976), Bozidar Maljkovic (Split 1989, 1990), Zeljko Obradovic (Joventut 1994, Real Madrid 1995) ve Pini Gershon (Maccabi Tel Aviv 2004, 2005) art arda şampiyonluklar yaşamıştı.
Türk basketbolunun Avrupa'da 12. kupası
Anadolu Efes, basketbolda Türkiye'ye 12. Avrupa kupasını getirmeyi başardı.
Lacivert-beyazlı takım, Avrupa'nın kulüpler düzeyindeki bir numaralı kupasını üst üste kazanan ilk Türk takımı oldu.
Türkiye, ilk Avrupa Ligi zaferini 2017'de Fenerbahçe'yle yaşamıştı. Türkiye'ye Anadolu Efes 1996'da Koraç Kupası'nı, Beşiktaş ise 2012'de FIBA Eurochallenge Kupası'nı getirmişti.
Galatasaray Odeabank 2016'da, Darüşşafaka ise 2018'de ULEB Avrupa Kupası'nı kazanmıştı. Bahçeşehir Koleji ise bu sezon FIBA Avrupa Kupası'nı müzesine götürdü.
Kadın basketbolunda Galatasaray 2009 ve 2018'de FIBA Avrupa Kupası'nda, 2014'te ise FIBA Avrupa Ligi'nde şampiyonluğa ulaşmıştı. Yakın Doğu Üniversitesi ise 2018'de FIBA Avrupa Kupası'nın sahibi olmuştu.
Finali Hidayet Türkoğlu da izledi
Real Madrid-Anadolu Efes maçını, Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) Başkanı Hidayet Türkoğlu da takip etti.
Stark Arena'da yerini alan Türkoğlu, müsabakayı TBF Başkan Vekili Ömer Onan ile izledi.
Real Madrid, ikincilikle yetindi
THY Avrupa Ligi Dörtlü Final'inin şampiyonluk maçında Anadolu Efes'e mağlup olan Real Madrid, ikinci oldu.
İspanya ekibi, Avrupa basketbolunun kulüpler düzeyindeki bir numaralı turnuvasını 9. kez ikinci tamamladı.
Eflatun-beyazlı takım, organizasyonda 10 kezle en fazla şampiyonluk yaşayan takım konumunda bulunuyor. 
Anadolu Efes, kupasını aldı
Anadolu Efes'in Real Madrid'e üstünlük kurarak şampiyonluğa ulaştığı müsabakanın ardından kupa töreni gerçekleştirildi.
Avrupa Ligi CEO'su Jordi Bertomeu, Avrupa basketbolunun kulüpler düzeyindeki en büyük kupasını, Anadolu Efes'in kaptanı Doğuş Balbay'a takdim etti. Doğuş Balbay, jest yaparak ikinci kaptan Bryant Dunston'ı yanına çağırdı ve kupayı ona verdi. ABD'li oyuncu takım arkadaşlarının yanına gelerek kupayı havaya kaldırdı.
Anadolu Efes'in oyuncuları ve teknik heyeti, saha ortasında büyük sevinç yaşadı. Basketbolcular, teknik heyet ve kulüp çalışanları, Avrupa şampiyonluğunu coşkuyla kutladı.
Lacivert-beyazlı kulübün başkanı Tuncay Özilhan da şampiyonluğun ardından büyük sevinç yaşadı.
Organizasyonda Real Madrid oyuncuları ile teknik heyetine de ikincilik ödülleri verildi.
Dörtlü Final'in MVP'si Micic
Anadolu Efes'in Sırp oyuncusu Vasilije Micic, Dörtlü Final'in En Değerli Oyuncusu (MVP) seçildi.
Real Madrid ile oynanan final maçında 23 sayı kaydeden Micic, lacivert-beyazlı takımın şampiyonluğa ulaşmasında önemli rol oynarken, üst üste iki yıl bu ödülün sahibi oldu.
Türk Hava Yolları tarafından da Micic'e 1 milyon mil hediye edildi.
Anadolu Efes'te 3. sezonunu geçiren Vasilije Micic, Avrupa Ligi'nde 2020-2021 sezonunun MVP'si unvanına da layık görülmüştü.
Bakan Kasapoğlu'ndan Anadolu Efes'e tebrik
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, THY Avrupa Ligi'nde sezonu şampiyon tamamlayan Anadolu Efes Basketbol Takımı'nı kutladı.
Bakan Kasapoğlu, THY Avrupa Ligi finalinde Real Madrid'i 58-57 yenerek şampiyon olan Anadolu Efes Basketbol Takımı için tebrik mesajı yayımladı.



Kum fırtınası, dayanıklılık ve zafer: Dakar Rallisi

2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)
2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)
TT

Kum fırtınası, dayanıklılık ve zafer: Dakar Rallisi

2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)
2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)

Adrenalin'den herkese merhaba, bu hafta gündeme ara verip motor sporlarının en zorlu mücadelelerinden biri olan Dakar Rallisi'ni inceliyoruz.

Dakar Rallisi, motor sporlarının en sert sınavlarından biri. Dakar denince akla ilk gelenler kum tepeleri, hiçliğin ortasındaki uzun etaplar, araçların çölün acımasız koşulları karşısındaki sınavı ve sürücülerin kayalarla, fırtınalarla ve navigasyon hatalarıyla boğuşmasıdır. 

Bu yarışın kökeni 1970'lerin sonuna dayanıyor. Fikrin kaynağıysa, Fransız motosikletçi ve organizatör Thierry Sabine'in kaybolması. Sabine, 1977'de Ténéré Çölü'nde geçirdiği zorlu deneyimi yarış fikrine dönüştürdü ve 1978'de Paris'ten Dakar'a uzanan ilk ralli hayata geçirildi.

İlk organizasyon, klasik pist rallilerinden farklı olarak "ralli-raid" türünün miladı sayılacak bir yapıya sahipti: Uzun mesafeli, çoğunlukla arazide, navigasyonun ve dayanıklılığın belirleyici olduğu etaplar. Yarış ilk düzenlendiğinde motosiklet, otomobil ve kamyon kategorileri birlikte sahnedeydi. Bu birliktelik etkinliğe macera odaklı, amaca yönelik bir ruh kazandırdı ve kısa sürede küresel bir ilgi gördü.

1980'ler ve 1990'lar boyunca Dakar, Afrika kıtasının geniş çöllerinde ve zorlu arazilerinde düzenlendi. Prestiji yükseldikçe riskler de arttı. Yarışın artan popülerliği, markalar ve sponsorlar için cazip bir platform oluşturdu. Mitsubishi, Peugeot, Citroën gibi üreticiler büyük yatırımlar yaparak dayanıklı ralli araçları geliştirdi ve Dakar rallisini ileri düzey mühendislik rekabetine dönüştürdü.

Bu yıllarda yarış, sadece bireysel cesaretin değil, ekip mühendisliğinin, lojistiğin ve stratejinin de sınandığı bir platforma dönüştü. Bununla birlikte Dakar'ın Afrika'da geçirdiği uzun dönemde trajediler de var.

Pek çok yıl boyunca navigasyon hatalarından, kötü hava şartlarından ve mekanik arızalardan kaynaklanan ağır kazalar yaşandı. Organizasyon güvenlik önlemlerini artırsa da doğanın sertliği çoğu zaman önlenemez riskler doğurdu. Thierry Sabine'in kendisi de ralli tarihinin trajik sonlarından birini yaşadı. Dakar'ı bir efsaneye dönüştüren isim, 1986'da bir helikopter kazasında yaşamını yitirdi. 

2000'li yılların başlarına gelindiğinde, Afrika'daki siyasi belirsizlikler ve güvenlik kaygıları organizasyonun geleceğini tartışmaya açtı. 2008'deki iptal ve ardından gelen değerlendirmeler, Dakar yönetimini lokasyon konusunda yeniden düşünmeye zorladı.

2009'dan itibaren ralli rotasını Güney Amerika'ya taşıdı; Arjantin ve Şili'nin çölleri, Bolivya'nın yüksek platoları, Peru'nun kum tepeleri ralliye farklı bir karakter kazandırdı. Güney Amerika dönemi, organizasyona hem görsel zenginlik kattı hem de farklı zorluklar sundu: Yüksek irtifa etapları, değişken iklim koşulları ve yeni jeolojik engeller, yarışçıların hazırlığını ve taktiklerini yeniden şekillendirdi.

Aynı zamanda Güney Amerika seyircisinin coşkusu, ralliyi yerel festivallere benzer bir kitle etkinliğine dönüştürdü; sokaklardan izleyicilerle dolan etaplar yeni hikayeler oluşturdu.

2020 bir diğer kırılma noktası oldu: Dakar, Güney Amerika'daki dönemini tamamlayıp Suudi Arabistan'da yeni bir sayfa açtı.

zxcdf
Dakar Rallisi'ne katılanlar çölün ortasında yaşanan mekanik arızalara da hazırlıklı olmalı (Reuters)

Suudi Arabistan'ın geniş çölleri, kum denizleri ve kayalık vadileri, hem Afrika'nın hem Güney Amerika'nın özelliklerini barındıran bir ortam sunuyor. Organizasyon için lojistik avantajlar, sponsorluk ve altyapı yatırımları bu taşınmanın arkasındaki başlıca gerekçeler.

Suudi Arabistan rotaları, teknisyenlik gerektiren bölümler, uzun kum maratonları ve mümkün olan en zorlayıcı navigasyon etablarıyla şekilleniyor; modern Dakar artık daha fazla teknoloji, daha sıkı güvenlik protokolleri ve aynı zamanda daha sofistike bir etap planlaması anlamına geliyor. Ancak yarışın ruhu değişmedi, zorlu doğa koşullarında insanın ve makinenin dayanıklılığı hâlâ belirleyici.

Dakar Rallisi tarihine bakarken öne çıkan isimler ve markalar da bu yarışın hikayesini oluşturuyor. "Mösyö Dakar" diye anılan Stéphane Peterhansel, motosiklet ve otomobil kategorilerinde uzun yıllara yayılan bir başarı grafiği çizdi ve Dakar'ın en çok zafer kazanan ismi.

Nasser Al-Attiyah, Carlos Sainz, Ari Vatanen, Cyril Despres, Marc Coma gibi sürücüler Dakar'ın farklı dönemlerine damga vurup kendi kategorilerinde efsaneleşti.
 

fvgt
Geçen yıl Dakar Rallisi'ne 136 motosiklet kayıt yaptırmış, yarışı ancak 89'u bitirebilmişti (Reuters)

Marka tarafındaysa Mitsubishi, Peugeot, Volkswagen, Mini ve Toyota gibi üreticiler Dakar'ı bir test alanı, bir imaj sahası ve teknoloji laboratuvarı olarak kullandı; dört çeker sistemlerinin, turbo ­motorların, dayanıklı şasi tasarımlarının ve araziye özgü süspansiyonların gelişimi Dakar sahnesinde hızlandı.

Dakar amatör yarışçılara da kucak açıyor. Profesyonel takımların yanı sıra sivil katılımcılar, macera arayan kişiler ve küçük takımlar her sene start çizgisinde yer alıyor; bu yönüyle Dakar hem elit performansı hem de keşif ruhunu barındırıyor.

Dakar'da yarışçılar kilometrelerce süren etaplarda zamanla yarışıyor. Özel etaplardaki zaman performansı sonuçlara doğrudan etki ederken, transfer etapları pilotları bir sonraki start noktasına taşıyor.

Etaplar navigasyon ve hız arasında bir denge kurmayı zorunlu kılıyor. Yanlış rota seçimi, küçük bir navigasyon hatası günlerce süren yarışta dakikaları değil, saatleri kaybettirebiliyor. Bu nedenle başarılı bir Dakar performansı, sadece hızın değil aynı zamanda stratejinin, mükemmel navigasyonun ve ekip desteğinin ürünü.

Güvenlik ve sağlık önlemleriyse Dakar'ın tartışmasız olarak gelişen yanlarından biri. İlk yıllarda sağlık hizmetleri sınırlıydı; günümüzde organizasyonun medikal ekipleri, hızlı müdahale helikopterleri, sahada yer alan tıbbi istasyonlar ve ileri düzey kurtarma protokolleriyle donatıldı.

Yine de riskler tamamen ortadan kalkmadı. Çöl koşullarında araç arızaları, aşırı sıcak, navigasyon hataları veya kazalar hâlâ ciddi tehlikeler oluşturuyor.

Organizasyon, medikal altyapı ve izleme sistemlerine sürekli yatırım yapıyor; özellikle yarış sırasında uydu iletişimi ve pozisyon izleme gibi teknolojiler, olası acil durumlarda müdahalenin hızını artırıyor.

Dakar'ın kültürel etkisi ve eleştirileri de yarışın hikayesinin önemli bölümlerini oluşturuyor. Yarışın Afrika'dan taşınması, hem ekonomik hem de politik tartışmalara neden olmuştu. Bazı eleştirmenler organizasyonun yerel topluluklarla olan ilişkilerini ve çevresel etkilerini sorguladı.

Suudi Arabistan'a taşınmasıysa bir taraftan organizasyonun küresel ölçekte sürdürülebilir kaynaklara erişimini garanti altına alırken, diğer taraftan yarışın "kimlik" meselesini gündeme taşıdı: Dakar tarihsel olarak Afrika'yla anılan bir markayken artık coğrafi olarak yeni kimliklerle eşleşiyor.

Buna rağmen organizasyon, küresel izleyiciye hitap etmeyi sürdürerek, tarihin farklı dönemlerini birleştiren bir yapıyı korumaya çalışıyor.

zsxcdf
Dakar Rallisi'nin 2026 rotası. 3 Ocak'ta başlayacak mücadele 17 Ocak'ta son bulacak (dakar.com)

Teknolojik evrim de Dakar'ın öyküsünde belirleyici oldu. İlk dönemlerde pilotların navigasyonu harita, pusula ve yol kitabındaki işaretlere dayanıyordu. Zamanla GPS destekli izleme ve telemetri gibi araçlar devreye girdi. Artık belirli GPS kısıtlamalarıyla dengelenmiş sistemler kullanılıyor.

Araç teknolojisindeyse dayanıklılık, yakıt yönetimi, süspansiyon tasarımı ve hafif malzeme kullanımı ön plana çıktı. Üreticiler Dakar'da test edilen çözümleri günlük araç teknolojilerine uyguluyor.

Dakar Rallisi'nin yıllara yayılmış istatistikleri ve rakamları da yarışın büyüklüğünü gösteriyor. Toplam mesafeler genellikle binlerce kilometreyi buluyor ve yarış birden fazla ülke sınırını aşabiliyor. Bu açıdan lojistik, ekip yönetimi ve parça ikmali, ralli başarısının ayrılmaz parçaları.

Yararlanılan kaynaklar: Dakar, Red Bull, X-Raid


Islam Makhachev, Jack Della Maddalena'yı ezip geçerek çifte kemer sahibi oldu

Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)
Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)
TT

Islam Makhachev, Jack Della Maddalena'yı ezip geçerek çifte kemer sahibi oldu

Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)
Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)

Islam Makhachev, UFC 322'de Jack Della Maddalena'yı kolayca alt ederek yarı ortasıklet kemerini kaptı ve birden fazla sıklette şampiyon oldu. Bu, efsanevi antrenörü ve çocukluk arkadaşı Khabib Nurmagomedov'un asla başaramadığı bir şeydi.

Makhachev, Avustralyalıyı 5 raunt boyunca neredeyse izlenmesi zor bir mücadelede ezip geçti. 34 yaşındaki Makhachev'in Della Maddalena'nın sağ baldırını sistematik olarak hedef alması, unvanını savunan rakibini şampiyonluk rauntlarında gözle görülür bir acı içinde bıraktı.

Della Maddalena, 5 raunt boyunca yerden kalkamadı ve skor kartlarının toplamı  50-45 Makhachev'in lehineydi.

Makhachev, hafif sıklet kategorisini fethettikten sonra 77 kiloya yükselmişti ve bu yıl Belal Muhammed'i tahtından indirdikten sonra ilk kez unvanını savunan 29 yaşındaki Della Maddalena'nın, bu sıklette ilk kez maça çıkan dişli Dağıstanlıyı zorlaması bekleniyordu.

Elit mücadele yeteneği, nakavt gücü ve siyah kuşak BJJ becerisiyle birleşince, en azından kağıt üzerinde Makhachev'i alt etmek için gereken tüm araçlara sahip olduğu anlamına geliyordu. Ancak pratikte, Makhachev'in adeta yenilmez görünen üstünlüğüne karşı çok az tehdit oluşturduğu görüldü. Makhachev, 25 dakikalık dövüşte 18 dakikalık kontrol süresiyle şampiyonun canını çıkardı.

Makhachev, birden fazla sıklette UFC şampiyonluğu kazanan 11. dövüşçü oldu ve üst üste 16 galibiyetle Anderson Silva'nın rekorunu egale etti.

Madison Square Garden'daki yan ana maçta Zhang Weili, bir sıklet yükselerek Makhachev’in izinden giderek bir sıklet yükseldi ama tam tersine, unvanını koruyan şampiyon tarafından domine edildi. Sineksıklet kraliçesi Valentina Shevchenko, eski saman sıklet şampiyonuna karşı oybirliğiyle kazandı.

Zhang, tüm dövüş boyunca ikinci en iyi performansı gösterdi; ayakta hasar vermek için mesafeyi kapatmakta zorlandı ve Shevcheno'nun gücünün üstesinden gelemeyerek her rauntta dövüşün sonucunu belirleyen yere almalara karşı koyamadı.

Gecenin başka bir dövüşünde Britanyalı eski yarı ortasıklet şampiyonu Leon Edwards, Carlos Prates'e karşı ağır bir nakavt yenilgisi aldı; bu, üst üste üçüncü yenilgisiydi ve UFC'de ilk kez nakavt edildi.

Martta UFC Londra'da Edwards'ı yenen, yarı ortasıkletin kemer peşinde koşan bir diğer ismi Sean Brady için de işler daha iyi değildi. Kariyerinin en büyük galibiyetinin üzerine koyamayan Amerikalı dövüşçü, 25 yaşındaki yenilgisiz Michael Morales tarafından nakavt edildi.

Hem Morales hem de Prates, Ian Garry, Shavkat Rakhmonov ve Belal Muhammad gibi isimlerin de Makhachev'in ilk rakibi olmak için yarıştığı, yarı ortasıkletin kalabalık şampiyonluk mücadelesi tablosuna girdi.

Benoit Saint Denis, deneyimli Beneil Dariush'u 16 saniyede durdurarak UFC tarihindeki en hızlı 6. nakavtı kaydederken, Bo Nickal, Rodolfo Vieira'yı kafasına sert bir tekmeyle nakavt ederek yeniden kazandı.

Independent Türkçe

 


ATP’nin iki devi finalde buluşuyor: Alcaraz -Sinner

Alcaraz zaferini kutluyor (EPA)
Alcaraz zaferini kutluyor (EPA)
TT

ATP’nin iki devi finalde buluşuyor: Alcaraz -Sinner

Alcaraz zaferini kutluyor (EPA)
Alcaraz zaferini kutluyor (EPA)

Dünya 1 numarası Carlos Alcaraz, Kanadalı Felix Auger-Aliassime’i 6-2, 6-4’lük setlerle mağlup ederek ATP Finalleri’nde adını finale yazdırdı. İspanyol raket, finalde ev sahibi İtalya’nın dünya 2 numarası ve son şampiyonu Jannik Sinner ile karşılaşacak. Sinner, yarı finalde Avustralyalı Alex de Minaur’u 7-5, 6-2 ile geçerek finale yükseldi.

Bu sezon rakibine karşı belirgin üstünlük kuran Alcaraz, Sinner’la oynadığı 5 maçın 4’ünü kazandı.

Roland Garros ve Flushing Meadows’ta oynanan Grand Slam finalleri de dahil olmak üzere bu karşılaşmaların tamamı final mücadelesiydi. Sinner’ın bu yıl Alcaraz’a karşı elde ettiği tek galibiyet ise Wimbledon finalinde aldı.

22 yaşındaki İspanyol tenisçi, Torino’da yarı finale ulaşarak yıl sonu dünya 1 numarasını garantilediği için final maçına daha az baskıyla çıkacak. Alcaraz, kariyerinde ilk kez ATP Finalleri şampiyonluğu kazanmayı hedeflerken, bu unvanla birlikte sezonun 9'uncu, kariyerinin ise 25'inci turnuva zaferine ulaşma fırsatına sahip olacak. Alcaraz, geçtiğimiz yıl turnuvaya grup aşamasında veda etmişti.