IKBY Başkanlığı: BMGK, Bağdat ve Erbil arasında müzakere tertip edilmesi için bir BM temsilcisi gönderme talebini onayladı

Bağdat merkezi hükümeti IKBY’de yeni bir petrol şirketi kurmaya hazırlanıyor.

Iraklı Kürtler Erbil ve Bağdat arasındaki ilişkileri düzenleyecek bir BM temsilcisi talep etti (Reuters)
Iraklı Kürtler Erbil ve Bağdat arasındaki ilişkileri düzenleyecek bir BM temsilcisi talep etti (Reuters)
TT

IKBY Başkanlığı: BMGK, Bağdat ve Erbil arasında müzakere tertip edilmesi için bir BM temsilcisi gönderme talebini onayladı

Iraklı Kürtler Erbil ve Bağdat arasındaki ilişkileri düzenleyecek bir BM temsilcisi talep etti (Reuters)
Iraklı Kürtler Erbil ve Bağdat arasındaki ilişkileri düzenleyecek bir BM temsilcisi talep etti (Reuters)

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanlığı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Bağdat ve Erbil arasında müzakere tertip edilmesi ve iki taraf arasında çözüm bekleyen sorunlara köklü bir çözüm bulunması için bir Birleşmiş Milletler (BM) temsilcisi gönderme talebini onayladığını duyurdu.
Bu duyuru, Irak Petrol Bakanlığı’nın dün (cumartesi) Bağdat merkezi hükümetin IKBY’de yeni bir petrol şirketi kurmaya hazırlandığını açıklamasının ardından geldi. Bakanlık, yeni şirketle halihazırda IKBY’de faaliyet gösteren petrol şirketleriyle yeni hizmet sözleşmeleri imzalamayı hedeflediğini belirtti.
Reuters’ın haberine göre, Irak Petrol Bakanı İhsan Abdulcebbar, 7 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, Yüksek Federal Mahkeme’nin Şubat ayında IKBY’nin Petrol ve Gaz Yasası’nın Irak Anayasası’na aykırı olduğu yönündeki kararının Irak Petrol Bakanlığı tarafından uygulanacağını belirtti.
Irak makamları Abdulcebbar’ın açıklamasının ardından IKBY’deki petrol ve gaz şirketlerinden, yeni sözleşmelerini IKBY yerine Irak Ulusal Petrol Şirketi (SOMO) ile yapmalarını istedi.
Bağdat merkezi hükümeti, IKBY hükümetinin petrol şirketleriyle yaptığı ticari sözleşmeleri Uluslararası Tahkim Mahkemesi’ne taşımakla tehdit ederek ve yerel mahkemelerden aleyhte kararlar çıkararak ‘IKBY petrol gelirlerinin kontrolünü geri alma’ çabalarını yıllardır sürdürüyor.
Irak Petrol Bakanlığı, dünkü açıklamasında, petrol ‘üretimine katılımla ilgili yasal olmayan sözleşmeler doğrultusunda çalışmayı sürdüren ve sözleşmelerini yenilemek için iyi niyetle müzakerelere katılmayan şirketlere karşı yasal tedbirler izleyeceğini’ vurguladı.
Petrol Bakanlığı’nın bu uyarısıyla eşzamanlı olarak, IKBY Başkanlığı, yaptığı açıklamada, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), IKBY Başkanı Neçirvan Barzani’nin sunduğu, Bağdat ve Erbil arasında müzakere tertip edilmesi ve iki taraf arasında çözüm bekleyen sorunlara köklü bir çözüm bulunması için bir Birleşmiş Milletler (BM) temsilcisi gönderme talebini onayladı” ifadelerini kullandı.
Açıklamada, BMGK’nın, BM Misyonu’nun görev süresini uzatmak ve konuyu özel bir oturumda tartışmak için gelecek hafta bir karar taslağı yayınlayacağı belirtildi.
Bağdat merkezi hükümeti, IKBY’nin BM temsilcisi talebiyle ilgili henüz bir açıklama yapmadı. Özellikle Yüksek Federal Mahkeme’nin, IKBY’nin Bağdat merkezi hükümetinin yetkisi dışında petrol ihraç etmesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna karar vermesinden bu yana iki taraf arasındaki ilişkiler en alt düzeyde seyrediyor.
Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Irak Meclis Grup Başkanı Dr. Viyan Sabri, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “BMGK ülkeleri, IKBY Başkanı Neçirvan Barzani’nin, merkezi hükümet ile IKBY hükümeti arasındaki ilişkinin düzenlenmesi amacıyla özel BM temsilcisi gönderme talebini onayladı. Bu temsilcinin gönderilme amacı, Irak Anayasa maddeleri doğrultusunda iki taraf arasındaki ihtilaflara köklü çözümler üretilmesi ve anlaşma sağlanmasıdır. İki taraf arasındaki ilişkinin düzenlenmesi zorunluluk haline geldi. Özellikle iki taraf arasında yıllardır çözüm bekleyen ihtilaflar bulunuyor. Bunların başında da petrol ve doğal kaynaklar sorunu ile hâlâ çözüm bekleyen diğer birtakım meseleler geliyor” diye konuştu.
Erbil’in BMGK’dan özel BM temsilcisi talep etmesi, Ekim 2021’de düzenlenen erken seçimleri kazanan parti ve grupların yeni hükümeti kurmayı başaramaması sebebiyle Irak’taki siyasi sürecin tıkandığı bir dönemde geldi. Bu tıkanmada, ülkenin siyasi haritasını yeniden şekillendiren koalisyonların kuruluş şekilleri etkili oldu. Kürtler daha önce Irak siyasetinde adeta teraziyi dengelemede kullanılan ‘abra’ görevi görürken, şu an ise aralarındaki bölünme sebebiyle petrol ve diğer sorunların çözümü konusunda Bağdat karşısında eli zayıf olan taraf olarak değerlendiriliyor.
Bağdat ve Erbil arasındaki sorunların başında Kerkük ve ihtilaflı bölgelerle ilgili Anayasa’nın 140’ıncı maddesi ve petrol kaynaklarının paylaşımına ilişkin 111’inci maddenin uygulanması geliyor.
Irak Cumhurbaşkanlığı makamının kimin hakkı olduğu konusunda Bafıl Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile KDP arasında yaşanan ihtilaf ise Kürtlerin çözüm bekleyen meseleler karşısında birlikte hareket etmelerini güçleştiriyor.

KYB yöneticilerinden Mahmud Hoşnaw, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şunları kaydetti:
“KYB başından beri ve özellikle de Federal Mahkeme’nin IKBY’nin Petrol ve Gaz Yasası’nın Anayasa’ya aykırı olduğu kararından sonra şu aşamada, çözümlerin anayasal olmasına ve palyatif çözümlerden uzak durmaya teşvik ediyor. İki taraf arasındaki güven eksikliği ışığında on yıllardır süren bazı ihtilafların çözümü için, dışarının (BM) gözetiminde olsa bile, iç diyalogun önemli olduğunu düşünüyoruz. Siyasi gündemler ile ekonomik gündemleri birbirinden ayırmak artık zorunlu hale geldi. IKBY, krizin tamamen ya da bir kısmının çözülmesini ve dosyaların birer birer azaltılmasını memnuniyetle karşılar. Çünkü siyasi kriz; ekonomi konuları, anayasanın 140’ıncı maddesi, güvenlik ve savunma sistemiyle bağlantılı olduğu için ihtilafların çözümü noktasında bu adımlar olmazsa kısır döngüde sıkışıp kalacağız. Tüm bu meselelerin çözümü için iki taraf arasında siyasi bir uzlaşıya ihtiyaç var.”
BM Irak Özel Temsilcisi ve BM Irak Yardım Misyonu Başkanı Jeannine Hennis-Plasschaert, iki gün önce Irak’ın durumuyla ilgili BMGK’ya kapsamlı bir sunum yaptı. Plasschaert, konuşmasında, “Iraklılar, miadı dolmuş iktidar çatışmalarıyla uğraşmak yerine içerdeki önceliklerden oluşan uzun listede ilerleme kaydetmek için kolları sıvayacak bir siyasi sınıf beklemeye devam ediyor. Bunun kesinlikle savunulamaz bir durum olduğunu anlamak için ne gerekiyor? Odaklanılması gereken şeye yeniden odaklanmanın zamanı geldi: insanlar ve bir çalışma programı. İktidardakiler için değil fakat her gün kıt kanaat geçinenler için Irak’taki siyasi hareketsizliğin büyük bir bedeli var” ifadelerini kullandı.



ABD Temsilciler Meclisi, antisemitizm tanımının genişletilmesini öngören yasa tasarısını onayladı

ABD Temsilciler Meclisi binası (Arşiv - Reuters)
ABD Temsilciler Meclisi binası (Arşiv - Reuters)
TT

ABD Temsilciler Meclisi, antisemitizm tanımının genişletilmesini öngören yasa tasarısını onayladı

ABD Temsilciler Meclisi binası (Arşiv - Reuters)
ABD Temsilciler Meclisi binası (Arşiv - Reuters)

Fransız Haber Ajansı (AFP), ABD Temsilciler Meclisi dün, ülke geneline yayılan Filistin’e destek protestolarının ardından Eğitim Bakanlığının Uluslararası Holokost Anma Birliğinin (IHRA) kabul ettiği antisemitizm tanımını benimsemesini öngören ‘Antisemitizm Farkındalık Yasası’ adlı yasa tasarısını onayladığını bildirdi.

ABD’de bazı siyasetçiler, ülkedeki üniversitelerde düzenlenen Filistin yanlısı protestolara katılanları antisemitizmle (Yahudi karşıtlığı) suçlarken protestocuların, ABD'nin Ortadoğu'daki başlıca müttefiki olan İsrail karşıtı sloganlar atmasını bunun bir kanıtı olarak görüyorlar.

Temsilciler Meclisi, hem Cumhuriyetçi Parti hem de Demokrat Parti’nin oylarıyla Eğitim Bakanlığının IHRA tarafından belirlenen antisemitizm tanımını baz almasını öngören yasa tasarısını kabul etti.

IHRA’nın tanımına göre antisemitizm, Yahudilere karşı nefretle kendini gösterebilen belirli bir Yahudi algısıdır ve antisemitizmin sözel ve fiziksel tezahürleri, Yahudi olan ya da Yahudi olmayan bireyleri ve/veya onların mülklerini, cemaat kurumlarını ve ibadet yerlerini hedef alır.

Tasarıyı eleştirenler, IHRA’nın savunduğu bu tanımın, İsrail Devleti'ne yönelik bazı eleştirileri engelleyerek ifade özgürlüğüne müdahale ettiğini öne sürüyorlar.

Tasarıya karşı çıkanlar Temsilciler Meclisi üyelerini, ABD’deki üniversite kampüslerinde ifade özgürlüğünü kısıtlamak amacıyla yasayı hızlı bir şekilde geçirmeye çalışmakla suçluyorlar.

Tasarı karşıtlarından biri olan Demokrat Partili Temsilciler Meclisi Üyesi Jerry Nadler, İsrail’e yönelik eleştirilerin tek başına hukuku ihlal eden bir ayrımcılık teşkil etmediğini vurguladı.

Tasarının yasalaşması için Senato'nun onaylaması gerekiyor. Ancak Senato’nun tasarıyı onaylayıp onaylamayacağı halen belirsizliğini koruyor. Eğer Senato da onaylarsa tasarı imzalanmak üzere Başkan Joe Biden'a gönderilecek ve ardından yayınlanacak.


Suveyda’yı çevreleyen bilinmezlik ve çalan savaş davulları

Yerel kaynakların bildirdiğine göre Suveyda’yı Şam’a bağlayan ana yolda onlarca askeri araç hareket ediyor (Independent Arabia)
Yerel kaynakların bildirdiğine göre Suveyda’yı Şam’a bağlayan ana yolda onlarca askeri araç hareket ediyor (Independent Arabia)
TT

Suveyda’yı çevreleyen bilinmezlik ve çalan savaş davulları

Yerel kaynakların bildirdiğine göre Suveyda’yı Şam’a bağlayan ana yolda onlarca askeri araç hareket ediyor (Independent Arabia)
Yerel kaynakların bildirdiğine göre Suveyda’yı Şam’a bağlayan ana yolda onlarca askeri araç hareket ediyor (Independent Arabia)

Mustafa Rüstem

Nüfusunun çoğunluğunu Dürzilerin oluşturduğu Suveyda’ya gelen zırhlı araçlar ve askeri teçhizat, silahlı çatışmalardan uzak durmuş bir şehir için alışılagelmemiş bir manzaraydı.

İtidalli olunması, yükselen tansiyonun düşürülmesi ve doğrudan çatışmaların yaşanmaması çağrıları, Suriye'nin güneyindeki Arap Dağı bölgesi sakinlerinin tedirginliğini dindirmiyor. Protesto gösterileri her geçen gün daha fazla bölgeye yayılarak devam ederken, özellikle Suveyda şehrinin merkezindeki el-Kerame Meydanı’nın savaş alanına dönüşmesi nedeniyle, halk çevreleri, Suriye rejim güçlerinin harekete geçmesini bir ölüm kalım savaşı korkusuyla karşıladı.

Nüfusunun çoğunluğunu Dürzilerin oluşturduğu Suveyda’ya gelen zırhlı araçlar ve askeri teçhizat, ülkede 2013 yılından beri devam eden silahlı çatışmalardan uzak duran, gösterilerden ve yetkililere karşı silahlanmaktan kaçınan bir şehir için alışılmadık manzaraydı. Ancak kötüleşen hayat şartları; gıda maddeleri, emtia ve yakıt fiyatlarının artırılma kararları, halkı ayaklanmaya ve hükümeti kararlarını geri almaya zorlamak için yaklaşık bir yıldır devam eden barışçıl gösteriler düzenlemeye itti. Fakat başarıya ulaşamayan halk hareketi, hükümet karşıtı gösterilere ve iktidarın düşmesi çağrılarına dönüştü.

Piyade ve seçkin birliklerden oluşan rejim güçlerinin, Şam kırsalındaki kışlalarından çıkıp başkente yaklaşık 100 kilometre uzaklıkta bulunan Suveyda’ya doğru ilerlediği bildirildi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre gözlemciler bunu tehlikeli bir gelişme olarak değerlendiriyor ve Suriyelilerin kuzeydeki birçok şehirde, silahlı muhalefeti ortadan kaldırmayı amaçlayan şiddetli çatışmalar öncesinde yaşadıkları askeri hareketliliğe benzer bir sahne olarak görüyorlar.

Askeri araçların geçişi

Yerel kaynaklar, zırhlı personel taşıyıcıları, otobüsler ve zırhlı ekipmanların, halk protestoları devam ederken kısa bir süre önce serbest bırakılan Suriye ordusu subaylarının gözaltına alınması olayıyla örtüşen bir zamanda Suveyda-Şam otoyolunda ilerlediğini gördüklerini bildirdiler.

Suveyda’ya gelen takviye birlikler, es-Sa’lebe ve el-Halile hava üsleri ile Özel Kuvvetler Alayı Karargâhı da dahil olmak üzere, askeri ve güvenlik karargahları ile hava üslerine dağıtıldı. Gözlemciler, askeri takviyelerin beşinci gününde 50 askeri araçlık yeni bir askeri konvoyun, protestoculara karşı gövde gösterisinden, hükümet ve emniyet binalarını herhangi bir sabotaj saldırısından korumak için atılmış adımdan başka bir şey olmadığını düşünüyorlar.

Suveyda'daki halk ayaklanmasının medya direktörü Independent Arabia’ya, Suveydalıların on yılı aşkın bir süredir zorunlu askerlik hizmetinden kaçındıklarını, güvenliklerini sağlamak ve çöl bölgesinden gelen terör tehdidine, özellikle de DEAŞ saldırılarına karşı koymak için yerel gruplar kurduklarını söyledi.

Yakın askeri gerilim ve bunun halk hareketini etkileyip etkilemeyeceği, meydanları protestoculardan boşaltıp boşaltmayacağına ilişkin sorulara yanıt veren Murhaf eş- Şair, böyle bir gerilimin Suveyda'daki hareketi etkilemeyeceğini söyleyerek, Şam hükümetinin önünde sonunda askeri seçeneğe başvurmasından duyduğu endişeyi dile getirdi. Şair, özellikle kontrol noktaları kurma ve Suveyda’yı dış dünyadan koparma gibi niyetlerin olduğuna dair bilgilerin yayılmasının ardından, doğrudan çatışmaların yaşanabileceği tahmininde bulundu.

Şair, sözlerini şöyle sürdürdü:

Suveyda’da subayların gözaltına alınmasının yetkililerle hiçbir ilgisi yok. Zira siyasi tutumları nedeniyle gözaltına alınanların serbest bırakıldığı yüzlerce benzer vakaya tanık olundu. Yerel gruplar, tutukluların serbest bırakılması için yetkililere baskı yapmak amacıyla bu eyleme başvuruyorlar. Gençlerin özgürlüğünü ve serbest bırakılmalarını sağlayana kadar gözaltına alınan subaylara misafir muamelesi yapıyorlar.

Gergin atmosfer

Suveyda, geri planda durmayı ve sınırlarını DEAŞ da dahil olmak üzere aşırılık yanlısı grupların saldırılarından korumayı tercih etti. Çok sayıda terör eylemine ve intihar saldırısına uğradı.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR)  25 Nisan'dan bu yana Suveyda’da, subayların gözaltına alınmasının ve Şam-Suveyda otoyolu üzerinde birkaç grubun konuşlandırılması sonucu gözaltına alınma korkusuyla, rejim güçlerinin Suveyda’ya girmesini engelleme kararının alınmasının ardından, gerginlik yaşandığını bildirdi.

Suriye Ulusal Uzlaşı Komitesi Sözcüsü Ömer Rahmun, Suveyda’da son günlerde yaşanan gerginliğin ve özellikle de subayların kaçırılmasının ardından halk hareketinin artık barışçıl çerçeveden çıktığını söyledi. Rahmun, “Bu son gelişmeler, halk hareketinin devlet görevlilerini alıkoyan ve kurumlarını tehdit eden grupların hareketi haline geldiğini teyit ediyor” değerlendirmesinde bulundu.

Rahmun, sözlerini şöyle sürdürdü:

Devleti güç kullanmaya zorlama çabası var. Ancak Şam bunu istemiyor. Çünkü Suveyda'nın akil insanlarına güveniyor. Protesto hareketi, hayat şartlarını protesto etmek amacıyla başladı.  Ancak bugün bir silahlı isyana dönüştü. Yabancı ülkelerden, özellikle de et-Tanf Üssü, İsrail ve Fransa tarafından desteklenen Hizbul-Liva’dan destek alıyor.

Hizbul-Liva, geniş kapsamlı bir askeri çözümün içinde yer almayı reddederken, Şam’ın siyasi çözüm için baskı yapmaya devam etmesi bekleniyor.

Bu gelişmeler yaşanır ve bölgeye yoğun askeri takviyeler yapılırken Suveyda’daki Dürzi cemaatinin ruhani lideri Hikmet el-Hicri, herhangi bir gerilim, askeri seferberlik, sabotaj saldırısı ya da taraflardan herhangi birinden herhangi bir şekilde gelebilecek zararın sonuçlarına karşı uyardı.

Hicri, açıklamasında şunları söyledi:

Bazı hak ihlallerine tanık olurken, herhangi bir aptalca davranış ya da kötü niyetli eylemden kaynaklanabilecek olumsuz, zararlı ve yıkıcı sonuçların tüm sorumluluğunu da üstleniyoruz. Halk, en gür, en barışçıl ve en sofistike sesiyle anayasa, özel ve uluslararası yasalar çerçevesinde barışçıl bir şekilde haklı itirazlarını dile getirerek, haklarını talep etmeye devam ediyor ve bunda sebat gösteriyor.

Avrupa uyarısı

ABD ve Avrupa Birliği (AB), Şam’ın Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyda’da protestoculara karşı, özellikle de güney bölgesine büyük askeri takviyelerin gelmesinin ardından aşırı güç kullanabileceğine karşı uyarıda bulundu.

AB’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika Sözcüsü Luis Miguel Bueno, tüm tarafları şiddetten kaçınmaya çağıran bir açıklama yaptı.  ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili ise güç kullanılmasını kınadı ve barışçıl gösteri düzenleme ve ifade özgürlüğü haklarının kullanılması çağrısında bulundu.


İsrail, Gazze Şeridi'nde son 24 saatte 28 kişiyi öldürdü

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardıman sonrası yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardıman sonrası yükselen dumanlar (Reuters)
TT

İsrail, Gazze Şeridi'nde son 24 saatte 28 kişiyi öldürdü

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardıman sonrası yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardıman sonrası yükselen dumanlar (Reuters)

Gazze’deki Hamas yönetiminin Sağlık Bakanlığı tarafından bugün yaptığı açıklamada, İsrail ile Hamas arasındaki savaşın başladığı 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi'nde ölenlerin sayısının 34 bin 596'ya yükseldiği bildirildi.

Son 24 saat içinde İsrail'in hava saldırıları ve bombardımanlarında en az 28 kişinin daha öldüğünü açıklayan Bakanlığın verilerine göre 200 günü aşkın süredir devam eden savaşta yaralı sayısı 77 bin 816'ya yükseldi.

İsrail merkezli The Jerusalem Post gazetesi dün aktardığına göre İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah şehrinden tahliye edilecek Filistinliler için Gazze Şeridi'nin orta kesimlerinde yeni bir ‘güvenli bölge’ kurmayı planlıyor.

Gazete yeni güvenli bölgenin Nuseyrat ve el-Bureyc mülteci kamplarının eteklerinde, İsrail ordusu tarafından oluşturulan koridorun yakınlarında kurulacağını ve el-Mevasi yakınlarındaki mevcut barınma bölgesinin ise Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus şehrine doğru genişletileceğini aktardı.

Öte yandan İsrail basınına göre Başbakan Binyamin Netanyahu, salı günü yaptığı açıklamada, Refah’a kara saldırısına hazırlık olarak şehirdeki sivillerin tahliyesine başlandığını söyledi.

Ancak Birleşmiş Milletler Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, aynı gün yaptığı açıklamada henüz Refah sakinlerinden şehri boşaltmalarının istenmediğini açıkladı.


Türkiye’den bir ayda 16 bin Suriyeli sınır dışı edildi

Rakka'nın kuzeyine girmek için Akçakale Sınır Kapısı önünde bekleyen Suriyeliler (arşiv)
Rakka'nın kuzeyine girmek için Akçakale Sınır Kapısı önünde bekleyen Suriyeliler (arşiv)
TT

Türkiye’den bir ayda 16 bin Suriyeli sınır dışı edildi

Rakka'nın kuzeyine girmek için Akçakale Sınır Kapısı önünde bekleyen Suriyeliler (arşiv)
Rakka'nın kuzeyine girmek için Akçakale Sınır Kapısı önünde bekleyen Suriyeliler (arşiv)

Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetine yönelik muhalefet saldırılarının yoğunlaştığı bir dönemde, Suriyelilere vatandaşlık vermeyi durdurdu ve oturma izni yenileme koşullarını sıkılaştırdı. Bu hamle, bir ay içinde yaklaşık 16 bin Suriyelinin sınır dışı edildiğine dair haberler karşısında resmi sessizliğin hâkim olduğu bir dönemde geldi.

Türkiye ile Suriye arasında dört sınır kapısındaki (Babu’l Heva, Babu’s Selame, Cerablus ve Tel Abyad) idari kaynaklar, sadece nisan ayında yaklaşık 16 bin Suriyelinin sınır dışı edildiğini söyledi. Bu gelişme, Suriyeli aktivistlerin sosyal medyada Ankara'nın Türk vatandaşlığı alma sürecinde olan kişilerin dosyalarını aylardır dondurduğunu doğrulaması ve bunun nedenlerini açıklamamasıyla aynı zamanda meydana geldi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) salı günü yaptığı açıklamada Türk makamlarının, çoğu geçici koruma kimlik kartı sahibi olan 50 Suriyeli mülteciyi, Halep'in kuzeyindeki Azez kırsalında bulunan Babu’s Selame Sınır Kapısı’ndan sınır dışı ettiğini bildirdi.


Burhan, ‘ulusal güvenliği tehdit eden yabancı varlığı’ söylentileri ışığında Hartum'da acil durum ilanını onayladı

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, geçtiğimiz Pazar günü Port Sudan'da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ortadoğu ve Afrika Ülkeleri Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov'u kabul etti. (SUNA)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, geçtiğimiz Pazar günü Port Sudan'da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ortadoğu ve Afrika Ülkeleri Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov'u kabul etti. (SUNA)
TT

Burhan, ‘ulusal güvenliği tehdit eden yabancı varlığı’ söylentileri ışığında Hartum'da acil durum ilanını onayladı

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, geçtiğimiz Pazar günü Port Sudan'da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ortadoğu ve Afrika Ülkeleri Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov'u kabul etti. (SUNA)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, geçtiğimiz Pazar günü Port Sudan'da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ortadoğu ve Afrika Ülkeleri Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov'u kabul etti. (SUNA)

Hartum Vali Vekili Ahmed Osman Hamza dün (Çarşamba) yaptığı açıklamada Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın eyalet hükümetinin Hartum'da olağanüstü hâl ilan edilmesi yönündeki tavsiyesini onayladığını söyledi.

Hamza, Hartum Acil Durum ve Kriz Yönetimi Yüksek Komitesi'nin olağanüstü hâli uygulamak ve ‘ulusal güvenlik için bir tehdit haline gelen isyancı Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) milisleriyle birlikte savaşa katılan’ başkentteki yabancı varlığı olarak tanımladığı durumla başa çıkmak için bir dizi devlet kararnamesi çıkarma sürecinde olduğunu açıkladı.

Hamza, yabancılar sorunuyla başa çıkmak için İçişleri Bakanlığı ile iş birliği içinde çalışacaklarını ifade etti.

Sudan ordusu kısa bir süre önce eski Omdurman'ın geniş alanları da dahil olmak üzere başkent Hartum'un bazı bölgelerini HDK'den geri aldı. Ancak HDK halen Sudan başkentinin büyük bir bölümünü kontrol ediyor ve Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'e büyük bir saldırı başlatmaya hazırlanıyor. Bunu başardıkları takdirde ülkenin batısındaki Darfur eyaletinin tamamını kontrol altına almış olacaklar.

Sınır Tanımayan Doktorlar tarafından dün X platformu üzerinden yapılan açıklamada, el-Faşir'de şiddetin artması üzerine 11'i çocuk 100'den fazla yaralının tedavi edildiği bildirildi. Açıklamanın devamında, el-Faşir'de yaralananların çoğunun ateşli silahlarla yaralandığı belirtilerek, Kuzey Darfur'daki Zemzem Kampı’nda ‘akut bir felaket’ olarak nitelendirilen yetersiz beslenme krizi kötüleştikçe operasyonların genişletildiği kaydedildi.


Hizbullah ABD'nin İsrail ile ateşkes çabalarını reddediyor

Lübnanlı partiler ve vatandaşlar, Beyrut'ta düzenlenen İşçi Bayramı yürüyüşünde Filistin ve Lübnan bayrakları açtı. (EPA)
Lübnanlı partiler ve vatandaşlar, Beyrut'ta düzenlenen İşçi Bayramı yürüyüşünde Filistin ve Lübnan bayrakları açtı. (EPA)
TT

Hizbullah ABD'nin İsrail ile ateşkes çabalarını reddediyor

Lübnanlı partiler ve vatandaşlar, Beyrut'ta düzenlenen İşçi Bayramı yürüyüşünde Filistin ve Lübnan bayrakları açtı. (EPA)
Lübnanlı partiler ve vatandaşlar, Beyrut'ta düzenlenen İşçi Bayramı yürüyüşünde Filistin ve Lübnan bayrakları açtı. (EPA)

Hizbullah, ABD ve Fransa'nın İsrail sınırındaki gerilimi kontrol altına alma çabalarını küçümseyerek, Washington'un ‘sahte diplomatik yöntemlerini’ şiddetle eleştirdi. Ayrıca İsrail ile yapılacak herhangi bir ateşkesin, Gazze Şeridi'ndeki ateşkesle bağlantılı olması gerektiği yönündeki görüşünü yineledi.

Axios haber sitesi dün (Çarşamba) ABD'li yetkililere dayandırdığı haberinde, ABD yönetiminin, esir değişimi anlaşmasının bir parçası olarak Gazze Şeridi'nde ateşkese varılmasının bölgedeki diğer gerilimleri azaltacağına ve İsrail ile Hizbullah arasında son altı ayda artan gerilimin ardından bir savaşı önleyebileceğine inandığını belirtti.

Hizbullah milletvekili Hüseyin Caşi, ateşkes hattında yapılan girişim ve çabalara atıfta bulunarak “Düşman askeri olarak başaramadığını, arabulucular sahte diplomatik yöntemlerle başaramayacak” dedi. Bir anma töreninde konuşan Caşi, “ABD'nin arabulucu gibi davranışı, tamamen yalan ve ikiyüzlülüktür. Lübnan'da ve bazı Arap ülkelerinde diplomatik düzeyde aradığı her şey, Filistin halkı ve tüm bölge halkları pahasına düşmanın koşullarını iyileştirmeyi ve çıkarlarını güvence altına almayı amaçlamaktadır. ABD, Siyonist düşman lehine, düşmanın savaşta elde edemediği kazanımları elde etmeye çalışıyor, yani düşmanla savaşı başka bir cephede sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

dcsrf
Beyrut Amerikan Üniversitesi öğrencileri kampüste düzenledikleri eylemlerde Filistin ve Lübnan bayrakları açarak İsrail karşıtı sloganlar attı. (AP)

Caşi sözlerinin devamında: “Son yedi aydır Lübnan'a gelen arabulucular şunu bilsinler ki, Lübnan'daki direniş Gazze'yi yalnız bırakamaz ve Gazze Şeridi'ne yönelik saldırı durmadan bu konuda hiçbir konuşma yapılamaz. Şunu iyi bilsinler ki, düşmanın askeri olarak ve sahada elde edemediğini siz sahte ve aldatıcı diplomatik yöntemlerinizle elde edemeyeceksiniz.”

Hizbullah ile İsrail arasındaki çatışmaların yoğunluğu son saatlerde değişiklik gösterdi. İsrail güneye doğru aralıklı bombardıman düzenlerken Hizbullah da sınırlı operasyonlar gerçekleştireceğini açıkladı.

Hizbullah dün, Lübnan'ın güneyindeki Deyr ez-Zehrani kasabasından Vahid et-Tufeyli adlı bir üyesinin ölümünün yasını tutarken, sabah saatlerinde Branit Kışlası civarında toplanan İsrail askerlerini roket ve top mermileriyle hedef aldığını duyurdu.

Lübnan Ulusal Haber Ajansı (NNA), bir İsrail Merkava tankının Burc el-Mulk ve Kafr Kila arasındaki Tel en-Nehhas bölgesini hedef aldığını bildirdi. Ayrıca, batı ve orta bölgelerdeki köylerin işaret fişeklerinin atılması ve düşman keşif uçaklarının uçuşu ile temkinli ve gergin bir gece yaşadığını; düşman savaş uçaklarının gece yarısından sonra Sur bölgesi köyleri ve deniz kıyısı üzerinde çok düşük irtifada uçtuğunu belirtti.

Öte yandan İsrail medyası, İsrail'in kuzeyine bir tanksavar füzesinin düşmesi sonucu iki kişinin yaralandığını duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Jerusalem Post gazetesinden aktardığına göre dün gece İsrail'in kuzeyindeki Ramot Naftali kasabası yakınlarına bir tanksavar füzesinin düşmesi sonucu iki kişi hafif yaralandı.

Gazete, yaralı iki kişinin bölgede bir kamyonda seyahat ettiklerini ve füzenin iki kişi kamyonun dışında dururken doğrudan kamyona isabet ettiğini aktararak, yaralıların tedavi edildikten sonra hastaneden ayrıldıklarını belirtti.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee ise savaş uçaklarının dün gece Lübnan'ın güneyindeki beş bölgede Hizbullah hedeflerini vurduğunu duyurdu.

Adraee X platformu aracılığıyla yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Saldırılar güney Lübnan'daki el-Hıyam ve Kafr Kila bölgelerindeki keşif alanları ile altyapı dahil Hizbullah hedeflerini vurdu. İsrail uçakları ayrıca Blida, Adissa ve Meys el-Cebel bölgelerindeki Hizbullah altyapısını ve bir askeri binayı hedef aldı.”

NNA, İsrail savaş uçaklarının gece geç saatlerde güneydeki Aytarun kasabasının dış mahallelerine saldırı düzenlediğini bildirdi. Al Mayadeen TV ise İsrail savaş uçaklarının Kafr Kila, Meys el-Cebel ve Vadi Barğaz kasabalarının dış mahallelerine birkaç saldırı düzenlediğini duyurdu.


Blinken ateşkesin aciliyetini vurgularken insani yardım planında ısrarcı

Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah şehri yakınlarına dün yığınak yapan İsrail tankları (EPA
Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah şehri yakınlarına dün yığınak yapan İsrail tankları (EPA
TT

Blinken ateşkesin aciliyetini vurgularken insani yardım planında ısrarcı

Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah şehri yakınlarına dün yığınak yapan İsrail tankları (EPA
Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah şehri yakınlarına dün yığınak yapan İsrail tankları (EPA

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail ile Hamas Hareketi arasında rehinelerin ve tutukluların serbest bırakılmasını öngören bir ateşkese varılması konusunda kararlı. ABD’li bakan dün Tel Aviv'e yaptığı ziyaret sırasında, iki taraf arasında bir anlaşmaya varılmasının aciliyetini vurguladı.

Blinken, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile görüşmesinde “Bu zor zamanlarda bile ateşkese ulaşmaya ve bunu hemen yapmaya kararlıyız” ifadelerini kullandı.

ABD’nin insani plan olmadan Refah'a bir kara operasyonunu destekleyemeyeceğini vurgulayan Blinken, Washington'a böyle bir plan sunulmadığını belirterek, Tel Aviv'e, Refah'a kara saldırısından kaçınmak için başka çözümler önerdiğini söyledi. Ancak bu çözümleri açıklamadı.

Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Refah’a kara operasyonu konusundaki tutumunu sertleştirmeye devam etti. Netanyahu’nun ofisinden gazetecilere yapılan bir açıklamada, Netanyahu’nun Blinken'a “Refah’a kara saldırısı olacak” dediği ve ateşkes anlaşmasının savaşın sona ereceği anlamına geldiğini söylediği bildirildi.

Diğer taraftan İngiltere merkezli televizyon kanalı ABC News dün Mısırlı bir yetkilinin Hamas'ın İsrail ile anlaşma teklifine yanıtını birkaç saat içinde vermesini beklediklerini söyledi. Mısırlı yetkili müzakerelere olumlu bir havanın hâkim olduğunu da sözlerine ekledi.

Bu arada Fransa Dışişleri Bakanı Stephane Sejourne, Kahire'de yaptığı açıklamada Gazze'de olası bir ateşkese benzer bir anlaşmanın Lübnan'da da yapılmasını istediklerini söyledi. Sejourne, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Buraya ateşkese ulaşma çabalarımızı koordine etmek üzere geldik. Fransa ve bölgedeki Arap ülkelerinden ortakları, İsrail'in Refah'ta kara saldırısından vazgeçmesi gerektiği yönünde mesajlar gönderdi” şeklinde konuştu.


Mısırlı yetkili: Hamas'ın anlaşma teklifine kısa sürede yanıt vermesini bekliyoruz

Gazze Şeridi sınırındaki bir grup İsrail askeri (AP)
Gazze Şeridi sınırındaki bir grup İsrail askeri (AP)
TT

Mısırlı yetkili: Hamas'ın anlaşma teklifine kısa sürede yanıt vermesini bekliyoruz

Gazze Şeridi sınırındaki bir grup İsrail askeri (AP)
Gazze Şeridi sınırındaki bir grup İsrail askeri (AP)

Londra merkezli Arap Dünyası Haber Ajansı (AWP), ABC News'ten dün Mısırlı bir yetkilinin Hamas'ın İsrail ile önerilen anlaşma teklifine kısa süred yanıt vermesini beklediklerini söylediğini aktardı.

ABC News'ün haberine göre Mısırlı yetkili, Hamas ile İsrail arasında ateşkes ve esir takası anlaşmasına varılmasına yönelik müzakerelerde olumlu bir havanın hakim olduğunu da belirtti.

Mısırlı yetkili, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çözüm bekleyen bir dizi meselenin çözüme kavuşturulması için tüm taraflarla müzakereler devam ediyor.”

Hamas Hareketi liderlerinden Yusuf Hamdan, dün sabah saatlerinde yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'de ateşkes ve esir takası anlaşması için sunduğu son teklifin Hamas’ın tutumuna ve şartlarına yakın olduğunu, ancak yine de uygulandığında anlaşmayı havaya uçurabilecek mayınlı maddeler içerdiğini söyledi.

Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze Şeridi’nin en güneyindeki Refah şehrine kara saldırısı planını, Hamas ile bir ‘ateşkes’ sağlanması ve iki taraf arasında rehine ve tutuklu takası yapılması için Mısır'ın desteklediği müzakerelerle ilişkilendirmeyi reddetti.

Hükümetindeki aşırı sağcı bakanların baskılarına ve tehditlerine boyun eğerek, ateşkes anlaşması olsun ya da olmasın Refah'a kara saldırısı gerçekleştireceklerini açıklayan Netanyahu, Hamas'la bir anlaşmaya varılacağına dair iyimser havanın oluşmasından bir gün sonra anlaşma şansını küçümseyen ifadeler kullandı.

Gazze'de öldürülen İsrail askerlerinin ve Hamas tarafından rehine alınan askerlerin aileleriyle bir araya gelen Netanyahu, savaşın hedeflerinde bir değişiklik olmadığını belirterek, “7 Ekim'den sonra belirlediğimiz her şey aynı, hiçbir değişiklik yok” dedi.

Netanyahu, şunları söyledi:

“Refah'a gireceğiz, Hamas’a teslim olmayacağız. Anlaşma olsun ya da olmasın Refah'a gireceğiz ve oradaki Hamas tugaylarını ortadan kaldıracağız.”


Mısır: Gazze'de ateşkes çabaları olumlu bir atmosferde devam ediyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah’ta İsrail saldırısında hasar gören bir evin önündeki Filistinli çocuklar (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah’ta İsrail saldırısında hasar gören bir evin önündeki Filistinli çocuklar (Reuters)
TT

Mısır: Gazze'de ateşkes çabaları olumlu bir atmosferde devam ediyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah’ta İsrail saldırısında hasar gören bir evin önündeki Filistinli çocuklar (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah’ta İsrail saldırısında hasar gören bir evin önündeki Filistinli çocuklar (Reuters)

Mısırlı üst düzey bir kaynak bugün (Çarşamba) Gazze'de ateşkes anlaşmasına varma çabalarının olumlu bir atmosferde devam ettiğini doğruladı.

Şarku’l Avsat’ın el-Kahire el-İhbariyye televizyon kanalından aktardığı habere göre kaynak, “İki taraf arasındaki bazı ihtilaflı noktaların çözüme kavuşturulması için Mısır'ın ilgili tüm taraflarla istişareleri sürüyor” dedi.

El-Kahire el-İhbariyye televizyon kanalına göre üst düzey bir kaynak geçtiğimiz cuma günü Mısır ve İsrail heyetlerini Gazze Şeridi'nde ateşkese yaklaştıran kayda değer bir ilerleme olduğunu bildirmişti. Kanala göre, ‘7 Ekim'den bu yana İsrail'in karadan, denizden ve havadan eşi benzeri görülmemiş saldırılarına maruz kalan Gazze Şeridi, işgal güçlerinin özellikle kuzey bölgelerine insani yardım ulaştırılmasını engellemeye devam etmesi nedeniyle, kıtlığa varan son derece zor insani koşullar altında yaşıyor. Gazze Şeridi'nin güneyine ulaşan yardımlar, özellikle yerinden edilenlerin son sığınağı olan Refah'taki vatandaşların ihtiyaçları için yeterli değil.’


UNAMI’nin Irak’tan çekilmesiyle birlikte meydana gelecek 3 tehlike

Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) Başkanı Jeanine Hennis-Plasschaert, Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani'nin evini ziyaretinin ardından basın toplantısı düzenledi. (AFP)
Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) Başkanı Jeanine Hennis-Plasschaert, Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani'nin evini ziyaretinin ardından basın toplantısı düzenledi. (AFP)
TT

UNAMI’nin Irak’tan çekilmesiyle birlikte meydana gelecek 3 tehlike

Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) Başkanı Jeanine Hennis-Plasschaert, Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani'nin evini ziyaretinin ardından basın toplantısı düzenledi. (AFP)
Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) Başkanı Jeanine Hennis-Plasschaert, Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani'nin evini ziyaretinin ardından basın toplantısı düzenledi. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Mart ayı sonunda BM Güvenlik Konseyi'ne gönderdiği mektuba göre, Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani hükümeti, Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu'nun (UNAMI) görevlerini Mayıs 2026'ya kadar tamamlamasını talep ederek BM ile ilişkilerini yeniden düzenlemek niyetinde.

Guterres uzun mektubunda, Sudani ve hükümetinin geçen yıl Irak'a yaptığı ziyaret sırasında kendisinden ‘Jeanine Hennis-Plasschaert liderliğindeki misyonun (UNAMI) Irak'ta güvenlik ve siyasi istikrarın kademeli olarak sağlandığı göz önüne alınarak 31 Mayıs 2026'ya kadar çalışmalarını tamamlaması’ talebinde bulunduğunu belirtti.

Yerel ekip

Guterres, Irak hükümetinin kalkınma ve insani konularda doğrudan BM kurumları, fonları ve programları ile çalışmak üzere BM sistemi ile çalışmalarını yeniden düzenleme niyetinde olduğunu ve Bağdat'ın bu kuruluşların çalışmalarının ‘BM Güvenlik Konseyi tarafından yetkilendirilmiş bir misyon aracılığıyla değil, Irak'taki yerel BM ekibi’ aracılığıyla koordine edilmesini istediğini belirtti.

DCFVBRT
Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) Başkanı Jeanine Hennis-Plasschaert (UNAMI)

Bağdat ayrıca, ‘31 Mayıs 2024 itibariyle UNAMI'nin yetkilerinin insani yardım ve kalkınma konularına indirgenmesini’ ve bunu takiben kalan görevlerin Mayıs 2025 itibariyle bir yıl süreyle Irak'taki ülke ekibine devredilmesini talep etti.

Her ne kadar Guterres, ülkenin UNAMI’nin varlığına ihtiyaç duyduğunu yinelese de, mektubunda Irak'taki mevcut büyüklüğünün ‘olması gerekenden fazla’ olduğunu kabul etti. Ayrıca BM'nin Irak'taki varlığının kapsamlı bir şekilde yapılandırılmasının bir parçası olarak çalışmalarının ‘kademeli’ olarak yerel bir ekibe devredilmesini desteklediğini belirtti.

Bununla birlikte Guterres, ‘Irak yönetiminin UNAMI'nin yardımına artık ihtiyaç duymadığını tespit etmesi halinde, görevi devralmaya hazır olması ve BM'nin de destek vermeye hazır olması gerektiğini’ vurguladı.

Söz konusu mektup, UNAMI'nin görevlerinin yerel bir ekibe devredilmesi sürecinin Irak hükümetiyle mutabık kalınarak ve belirlenen iki yıllık süreye uygun olarak yürütülmesini tavsiye ediyor.

FRBTNY
Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) Başkanı Jeanine Hennis-Plasschaert daha önce Necef'e yaptığı bir ziyaret sırasında (AFP)

Guterres, UNAMI'nin Mayıs sonunda başlayacak geçiş dönemindeki görevlerinin, UNAMI ile Irak hükümeti arasındaki ortaklığın yeniden canlandırılması ve UNAMI'nin seçim, insan hakları, medya ve kapasitesinin yerel BM ekibine devredilmesi için kademeli geçiş ve hazırlığın yanı sıra Irak hükümetinin yolsuzlukla mücadele, güvenlik sektörü reformu, su yönetimi ve iklim konularında kapasitesinin güçlendirilmesine odaklanmasını önerdi.

Kurumların kırılganlığı

Guterres, ‘kurumların kırılganlığı’ da dahil olmak üzere ülke için halen bir tehdit oluşturduğuna inandığı bir dizi gözlemi kaydetti. İstikrarsızlık faktörlerinden biri olarak ‘silahlı aktörlerin çoğalması’ olarak ifade ettiği silahlı gruplar ve hizipler meselesinin yanı sıra DEAŞ veya yeni bir terör örgütünün ortaya çıkma olasılığı korkusuna da atıfta bulundu.

Guterres, “Kürt ve Sünni taraflar halen devlet kurumlarına yönelik güveni az ve hakları için dışarıdan bir garanti arıyorlar. Bu noktada UNAMI’yi bir garantör olarak görüyorlar” dedi.

FDRBGTNY
Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) Başkanı Jeanine Hennis-Plasschaert, Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani'nin evini ziyaretinin ardından (arşiv - AFP)

Guterres, BM'nin ‘seçimler ve insan hakları konusunda teknik destek sağlamaya devam etmenin bir yolunu bulması gerektiğini, bunun çok önemli olduğunu ve aynı zamanda ulusal çatışma çözümü ve kriz yönetimi konusunda tavsiyelerde bulunması gerektiğini’ vurguladı.

‘Her şeyi başaramayacağız’

Guterres, UNAMI’nin Irak'ta ‘sonsuza kadar’ kalsa bile ‘her şeyi başaramayacağını’, çünkü sorumluluğun Iraklı kurumlarda olduğunu ifade etti.

UNAMI, merhum Devlet Başkanı Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinin ardından Irak hükümetinin talebi üzerine BM Güvenlik Konseyi'nin 1500 sayılı kararıyla 2003 yılında kuruldu ve o tarihten bu yana görevlerini yerine getirirken 2007 yılında 1770 sayılı kararla rolü önemli ölçüde genişletildi.

UNAMI'nin internet sitesinde yer alan tanıma göre ‘UNAMI'nin görevi, kapsayıcı siyasi diyaloğun ve ulusal ve toplumsal uzlaşmanın teşvik edilmesinde Irak Hükümeti ve halkına tavsiye, destek ve yardım sağlanmasına öncelik vermektir.’