Mariupol’da hayatta kalanların gelecek umudu yok

Mariupol’da hayatta kalanlar: Evimizle birlikte hayatlarımız da yıkıldı

İşçiler Mariupol’un banliyösündeki bir mezarlıkta tabut taşıyor (EPA)
İşçiler Mariupol’un banliyösündeki bir mezarlıkta tabut taşıyor (EPA)
TT

Mariupol’da hayatta kalanların gelecek umudu yok

İşçiler Mariupol’un banliyösündeki bir mezarlıkta tabut taşıyor (EPA)
İşçiler Mariupol’un banliyösündeki bir mezarlıkta tabut taşıyor (EPA)

Ukrayna’da direnişinin sembolü olan Mariupol şehri üç ay süren kuşatma ve saldırılardan sonra Rusların eline geçerken, şehirdeki binaların büyük kısmı ağır hasar aldı.
şarku'l Avsat'ın AFP’den aktardığı habere göre, Mariupol’da üç ay süren çatışmalar yüz binlerce insanın kaçmasına, anlatılmaz acılar yaşanmasına ve ölümlere neden oldu. 
Şehirde bulunan Azovstal çelik fabrikasına sığınarak uzun süre direnen 959 Ukraynalı asker Ruslara teslim oldu.

Rus ordusu ve ayrılıkçı müttefikleri, çatışmalar başlamadan önce nüfusu yarım milyondan fazla olan harap şehirdeki sokaklarda devriye geziyor.
AFP muhabirleri, Rusya Savunma Bakanlığı’nın bu hafta düzenlediği basın turunda hasarın boyutunu inceledi.

Rus ordusu, Ukrayna’nın şiddetli direnişinin sembolü haline gelen fabrikaya gazetecilerin yaklaşmasına izin vermedi.
Rusya, Ukrayna’nın güneydoğusundaki şehri yeniden inşa etme ve onu bir sahil beldesine dönüştürme sözü verdi.
Ancak bu projeyi, şehirde Rus saldırıları sonucu enkaz haline gelen bina molozları arasında hayal etmek zor.
Çatışmanın sona ermesiyle, bölge sakinleri yiyecek aramak için dışarı çıkmaya cesaret etti.

Konuşmayı kabul edenler, Moskova’nın neo-Nazilerin boyunduruğundan ‘kurtardığını’ öne sürdüğü şehirle ilgili umutsuzluklarını dile getirdi.
AFP’nin sorusunu Rusça yanıtlayan Angela Kopytsa (52), Mariupol’da kendisi için bir gelecek görmediğini söyledi.
Pediatri hemşiresi olan Kopytsa, “İş yok, yemek yok, su yok. Hem evim, hem de hayatım yıkıldı. Hangi gelecek? Hiçbir şeyden ümidim yok” dedi.
Kopytsa, çatışmalar sırasında çocukları ve torunu ile bir lokma yiyeceği paylaşmak zorunda kaldığını ve doğum servislerindeki çocukların açlıktan öldüğünü anlatırken gözyaşlarına boğuldu.
Şehirdekiler Mart ayından bu yana elektriksiz yaşıyor.
Mariupol’daki bir üniversitede eğitim veren Elena Ilyina (55) ise, AFP muhabirlerine ağlayarak evinin yıkıldığını ve şimdi kızıyla birlikte yaşadığını anlattı.
Tek dileğinin savaştan önceki hayatına geri dönmek olduğunu söyleyen Ilyina, “Evimde huzur içinde yaşamak, işe gitmek ve çocuklarımla konuşmak istiyorum” dedi.
Rus ordusu, gazetecileri şehirdeki hayvanat bahçesine de götürdü.

Oksana Krishtafovich (41) savaştan önce bir restoranda aşçıydı ama şimdi hayvanat bahçesinde çalışıyor, hayvanları besliyor ve inekleri sağıyor.
Krishtafovich, “Çalıştığım restoran yıkıldı. Artık benim müşterilerim buradaki hayvanlar. Şehir her şeyden yoksun. Ama uyum sağlarız, hayatta kalırız” diyerek iyimser konuştu.
Şehirde en fazla sayıda insanı istihdam eden Azovstal’da 30 yıl çalışan Sergey Pugach (60) ise, hayvanat bahçesinde bekçi olarak görev yapıyor.
Rusya’nın işgale başladığı Şubat ayında emekli olmasına sadece iki ay kalan Pugach, emekli maaşını alıp alamayacağını bilmiyor ama yine de şikayet etmiyor.
Pugach, “Ukraynalılar tembel değil. Savaş durur durmaz insanlar sığınaklardan sürünerek çıktı ve iş aramaya başladı. Bazıları iş buldu bile” dedi.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.