Dünyada ilk olacak yeni bir lazer için Türkiye'den bilim insanı 2,5 milyon euroluk hibe aldı

Türkiye tarihinde çok az sayıda bilim insanının almayı başardığı hibe sayesinde yeni bir lazer geliştirilebilecek.

Dünyada ilk olacak yeni bir lazer için Türkiye'den bilim insanı 2,5 milyon euroluk hibe aldı
TT

Dünyada ilk olacak yeni bir lazer için Türkiye'den bilim insanı 2,5 milyon euroluk hibe aldı

Dünyada ilk olacak yeni bir lazer için Türkiye'den bilim insanı 2,5 milyon euroluk hibe aldı

Lazer fiziği alanında dünyada ilk olacak bir araştırma yapılacak. Türkiye tarihinde çok az sayıda bilim insanının almayı başardığı hibe sayesinde yeni bir lazer geliştirilebilecek.  
Avrupa'nın en prestijli bireysel araştırma hibesi olan Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) Gelişmiş Hibe (Advanced Grant) sayesinde 2,5 milyon euro 5 yıl süreyle dünyada eşi olmayan bir lazerin keşfedilmesi için kullanılacak.
Joker gibi görev yapacak evrensel bir lazer geliştirmeye çalışan Bilkent Üniversitesi'nden Doç. Dr. Ömer İlday, bu amaç için yeni yaklaşım geliştirdi ve buna "ikincil kilitlenme" ismi verildi. 
Bu fikir, modern parçacık ve kuantum fiziğinin temelini oluşturan ikincil kuantizasyon kavramını lazerlere adapte etmeyi hedefliyor.
Böylece binlerce ışıl atımı lazerin içinde kendiliğinden yan yana dizilerek şimdiye kadar ulaşılamamış ultra yüksek frekanslara ulaşacak.
Dr. İlday, bu şekilde bir lazer gerçekleştirilebilirse, camdan canlı dokuya her türlü malzeme üzerinde yüksek hassasiyette etkin olabileceğini iddia ediyor. 
Ultra hızlı lazerler sayesinde günümüzde de malzemeye hiç zarar vermeden çok hassas işlem yapılabiliyor. Örneğin, cep telefonu ekran camları böyle lazerlerle kesiliyor.
Ancak günümüzde bu tip lazerler hem yavaş hem pahalı hem de uygulamaya özelleşmiş oluyor. Örneğin, bir diş protezini 3 boyutlu basacak yazıcının lazeri ile aynı protezin yüzeyinin doku tutunması için optimize edecek bir lazer birbirinden tamamen farklı.
Oysa, bu işlemlerin tek bir sistemde birleştirilmesinin sayısız avantajı var. İlday, "Karmaşık bir sürü pahalı lazer kullanmaktansa tek bir tane evrensel lazer çözümü mümkün olmasını hedefliyoruz" diyor. 
Dünyada ilk olan lazer çalışmasının detayları ile ilgili Bilkent Üniversitesi'nden Doç. Dr. Ömer İlday ile dünyada ilk olan lazer çalışmasının detaylarını Independent Türkçe'den Esra Öz'e anlattı.

Doç. Dr. Ömer İlday, Independent Türkçe için Esra Öz'ün sorularını yanıtladı

- Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) Gelişmiş Hibe (Advanced Grant) nedir? 
ERC Advanced Grant sadece hem yüksek getirisi olan hem de yüksek bilimsel riski olan sıra dışı fikirleri fonlayan dünyada eşi olmayan bir mekanizma.
Çok prestijli çünkü çok iyi bir değerlendirme süreci olduğu konusunda camianın güvenini kazanmış durumda. Temel değerlendirme kriterleri de hem adayın yani başvuran kişinin hem de önerilen fikrin bilimsel mükemmeliyetini kapsıyor. 
Fikirdeki bilimsel mükemmeliyet derken, büyük ilerlemeler öne süren, sadece teknik değil, kavramsal yenilikler getirecek projeleri hedefliyor. Bu yapısıyla kolay kolay başka bir fon kaynağı tarafından desteklenemeyecek kadar cesur fikirleri hedefliyor. 

- Türkiye'den bu zamana kadar kaç kişi aldı?
Bildiğim kadarıyla bu zamana kadar benimle birlikte Türkiye'den sadece 3 kişi aldı. Bu sene benimle aynı anda yine Bilkent Üniversitesi Elektrik Elektronik Bölümü'nden Tolga Duman aldı. Daha önce de Koç Üniversitesi'nden Hakan Ürey almıştı. 

- Hibeyi kimler kazanabilir? Türkiye'den bu kadar az bilim insanının kazanmasının nedeni nedir? Bu hibe ne olması gerekiyor da kazanılabilsin?
Bu hibelere her camiadan her alandan insanlar başvurabiliyor. Hangi ulustan olduğunuz önemli değil. Hatta hangi ülkeden olduğunuz da önemli değil. Sadece projenizi Avrupa'dan bir ülkede hatta Avrupa ile afiliye Türkiye'nin de dahil olduğu ülkeler grubunda yapmanız gerekiyor. Dolayısıyla Japonya'dan başvurup, alıp projeyi aldıktan sonra Avrupa'ya taşımayı da planlayacak olabilirsiniz. 
Konu ayrımı yapmıyorlar, matematikten sosyolojiye tıptan fiziğe kadar her alanda başvurulara açık. Alanlara göre paneller oluşturuluyor. Çok sayıda konulara göre panel var. Fiziksel bilimlerde yaklaşık 10 kadar farklı panel var, diğer bilim alanlarında da benzer şekilde paneller bulunuyor. 
Kriterlerden bir tanesi de bilimsel mükemmeliyet yani, alanında lider ve belli bir konuda en önemli çalışmalara imza atmış, tanınmış kişiler olmanız bekleniyor. Advanced Grant almak için, aynı kuruluş ERC'nin üç grubu var. İlki başlangıç hibeleri, bunlara doktoranızı aldıktan en erken 2 yıl, en çok 7 yıl sonra başvurabiliyorsunuz.
Orta grup, toparlayıcı (consolidator) denilen hibeler var. Bunlar da ilk aşamanın süresi bittikten sonra başlıyor. Doktoradan 7 yıl sonra ve 12 yıla kadar uzayabiliyor.  
Gelişmiş hibeye ise, orta dönem bittikten sonra başvurabiliyorsunuz. Bu hibe için bir üst sınır yok. Dolayısıyla alması en zor olanı çünkü rakiplerinizin bir üst sınırı yok. Sizden kariyer olarak 20 yıl ileride birisi, hatta Nobel almış bir bilim insanıyla aynı panelde yarışıyor olabilirsiniz. 

-Peki, bu hibenin avantajları neler? Neler kazanıyorsunuz? 
Hibenin finansal değeri araştırmamız için önemli ama kanımca ondan da önemli olarak saygınlığı birçok alanda önünüzü açacak seviyede. Ama tabii ki finansal desteğin güçlü ve 5 yıla yayılmış olması da önemli çünkü yüksek riskli, yüksek hedefli projeler uzun soluklu, sabırlı ve maliyetli çalışmalar gerektiriyor.
Tipik bilimsel projeler daha kısa süreli olur, en çok 3 yıla hatta 2 yıllık bir süre de olabiliyor. Bu şekilde kısa sureler haliyle daha az riskli fikirlere odaklanmayı gerektiriyor. Zaman baskısı olmadan araştırmacıların uzun dönemli finansal olarak da bir stres hissetmeden cömert bir destekle fikirlerin üzerine çalışılması çok önemli.
Ben maksimim limit olan 2,5 milyon Euro destek aldım. Orta düzey ERC için 2 milyon Euro, başlangıç seviyesi için bir buçuk milyon Euro üst sınırı var.
Yani ERC diyor ki; acele etmeyin büyük bir balığın yani büyük bir fikrin peşinde koşun, buyurun, bolca kaynak, bolca süre. ERC verdiği projelerin hepsinin başarılı olmasını istemiyor. Çünkü, eğer fazla başarılı ise, yeterince risk almadığı anlamına geliyor.  Risk almalıyız ki gerçekten sıra dışı, çığır açacak araştırmalar çıkabilirsin.  
Bence enfes bir fonlama sistemi, daha önce de orta düzey hibe ve köprü hibesi aldım.  İşleyişinden de felsefesinden da sonra derece memnunum.  Bol kaynak, zaman baskısı yok ama yeter ki önemli bir fikri ileriye götürün, benim felsefeme çok uygun.

- Bunu kazandıktan sonraki süreçte neler olacak?
Bir takım yasal süreçler yaşanması gerekiyor ve bu projenin yürütülmesi için bir kontrat hazırlanacak oldukça standart bir aşama, ardından bir başlangıç tarihi belirlenecek. Bütün bu süreçler yerine getirildikten sonra proje başlayacak. Ondan sonra 5 yıl boyunca sadece bu fikri düşüneceğim.
Vaktimin ve kafamın neredeyse tamamını buna ayırmayı planlıyorum. Çünkü yine benim çalışma stilim bunu gerektiriyor. Ben bir şeyi yoğun olarak düşünmekten büyük zevk alıyorum. Çok zor hedeflerim var. Sabah-akşam, işimin başındayken de yolda yürürken de sürekli bunu düşünmek istiyorum. 

- Neler bulmuştunuz ve sonrasında bu projeyi çılgın bir proje olarak görülüp desteklenmesinin nedeni nedir?
Süper iletkenliği düşünün, tek tek elektronlara bakarak tahmin etmesi imkansız bir takım karakteristikler oluşturabiliyor. Aynı şey lazerler alanında da geçerli. Çalışmalarıma, lazerlerde karmaşık yapıların ortaya çıkmasını araştırarak başladım. Doğru şartları bir araya getirip lazeri oluşturan fotonları veya kip dediğimiz frekansları birbiriyle bir ilişkiye soktuğunuz zaman, lazer bir anda kendiliğinden son derece kısa ışık dalgaları oluşturmaya başlıyor.
Bunlara ultra hızlı lazer atımları deniyor. Bunlar kendiliğinden ortaya çıkıyor.  Siz şartları sağlıyorsunuz, ondan sonra bu atımı oluşturan faktör kendiliğinden bir araya geliyor.  Bu konuda bir takım kayda değer katkılarda bulunduktan sonra bu fikirden esinlenerek 2013 yılında yeni bir öneri getirdim. 
Bu çalışmamın başlangıcını aslında eşim Serim'in şu soruyu sorması tetikledi: "Lazerde oluşan bu kendiliğinden organizasyon fikrini, neden malzemelerin üzerinde kendiliğinden desen oluşumuna uygulamıyoruz?"  
Yani lazeri kullanarak öyle bir şey yapalım ki, lazeri yüzeyin üzerine ışıttığımız zaman, kendiliğinden hedeflediğimiz, istediğimiz desenler ortaya çıksın.  Bu fikirle ERC'den orta düzey destek aldım.  Enteresan birtakım sonuçlar buldum. Bu bulgulardaki bir sürpriz yeni projemin kavramsal temelini oluşturdu. Şöyle: Lazer malzeme benzetmesini yaparken bütün taşlar yerine oturuyor ama bir nokta tam tutmuyordu.
Matematiksel olarak bir farklılık vardı. Benzetmek gerekirse, suratımızın sağı ile solu birbirinin ayna görüntüsü. Ancak, düşünün ki, ayna görüntüsü tamam ama bir de baş aşağı dönmüş çıkıyor.  Bu enteresan gelmişti, böyle baş aşağı değil de tam aynısı olsa derken, malzemedekini lazere benzetmek yerine, lazeri malzemedekine benzetsem diye düşününce, şu an desteğini aldığım fikir ortaya çıktı.

- Daha önceki bulduğunuz çalışmadan da biraz söz edebilir misiniz? Aslında olması beklenen acısız lazer cerrahisi ya da dişte kullanılmasını sağlayacak lazer dünyada ilk sizin tarafınızdan bulundu. Farklı nasıl bir özelliği var?
Lazerle malzeme işleme, bugün 10 milyar dolarlık bir sektör. Aklınıza gelebilecek her türlü işlem yapılıyor. Bu otomobil veya gemi imalatında santimetre kalınlığında çeliklerin kesilmesi de olabilir, bir göz ameliyatı da olabilir. Hatta kullandığımız cep telefonunun kamerası için camının üzerinde yuvarlak bir delik açılması da olabilir, hassas bir üç boyutlu baskı cihazında elde ettiğiniz bir objenin basılması da olabilir. 
Bu lazerlerin arasında ultra hızlı dediğimiz yani son derece kısa atımlar oluşturan lazer tiplerinin özel bir yeri var. Çünkü bunlar malzemeyi ısıtmadan, etrafa zarar vermeden çok hassas bir şekilde işlemenizi sağlıyor. Bunu ben keşfetmedim, 10 yıllardır bilinen bir fikir. Benim keşfettiğim şu; normalde lazerde çok güçlü atımlar oluşturuyorsunuz ve bunları uzun aralıklarla malzemeye gönderiyorsunuz.
Malzemeye biri geliyor, mikroskobik bir miktarını buharlaştırıyor sonra malzeme davranışı açısından sonsuz derecede uzun diyebileceğimiz bir süre geçtikten sonra bir sonraki atım geliyor ve aynı süreci tekrar ediyor.  Bu süreç güzel çalışıyor fakat hem yavaş hem verimsiz.
Biz bu her atımın enerjisini binlerce küçük atıma bölelim ve bunları çok kısa aralıklı bir şekilde ardışık olarak gönderelim dedik. Her bir atım artık çok zayıf ve hiçbiri tek başına olsa malzemeye hiçbir etkide bulunamayacak durumda, fakat binlercesi ardışık şekilde geldiği zaman kolektif bir şekilde yani imece usulüyle malzeme üzerinde benzer bir etki oluşturuyor ve bu etki aslında 10 kat, 100 kat daha verimli oluyor. Daha hızlı bir şekilde malzemeye zarar vermeden ısıtmadan daha verimli bir şekilde bunun kesmeniz ve şekillendirmeniz mümkün oluyor. Fakat bunu yapmak için geliştirdiğimiz lazerler hala eski paradigmadaki lazerlerin değişik versiyonuydu. Böyle bir şey için ideal de binlerce atılımın bir arada sanki bir kristaldeki atomların yan yana dizilmesi gibi dizildiği bir lazer olsa ne kadar harika oluyor. 
Şimdi biz bu amaç için yeni bir lazer kavramı keşfettik. Buna göre lazerde binlerce atımı kendiliğinden organize olacak. Buna ikincil kilitlenme ismini verdim. Bu lazeri gerçekleştirip, paralelinde bu gerçekleştireceğimiz lazerle daha hızlı ve daha verimli bir şekilde malzeme işlemeyi hedefliyorum. 
Malzeme işlemek derken şöyle bir fırsat da karşımıza çıkıyor, ultra hızlı bu lazerlerle malzemeye hiç zarar vermeden çok hassas iş yapabiliyorsunuz. Ayrıca lazerli üç boyutlu baskılama cihazından çıkan parçalar, çıktığı haliyle kullanılamıyor. Bunun için illa ikinci kez işlemden geçirilmesi gerekiyor. Sık sık kusurlar oluşuyor. Bu kusurların yine başka yöntemle düzeltilmesi gerekiyor. Tek bir lazer işinizi görmüyor.
Anlattığım kolektif bir şekilde binlerce atım yapılması, malzemeyle etkileştiği zaman önümüze şöyle bir fırsat çıkıyor: Atım sayısını düşürelim, o zaman bu lazer ultra hızlı lazermiş gibi değil de örneğin bu üç boyutlu baskılama da kullanılacak lazermiş gibi davranmaya başlayacak.
Dolayısıyla elinizde bir nevi joker gibi bir lazer olmasını hedefliyoruz. Değişik işler için farklı, karmaşık bir sürü pahalı lazerler kullanmaktansa tek bir tane evrensel lazer çözümü üzerinde çalışıyorum. 

- Türk bilim insanları bu tip destekleri alabilmek için bakış açılarını nasıl değiştirmeli, nelere odaklan almalı ve bu tip destekler alınırsa ilerleyen süreçte Türkiye'nin bilimsel anlamda gelişmesi nasıl olur? 
Biz bilimsel ilerlemelerle öne çıkmak istiyoruz.  Özellikle Türkiye'de bilimsel ilerlemelerle teknoloji arasında kuvvetli bir bağ kurulup, oradan sanayiye bilgi aktarılması da hedefleniyor.  Bunlar yapısı gereği risk almayı gerektiriyor.
Çünkü siz zaten başka bir yerde geliştirilmiş olan bir teknolojiyi birazcık ileriye götürseniz bile, buradan ciddi bir çıktı elde etmeniz kolay değil. Çünkü ekosistemi daha gelişmiş olan, tedarik zincirleri daha oturmuş, teknoloji şirketleri sayıca daha fazla ve daha girift olan ülkeler değişimlere daha hızlı adapte oluyorlar. 
Siz bir teknolojiyi yakalarken o teknoloji tekrar ilerlemiş oluyor ve onu bir kez daha ileriye götürmek çok kolay olmuyor.  Onun için özellikle bizim gibi gelişmiş ama en üst seviyeye çıkmamış ve görece küçük veya orta büyüklüğü olan ülkeler olarak bizim daha riskli projelere girmemiz gerekiyor.
Bir sürü riski proje deneyeceksiniz; bunlardan çoğu tabii ki fazla başarılı olmayacak, ama arada bir tanesi çok fazla başarılı olacak. ERC'nin mantığı da böyle yani ben çok sayıda riskli ve yüksek getirisi olacak fikir deneyeyim fonlayayım, biliyorum ki bunların önemli bir kısmı başarılı olmayacak. 
Bu bir sürü projeyi deneyeyim hiçbiri çok riskli olmasın ama hepsinin de getirisi mütevazi olsun düşüncesinden daha iyi sonuç veriyor. Özellikle biraz daha teknoloji merkezlerinden uzakta bir ülke için ben bunun önemli olduğunu düşünüyorum. 
İkinci kitlenme fikri aslında temel fizikten gelen bir fikir ve isim. Temel fizikte 20. yüzyıla damgasını vuran kuantum fiziğinde özellikle parçacıkları açıklayan standart modelde temel bir mekanizma ikincil kuantizasyon denen fikir. Bu ikinci kuantizasyon fikri sayesinde parçacıkların bir araya gelmesini veya yok olmasını matematiksel olarak betimleyebiliyoruz. Burada vurgulamak istediğim şu, görünüşte en ufak bir uygulanması olmayan, tamamen teorik kuantum fiziğinde, kuantum alan teorisinden parçacık fiziğinden alınan bir fikir, lazere uygulanıp yeni bir lazere olanak sağlayabiliyor. Bu yeni lazer de belki lazer cerrahisinde veya endüstriyel uygulamalarda çok önemli sonuçlar doğuracak.
Temel fikirlerle, yenilikçi fikirlerle pek çok ülkede istenenler arzulanan topluma fayda getirecek endüstriye fayda getirecek teknolojik fikirler arasında bir kopukluk yok. Tersine aralarında sürekli bir bağlılık var. 
Biz teknoloji geliştireceğiz, bunu destekleyelim şeklinde yaklaşırsak ki, böyle bir trend ne yazık ki var, o zaman bu yaratıcı fikirlerin önüne istemeden de olsa set çekmiş oluyoruz. ERC buna direniyor. Ben en azından kendi adıma fikirlerimi çok geniş bir alandan alıyorum ve bunun faydasını gördüğümü düşünüyorum.
Sadece meraktan yapılan ve sadece güzel olduğu için yapılan veya sadece kainatı daha iyi anlamak için yapılan en temel bilimle, direkt faydaya dönüştürebileceğimizi beklediğimiz bilimsel teknolojik gelişmeler arasında bir sürekli bağlantı var. İki yönde yatay ve dikey fikir alışverişinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Dolayısıyla sadece bir tarafını ön plana çıkartmadan bunların hepsini ortak değer vererek dengeli ilerlemenin önemli olduğunu düşünüyorum.
 



Apple, iPhone'daki bir hatanın alarm sesini bozuyor olabileceğini açıkladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Apple, iPhone'daki bir hatanın alarm sesini bozuyor olabileceğini açıkladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Apple, iPhone'un alarmının her zamanki gibi çalmayabileceği anlamına gelen bir hata üzerinde çalıştığını duyurdu.

Bu açıklama, bazı kullanıcıların alarmlarının her zamanki gibi çalmadığı ve bu nedenle onları uyandıramadığı yönündeki haberlerin ardından geldi.

Apple, Today programına yaptığı açıklamada sorunun farkında olduğunu ve hatayı düzeltmek için çalıştığını ifade etti. Sorunun nasıl oluştuğu ya da bu süre zarfında geçiçi olarak çözmenin bir yolu olup olmadığı hakkında herhangi bir bilgi verilmedi.

Ancak bu durumla karşılaşan bir dizi kullanıcı, hatadan etkilense de etkilenmese de alarmı daha güvenilir hale getirecek ipuçları önerdi.

Son günlerde kullanıcılar alarmlarının normal sesi çıkarmadığını ya da hiç ses çıkarmadığını bildirmeye başladı. Sorunun ne kadar yaygın olduğu belli değil ve kesinlikle tüm kullanıcıları etkilemiyor gibi görünüyor. Ancak bu hata, TikTok ve diğer sosyal uygulamalarda bir şikayet yağmuruna yol açtı.

Bazıları, sorunun Ayarlar kısmına girip alarm ve zil sesinin ne kadar yüksek olacağını ayarlamayı içeren "Ses ve Dokunuş" bölümünü seçerek çözülebileceğini bildirdi. Eğer bu ayar sıfır veya çok kısık olarak ayarlanmışsa, alarm duyulmayabiliyor.

Ses seviyesi, telefonun yan tarafındaki düğmelerin kullanılmasıyla yanlışlıkla değiştirilebiliyor. Gelecekte aynı hatanın yaşanmasını önlemek için bu seçenek de aynı ayarlar sayfasından kapatılabiliyor.

Bazı kullanıcılar, sorunların Apple'ın dikkat gerektiren özelliklerinden kaynaklanabileceğini öne sürdü. Bu özellik, iPhone'un yüz taramasını kullanarak cihaza ne zaman bakıldığını anlıyor ve sahibinin gördüğünü algıladığında alarmın sesini kısıyor. 

Ancak bu özellik, örneğin sahibi iPhone'u kendisine dönük halde uyuyorsa alarmın sesinin yanlışlıkla kısılmasına neden olabiliyor. Bu özellik ayarlar kısmından "Face ID ve Parola" seçeneği altından kapatılabiliyor.

Ancak bu işlemin kapatılması, telefonun kilidi açılana kadar bildirimlerin içeriğini gizleme ve siz bakarken cihazın otomatik olarak kararmamasını sağlama gibi diğer yararlı dikkat gerektiren özellikleri iPhone'dan kaldırıyor. Bu nedenle, uzun vadeli bir çözümden ziyade sorunu teşhis etmek için daha faydalı olabilir.
Independent Türkçe


İnsan genlerini düzenleyen yapay zeka aracı geliştirildi

Şirket OpenCRISPR-1 adlı gen düzenleyicinin testlerden başarıyla geçtiğini ifade ediyor (Profluent)
Şirket OpenCRISPR-1 adlı gen düzenleyicinin testlerden başarıyla geçtiğini ifade ediyor (Profluent)
TT

İnsan genlerini düzenleyen yapay zeka aracı geliştirildi

Şirket OpenCRISPR-1 adlı gen düzenleyicinin testlerden başarıyla geçtiğini ifade ediyor (Profluent)
Şirket OpenCRISPR-1 adlı gen düzenleyicinin testlerden başarıyla geçtiğini ifade ediyor (Profluent)

İnsan genlerini düzenleyebilen yapay zeka aracı üretildi. Yeni buluş hastalıkların tedavisinde hem daha hızlı hem de daha kesin sonuçlar elde edilmesini sağlayabilir.

ABD merkezli Profluent adlı girişimin geliştirdiği araç, doğada bulunmayan moleküller üreterek DNA'yı düzenliyor. Henüz hakem değerlendirmesinden geçmeyen ve bioRxiv'de ön baskı versiyonu yayımlanan araştırmada bu teknolojinin, CRISPR adlı gen düzenleme yöntemine dayandığı açıklanıyor.

Emanuelle Charpentier ve Jennifer Doudna'ya 2020'de Nobel Kimya Ödülü'nü kazandıran CRISPR-Cas9, genetik kodun düzenlenmesine olanak tanıyarak DNA'da hassas değişiklikler yapılmasını sağlıyor. Bakterilerin virüslerle savaşırken kullandığı mekanizmadan alınan ilhamla oluşturulan bu sistemin, tedavi amaçlı kullanılmasına ilk kez geçen yıl izin verilmişti. 

Bu teknikten farklı olarak yeni yapay zeka aracı doğada bulunmayan gen düzenleyicileri üreterek çalışıyor. Kaliforniya San Francisco Üniversitesi Biyomühendislik ve Terapötik Bilimler Bölüm Başkanı James Fraser, yer almadığı araştırma hakkında "Bunlar dünya üzerinde hiç var olmamış mekanizmalar" diyor.

Sistem bunları yaratmayı doğadan öğrense de yeniler.

Profluent'ın teknolojisi, yapay zeka sohbet botu ChatGPT'ye benzer şekilde çalışıyor. ChatGPT'nin kitap ve internetteki diğer metinlerle eğitilmesi gibi yeni yapay zeka aracı da muazzam miktarda biyolojik veriyi analiz ederek yeni gen düzenleyicileri yaratıyor.

Daily Mail'a konuşan Profluent CEO'su Ali Madani, yapay zekanın ürettiği gen düzenleyicilerin insan hücrelerinde test edildiğini ve DNA'da istenmeyen bölgeleri düzenlemeden yüksek düzeyde başarı sağladığını söylüyor.

CRISPR ilişkili (Cas) 5,1 milyon protein içeren bir veritabanıyla eğitilen sistem, OpenCRISPR-1 adı verilen bir gen düzenleyici üretti. Şirket, OpenCRISPR-1'in Cas proteinleri kadar iyi performans gösterdiğini ve hedeflenmeyen bölgeler üzerindeki etkiyi yüzde 95 oranında azalttığını öne sürüyor. 

Şirket başka araştırmacılar da kendi testlerini yürütebilsin diye bu gen düzenleyiciyi açık kaynak olarak yayımladığını duyurdu. Öte yandan bunları üreten yapay zeka teknolojisi kullanıma açılmadı.

CRISPR yöntemi, orak hücre anemisi ve körlük gibi kalıtsal hastalıklara yol açan genleri değiştirme yolu sunmasıyla sağlık alanında büyük ümit vaat ediyor. Bu teknik ayrıca Neandertal beyinlerini incelemek ve hastalıklara karşı dayanıklı bitkiler üretmek için de kullanılıyor.

Profluent'ın araştırmayı mayısta düzenlenecek Amerikan Gen ve Hücre Terapisi Derneği'nin yıllık toplantısında sunması bekleniyor.

Independent Türkçe, New York Times, Daily Mail, bioRxiv


Japonya, Ay yarışında Çin'i geçiyor mu?

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA
TT

Japonya, Ay yarışında Çin'i geçiyor mu?

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA

NASA'nın yeni bir "uzay yarışı" diye adlandırdığı ortamda Japonya, Çin'den önce Ay'a ayak basabilir. ABD Başkanı Joe Biden, Ay yüzeyine inip de Amerikalı olmayan ilk kişinin bir Japon astronot olacağı sözünü vermişti.

10 Nisan'da Biden ve Japonya Başbakanı Fumiyo Kişida tarafından özetlenen plana göre Japonya, NASA'nın Artemis misyonlarının bir parçası olarak önce 2028'de ve ardından 2032'de astronotlarından birini Ay'a göndermek üzere ABD'yle yakın işbirliği içinde çalışacak.

Bu durum, daha önce 2030'a kadar Ay'a astronot göndermeyi planladığını açıklayan Çin'le Japonya'yı rekabete soktu.

NASA Başkanı Bill Nelson'ın defalarca yeni bir "uzay yarışı" diye adlandırdığı bir ortamda Çin, 2035'e kadar Rusya'yla ortak bir Ay üssü inşa etmeyi de planlıyor.

Nelson, önceki haftalarda Çin'e atıfta bulunarak, "Sivil uzay programı dedikleri pek çok şeyin askeri bir program olduğuna inanıyoruz. Aslında bir yarış içinde olduğumuzu düşünüyorum" demişti. 

South China Morning Post'a konuşan analistler; Japonya'nın Çin'den önce Ay'a inme isteğinin, Pekin'i kendi planlarını hızlandırmaya itebileceğini belirtti. 

Çin, uzay istasyonunu başarıyla inşa ederek ve önümüzdeki günlerde Ay'ın Dünya'dan hiç görünmeyen öbür yüzüne bir sonda indirmeyi planlayarak uzay programını şimdiden hızlandırdı.

Çin ayrıca 2026 ve 2028 için planlanan mürettebatsız görevlerle Ay'ın güney kutbunda su aramaya başlayabilir.

Çin'in, Ay'daki su kaynaklarının kendisine ait olduğunu iddia edebileceği uyarısını defalarca yapan Nelson, "Çin özellikle son 10 yılda olağanüstü ilerleme kaydetti ancak çok ama çok gizli tutuyor" demişti. 

NASA Başkanı "Çin bu işe gerçekten çok para yatırdı ve bütçelerinin fazlasıyla büyüme potansiyeli var. Bence tedbiri elden bırakmamalıyız" diye eklemişti.

Öte yandan Beyaz Saray'a göre; ABD ve Japonya'nın önerdiği ortak görev, Ay'da basınçlı bir gezici aracı kullanmak üzere Japon uzmanlığına güvenirken, ABD de uçuş ve astronot eğitimini sağlayacak ve "Ay yüzeyindeki bu zorlu ve ilham verici görevlerin risklerini yönetecek".

Tokyo Üniversitesi'nde bilim ve teknoloji politikası profesörü Kazuto Suzuki, "Ay keşfinde Çin'le rekabet halinde olduklarının farkındalar, dolayısıyla bu Apollo programının güçlendirilmiş hali olacak" dedi.

Independent Türkçe


İnsan beyninin en net görüntüsünden ses klonlayabilen yapay zekaya nisandaki bilimsel gelişmeler

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İnsan beyninin en net görüntüsünden ses klonlayabilen yapay zekaya nisandaki bilimsel gelişmeler

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

OpenAI, "Voice Engine" teknolojisinin yalnızca yazılı metin ve 15 saniyelik konuşma örneğinden konuşmacının orijinaline çok benzeyen doğal sesini taklit edebildiğini duyurdu.
Fransa'da dünyanın en güçlü manyetik rezonans görüntüleme (MRI) cihazıyla insan beyninin en net görüntüsünün elde edilmesinden yapay zeka sohbet robotu ChatGPT'nin geliştiricisi OpenAI'ın yeni "Voice Engine" teknolojisinin ses klonlayabilmesine kadar birçok bilimsel ve teknolojik gelişme, nisan ayında gündemde yer buldu.

Bilim ve teknoloji dünyasındaki her keşif, yenilik ve deney, bilinmeyen taraflarını açığa çıkarmayı sağlayarak evren anlayışını şekillendirip ufuk açmaya devam ediyor.

AA muhabiri, nisan ayında öne çıkan bilimsel gelişme ve keşifleri derledi.

Bu ayın ilk günlerinde Güney Kore'de "Yapay Güneş" olarak adlandırılan KSTAR nükleer reaktörü, 100 milyon santigrat derecede 48 saniye boyunca çalışarak dünya rekoru kırdı.

Kore Füzyon Enerjisi Enstitüsündeki (KFE) bilim insanları, karbon kirliliğine yol açmayan temiz enerji kaynağı nükleer füzyon teknolojisini geliştirmek için KSTAR nükleer reaktörünü 100 milyon santigrat derecede mümkün olduğunca uzun sürede çalıştırmayı hedefliyor, çalışmalarda Güneş ve diğer yıldızların parlamasını sağlayan reaksiyonlar taklit ediliyor ve olağanüstü yüksek sıcaklıklar oluşturuluyor.

Bilim insanları, Güneş'in çekirdeğinden 7 kat daha sıcak plazmayı 48 saniye boyunca çalıştırmayı başardı.

"Voice Engine" teknolojisi ses klonlayabiliyor
OpenAI, "Voice Engine" teknolojisinin yalnızca yazılı metin ve 15 saniyelik konuşma örneğinden konuşmacının orijinaline çok benzeyen doğal sesini taklit edebildiğini duyurdu.

Güvenlik endişelerine ilişkin, "Voice Engine"in test aşamasındaki kullanıcı partnerlerine kişi veya kuruluşların kimliğini kullanmanın yasaklandığı, orijinal konuşmacının rızasının gerektiği ve seslerin yapay zeka tarafından üretildiğinin izleyicilere açıkça bildirilmesinin zorunlu kılındığı açıklandı.

Voice Engine, orijinal konuşmacının sesini koruyarak çeviri yapabilecek.

Fransa'da insan beyninin en net görüntüsü elde edildi
Fransa Atom Enerjisi ve Alternatif Enerjiler Kurumu (CEA), insan beyninin dünyanın en güçlü manyetik rezonans görüntüleme (MRI) cihazıyla elde edilen en net görüntüsünü yayımladı.

Beynin "Iseult" adlı MRI cihazıyla çekilen görüntüsü, 20 yıldan uzun süren çalışma sonucu elde edildi. MRI cihazı, son birkaç ayda yaklaşık 20 sağlıklı gönüllü üzerinde test edildi ve neredeyse 4 dakikada beynin en net görüntüsüne ulaşıldı.

"Iseult MRI" cihazıyla elde edilen ultra detaylı anatomik bilgilerin, Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların teşhisinde yardımcı olması bekleniyor.

"Kriyoablasyon", meme kanseri tedavisinde etkili
Bilim insanları, kanserli dokuların buz yardımıyla dondurularak yok edildiği "kriyoablasyon" yönteminin, tümör boyutları büyük ve ameliyat olamayan meme kanseri hastalarının tedavisinde etki sağladığını belirledi.

Araştırmacılar, kardiyak sorunları bulunan, hipertansiyon hastası veya başka kanser türleri için kemoterapi alan ve bu nedenle ameliyat olamayan meme kanserinden muzdarip 60 kişinin "kriyoablasyon" uygulandıktan sonraki sonuçlarını inceledi.

Hastanın uygunluğuna ve tercihine bağlı lokal anestezi veya minimum düzeyde yatıştırıcıyla gerçekleştirilen "kriyoablasyon" tedavisinin 5 ila 10 dakikalık dondurma ve ardından 5 ila 8 dakikalık pasif çözülme işlemlerinden oluştuğunu kaydeden bilim insanları, tedavi kapsamında tümörlerin yerini belirlemek için ultrason veya bilgisayarlı tomografi taramasından yararlanıldığını bildirdi.

Araştırmacılar, tedavi sonucu boyutları 0,3 ile 9 santimetre aralığında değişen, tümörü 1,4 santimetreden büyük hastalarda tedaviyi izleyen 16 aylık süreçte kanserin nüks etme oranının sadece yüzde 10 olduğunu açıkladı.

Avustralya'da nesli tükenmiş 3 yeni kanguru türü bulundu
Avustralya'daki Flinders Üniversitesinden araştırmacılar, 5 milyon ila 40 bin yıl önce Avustralya'da yaşadıkları tahmin edilen 3 yeni kanguru türü keşfettiklerini duyurdu.

Araştırmacılar, çeşitli müzelerden elde ettikleri bulguları, Güney Avustralya'daki Callabonna Gölü'nün çevresinde keşfedilen fosillerle karşılaştırdıklarında yeni keşfedilen türlerin, nesli tükenmiş "protemnodon" cinsine dahil olduğu sonucuna vardı.

Yeni türlere "protemnodon viator", "protemnodon mamakurra" ve "protemnodon dawsonae" isimleri verildi, ağırlığı 170 kilogramı bulan "viator" adlı türün, birbirinden oldukça farklı 3 türün en büyüğü olduğu düşünülüyor.

Fiziksel temas, acı, anksiyete ve depresyona iyi gelebilir
Almanya ve Hollanda'dan araştırmacılar, fiziksel temasın acı, anksiyete ve depresyona iyi gelebileceğini ortaya koydu.

Araştırmacılar, sarılma gibi fiziksel temasta bulunmanın insanlardaki etkisini anlamak için yaklaşık 10 bin katılımcıyla 200'den fazla çalışmayı analiz etti.

Bilim insanları, süresi ve sıklığından ziyade "ufak" ve "kibar" dokunuşların bile yaş grubu fark etmeksizin acı, anksiyete ve depresyona karşı olumlu etkilerinin bulunduğunu belirledi.

Araştırmada insanların yanı sıra hayvanlarla fiziksel temasın da zihin sağlığı açısından kilit rol oynadığı tespit edildi.


WhatsApp'taki küçük renk değişikliği kullanıcıları öfkeden kudurttu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

WhatsApp'taki küçük renk değişikliği kullanıcıları öfkeden kudurttu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

WhatsApp kullanıcılarının uygulamanın tasarımında aylar önce başlayan değişikliğe yönelik rahatsızlığı sürüyor.

X/Twitter'da bir kişi, o zamandan beri 5 bin kez paylaşılan bir gönderide "WhatsApp'takinden daha çirkin bir yeşil tonu görmedim" diye yazdı. Bir başkası da "WhatsApp benim için fazla yeşil [şu anda]" dedi.

Değişim aylardır devam ediyor ancak halihazırda sadece bazı kişilere sunuluyor. Ve renk değişikliğini daha önemli hissettirebilecek bir dizi başka küçük tasarım değişikliğinin ortasında geliyor.

WhatsApp "yeni, güncellenmiş görünüm" diye adlandırdığı tasarımını kısa süre önce kullanıma sunmaya başladı.

Uygulamadan yapılan açıklamada, "Aralıklar, renkler, simgeler ve daha fazlası dahil WhatsApp'ın nasıl göründüğü ve hissettirdiğine ilişkin bazı değişiklikler yaptık" dendi. 

Bu değişiklikler WhatsApp'a modern ve yeni bir deneyim getiriyor. Onu daha erişilebilir ve kullanımını daha kolay kılıyor.

Renkler dışında pek çok şey değiştirildi. WhatsApp bir karanlık mod sundu ve aydınlık moda daha fazla beyaz ekledi; simge ve butonlarının görüntülerini güncelledi; uygulamanın bölümleri arasındaki boşluğu artırdı; Sohbetler sekmesinde bir WhatsApp logosu yerleştirdi ve Android navigasyonuna güncellemeler getirdi.

Ancak kullanıcıları rahatsız eden, yeni renklerin kullanılması oldu. Özellikle de mesajlaşma için mavi yerine yeşilin kullanılmaya başlaması.

Whatsapp ayrıca "marka rengine" uyması için yeşilin tonunu da değiştirdi. Daha genel olarak, farklı yerlerde farklı renkler kullanacağını ve bunu "ekranda en önemli şeylere odaklanılabilmesi için daha bilinçli" yapacağını belirtti.

Bununla birlikte, çok sayıda küçük ayarın bir anda yapılması renk değişikliğini daha önemli gösterebilir çünkü diğer düzenlemeler de aynı anda kullanıma sunuldu.

Değişim bir süredir devam ediyor. Ancak WhatsApp bunun kademeli ve yavaş bir şekilde uygulanacağı uyarısını yapmıştı. Bu da birçok kişinin hayal kırıklığına yeni uğramasını açıklayabilir.

Sorun giderme sayfasında "WhatsApp kullanan herkes eninde sonunda bu güncellemeyi alacak, dolayısıyla bu sizin katılmamayı tercih edebileceğiniz bir şey değil" uyarısı mevcut. 

Bu değişiklikleri henüz göremiyorsanız, herkese ulaşması için kısa süre beklemek gerekebilir.

Independent Türkçe

 


Nükleer füzyonda büyük atılım: Sınırsız temiz enerjinin önündeki kritik engel aşılıyor

Enerji üretmek için nükleer füzyon reaksiyonu içindeki sıcak plazmanın stabil tutulması gerekiyor (US ITER)
Enerji üretmek için nükleer füzyon reaksiyonu içindeki sıcak plazmanın stabil tutulması gerekiyor (US ITER)
TT

Nükleer füzyonda büyük atılım: Sınırsız temiz enerjinin önündeki kritik engel aşılıyor

Enerji üretmek için nükleer füzyon reaksiyonu içindeki sıcak plazmanın stabil tutulması gerekiyor (US ITER)
Enerji üretmek için nükleer füzyon reaksiyonu içindeki sıcak plazmanın stabil tutulması gerekiyor (US ITER)

Nükleer füzyondan enerji üretmenin önündeki en kritik engellerden ikisi aşıldı ve bilim insanları bunun neredeyse sınırsız temiz enerji üretme yolunda büyük bir ilerleme olduğunu söylüyor.

ABD'li enerji firması General Atomics'ten bir ekip, yeni nesil güç kaynağını donut şeklindeki tokamak reaktörü içinde çalıştırmada "etkili bir noktaya" ulaştı.

Nükleer füzyon, muazzam miktarlarda enerji üretmek için Güneş'te yaşanan doğal süreçleri kopyalar ancak anlamlı bir şekilde çalışması için reaktör içindeki süper sıcak plazmadan yararlanmak gerekirken bunun zor olduğu görülüyor.

En büyük engellerden ikisi, plazmayı yeterince yüksek bir yoğunluk seviyesine çıkarmak ve daha sonra plazmayı yararlı olması için yeterince uzun süre reaktör içinde tutmaktı.

gfbrt
Donut şeklindeki bir odanın hidrojen iyonları arasında nükleer füzyon gerçekleşene kadar aşırı ısıtılmış plazmayı tutacağı ITER cihazının tamamını gösteren bir görsel (ITER)​​​​​

Araştırmacılar, buluşu detaylandıran makalede "Füzyon enerjisi insanlığın nihai enerji kaynağıdır" diye yazdı.

Rapor ettiğimiz çalışma şekli, tüm dünyada birçok füzyon reaktörü tasarımındaki bazı kritik gereksinimleri karşılıyor ve ekonomik bakımdan cazip füzyon enerjisi üretmek için bir çalışma noktasına olası bir kapı açıyor.

"A high-density and high-confinement tokamak plasma regime for fusion energy" (Füzyon enerjisi için yüksek yoğunluklu ve yüksek kısıtlamalı tokamak plazma şekli) başlıklı makale çarşamba günü Nature adlı akademik dergide yayımlandı.

General Atomics'te Siye Ding yönetimindeki araştırma, plazma yoğunluğunu artırmak için Greenwald limiti diye bilinen bir noktanın aşılabileceğini ilk kez gösterdi.

Ekip mıknatıslar ve ağır hidrojen gazı kullanarak süper sıcak plazmayı 2,2 saniye boyunca kaçmadan bu sınırın yüzde 20 üzerinde tuttu.

Deney 1,6 metre yarıçaplı bir tokamak odasında yapıldı ki bu Fransa'da inşa edilmekte olan reaktörün 6,2 metrelik yarıçapından önemli ölçüde daha küçük.

Provence'taki Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör (ITER) projesi, dünyada nükleer füzyon enerjisini önemli bir ölçekte gösteren ilk proje olmayı hedefliyor.

2025'te tamamlanması beklenen 23 bin tonluk ITER Tokamak, plazmayı ısıtmak için gerekenden en az 10 kat daha fazla enerji üretebilecek kapasitede olacak.

Independent Türkçe


Microsoft, Alphabet ve Intel ocak-mart dönemi bilançolarını açıkladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Microsoft, Alphabet ve Intel ocak-mart dönemi bilançolarını açıkladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD'li teknoloji şirketlerinden Microsoft, Alphabet ve Intel'in gelirleri ocak-mart döneminde yükseldi.

Mali takvimde ocak-mart dönemini 3. çeyrek olarak kabul eden Microsoft bilançosunu açıkladı.

Buna göre, şirketin geliri ocak-mart döneminde geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 17 artarak 61,9 milyar dolara çıktı. Microsoft 2023'ün ocak-mart döneminde 52,9 milyar dolarlık gelir elde etmişti.

Şirketin net karı da aynı dönemde yüzde 20 artarak 21,9 milyar dolara yükseldi. Firmanın net karı geçen senenin aynı döneminde 18,3 milyar dolar olmuştu.

Microsoft'un hisse başına karı da bu dönemde 2,45 dolardan 2,94 dolara yükseldi.

- Alphabet temettü dağıtacak

Google'ın ana kuruluşu Alphabet de 2024'ün ilk çeyreğine ilişkin bilançosunu açıkladı.

Buna göre, Alphabet'in yılın ilk çeyreğinde elde ettiği gelir geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 15 artarak 80,5 milyar dolara çıktı. Şirket, 2023'ün ilk çeyreğinde 69,8 milyar dolarlık gelir sağlamıştı.

Şirketin net karı da ilk çeyrekte geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 57 artışla 23,7 milyar dolara ulaştı. Alphabet, geçen yılın ilk çeyreğinde 15,1 milyar dolar net kar elde etmişti.

Firmanın geçen yılın ocak-mart döneminde 1,17 dolar olan hisse başına karı da bu senenin aynı döneminde 1,89 dolara yükseldi.

Alphabet, 10 Haziran 2024 itibarıyla kayıtlı hissedarlarına hisse başına 0,20 dolar nakit temettü dağıtacağını duyurdu. Şirketin, yönetim kurulunun onayına tabi olarak üç ayda bir nakit temettü ödemeyi planladığı aktarıldı.

- Intel
Dünyanın en büyük mikroçip üreticilerinden Intel, 2023'ün ilk çeyreğine ait bilançosunu yayımladı.

Buna göre, şirketin yılın ilk çeyreğinde elde ettiği gelir geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 9 artarak 12,7 milyar dolar oldu. Intel, geçen yılın ocak-mart döneminde 11,7 milyar dolar gelir sağlamıştı.

Intel, yılın ilk çeyreğinde 437 milyon dolarlık net zarar açıkladı. Intel, geçen yılın aynı döneminde 2,8 milyar zarar bildirmişti.

Mikroçip üreticisinin hisse başına zararı da bu dönemde 9 sent olarak hesaplandı. Şirket, geçen yılın ilk çeyreğinde hisse başına 66 sent zarar açıklamıştı.


Google, İsrail anlaşmasını protesto edenleri kovmayı sürdürüyor

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Google, İsrail anlaşmasını protesto edenleri kovmayı sürdürüyor

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Google, İsrail'le yaptığı anlaşmayı protesto eden yaklaşık 20 personeli daha işten çıkardı. Bu gelişme, şirketin CEO'su Sundar Pichai'nin çalışanlara gönderdiği bir notta "karışıklığa sebep veren konular üzerine kavga etmemeleri ya da siyaset tartışmamaları" çağrısında bulunmasından birkaç gün sonra yaşandı.

İşten çıkarmalar, Google'ın geçen hafta İsrail devletiyle yaptığı bulut bilişim sözleşmesini protesto eden 28 çalışanını kovmasının devamı niteliğinde.

Söz konusu personel, Google'ın yürüttüğü soruşturma sonucunda New York ve Kaliforniya eyaletinin Sunnyvale kentindeki ofislerinde protesto düzenledikleri tespit edildikten sonra işten çıkarıldı.

Eylemi organize eden No Tech For Apartheid adlı gruba göre, Sunnyvale'de çalışanlar Google Cloud'un patronu Thomas Kurian'ın ofisine girdi.

Geçen haftaki işten çıkarmaların ardından bir Google sözcüsü, "Protesto düzenleyen az sayıda personel birkaç ofisimize girip çalışmaları aksattı. Diğer personelin çalışmalarını fiziksel olarak engellemek ve tesislerimize erişiminin önüne geçmek politikalarımızın açık bir ihlalidir ve tamamen kabul edilemez bir davranıştır" demişti.

Sözcü, "Şimdiye kadar 28 çalışanın işine son verilmesiyle sonuçlanan bireysel soruşturmaları tamamladık ve gerektiğinde soruşturmaya ve harekete geçmeye devam edeceğiz" diye eklemişti.

Şirket geçen hafta "Soruşturmaya devam edeceğini ve gerektiğinde harekete geçeceğini" belirtmişti.

Konu nedeniyle işten çıkarılan toplam Google çalışanı sayısı, son işten çıkarmalarla birlikte 50'yi aşmış oldu.

No Tech for Apartheid, Google'ın, oturma eylemlerine doğrudan katılmayanlar da dahil çalışanları "ayrım gözetmeksizin" işten çıkardığını iddia etti.

ABD'de Filistin yanlısı protesto dalgası görülüyor ve bu protestoların düzenlendiği yerler arasında Yale ve Columbia gibi üniversite kampüsleri de var.

Google çalışanları, şirketin Nimbus Projesi kapsamında devlet ve orduya bulut bilişim hizmetleri sağlamak üzere İsrail'le yaptığı 1,2 milyar dolarlık sözleşmeyi protesto etti.

Protestolar, 7 Ekim'de Hamas'ın İsraillilere yönelik gerçekleştirdiği ve 1200 kişinin ölümüne yol açan saldırılara misilleme olarak İsrail güçlerinin Gazze'yi istila etmeyi ve masum siviller de dahil binlerce kişiyi öldürmeyi sürdürdüğü bir dönemde gerçekleşti.

No Tech for Apartheid sözcüsü "Şirket muhalefeti bastırmaya, çalışanlarını susturmaya ve onlar üzerindeki gücünü yeniden tesis etmeye çalışıyor" dedi.

Google CEO'su Pichai şirket içi bir notta, teknoloji devinin açıklığının siyaset için değil, işle ilgili konular için geçerli bir güç olduğunu söyledi.

"Harika ürünler yaratmamızı ve harika fikirleri eyleme dönüştürmemizi sağlayan canlı, açık bir tartışma kültürüne sahibiz... Ancak nihayetinde biz bir işyeriyiz ve politikalarımız ve beklentilerimiz açık: Burası bir işletme" dedi.

Independent Türkçe


Teknoloji yarışı beyne taşındı, hedef; düşünceleri harekete geçirmek

Teknoloji yarışı beyne taşındı, hedef; düşünceleri harekete geçirmek
TT

Teknoloji yarışı beyne taşındı, hedef; düşünceleri harekete geçirmek

Teknoloji yarışı beyne taşındı, hedef; düşünceleri harekete geçirmek

Neuralink'in beyin çipi yerleştirilen felçli hasta Noland Arbaugh'un satranç oynadığı anları X'teki canlı yayınında paylaşmasıyla çip teknolojisinde gelinen son nokta, tüm dünyada geniş yankı uyandırdı.

Musk ve bir grup nörolog tarafından 2016'da kurulan Neuralink, beyne yerleştirilecek mikroçipler sayesinde felç ve körlük gibi nörolojik rahatsızlıkları tedavi etmeyi ve engelli kişilerin hayat kalitesini artırmayı hedefliyor.

Neuralink projesi adım adım ilerledi

Proje kapsamında şirket, insan beynine bir madeni para büyüklüğünde çip yerleştiriyor. Saç telinden 20 kat daha ince teller vasıtasıyla beyinle bağlantı kuran bu çiple beyinsel aktiviteler izlenerek araştırmacıların kullanabileceği bilgisayarlara aktarılabiliyor.

Neuralink çalışmalarında en büyük gelişmelerden biri 2020 yılında yaşandı. Musk, 2020 yılında sosyal medya adresinden yaptığı bir paylaşımda çipin Gertrude adı verilen bir domuzun beynine yerleştirildiğini söylemişti. Bu operasyon sonucunda Gertrude'un beyinsel aktiviteleri çip aracılığıyla takip edilebilmişti.

2021 yılında şirket, çalışmalarını bir adım daha öteye götürerek çiple Pager isimli bir maymun üzerinde deney yaptı. Pager beyin sinyalleri yardımıyla bilgisayar oyunu oynayarak tüm dünyanın ilgisini çekmeyi başarmıştı.

Musk'ın çipleri ilk defa insan beyninde

Şirket için en büyük kırılmalardan biri de çiplerin insanlar üzerinde kullanımına izin veren onayın alınması oldu.

Neuralink, çiplerin 2023 yılında insanlar üzerinde denenmesine başlanması için ABD Gıda ve İlaç İdaresinden (FDA) onay aldığını duyurdu.

2024'ün mart ayına gelindiğinde ise insan deneylerinde bugüne kadarki en büyük gelişme yaşandı. 8 yıl önce kaza geçirdikten sonra elleri ve ayakları felç kalan Arbaugh, beynine yerleştirilen çip sayesinde satranç oynamayı başardı.

Neuralink, hastanın satranç oynadığı anları X sosyal medya platformundaki canlı yayınında paylaştı. Videoda, Arbaugh'un düşünce yoluyla dizüstü bilgisayarının imlecini hareket ettirdiği ve satranç oynadığı görülüyor.

Beyin çiplerine uzanan gelişmelerin tarihçesi

Beyin-bilgisayar teknolojilerine dair gelişmeler son yıllarda hızını artırsa da bu alandaki çalışmalar geçmişe uzanıyor.

İtalyan fizikçi ve biyolog Luigi Galvani, 1780 yılında ölü kurbağaların kaslarının bir elektrik kıvılcımı kullanılarak uyarılabileceğini keşfetti. Alman nörolog Edward Hitzig ve Alman fizyolog Gustav Fritsch ise 1870'te bir köpeğin beyninin belirli bölümlerinin elektriksel olarak uyarılması yoluyla kas hareketlerine neden oldu.

1874'te de ABD'li doktor Roberts Bartholow, kafasında delik olan bir kadının beyninde elektriksel uyarıyla deneyler gerçekleştirdi.

1924 yılında ise önemli bir gelişme yaşandı ve Alman psikiyatr Hanns Berger ilk kez insan beynindeki elektriksel aktiviteyi kaydetmek için elektroensefalografiyi (EEG) kullandı. Berger'in geliştirdiği EEG, beyinde bulunan sinir hücrelerinin ürettiği elektriksel dalgaları kaydetti. Berger'in beyin dalgalarından alfa dalgasının da kaşifi olması nedeniyle bu dalga Berger Dalgası olarak da isimlendirildi.

Felçli hastaların hayat kalitesini yükseltmeyi hedefliyor

1969 yılında ses hissini yeniden sağlamak ve sinirsel implantların olanaklarını ortaya koymak amacıyla ilk biyonik kulak uygulaması yapıldı.

1996'da felçli bir hastaya, bilgisayar imlecini kontrol etmesini sağlayan nörotrofik elektrotlar yerleştirildi. 2004 yılında beyin-bilgisayar teknolojilerinin geliştirilmesine odaklanan BrainGate araştırma programı kapsamında, felçli bir hastanın beynine yerleştirilen çip ile robot kolu hareket ettirmesi sağlandı.

Beyin çipleriyle ilgili çalışmalar, Elon Musk'ın 2016'da Neuralink'i kurmasıyla daha fazla gündeme gelmeye başladı.

Felçli Noland Arbaugh'un beyin çipiyle çeşitli aktiviteler yapmasını sağlayan Neuralink, bu alandaki çalışmalarını hızla devam ettiriyor.

Gates ve Bezos'un desteklediği şirket çalışmalarını sürdürüyor

Teknolojinin diğer alanlarındaki rekabet, beyin-bilgisayar teknolojilerinde de yaşanıyor. Microsoft'un kurucusu Bill Gates ile Amazon'un kurucusu Jeff Bezos'un yatırımcıları arasında yer aldığı ABD merkezli Synchron şirketi de nöroteknoloji alanında çalışmalar yürütüyor.

Synchron, düşünceyle çeşitli aktivitelerin yapılmasını sağlamak amacıyla geliştirdiği beyin implantlarını birçok hastaya yerleştirdi. Şirket, geniş çaplı bir deney için hazırlıklarını sürdürüyor.

Uzmanların bir kısmı bu alanda yapılan çalışmaların ileri seviyede olmasa da önemli olduğunu belirtirken, bazı uzmanlar ise geliştirilen beyin çiplerinin uygulanmasında yaşanacak problemlere işaret ederek şirketlerin bu alanda nihai bir ürün ortaya koymaktan uzak olduğunu ifade ediyor.


Elon Musk'ın SpaceX'inin gizli işbirliği gün yüzüne çıktı

Reuters, Ulusal Keşif Ofisi'nin (NRO) 2021'de yüzlerce uydudan oluşması planlanmış gizli bir ağ projesi için SpaceX'le 1,8 milyar dolarlık sözleşme imzaladığını bildirmişti (AP)
Reuters, Ulusal Keşif Ofisi'nin (NRO) 2021'de yüzlerce uydudan oluşması planlanmış gizli bir ağ projesi için SpaceX'le 1,8 milyar dolarlık sözleşme imzaladığını bildirmişti (AP)
TT

Elon Musk'ın SpaceX'inin gizli işbirliği gün yüzüne çıktı

Reuters, Ulusal Keşif Ofisi'nin (NRO) 2021'de yüzlerce uydudan oluşması planlanmış gizli bir ağ projesi için SpaceX'le 1,8 milyar dolarlık sözleşme imzaladığını bildirmişti (AP)
Reuters, Ulusal Keşif Ofisi'nin (NRO) 2021'de yüzlerce uydudan oluşması planlanmış gizli bir ağ projesi için SpaceX'le 1,8 milyar dolarlık sözleşme imzaladığını bildirmişti (AP)

Elon Musk'ın SpaceX şirketinin, Dünya'nın ayrıntılı görüntülerini şimdiden çeken gizli bir casus uydu projesi için ABD'li havacılık ve savunma şirketi Northrop Grumman'la işbirliği yaptığı bildirildi.

Gizli projeyi ilk duyuran Reuters'a göre bu girişim, ABD hükümetinin askeri ve istihbari hedeflerini alçak Dünya yörüngelerinden takip etme kabiliyetini arttırmayı amaçlıyor.

Ağın görüntüleme yeteneklerinin, ABD hükümetinin kullandığı mevcut casus sistemlerinin çoğundan daha üstün çözünürlüğe sahip olmasının amaçlandığı bildiriliyor. Reuters'a konuşan kaynaklara göre, uydu tamamen hazır olduğunda optik ve radar teknolojisi de dahil bir dizi farklı sensörle donatılacak.

Bu sistem ayrıca görüntüleri ve diğer verileri ağ üzerinden iletebilen röle uydularına da sahip olacak.

Dünya yörüngesindeki bu proje için bir başka beklenti de ABD uçakları ve drone'lar tarafından diğer ülkelerin egemen hava sahalarında, özellikle de çatışma bölgelerinde toplanan keşif görüntüleriyle ilgili riskleri azaltması.

Dünyanın en büyük silah üreticilerinden ve askeri teknoloji sağlayıcılarından biri olan Northrop Grumman'ın projeye dahil edilmesinin sebebinin, bu son derece hassas girişimin kontrolünün tek bir yüklenici firmaya verilmemesini sağlamak olduğu bildiriliyor.

Reuters'a konuşan 4 kişiden biri, "Hükümetin tek bir kişinin yönettiği bir şirkete tamamen bağımlı olmaması kendi yararına" dedi. Halihazırda başka yüklenici firmaların projede yer alıp almadığı ya da ileri bir tarihte daha fazla şirketin projeye eklenip eklenmeyeceği belirsizliğini koruyor. 

Yayın organı martta, Ulusal Keşif Ofisi'nin (NRO) 2021'de yüzlerce uydudan oluşması planlanmış gizli bir ağ projesi için SpaceX'le 1,8 milyar dolarlık sözleşme imzaladığını bildirmişti.

Proje hakkında bilgi sahibi olanlar SpaceX'in şimdiye kadar yaklaşık bir düzine prototip fırlattığını ve şimdiden NRO'ya test görüntüleri sağladığını belirtti. Bu görüntü koleksiyonu daha önce bildirilmemişti. 

Reuters'in haberine göre Northrop Grumman, SpaceX uydularının bazıları için sensörler sağlıyor ve bu uyduları fırlatılmadan önce kendi tesislerinde test edecek.

Bir kaynağın yayın organına aktardığına göre, önümüzdeki yıllarda en az 50 SpaceX uydusunun test ve sensörlerin yerleştirilmesi gibi işlemler için Northrop Grumman tesislerinde olması bekleniyor.

Bir NRO sözcüsü yaptığı açıklamada, ajansın "en yetenekli, çeşitli ve esnek uzay tabanlı istihbarat, gözetleme ve keşif yeteneklerini sunmak için her zaman çeşitli gruplarla işbirliği yaptığını" söyledi.

Sözcü, uydu ağının ayrıntıları hakkında daha fazla açıklama yapmadı veya dahil olabilecek diğer şirketleri belirtmedi.

The Independent yorum için SpaceX ve Northrop Grumman'ın temsilcileriyle temasa geçti ancak henüz yanıt alamadı. 
Independent Türkçe