Değişimin kontrolü ‘unutulmuş’ X kuşağında

Sessiz yenilikçiler güçlü ve yüksek pozisyonlara doğru yol aldılar

Elon Musk, devrimci fikirleriyle X kuşağın en öne çıkan simalarından biri (AP)
Elon Musk, devrimci fikirleriyle X kuşağın en öne çıkan simalarından biri (AP)
TT

Değişimin kontrolü ‘unutulmuş’ X kuşağında

Elon Musk, devrimci fikirleriyle X kuşağın en öne çıkan simalarından biri (AP)
Elon Musk, devrimci fikirleriyle X kuşağın en öne çıkan simalarından biri (AP)

İsa en-Nehari
‘İhmal edilen kuşak’ olarak nitelendirilen 1965 ile 1980 yılları arasında doğanlar, isyankarlıklarıyla bilinen iki çalkantılı nesil; İkinci Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra doğan ‘Bebek patlaması kuşağı’ ile hızlı internet çağında büyüyen ‘Y kuşağı’ arasında doğdukları için ‘unutulmuş nesil’ ya da sosyal bilimlerde, demografik araştırmalarda ve pazarlama alanında ‘X kuşağı’ olarak anılmaktadır. Bu kuşak aynı zamanda modernizm ve gelenekçiliğin dizginlerini elinde tutmaktadır.
Bu kuşağın, Bebek patlaması kuşağı ile Y kuşağı (Milenyum kuşağı) arasında yer alması, onların medyada ihmal edilmesine ve pazarlamacılar tarafından hedef kitle olarak seçilmemelerine neden olsa da bu durum X kuşağı üyelerinin başarılarını sınırlayamadı. Aksine onlara dünyamızın teknolojik ilerlemeler ve yapay zeka teknolojilerinin istikrarlı büyümesi sayesinde tanık olduğu değişim yolculuğunda çok önemli bir rol oynama fırsatı verdi.

Etki ve iktidar
New York bulunan Union College’da profesör olan Christine Hensler, X kuşağının giderek daha fazla etkili olmalarıyla ilgili değerlendirmesinde, “X kuşağı, bugün Y kuşağının üzerinde yürüdüğü, konuştuğu ve yazdığı politik, entelektüel, sosyal ve yaratıcı zemini hazırladı” ifadelerini kullandı.
X kuşağının, şirketlerde üst düzey pozisyonlarda olduğuna dikkati çeken Prof. Hensler, her zaman ‘genç bir kültürün’ çocukları olarak görüldüklerini belirterek, “Bu doğru, ama bu neslin üyeleri, dünyayı şekillendirmede rol oynayana kadar karar verici pozisyonlara gelmeleri sayesinde olgunlaştılar ve daha etkili hale geldiler” yorumunda bulundu.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre ABD merkezli Forbes dergisi yazarı Anna Martin, “X kuşağı üyelerinin çevrelerini saran belirsizliğe rağmen genç meslektaşlarına akıl hocalığı yapmalarına izin veren idari pozisyonlara yöneldiler. X kuşağının yüzde 35’inin, Y kuşağının ise sadece yüzde 19'unun üniversite diplomasına sahip olmasına rağmen X kuşağı artan etkileri hakkında övünmekten kaçınarak sessizce yollarına devam ettiler ve genellikle yüksek akademik unvanlar kazandılar” değerlendirmesinde bulundu.
Unutulmuş kuşağın çocukları, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeyi amaçlayan yenilikçi iş modellerine sahip startup şirketleri kurmalarıyla öne plana çıkıyorlar. Sage Şirketi tarafından yayınlanan ‘Startup Şirketleri ​​Durum Raporu’na göre startup şirketlerin kurucularının yüzde 55’i, X neslinin üyeleri arasında yer alıyor. Ayrıca girişimcilik dünyasına girme olasılığı en yüksek nesil de X kuşağı. Bu kuşağın en etkili isimlerinden biri, elektrikli otomobiller üreten Tesla şirketini kurarak ulaşım dünyasında devrim yaratan tartışmalı milyarder Elon Musk. Musk, şirketi SpaceX aracılığıyla, uzaya erişim maliyetini on kat azaltmayı ve herkesin uzaya seyahat edebilmesini hedefliyor.
Bugün, ABD ile bazı Avrupa ve Asya ülkelerinin aralarında bulunduğu 38 ülkeden oluşan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) liderlerinin yarısını X kuşağının üyeleri oluşturuyor. X kuşağının lider olmayanları ise bugünün ebeveynleri, öğretmenleri, yatırımcıları, çiftçileri, yöneticileri ve karar vericileridir.
Çalışma alanının insani yönüne ve nesiller arasındaki çatışmalara odaklanan bir danışma grubu olan Business Consulting Solutions'ın kurucusu Robert Tanner, çeşitlilik, kendine güven, pratiklik, gayr-i resmi üslup, iş-yaşam dengesi, esneklik ve teknolojinin, X kuşağının temel değerler listesinde yer aldığını söyledi. X kuşağı üyelerinin işyerlerindeki sorumlulukları değerleriyle örtüştüğünde ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını, ancak değerleri göz ardı edildiğinde kötü performans gösterdiklerini belirten Tanner, “X kuşağı için iş, her şey demek değildir. Onlar için iş, kendilerinin ve ailelerinin geçimini sağlamanın bir yoludur” dedi.

Dünyaya bağlılar
Bilgiye erişim, özellikle 1980'de 24 saat yayın yapan CNN gibi haber kanallarının yayına başlamasıyla X kuşağının büyüdüğü çağın bir özelliğiydi. 1986 yılında uzay mekiği Challenger kazasının ve 1990 yılında izleyiciler ekranlara bakarken CNN muhabirlerinin patlamaların ortasında haberleri takip ettikleri masaların altına çökmüş haldeki görüntülerinin ekrana yansıdığı Birinci Körfez Savaşı’nın görüntülerinin yayınlanması en önemli olaylardı.
İnsanları etkileyen diğer tarihi olaylar arasında 1989 Berlin Duvarı'nın yıkılışı, 1978 Jonestown katliamı, enerji krizi, kişisel bilgisayarların çoğalması, Watergate skandalı, 1888 Lockerbie faciası, işten çıkarma dalgaları, 1991 ABD'de polisin siyahi ABD’li Rodney King'i dövmesinin görüntüleri, 1979 İran'daki rehine krizi, borsanın çöküşü, 1989 Exxon Valdez petrol tankeri sızıntısı ve 1972 Münih Olimpiyatları katliamı sayılabilir.

Dijital Vatandaşlar
Yazar Allyson Johnson’a göre X kuşağı, çocukluğunun bir kısmını dijital oyunlara bağlı olarak geçiren ilk nesildir. Programcılar ilk bilgisayarlı kart oyununu 1954 yılında yazsalar da ilk oyun konsolunun üreticisi ABD elektronik şirketi Magnavox Odyssey, evde bilgisayar oyunu oynanmasına imkan veren bu sistemi 1970’li yılların başlarına kadar piyasaya sürmedi. Ardından, 1977 yılında Atari Şirketi, milyonlarca Amerikalıyı elektronik oyun dünyasına çeken oyun konsolu Atari 2600'ü piyasaya sürdü.
X kuşağı, çocukların en sevdikleri televizyon programlarını okuldayken kaydetmelerini ve eve geldikten sonra izlemelerini sağlayan ya da evde izlemek için film kiralamalarını veya satın almalarını sağlayan uygun fiyatlı video kaset kaydedicilerin yükselişiyle büyüdü. Bu teknoloji, dijital video platformlarına ve Netflix gibi video akış hizmetlerine öncülük yaptı.

Blog yazarlığı
Y kuşağının dijital iletişim alanında baskın olmasına rağmen X kuşağı, gençler ve genç yetişkinler olarak ev bilgisayarlarını ve internet üzerinden sosyal ağları kullanma konularında liderliği ele geçirdi. Bu nesil tarafından kurulan önceki sosyal medya platformları, günümüzde Facebook, Instagram ve Pinterest gibi popüler uygulamaların önünü açtı.
Business Consulting Solutions'ın kurucusu Tanner, X kuşağı üyelerinin, modern sosyal medya ortamını şekillendirmedeki rollerinin hakkını vermediklerini söyledi.
Facebook’taki uzun gönderiler ve Twitter’daki kısa tweetlerle dolu bir dünyada bazıları, 2000’li yılların başlarında, ne Facebook ne de Twitter’ın olduğu dönemde, unutulan neslin üyelerinden biri tarafından başlatılan blog yazarlığının köklerini gözden kaçırıyor ve diğer platformların blog yazarlığının sonunun başlangıcı olduğunu düşünüyorlar.
Blog yazarlığının başlangıcı, 1994 yılında kurduğu ‘LinuxNet’ adlı kişisel internet sitesinde , ailesi, yaptığı seyahatler ve aşk hayatı hakkında hikayeler paylaşan Pennsylvania'daki Swarthmore College'da lisans öğrencisi olan Justin Hall’ın paylaşımlarına kadar uzanıyor.
Prof. Hensler'e göre blog yazarları, bu uygulamanın popülaritesinin artmasına katkıda bulunan ve Milenyum kuşağının yaşadığı dönüşüm çerçevesinde toplumsal değişimi zorlamak ve açık bir toplum yaratmak için sesin ve sözün gücünün kullanılmasını sağlayan Bebek patlaması kuşağı ile X kuşağı arasında büyüdü.
X kuşağı bugün, en az Y kuşağı kadar teknoloji meraklısı ve sosyal medya kullanımında uzman bir nesil. X kuşağının yüzde 81'i Facebook'u aktif olarak kullanırken 5,9 milyonunun Snapchat hesabı var. Ancak, çevrim içi paylaşımlarda kendilerini göstermekte daha tutucular. Sadece dünyaya ayak uydurmak ve milenyum çocuklarını takip etmek için çevrimiçi oluyorlar.

Özveri
Bir neslin bir öncekinden mali olarak daha iyi durumda olacağına şüphe yok. Ancak Forbes dergisine göre X kuşağı bu kuralı çiğnedi. Fakat yine Forbes dergisine göre X kuşağı üyeleri iyi bir satın alma gücüne sahip olsalar da servetlerinin, kısmen ödenmemiş okul harçları ve ebeveynleri ile çocuklarına bakmanın maliyetleri nedeniyle 25 yıl önce anne babalarının sahip olduklarından daha az. Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir araştırmaya göre X kuşağı üyelerinin yüzde 48'i yaşlanan ebeveynlerine bakıyorlar. Özverili ve bunun dikkat çekmemesi konusunda usta olmalarına rağmen, bu onların şirketlerde üst düzey pozisyonlara gelmelerine engel olmadı.



Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia
TT

Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia

James Jeffrey

ABD Başkanı Joe Biden'ın 31 Mayıs'ta İsrail'in yeni ateşkes planını onaylaması, Gazze'deki savaşın tüm dinamiğini değiştirdi. O tarihten bu yana yapılan yorumların çoğu, İsrail'in Gazze Şeridi’ne yönelik stratejisinde algılanan değişimden ziyade Hamas Hareketi’nin kısa süre önce açıkladığı yanıta ve önerinin ayrıntılarına yönelikti. Biden tarafından açıklanan ve İsrail'in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesini ve kalıcı ateşkes yapılmasını öngören teklif, 'ertesi gün' için kapsamlı bir planlama yapılması ihtiyacını daha da belirgin hale getirdi. Ancak ertesi gün ile ilgili ne İsrail'de ne de Washington'da henüz detaylı bir planlama yapılmış değil.

Birkaç aydır, düşünce kuruluşları ve medyadan meslektaşlarla birlikte Gazze'de savaş sonrası uluslararası bir yapının oluşturulmasına ilişkin bir plan üzerinde çalışıyorum. Bu plan, yerel yetkililer belirli düzenlemeler altında yeni bir hükümet ve hem Gazzelilere hem de İsraillilere barış getirecek umut verici bir güvenlik yapısı kurmadan önce, Gazze'nin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olunması gerektiğine dikkati çekmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Wilson Centre Forumu'nda tartışılan ve resmi internet sitesinde yer alan plan, İsrailli ve Amerikalı hükümet yetkilileri ve çeşitli Arap taraflarla görüşülerek hazırlandı. Planın göze çarpan unsurlarına geçmeden önce İsrail'in ateşkes önerisinde nelerin yeni olduğuna ve bu planın buna nasıl uyduğuna bir göz atalım.

İsrail, ateşkesle ilgili düşüncesinin detaylarını şimdiye kadar kamuoyuna açıklamadı. Bu yüzden (dört buçuk sayfa olduğu söylenen) teklifin yapısal çerçevesini anlamamız için Başkan Biden'ın açıklamalarını ve İsrail'in farklı ve bazen de çelişkili tepkilerini masaya yatırmalıyız. İsrail'in öncelikle, müzakerelerin başarılı olması halinde, teklifin ikinci aşamasının sonunda İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze'den tamamen çekilmesini kabul ettiği açıkça görülüyor.

Plan, ilk etapta Gazze'yi yönetecek çok uluslu bir idarenin kurulmasını ve bu idarenin Uluslararası Temas Grubu’na rapor vermesine odaklanıyor.

İkinci olarak, İsrail, Gazze Şeridi için daha sonra gelecek üçüncü aşamada kapsamlı bir yeniden inşa planını kabul etmeye hazır görünüyor. Bu önemli bir gelişme, zira Başkan Biden'ın da kabul ettiği üzere İsrail'de bazıları halen Gazze Şeridi'nin İsrail’in yarı kalıcı işgali altında olmasını bekliyor. Üstelik, herhangi bir büyük yeniden inşa planı, güvenlik kaygıları, birçok kilit öneme sahip sınır kapısını kontrol etmesi ve su, elektrik, iletişim gibi temel hizmetleri sağlaması göz önünde bulundurulduğunda İsrail'in desteğinin alınması gerekiyor. Senatör Lindsey Graham da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinin hemen ardından 9 Haziran'da Face the Nation adlı televizyon programında, İsrail'in ateşkes önerisi doğrultusunda Gazze'nin yeniden inşasına ve yönetimine ilişkin bir planı olduğunu ifade etmişti. Bu, edindiğim başka bilgilerle de tutarlı.

Geliştirdiğimiz plan, 11 Haziran'da ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından açıklanan ve Arap devletlerinin ‘Gazze'nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşasında rol oynayacağı geçici bir güvenlik oluşumu ile idari yapı oluşturmasını’ öneren ABD yönetiminin görüşüyle de oldukça uyumlu.

Çok uluslu bir idari yapı

Planımız ilk etapta Gazze'yi yönetecek ve belirli bir ülke veya bölgedeki barış ve güvenlik krizini yönetmek amacıyla uluslararası aktörlerin çabalarını koordine etmek için özel amaçlarla kurulmuş gayri resmi ve daimî olmayan uluslararası bir organ olan Uluslararası Temas Grubu'na (ICG) rapor verecek, çok uluslu bir idari yapı kurulmasını öngörüyor. Bu iki oluşum ABD, İsrail, Mısır, önde gelen diğer Arap ülkeleri ve G7 üyesi ülkeler tarafından ortaklaşa hazırlanan uluslararası bir tüzük çerçevesinde kurulacaktır. Filistin Yönetimi ile istişare için bir mekanizmaya sahip olacak ve mümkünse, 10 Mayıs’taki ateşkes kararını takiben BMGK’da alınacak bir kararla desteklenecektir. İsrail'in önerisinin ikinci aşaması için ateşkes müzakerelerinde başka hukuki temeller de atılabilir.

Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Çok uluslu yönetim, üst düzey bir temsilci tarafından yönetilecek ve ICG’ye katılan ülkelerin yanı sıra, diğer ülkelerden gelen bağışlarla finanse edilecek. Finans, güvenlik, ulaşım, bakanlıklarla koordinasyon, kamuoyu yoklaması ve halkla ilişkiler için özel ekipleri olacak ve İsrail, Mısır ve diğer ülkelerden lojistik destek alacak. Kapsamlı yönetim ve güvenlik gözetiminden başlayarak işleyişinde merkezi yetkilere sahip olacak.

ABD ve ICG üyesi ülkeler, Hamas sonrası güvenlikle ilgili sorumlulukları üstlenecek sivil polis ve jandarma güçleri (sivil halk arasında konuşlu hafif silah kolluk kuvveti) eğitilene kadar güvenlik devriyeleri gerçekleştirmek için çok uluslu yönetime bağlı çok uluslu bir polis gücü oluşturacaklar. Aralarında az sayıda da olsa ABD'li sivil ve askeri yetkili de yer alacak. Ateşkesin ikinci aşaması için yapılacak müzakerelerde, özel güvenlik düzenlemeleri üzerinde yeniden çalışılması gerekiyor.

Bu yapı aynı zamanda Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, istikrarın sağlanması, kalkınma, yeniden inşa ve diğer her türlü yardımın erişiminde yer alan uluslararası, hükümet ve hükümet dışı kurum ve kuruluşların faaliyetlerini harekete geçirme, koordine etme ve birleştirme yeteneğine de sahip olacak.

Merkezi kontrol

Güvenlik, yeniden yapılanma ve diğer uluslararası destek türlerinin ateşkese uyulmasıyla bağlantılı olmasını sağlamak için merkezi kontrol gerekiyor. Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının, halk ya da yerel yetkililer güvenliği engellerse yahut radikalleşmenin önlenmesi ve uzun vadeli istikrar için gerekenlerin yapılmasına engel olursa diye, yeniden yapılanma ve diğer hizmetlerin sağlanması için (Dayton Anlaşmalarında öngörüldüğü üzere) resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Hiçbir uluslararası polis teşkilatı ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Son olarak plan, bunların her biri ve yukarıda belirtilen diğer çeşitli gündemler için ayrıntılı eylemler içeriyor. Bunlar modüler bir temelde düzenlenmiştir ve Gazze için planlamaya dahil olan hükümetler unsurları seçmekte özgürdür.

Bu planla (ya da Gazze'ye yönelik neredeyse tüm diğer planlarla) ilgili akla birtakım sorunlar gelebilir. Bunların başında, Biden yönetiminin ‘sahada Amerikan askeri bulunmayacağı’ açıklaması açısından başta askeri personel olmak üzere ABD’li personelin Gazze’deki varlığı yer alıyor. Ancak bazen Başkan tarafından yapılan açıklamaların yerine getirilmesi gerekir. ABD'nin halihazırda Gazze kıyısında inşa ettiği yüzer iskelede konuşlanmış askerleri var. Washington'ın yaklaşık 25 ülkede konuşlandırılmış askeri birlikleri bulunuyor. Bu birliklerden bazıları son zamanlarda sahillerde ya da suda saldırıya uğradı. Hiçbir uluslararası polis teşkilatı, ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Yönetim ve Hamas

İkinci konu ise Filistin Yönetimi'nin rolü. Plan, yukarıda belirtilen ICG ve Filistin Yönetimi arasındaki koordinasyonun ötesinde, maaşların ödenmesi, yerel hizmetlerin finanse edilmesi ve seyahat belgelerinin verilmesi de dahil olmak üzere Filistin Yönetimi'nin dahil olacağı alanları ortaya koyuyor. Özellikle çok uluslu yönetimin çekilmesinin ardından Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi’nin yönetimindeki rolüyle ilgili olarak tüm taraflar arasında daha fazla müzakere yapılması gerekecektir.

Siyasi bir çözüm, Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir.

Üçüncü konu, Hamas'ın geleceğidir. Planın kendisi Gazze'de kalan Hamas üyelerinin rolünü tartışmıyor. Ancak ne bu planın ne de Gazze'de yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanmaya yönelik başka herhangi bir planın, İsrail karşıtı gündemiyle Hamas'ın etkin bir şekilde kontrolü elinde tutması halinde başarılı olamayacağını söyleyebiliriz. İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Biden’ın İsrail'in önerisini tartışmasına cevaben, bu öneri altında bile Hamas'ın yenilgiye uğratılması gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde Başkan Biden da ‘Gazze'nin Hamas'ın iktidarda olmadığı daha güzel günler göreceğinin’ altını çizdi. Siyasi bir çözüm,- Başkan Biden'ın atıfta bulunduğu ateşkes çerçevesinde - Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir. Tüm bunlar İsrail'in teklifinin ikinci aşamasının müzakerelerinde ele alınacaktır.

Bu aşamada yukarıda belirtilen hususlar, Gazze Şeridi’nde savaşın ertesi günü için geçici çözüm kapsamında en ciddi olan konulardır. Gazze’deki savaşın, bölgenin güvenliğine yönelik oluşturduğu olağanüstü tehdit, sadece Gazze ve İsrail vatandaşları için değil tüm bölge halkları için daha iyi bir gelecek arayışındaki tüm tarafların olağanüstü çaba sarf etmesini ve büyük riskler almasını gerektiriyor.

*Bu yazı Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.