ABD kitlesel silahlı saldırıları durdurmak için neden hiçbir şey yapamıyor?

Kongre şu ana kadar silah kontrol yasalarını geçirmeyi başaramadı (AP)
Kongre şu ana kadar silah kontrol yasalarını geçirmeyi başaramadı (AP)
TT

ABD kitlesel silahlı saldırıları durdurmak için neden hiçbir şey yapamıyor?

Kongre şu ana kadar silah kontrol yasalarını geçirmeyi başaramadı (AP)
Kongre şu ana kadar silah kontrol yasalarını geçirmeyi başaramadı (AP)

ABD’de her yıl yüzlerce silahlı saldırı meydana gelmesine rağmen, Kongre şu ana kadar silah kontrol yasalarını geçirmeyi başaramadı.
ABD Başkanı Joe Biden, Salı günü Teksas eyaletine bağlı Uvalde bölgesinde bulunan Robb İlkokulu’na düzenlenen silahlı saldırıda 19 çocuk ve iki yetişkinin öldürülmesinin ardından kameralar karşısına geçerek, silah lobisine karşı harekete geçilmesi gerektiğini söyledi.
The Guardian’ın haberine göre, bölge sakinlerine taziye dileklerini ileterek konuşmasına başlayan Biden şu ifadelerle devam etti:
“Neden bu katliamla yaşamaya razıyız? Neden bunun olmasına izin veriyoruz? Tanrı aşkına, lobicilerle uğraşma ve onlara karşı durma cesaretine sahip olmak için omurgamız nerede? Bu acıyı eyleme dönüştürmenin zamanı geldi. Bu ülkedeki her ebeveyn ve her vatandaş için, bu ülkedeki her seçilmiş yetkiliye şunu açıkça belirtmeliyiz: Harekete geçme zamanı geldi.”
ABD’de daha katı silah yasaları çıkarmanın önünde çok sayıda engel var. Ancak aktivistler bu konuda değişiklik yapılana kadar pes etmeyeceklerini söylüyor.

ABD’de silahlı saldırılar ne sıklıkla oluyor?
ABD merkezli kâr amacı gütmeyen araştırma grubu Silah Şiddeti Arşivi’ne (GVA) göre, bu yıl ülkede şu ana kadar, ‘en az dört kişinin hayatını kaybettiği olaylar’ olarak tanımlanan 213 kitlesel silahlı saldırı meydana geldi.
2020’de 610 olan bu kitlesel silahlı saldırılar, 2021’de 692’ye yükseldi.
Teksas’taki saldırıdan yaklaşık iki hafta önce, New York eyaletine bağlı Buffalo şehrindeki bir süpermarkette düzenlenen silahlı saldırıda çoğu siyahi olan 10 kişi öldürüldü.

Silah kontrolünü sağlamak için hangi politikalar önerildi?
Silah kontrolünü savunanlar, ABD’de silahların neden olduğu ölümleri azaltmak için kapsamlı ve özel bir plan hazırladı. 
Bu politikalar, lisanssız satıcılar tarafından internet üzerinden veya silah fuarlarında yapılan satışların denetlenmesi ve birisi silah satın aldıktan sonra bekleme süresinin uygulanması gibi tüm silah alımlarında kontrollerin uygulanmasını içeriyor.
Hukukçular, yasal olarak silah edinebilecek kişilere yönelik kısıtlamaların genişletilmesi çağrısında bulundu.
Ayrıca, istismarcı sevgililer, nefret suçlarından hüküm giyenler, akıl hastalığı bulunanlar ve güvenlik riski oluşturanlar başta olmak üzere bazı kişilerin silah satın almalarının yasaklanması gerektiğini vurguluyorlar.
Bazıları, 21 yaşın altındaki kişilerin silah satın almasının yasaklanmasını önerdi.
Bu uygulansaydı, Uvalde’deki ilkokula saldırı düzenleyen 18 yaşındaki saldırgan silah edinmemiş olacaktı.
Bazı eyaletler daha katı silah yasaları çıkardı, ancak federal yasalar ülke çapında kısıtlamaları güçlendirecek.

ABD’liler katı silah yasalarını destekliyor mu?
Silah kontrolü savunucuları tarafından önerilen belirli politikalara büyük destek var.
Morning Consult-Politico tarafından geçtiğimiz yıl yapılan ankete göre, ABD’li seçmenlerin yüzde 84’ü silah alımları için yapılan genel kontrolleri destekliyor.
Ancak ABD’lilere daha katı silah yasaları hakkındaki düşünceleri sorulduğunda farklı görüşler ortaya çıktı.
Gallup tarafından Kasım ayında yapılan bir anket, ABD’lilerin yüzde 52’sinin daha sıkı silah kontrolünü desteklediğini ortaya koydu.
Silah yasağına verilen destek 2021’de düşüş yaşadı ve ABD’lilerin sadece yüzde 19’u böyle bir politikadan yana olacaklarını söyledi.
Bu isteksizliğin bir kısmı, on milyonlarca ABD’linin silah sahibi olmasından kaynaklanabilir.
Pew Araştırma Merkezi tarafından 2021’de yapılan ankete göre, her 10 ABD’liden 4’ünün evinde bir silahı var, yüzde 30’u ise kişisel olarak silah sahibi.

Kongre katı silah yasaları çıkarmaya çalıştı mı?
Evet. Kongre’deki Demokratlar, ülkedeki kitlesel silahlı saldırıları azaltmaya yardımcı olabilecek silah yasalarını güçlendirmek için defalarca harekete geçti.
Kongre, 2013’te Newtown’daki Sandy Hook ilkokulunda meydana gelen silahlı saldırıdan aylar sonra silah kontrollerini genişletmek için bir uzlaşma tasarısı geçirmeye çalıştı.
Tasarı, çok sayıda Cumhuriyetçi ve bir avuç Demokrat yasaya karşı çıktığı için başarısız oldu.
Dönemin ABD Başkanı Barack Obama, tasarı reddedildikten sonra sert bir konuşma yaptı.
Yasaya şiddetle karşı çıkan ve onu destekleyen herhangi bir senatöre karşı kampanya yürütme sözü veren, ülkenin en güçlü silah lobisi Ulusal Tüfek Derneği’ni (NRA) suçlayan Obama şunları söyledi:
“Silah lobisi ve müttefikleri bu uzlaşmayı desteklemek yerine kasten yasa tasarısı hakkında yalan söyledi. Ancak Kongre birlikte hareket ederse daha fazlasını yapabiliriz.”

Silah kontrolü yasasını çıkarmanın yolu nedir?
Demokratların kontrolündeki Temsilciler Meclisi, lisanslı silah satıcılarının suç geçmişi kontrolünün üç günden uzun sürmesi halinde silah satışını tamamlamasına izin veren ‘Charleston yasal boşluğunu’ kapatmayı önerdi.
Bu yasal boşluk, 2015’te Güney Karolina eyaletine bağlı Charleston şehrinde siyahilerin gittiği tarihi kilisede 9 kişinin öldürülmesine neden oldu. 
Ancak Temsilciler Meclisi’nden geçecek bu yasa tasarılarının şu anda Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında eşit olarak bölünmüş Senato’dan geçme şansı çok az.
Cumhuriyetçi senatörlerin önerilen herhangi bir silah kontrol yasasını engellemesi muhtemel ve Demokratlar bu yasaları geçirmek için gerekli 60 oya sahip değil.
Ancak bu, Demokratların silah yasalarını güçlendirme çabalarından vazgeçecekleri anlamına gelmiyor.
Demokrat Senatör Chris Murphy, seçmenlerin Kasım ayında reforma karşı çıkan Cumhuriyetçileri devirme şansı olduğunu söyledi.



Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia
TT

Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia

James Jeffrey

ABD Başkanı Joe Biden'ın 31 Mayıs'ta İsrail'in yeni ateşkes planını onaylaması, Gazze'deki savaşın tüm dinamiğini değiştirdi. O tarihten bu yana yapılan yorumların çoğu, İsrail'in Gazze Şeridi’ne yönelik stratejisinde algılanan değişimden ziyade Hamas Hareketi’nin kısa süre önce açıkladığı yanıta ve önerinin ayrıntılarına yönelikti. Biden tarafından açıklanan ve İsrail'in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesini ve kalıcı ateşkes yapılmasını öngören teklif, 'ertesi gün' için kapsamlı bir planlama yapılması ihtiyacını daha da belirgin hale getirdi. Ancak ertesi gün ile ilgili ne İsrail'de ne de Washington'da henüz detaylı bir planlama yapılmış değil.

Birkaç aydır, düşünce kuruluşları ve medyadan meslektaşlarla birlikte Gazze'de savaş sonrası uluslararası bir yapının oluşturulmasına ilişkin bir plan üzerinde çalışıyorum. Bu plan, yerel yetkililer belirli düzenlemeler altında yeni bir hükümet ve hem Gazzelilere hem de İsraillilere barış getirecek umut verici bir güvenlik yapısı kurmadan önce, Gazze'nin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olunması gerektiğine dikkati çekmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Wilson Centre Forumu'nda tartışılan ve resmi internet sitesinde yer alan plan, İsrailli ve Amerikalı hükümet yetkilileri ve çeşitli Arap taraflarla görüşülerek hazırlandı. Planın göze çarpan unsurlarına geçmeden önce İsrail'in ateşkes önerisinde nelerin yeni olduğuna ve bu planın buna nasıl uyduğuna bir göz atalım.

İsrail, ateşkesle ilgili düşüncesinin detaylarını şimdiye kadar kamuoyuna açıklamadı. Bu yüzden (dört buçuk sayfa olduğu söylenen) teklifin yapısal çerçevesini anlamamız için Başkan Biden'ın açıklamalarını ve İsrail'in farklı ve bazen de çelişkili tepkilerini masaya yatırmalıyız. İsrail'in öncelikle, müzakerelerin başarılı olması halinde, teklifin ikinci aşamasının sonunda İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze'den tamamen çekilmesini kabul ettiği açıkça görülüyor.

Plan, ilk etapta Gazze'yi yönetecek çok uluslu bir idarenin kurulmasını ve bu idarenin Uluslararası Temas Grubu’na rapor vermesine odaklanıyor.

İkinci olarak, İsrail, Gazze Şeridi için daha sonra gelecek üçüncü aşamada kapsamlı bir yeniden inşa planını kabul etmeye hazır görünüyor. Bu önemli bir gelişme, zira Başkan Biden'ın da kabul ettiği üzere İsrail'de bazıları halen Gazze Şeridi'nin İsrail’in yarı kalıcı işgali altında olmasını bekliyor. Üstelik, herhangi bir büyük yeniden inşa planı, güvenlik kaygıları, birçok kilit öneme sahip sınır kapısını kontrol etmesi ve su, elektrik, iletişim gibi temel hizmetleri sağlaması göz önünde bulundurulduğunda İsrail'in desteğinin alınması gerekiyor. Senatör Lindsey Graham da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinin hemen ardından 9 Haziran'da Face the Nation adlı televizyon programında, İsrail'in ateşkes önerisi doğrultusunda Gazze'nin yeniden inşasına ve yönetimine ilişkin bir planı olduğunu ifade etmişti. Bu, edindiğim başka bilgilerle de tutarlı.

Geliştirdiğimiz plan, 11 Haziran'da ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından açıklanan ve Arap devletlerinin ‘Gazze'nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşasında rol oynayacağı geçici bir güvenlik oluşumu ile idari yapı oluşturmasını’ öneren ABD yönetiminin görüşüyle de oldukça uyumlu.

Çok uluslu bir idari yapı

Planımız ilk etapta Gazze'yi yönetecek ve belirli bir ülke veya bölgedeki barış ve güvenlik krizini yönetmek amacıyla uluslararası aktörlerin çabalarını koordine etmek için özel amaçlarla kurulmuş gayri resmi ve daimî olmayan uluslararası bir organ olan Uluslararası Temas Grubu'na (ICG) rapor verecek, çok uluslu bir idari yapı kurulmasını öngörüyor. Bu iki oluşum ABD, İsrail, Mısır, önde gelen diğer Arap ülkeleri ve G7 üyesi ülkeler tarafından ortaklaşa hazırlanan uluslararası bir tüzük çerçevesinde kurulacaktır. Filistin Yönetimi ile istişare için bir mekanizmaya sahip olacak ve mümkünse, 10 Mayıs’taki ateşkes kararını takiben BMGK’da alınacak bir kararla desteklenecektir. İsrail'in önerisinin ikinci aşaması için ateşkes müzakerelerinde başka hukuki temeller de atılabilir.

Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Çok uluslu yönetim, üst düzey bir temsilci tarafından yönetilecek ve ICG’ye katılan ülkelerin yanı sıra, diğer ülkelerden gelen bağışlarla finanse edilecek. Finans, güvenlik, ulaşım, bakanlıklarla koordinasyon, kamuoyu yoklaması ve halkla ilişkiler için özel ekipleri olacak ve İsrail, Mısır ve diğer ülkelerden lojistik destek alacak. Kapsamlı yönetim ve güvenlik gözetiminden başlayarak işleyişinde merkezi yetkilere sahip olacak.

ABD ve ICG üyesi ülkeler, Hamas sonrası güvenlikle ilgili sorumlulukları üstlenecek sivil polis ve jandarma güçleri (sivil halk arasında konuşlu hafif silah kolluk kuvveti) eğitilene kadar güvenlik devriyeleri gerçekleştirmek için çok uluslu yönetime bağlı çok uluslu bir polis gücü oluşturacaklar. Aralarında az sayıda da olsa ABD'li sivil ve askeri yetkili de yer alacak. Ateşkesin ikinci aşaması için yapılacak müzakerelerde, özel güvenlik düzenlemeleri üzerinde yeniden çalışılması gerekiyor.

Bu yapı aynı zamanda Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, istikrarın sağlanması, kalkınma, yeniden inşa ve diğer her türlü yardımın erişiminde yer alan uluslararası, hükümet ve hükümet dışı kurum ve kuruluşların faaliyetlerini harekete geçirme, koordine etme ve birleştirme yeteneğine de sahip olacak.

Merkezi kontrol

Güvenlik, yeniden yapılanma ve diğer uluslararası destek türlerinin ateşkese uyulmasıyla bağlantılı olmasını sağlamak için merkezi kontrol gerekiyor. Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının, halk ya da yerel yetkililer güvenliği engellerse yahut radikalleşmenin önlenmesi ve uzun vadeli istikrar için gerekenlerin yapılmasına engel olursa diye, yeniden yapılanma ve diğer hizmetlerin sağlanması için (Dayton Anlaşmalarında öngörüldüğü üzere) resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Hiçbir uluslararası polis teşkilatı ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Son olarak plan, bunların her biri ve yukarıda belirtilen diğer çeşitli gündemler için ayrıntılı eylemler içeriyor. Bunlar modüler bir temelde düzenlenmiştir ve Gazze için planlamaya dahil olan hükümetler unsurları seçmekte özgürdür.

Bu planla (ya da Gazze'ye yönelik neredeyse tüm diğer planlarla) ilgili akla birtakım sorunlar gelebilir. Bunların başında, Biden yönetiminin ‘sahada Amerikan askeri bulunmayacağı’ açıklaması açısından başta askeri personel olmak üzere ABD’li personelin Gazze’deki varlığı yer alıyor. Ancak bazen Başkan tarafından yapılan açıklamaların yerine getirilmesi gerekir. ABD'nin halihazırda Gazze kıyısında inşa ettiği yüzer iskelede konuşlanmış askerleri var. Washington'ın yaklaşık 25 ülkede konuşlandırılmış askeri birlikleri bulunuyor. Bu birliklerden bazıları son zamanlarda sahillerde ya da suda saldırıya uğradı. Hiçbir uluslararası polis teşkilatı, ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Yönetim ve Hamas

İkinci konu ise Filistin Yönetimi'nin rolü. Plan, yukarıda belirtilen ICG ve Filistin Yönetimi arasındaki koordinasyonun ötesinde, maaşların ödenmesi, yerel hizmetlerin finanse edilmesi ve seyahat belgelerinin verilmesi de dahil olmak üzere Filistin Yönetimi'nin dahil olacağı alanları ortaya koyuyor. Özellikle çok uluslu yönetimin çekilmesinin ardından Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi’nin yönetimindeki rolüyle ilgili olarak tüm taraflar arasında daha fazla müzakere yapılması gerekecektir.

Siyasi bir çözüm, Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir.

Üçüncü konu, Hamas'ın geleceğidir. Planın kendisi Gazze'de kalan Hamas üyelerinin rolünü tartışmıyor. Ancak ne bu planın ne de Gazze'de yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanmaya yönelik başka herhangi bir planın, İsrail karşıtı gündemiyle Hamas'ın etkin bir şekilde kontrolü elinde tutması halinde başarılı olamayacağını söyleyebiliriz. İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Biden’ın İsrail'in önerisini tartışmasına cevaben, bu öneri altında bile Hamas'ın yenilgiye uğratılması gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde Başkan Biden da ‘Gazze'nin Hamas'ın iktidarda olmadığı daha güzel günler göreceğinin’ altını çizdi. Siyasi bir çözüm,- Başkan Biden'ın atıfta bulunduğu ateşkes çerçevesinde - Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir. Tüm bunlar İsrail'in teklifinin ikinci aşamasının müzakerelerinde ele alınacaktır.

Bu aşamada yukarıda belirtilen hususlar, Gazze Şeridi’nde savaşın ertesi günü için geçici çözüm kapsamında en ciddi olan konulardır. Gazze’deki savaşın, bölgenin güvenliğine yönelik oluşturduğu olağanüstü tehdit, sadece Gazze ve İsrail vatandaşları için değil tüm bölge halkları için daha iyi bir gelecek arayışındaki tüm tarafların olağanüstü çaba sarf etmesini ve büyük riskler almasını gerektiriyor.

*Bu yazı Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.