Katil Winnie the Pooh'un başrolde olduğu korku filmi izleyicileri ikiye böldü

Ayı Pooh ve Piglet, çocuklar için üretilen karakterleri kabusumsu bir şekilde yeniden kurgulayan filmde "av bulmaya çalışacak"

Winnie the Pooh Blood and Honey (Jagged Edge Productions)
Winnie the Pooh Blood and Honey (Jagged Edge Productions)
TT

Katil Winnie the Pooh'un başrolde olduğu korku filmi izleyicileri ikiye böldü

Winnie the Pooh Blood and Honey (Jagged Edge Productions)
Winnie the Pooh Blood and Honey (Jagged Edge Productions)

Hayranlar yakında gösterime girecek Winnie the Pooh: Blood and Honey adlı korku filmi fikrini hem övdü hem de eleştirdi.
Genelde çocuklara hitap eden, kucaklanası karakter, Rhys Frake-Waterfield'ın şiddet içeren sinema filminde yeniden yorumlanarak kötü biri olarak gösteriliyor.
Pek çok kişinin aşina olduğu neşeli görünümlü ve parlak kırmızı tişörtlü Winnie the Pooh'nun aksine animasyon ayının bu versiyonunun karanlık bir gündemi var ve pantolon askılarıyla kareli bir gömlek giyerken görülüyor.
A. A. Milne'in yarattığı klasik çocuk öyküsü karakterinin telif hakları bu yıl kamuya açık hale geldi. Bu, Pooh ve arkadaşı Piglet'in, yazarın mülkünün izni olmadan kullanılabileceği ve herhangi bir yaratıcı çalışmada yorumlanabileceği anlamına geliyor.
Filmin yazarı, yönetmeni ve ortak yapımcısı olan Frake-Waterfield'a göre, olay örgüsü insan arkadaşları Christopher Robin üniversiteye gittikten sonra Winnie the Pooh ve Piglet'in neler karıştırdığını inceliyor.
Variety'e konuşan Frake-Waterfield, "Christopher Robin onlardan uzaklaştırılıyor ve onlara yiyecek verilmiyor" diye açıkladı.
Frake-Waterfield, "Bu, Pooh ve Piglet'in hayatını epey zorlaştırıyor. Çünkü o kadar çok başlarının çaresine bakmak zorunda kalıyorlar ki esasen vahşileşiyorlar... Artık evcil değiller: Etrafta dolaşıp av bulmak isteyen saldırgan bir ayı ve domuz gibiler" ifadelerini kullandı. 

Winnie the Pooh, "Blood and Honey" adlı korku filminde (Jagged Edge Productions)

Seslendirme kadrosunda Winnie rolünde Craig David-Dowsett, Piglet rolündeyse Chris Cordell yer alıyor.
Filmden kareler internette yayımlandığından bu yana kullanıcılar bu kabusumsu yoruma dair görüşlerini paylaşıyor. Bazıları karakterin Disney'in telif haklarından çıkarak ortak kullanıma açık hale gelmesini kutladı.
Bunu destekleyen bir kişi "Winnie the Pooh yetişkinlere yönelik bir korku filmi haline getiriliyor. Evet, gerçekten. Kamu mülkü olmasını bu yüzden seviyorum" diye tweet attı.
Ne var ki başkaları bu sert değişime dair o kadar da heyecanlı değil.

Winnie the Pooh'ya dair görüş dile getiren tweetler (Twitter)

Şüpheci bir Twitter kullanıcısı "Eğlence sektöründeki her şeyle oynanmasına gerek yok. Winnie the Pooh'yu korku filmine dönüştürmek mi? Hiçbir şey kutsal değil mi?" diye haykırdı.
Bir başkası, "WINNIE THE POOH'YU ÇOCUKKEN İZLEYEN/OKUYAN KİM, 'Biliyor musun? Bundan bir gün çok iyi korku filmi olur' DİYE DÜŞÜNÜR?!" diye sordu.
Öte yandan başka bir Pooh hayranı, şiddet içeren davranışların basitçe karakterin doğasına aykırı olduğunu iddia etti.
Hayran şöyle yazdı:
"Ayı Pooh kimseyi öldürmez, iki elma boyunda ve bala bayılıyor."



Gençler ve sosyal medya

Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)
Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)
TT

Gençler ve sosyal medya

Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)
Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)

Sosyal medya kullanımı, özellikle gençler ve geç çocukluk dönemindeki çocuklar olmak üzere tüm aile üyeleri için bir tür günlük rutin haline geldi. Sanal da olsa sosyal ağların, gençleri psikolojik ve sosyal açıdan destekleyerek ve onları farklı yerlerdeki aile üyeleri ve sevdikleriyle bir araya getirerek duygusal farkındalıklarını geliştirmede önemli bir rol oynadığına şüphe yok.

Sosyal medya olgusunu ele alan çalışmaların çoğu esas olarak ergenler üzerindeki olumsuz etkisine odaklanmış olsa da, olumlu etkisi de yadsınamaz veya önemi küçümsenemez.

Sosyal iletişim

Bu alandaki en son çalışma bu yılın Ekim ayı başında Journal of Pediatrics'te yayımlandı ve Portekizli araştırmacılar tarafından Okul Çağındaki Çocuklarda Sağlık Davranışları üzerine yürütüldü. Bu araştırma 1998 yılından bu yana her 4 yılda bir Portekiz'de Dünya Sağlık Örgütü ile iş birliği içinde yürütülüyor. Çalışmada, sosyal medyanın -çeşitliliğine rağmen- kontrol edilebilen bir araçtan başka bir şey olmadığını ve iyi ya da sağlıklı veya yıkıcı bir şekilde kullanılmasının, internetin ortaya çıkmasından önce meydana gelen herhangi bir gelişme gibi korkunç sonuçlara yol açtığı açıklandı.

Olumsuz etkilerden duyulan korku - her ne kadar tamamen anlaşılabilir ve haklı olsa da- abartılı olabilir ve çocuklar ve ergenler için bir tür gözdağı yaratarak onları bu uygulamalarla başa çıkmaya psikolojik olarak hazır hale getirir.

Araştırmacılar çalışmayı yaşları 11 ile 13 ve 15 ile 18 arasında değişen 7 bin 643 ortaokul ve lise öğrencisi üzerinde gerçekleştirdi. Katılımcı öğrenciler, sosyal medyayı takip etme ile ilgili anket sonuçlarına dayanarak, 3 ana gruba ayrıldılar: birincisi en az takip edilen ve bu araçlara bağımlı olan, ikincisi orta düzeyde kullanım grubu ve üçüncüsü aşırı kullanım ve yüksek bağımlılık grubu.

Öğrencilere kaç saat ve ne kalitede uyudukları, sürekli uyumakta zorlanıp zorlanmadıkları, ayrıca günlük olarak ne oranda ve ne kadar süre egzersiz yaptıkları, beslenme alışkanlıkları, gencin yalnız mı yoksa başkalarıyla mı birlikte olduğu, aile üyeleri ve arkadaşlarıyla tartışmaya girip girmediği soruldu.

Gerginlik ve endişe duyguları ve öfke durumunda sözlü veya fiili şiddet uygulama olasılıkları da sorulan diğer sorular arasında yer aldı.

Sağlık ve davranışsal yönler

Sonuçlar, sosyal medyaya yoğun bir şekilde güvenen ve onu takip etmek için daha fazla zaman harcayan gençlerin uyumakta zorluk çektiğini, başkalarıyla iletişim kurmakta sorun yaşadığını, aile ve arkadaşlarıyla uyumsuzluk yaşadığını, sıklıkla şiddet içeren davranışlarda bulunduğunu ve çoğunun kötü ilişkilere sahip olduğunu gösterdi. Okuldaki öğretmenlerle ve gerçek toplantılardan çok çevrimiçi arkadaşlarla vakit geçirmeyi tercih ettikleri görüldü.

Erkeklerin aksine sosyal medyaya en çok bağımlı olanlar ise kızlardı. Daha büyük yaş grubundaki gençler de sosyal medyada çocuklardan daha fazla zaman geçiriyor; sigara, alkol ve yasaklı ilaç kullanımı gibi kendine zarar verme davranışlarına daha yatkın oluyorlardı.

Öte yandan, sosyal medyaya en az bağımlı olan gençlerin psikolojik durumlarının daha iyi olduğu, aileleri ve arkadaşlarıyla güçlü ve canlı ilişkiler kurdukları, uykusuzluk çekmedikleri ve organik sağlıklarının iyi olmasının yanı sıra öfke ve gerginlik gibi olumsuz duyguları daha iyi kontrol edebildikleri görüldü. Düzenli olarak daha uzun süre fiziksel aktivite yapmışlar, öğretmenleriyle iyi ilişkiler kurmuşlar ve çeşitli web sitelerini takip ederek vakit geçirmekten keyif almışlardı.

Çalışma, sosyal medyanın ergenleri etkileme derecesinde rol oynayan, başkalarına açık olmayı ve onlarla zorbalık ya da önyargı olmadan ilgilenmeyi teşvik eden çevre gibi dış faktörlerin yanı sıra ebeveynlerden ve akranlardan alınan psikolojik destek de dahil olmak üzere birçok faktör olduğunu doğruladı. İster okul arkadaşları ister aile üyeleri olsun. Çocuğun cinsiyeti, fiziksel aktivite oranı, psikolojik durumu ve maruz kaldığı baskılar gibi bireysel farklılıkların yanı sıra organik sağlığı, belirgin fiziksel kusurları ve ailenin mali ve sosyal düzeyi gibi her gence özgü faktörler de bulunuyor.

Çalışma, sosyal medyanın genç üzerindeki etkisini belirleyen şeyin kullanım yöntemi olduğunu, yani bu platformlarda geçirilen süreyi ve bununla uğraşmanın ne ölçüde bağımlılık yapıcı bir davranış olarak kabul edilebileceğini yalnızca bir eğlence ve insan iletişimi aracı olduğunu gösterdi. Ayrıca bu araçların çocuğun gerçek hayatını etkilediği yani onu çevreleyen toplumdan tamamen izole ettiği, başkalarıyla etkileşime girmeyi zorlaştırdığı ve gerçek arkadaş eksikliğini meydana getirdiği belirtildi.

Çalışma, gençlere psikolojik ve zihinsel sağlıklarını korumak için çeşitli sosyal medya mecralarını takip etmek ile diğer eğlence faaliyetleri arasında bir denge kurmaları ve gerçek ilişkilere alternatif olarak sanal ilişkilere güvenmemeleri gerektiği tavsiyesinde bulundu. Araştırmacılar, sosyal medya kullanımının, aile üyeleri, öğretmenler ve arkadaşlarla olumlu ilişkiler gibi belirli korunma araçlarının eşlik etmesi halinde sağlıklı bir davranış olabileceğini doğruladı. Çalışma, ebeveynlere gencin psikolojik sağlığını korumak için gence psikolojik destek sağlamalarını, çocuklarıyla yeterince zaman geçirmelerini, onları takip etmelerini ve mümkün olduğunca birlikte yemek yemelerini tavsiye etti.

Dr. Hani Remzi Avd (Danışman çocuk doktoru)