ABD Beşinci Filosu 2023’te insansız filo kuruyor

ABD Beşinci Filo Komutanı, Şarku’l Avsat’a yapay zeka ile donatılan araçların keşif menzilini onlarca kilometre genişleteceğine yönelik güvence verdi.

21 Nisan 2022’de Kızıldeniz’de bir deniz tatbikatı kapsamında konuşlandırılan insansız bir deniz aracı (Beşinci Filo)
21 Nisan 2022’de Kızıldeniz’de bir deniz tatbikatı kapsamında konuşlandırılan insansız bir deniz aracı (Beşinci Filo)
TT

ABD Beşinci Filosu 2023’te insansız filo kuruyor

21 Nisan 2022’de Kızıldeniz’de bir deniz tatbikatı kapsamında konuşlandırılan insansız bir deniz aracı (Beşinci Filo)
21 Nisan 2022’de Kızıldeniz’de bir deniz tatbikatı kapsamında konuşlandırılan insansız bir deniz aracı (Beşinci Filo)

ABD Merkez Komutanlığı Deniz Kuvvetleri Komutanı ve Beşinci Filo Komutanı Yardımcısı Koramiral Brad Cooper, ABD’nin ve Orta Doğu’daki ortaklarının 2023 yazına kadar uzaktan kontrollü 100 insansız deniz aracından (İDA) oluşan bir filoyu konuşlandırmak için çalıştığını açıkladı.
Cooper Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, yapay zeka ile donatılmış bu insansız araçların su üstünde ve altında gözlem ve keşif imkanını onlarca kilometre artıracağını aynı zamanda tehditlerle başa çıkma hızını da artıracağını söyledi.


Koramiral Brad Cooper

Deniz tehditleri
Cooper, Orta Doğu’nun su yollarının güvenliğini ve istikrarını, ‘küresel ekonominin, ticaretin ve geçişlerin kalbi’ olarak değerlendirdi. Silah veya uyuşturucu kaçakçılığı, korsanlık ve ticari trafiğe ve kıyı altyapısına yönelik diğer tehditler de dahil olmak üzere istikrar bozucu herhangi bir faaliyetin, dünya üzerinde derin bir etkisi olabileceğine dikkat çekti. Cooper bu bağlamda, geçen yıl Süveyş Kanalı’nın birkaç günlüğüne kapatan ‘Evergreen’ adlı gemiyi hatırlattı.

Cooper, Orta Doğu’daki su yollarının ‘Çok dinamik ve hızlı. Hiçbir donanma veya devlet, bu bölgedeki tüm denizcilik zorluklarının üstesinden tek başına gelemez” olduğunu söyledi. Beşinci Filo’nun bölgesel ortaklıkları güçlendirme ve inovasyonu hızlandırma olmak üzere iki alan geliştirmeye odaklandığını açıkladı.
Koramiral, denizin altını ve üstünü görme imkanının genişletilmesi için yapay zekalı deniz araçlarının entegrasyonunda kaydedilen ilerlemeye övgüde bulunarak “8 ay önce başladığımız bu yolda birçok kişinin hayal ettiğinden daha hızlı bir şekilde ilerledik. Bugün, bölgeye yayılmış sistemlerimiz var ve bölgesel ortaklarımızın yanı sıra tatbikatlarımıza katılıyorlar” açıklamasında bulundu.

Beşinci Filo’nun bölgesel ortaklarıyla iş birliği içinde, 2023 yazına kadar dünyanın en modern insansız deniz araçları filosunu kurulması yeteneği konusunda iyimser görünen Cooper, Ocak ve Şubat aylarında Orta Doğu'daki en büyük uluslararası deniz tatbikatı organizasyonuna dikkat çekerek, filonun bölge ülkeleriyle ortaklığını genişlettiğini belirtti. IMX tatbikatının, 80’den fazla deniz aracı ile 10 ülkenin katılımıyla, uzaktan kumandalı deniz araçlarının kullanıldığı en büyük tatbikatına tanık olunduğunu söyledi.

İDA filosu
Koramiral, donanmanın uzaktan kumandalı araçlarının bölgeye yayılmış olduğunu ve ‘çok umut verici sonuçlar gösterdiğini’ belirtti. 100 günü aşan bir süre boyunca bir dizi İDA konuşlandırma örneği ile ilgili olarak, konvansiyonel insanlı araçlara kıyasla üstünlüğüne dikkat çekti ve “Yakıta ihtiyaçları yoktu, ayrıca insansız bir araç olduğu için gıda temine de ihtiyacı yoktu” açıklamasında bulundu. ABD’li yetkili, donanmanın İDA’larını iki şekilde kullanılmasını beklediğini belirtti. Bunlardan ilki, ülkelerin kendi kıyılarından keşif yapma yeteneklerini geliştirmek, diğerinin ise potansiyel riskleri belirlemek için yapay zekayı kullanmak olduğunu söyledi.
Cooper “Normal şartlarda bir ülke, mevcut sensörleri kullanarak kıyılarından 30 kilometreye kadar uzanan bir mesafede etkin bir şekilde keşif yapabilir. Ancak bugün, modern İDA’lar sayesinde görüş mesafesi 60 veya 90 kilometreye kadar çıkıyor” dedi. Cooper, bu alanda bölge ülkeleri arasındaki iş birliğinin önemine dikkat çekti ve bu araçları kullanan birkaç ülke çabalarını birleştirir ise, keşif mesafesinin birkaç kat daha artırılabileceğini söyledi.

Yapay zeka hakkında, Cooper “İDA’lar birbirleriyle iletişim kurarak aktif oldukları alanlarda hareket rotalarının çizilmesini sağlar. Bu sistemler olağandışı bir hareket tespit ettiğinde, fotoğrafını çekerek veya ülkelerin komuta merkezlerine onları uyarmak için bir sinyal gönderir ve uygun kararın alınmasına olanak sağlar” ifadelerini kullandı. Yetkili, tatbikatlar kapsamında konuşlandırılan insansız araçların milyonlarca fotoğraf çekilmesini ve büyük miktarda verinin işlenmesini başardığını bunun “İnsanlar için zor bir çalışma” olduğunu belirtti. Cooper, bu araçların ve onlara eşlik eden yapay zekanın gerçek değerinin, ülkelerin etraflarında neler olup bittiğine ilişkin anlayışlarını genişletme yeteneklerine dayalı olması olarak görüyor. Yetkili “Bireysel ülkeler ve bölgesel ortaklar olarak, bölgedeki tüm ortaklarımızın, kendilerine sağladığı net faydaları sebebiyle bu teknolojiyle ilgilendiğini biliyorum. Bu nedenle, 2023 yazına kadar 100 insansız deniz aracını konuşlandırma hedefimize ulaşacağımızdan eminim.” ifadelerini kullandı.

Bölgesel İş birliği
ABD Beşinci Filosu Komutanı, bölge ülkeleriyle işbirliğinin güçlendirmesinin önemini vurguladı. Komutan “Birlikte antrenman yaptığımız, çalıştığımız ve ilerlediğimizde güçlerimiz her zaman daha güçlüdür. Bölgedeki tüm faaliyetlerimiz ortaklık ve koordinasyona dayalı” ifadelerini kullandı. Cooper, bölgede iki büyük ittifak olduğunu, bunlardan ilkinin, bu türde dünyanın en büyük ortaklığı olan 34 ülkeyi içeren Birleşik Deniz Kuvvetleri ikincisi ise, Hürmüz ve Babu’l-Mendeb Boğazı’nın caydırılmasına ve güvenliğinin sağlanmasına odaklanan, 9 ülkenin dahil olduğu Uluslararası Seyrüsefer Özgürlüğünün Korunması ve Güvenliği İttifakı olduğunu belirtti.
ABD’li yetkili, bu ittifakların bölgenin deniz güvenliğine yönelik tehditlere karşı mücadelede çok önemli olduğunu belirtti. Söz konusu tehditlerin insan kaçakçılığı, korsanlık, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, insansız hava aracı saldırıları ve füze saldırıları da dahil olmak üzere çok çeşitli konuları kapsadığını söyledi.
“Bu alanların birçoğunda başarı elde ettik. Örneğin, geçen yıl benzeri görülmemiş miktarda, piyasa değeri 500 milyon dolar olan uyuşturucu ele geçirdik. Bu miktar, önceki dört yılın toplamından daha fazla” açıklamasında bulundu.



Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia
TT

Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia

James Jeffrey

ABD Başkanı Joe Biden'ın 31 Mayıs'ta İsrail'in yeni ateşkes planını onaylaması, Gazze'deki savaşın tüm dinamiğini değiştirdi. O tarihten bu yana yapılan yorumların çoğu, İsrail'in Gazze Şeridi’ne yönelik stratejisinde algılanan değişimden ziyade Hamas Hareketi’nin kısa süre önce açıkladığı yanıta ve önerinin ayrıntılarına yönelikti. Biden tarafından açıklanan ve İsrail'in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesini ve kalıcı ateşkes yapılmasını öngören teklif, 'ertesi gün' için kapsamlı bir planlama yapılması ihtiyacını daha da belirgin hale getirdi. Ancak ertesi gün ile ilgili ne İsrail'de ne de Washington'da henüz detaylı bir planlama yapılmış değil.

Birkaç aydır, düşünce kuruluşları ve medyadan meslektaşlarla birlikte Gazze'de savaş sonrası uluslararası bir yapının oluşturulmasına ilişkin bir plan üzerinde çalışıyorum. Bu plan, yerel yetkililer belirli düzenlemeler altında yeni bir hükümet ve hem Gazzelilere hem de İsraillilere barış getirecek umut verici bir güvenlik yapısı kurmadan önce, Gazze'nin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olunması gerektiğine dikkati çekmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Wilson Centre Forumu'nda tartışılan ve resmi internet sitesinde yer alan plan, İsrailli ve Amerikalı hükümet yetkilileri ve çeşitli Arap taraflarla görüşülerek hazırlandı. Planın göze çarpan unsurlarına geçmeden önce İsrail'in ateşkes önerisinde nelerin yeni olduğuna ve bu planın buna nasıl uyduğuna bir göz atalım.

İsrail, ateşkesle ilgili düşüncesinin detaylarını şimdiye kadar kamuoyuna açıklamadı. Bu yüzden (dört buçuk sayfa olduğu söylenen) teklifin yapısal çerçevesini anlamamız için Başkan Biden'ın açıklamalarını ve İsrail'in farklı ve bazen de çelişkili tepkilerini masaya yatırmalıyız. İsrail'in öncelikle, müzakerelerin başarılı olması halinde, teklifin ikinci aşamasının sonunda İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze'den tamamen çekilmesini kabul ettiği açıkça görülüyor.

Plan, ilk etapta Gazze'yi yönetecek çok uluslu bir idarenin kurulmasını ve bu idarenin Uluslararası Temas Grubu’na rapor vermesine odaklanıyor.

İkinci olarak, İsrail, Gazze Şeridi için daha sonra gelecek üçüncü aşamada kapsamlı bir yeniden inşa planını kabul etmeye hazır görünüyor. Bu önemli bir gelişme, zira Başkan Biden'ın da kabul ettiği üzere İsrail'de bazıları halen Gazze Şeridi'nin İsrail’in yarı kalıcı işgali altında olmasını bekliyor. Üstelik, herhangi bir büyük yeniden inşa planı, güvenlik kaygıları, birçok kilit öneme sahip sınır kapısını kontrol etmesi ve su, elektrik, iletişim gibi temel hizmetleri sağlaması göz önünde bulundurulduğunda İsrail'in desteğinin alınması gerekiyor. Senatör Lindsey Graham da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinin hemen ardından 9 Haziran'da Face the Nation adlı televizyon programında, İsrail'in ateşkes önerisi doğrultusunda Gazze'nin yeniden inşasına ve yönetimine ilişkin bir planı olduğunu ifade etmişti. Bu, edindiğim başka bilgilerle de tutarlı.

Geliştirdiğimiz plan, 11 Haziran'da ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından açıklanan ve Arap devletlerinin ‘Gazze'nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşasında rol oynayacağı geçici bir güvenlik oluşumu ile idari yapı oluşturmasını’ öneren ABD yönetiminin görüşüyle de oldukça uyumlu.

Çok uluslu bir idari yapı

Planımız ilk etapta Gazze'yi yönetecek ve belirli bir ülke veya bölgedeki barış ve güvenlik krizini yönetmek amacıyla uluslararası aktörlerin çabalarını koordine etmek için özel amaçlarla kurulmuş gayri resmi ve daimî olmayan uluslararası bir organ olan Uluslararası Temas Grubu'na (ICG) rapor verecek, çok uluslu bir idari yapı kurulmasını öngörüyor. Bu iki oluşum ABD, İsrail, Mısır, önde gelen diğer Arap ülkeleri ve G7 üyesi ülkeler tarafından ortaklaşa hazırlanan uluslararası bir tüzük çerçevesinde kurulacaktır. Filistin Yönetimi ile istişare için bir mekanizmaya sahip olacak ve mümkünse, 10 Mayıs’taki ateşkes kararını takiben BMGK’da alınacak bir kararla desteklenecektir. İsrail'in önerisinin ikinci aşaması için ateşkes müzakerelerinde başka hukuki temeller de atılabilir.

Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Çok uluslu yönetim, üst düzey bir temsilci tarafından yönetilecek ve ICG’ye katılan ülkelerin yanı sıra, diğer ülkelerden gelen bağışlarla finanse edilecek. Finans, güvenlik, ulaşım, bakanlıklarla koordinasyon, kamuoyu yoklaması ve halkla ilişkiler için özel ekipleri olacak ve İsrail, Mısır ve diğer ülkelerden lojistik destek alacak. Kapsamlı yönetim ve güvenlik gözetiminden başlayarak işleyişinde merkezi yetkilere sahip olacak.

ABD ve ICG üyesi ülkeler, Hamas sonrası güvenlikle ilgili sorumlulukları üstlenecek sivil polis ve jandarma güçleri (sivil halk arasında konuşlu hafif silah kolluk kuvveti) eğitilene kadar güvenlik devriyeleri gerçekleştirmek için çok uluslu yönetime bağlı çok uluslu bir polis gücü oluşturacaklar. Aralarında az sayıda da olsa ABD'li sivil ve askeri yetkili de yer alacak. Ateşkesin ikinci aşaması için yapılacak müzakerelerde, özel güvenlik düzenlemeleri üzerinde yeniden çalışılması gerekiyor.

Bu yapı aynı zamanda Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, istikrarın sağlanması, kalkınma, yeniden inşa ve diğer her türlü yardımın erişiminde yer alan uluslararası, hükümet ve hükümet dışı kurum ve kuruluşların faaliyetlerini harekete geçirme, koordine etme ve birleştirme yeteneğine de sahip olacak.

Merkezi kontrol

Güvenlik, yeniden yapılanma ve diğer uluslararası destek türlerinin ateşkese uyulmasıyla bağlantılı olmasını sağlamak için merkezi kontrol gerekiyor. Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının, halk ya da yerel yetkililer güvenliği engellerse yahut radikalleşmenin önlenmesi ve uzun vadeli istikrar için gerekenlerin yapılmasına engel olursa diye, yeniden yapılanma ve diğer hizmetlerin sağlanması için (Dayton Anlaşmalarında öngörüldüğü üzere) resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Hiçbir uluslararası polis teşkilatı ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Son olarak plan, bunların her biri ve yukarıda belirtilen diğer çeşitli gündemler için ayrıntılı eylemler içeriyor. Bunlar modüler bir temelde düzenlenmiştir ve Gazze için planlamaya dahil olan hükümetler unsurları seçmekte özgürdür.

Bu planla (ya da Gazze'ye yönelik neredeyse tüm diğer planlarla) ilgili akla birtakım sorunlar gelebilir. Bunların başında, Biden yönetiminin ‘sahada Amerikan askeri bulunmayacağı’ açıklaması açısından başta askeri personel olmak üzere ABD’li personelin Gazze’deki varlığı yer alıyor. Ancak bazen Başkan tarafından yapılan açıklamaların yerine getirilmesi gerekir. ABD'nin halihazırda Gazze kıyısında inşa ettiği yüzer iskelede konuşlanmış askerleri var. Washington'ın yaklaşık 25 ülkede konuşlandırılmış askeri birlikleri bulunuyor. Bu birliklerden bazıları son zamanlarda sahillerde ya da suda saldırıya uğradı. Hiçbir uluslararası polis teşkilatı, ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Yönetim ve Hamas

İkinci konu ise Filistin Yönetimi'nin rolü. Plan, yukarıda belirtilen ICG ve Filistin Yönetimi arasındaki koordinasyonun ötesinde, maaşların ödenmesi, yerel hizmetlerin finanse edilmesi ve seyahat belgelerinin verilmesi de dahil olmak üzere Filistin Yönetimi'nin dahil olacağı alanları ortaya koyuyor. Özellikle çok uluslu yönetimin çekilmesinin ardından Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi’nin yönetimindeki rolüyle ilgili olarak tüm taraflar arasında daha fazla müzakere yapılması gerekecektir.

Siyasi bir çözüm, Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir.

Üçüncü konu, Hamas'ın geleceğidir. Planın kendisi Gazze'de kalan Hamas üyelerinin rolünü tartışmıyor. Ancak ne bu planın ne de Gazze'de yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanmaya yönelik başka herhangi bir planın, İsrail karşıtı gündemiyle Hamas'ın etkin bir şekilde kontrolü elinde tutması halinde başarılı olamayacağını söyleyebiliriz. İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Biden’ın İsrail'in önerisini tartışmasına cevaben, bu öneri altında bile Hamas'ın yenilgiye uğratılması gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde Başkan Biden da ‘Gazze'nin Hamas'ın iktidarda olmadığı daha güzel günler göreceğinin’ altını çizdi. Siyasi bir çözüm,- Başkan Biden'ın atıfta bulunduğu ateşkes çerçevesinde - Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir. Tüm bunlar İsrail'in teklifinin ikinci aşamasının müzakerelerinde ele alınacaktır.

Bu aşamada yukarıda belirtilen hususlar, Gazze Şeridi’nde savaşın ertesi günü için geçici çözüm kapsamında en ciddi olan konulardır. Gazze’deki savaşın, bölgenin güvenliğine yönelik oluşturduğu olağanüstü tehdit, sadece Gazze ve İsrail vatandaşları için değil tüm bölge halkları için daha iyi bir gelecek arayışındaki tüm tarafların olağanüstü çaba sarf etmesini ve büyük riskler almasını gerektiriyor.

*Bu yazı Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.