Türkiye'nin Suriye operasyonunu Rusya mı yoksa ABD mi engelleyecek?

Ankara’nın askeri harekat başlatma ihtimaline dair endişeler devam ediyor. Olası bir operasyon hızlı ve önceden haber vermeksizin gerçekleşecektir.   

Ankara’nın askeri bir operasyona başvurmaksızın da ‘güvenli bölgeyi’ genişletme hedefine ulaşabileceği değerlendiriliyor. (The Independent Arabia)
Ankara’nın askeri bir operasyona başvurmaksızın da ‘güvenli bölgeyi’ genişletme hedefine ulaşabileceği değerlendiriliyor. (The Independent Arabia)
TT

Türkiye'nin Suriye operasyonunu Rusya mı yoksa ABD mi engelleyecek?

Ankara’nın askeri bir operasyona başvurmaksızın da ‘güvenli bölgeyi’ genişletme hedefine ulaşabileceği değerlendiriliyor. (The Independent Arabia)
Ankara’nın askeri bir operasyona başvurmaksızın da ‘güvenli bölgeyi’ genişletme hedefine ulaşabileceği değerlendiriliyor. (The Independent Arabia)

Mustafa Rüstem
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) bağlı askeri konvoy ülkenin Suriye’ye olan güney sınırlarına doğru ilerledi. Tanklar, zırhlı araçlar ve piyade güçlerini içeren Türk birliklerinin hedefinde, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) nüfuz alanında bulunan bölgeler var. Türkiye’nin genişletmek istediği ‘güvenlik bölgesi’ Türkiye destekli muhaliflerin kontrolünde olan bölgeler için ‘can damarı’ niteliği taşıyan ve bu bölgeleri birbirine bağlayan neredeyse tek yolu içeriyor. Türkiye’nin muhtemel operasyonu kısa bir süre içinde mi yapacağı yoksa bir süre daha mı bekleyeceği ise bilinmiyor. Bazı iddialara göre, Ankara bölgedeki muhaliflerin liderlerine 29 Mayıs’ta muhtemel askeri operasyonun belirsiz bir süreliğine tecil edildiğini bildirdi.  
İddialara göre bu erteleme kararı, uzun süredir SDG’NİN Fırat’ın doğusundaki yayılmacılığına bir son vermeye hazırlanan Türkiye destekli muhalifler arasında moral bozukluğuna neden oldu. SDG’ye bağlı güçlerle Suriye muhalefeti arasında uzun süredir temas noktaları bulunuyor. Eğer muhtemel bir operasyon başarılı olursa Suriye muhalefeti Halep’e de yaklaşmış olacaktır.  

Muhtemel operasyon 
Bu arada bazı gözlemciler, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, ülkesinin güvenli bölgeyi 30 kilometre derinliğe kadar genişletmek amacıyla başlatacağını açıkladığı muhtemel askeri harekatın tamamen iptal edildiğini iddia ediyor. Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri’nin, Türkiye’nin olası askeri harekatını engellemek hususunda hemfikir olduğu ileri sürülüyor. Türkiye geçtiğimiz yıllarda terör örgütü PKK ve taraftar örgütlerinin tehditlerinin önüne geçmek amacıyla bölgedeki nüfuz alanını genişletmişti. En son 2019 yılında Barış Pınarı Harekatı ile Ras'ul Ayn ve Tel Ebyad bölgesi kontrol altına alınmıştı. Türkiye PKK yanlısı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) ulusal güvenliğine tehdit oluşturduğunu savunuyor. Türkiye aynı zamanda Suriye sınırına dünyadaki üçüncü en uzun güvenlik duvarını inşa etmeyi sürdürüyor.  
Türk siyasi analisti Firas Rıdvanoğlu Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, muhtemel askeri operasyonun icra edilmesi ya da durdurulmasının, askeri savaştan çok ‘siyasi savaş’ bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Rusya ve ABD ile müzakerelerin yapıldığını belirten Rıdvanoğlu, meselenin kolay olmadığını aksine son derece karmaşık olduğunu belirtti. Ankara’nın tek isteğinin daha derin bölgelerde stratejik noktalar elde etmek olduğunu ifade eden Türk analist, muhtemel bir operasyonun, Rusya’nın Ukrayna savaşıyla meşgul olan ABD ve Avrupa Birliği’ne daha fazla baskı kurulmasına olanak sağlayacağına inanıldığını söyledi. Rıdvanoğlu Ankara’nın askeri bir operasyona başvurmaksızın da ‘güvenli bölgeyi’ genişletme hedefine ulaşabileceğini değerlendirdi. Bunun için Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) daha önce uzlaşıldığı üzere bölgeden çekilmesi ve büyük ölçüde silahlandırılmasının durdurulması gerekiyor.  

Ruslar doğuya dönüyor 
Bu arada Ruslar, sahadaki hareketlenmeleriyle tüm tahminleri boşa çıkardı. Rusların kontrol ettikleri bölgelerin bir kısmını, İran destekli milis gruplarına terk edeceği yönünde tahminler söz konusuydu. Ancak bazı gözlemciler, Rusların 2015’ten bu yana söz konusu bölgelerde kontrol sağlamak için çok sayıda çatışmaya girdiğini ve yoğun bir çaba sarf ettiğini göz önünde bulundurarak bu tahminlerin gerçekçi olmadığını ifade etmekteydi. Rusların belirli üslerden çekilmesi durumunda bu üslerin Suriye rejimine teslim edileceği öngörülüyor. Aksi takdirde İran destekli milislere bırakılacak üs ve askeri noktaların İsrail savaş uçakları için değerli ‘bir av ve hedef’ olması kaçınılmaz. Öte yandan sahadaki kaynaklardan gelen bilgiler, Rus ordusuna bağlı güçlerin, ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin kontrolünde olan bölgelerde devriye görevlerini arttırdığını gösteriyor. Bunun nedeninin ise Rusya’nın muhtemel bir Türk operasyonunu engelleme amacı taşıdığı iddia ediliyor.  
Bu bağlamda Rusya'nın Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi, Ayn İsa üssü civarındaki temas noktalarındaki birliklerini güçlendirdi. Ruslar aynı zamanda Kamışlı’daki üslerinde de alarm durumuna geçilmesini kararlaştırdı ve bölgeye çok sayıda helikopter zırhlı araç ve ek askeri birlikler sevk etti. SDG güçleri ise Ayn İsa’daki uluslararası güçlerin bu hareketliliklerini, ‘istikrarın korunması ve Türkiye’nin tırmandırmak istediği gerilimi düşürme girişimi’’ olarak yorumladı.  

ABD uyardı
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre  Amerika Birleşik Devletleri, diplomatik kanallar ve medya aracılığıyla Ankara’ya, SDG’ye yönelik bir operasyonu kabul etmeyeceğine dair mükerrer mesajlar gönderdi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine olası bir operasyonunun bölgesel istikrara zarar verebileceği uyarısında bulundu. Price, Suriye'nin kuzeyinde herhangi bir yeni operasyonun bölgesel istikrarı daha da baltalayacağını ve DEAŞ’a karşı yürütülen mücadeleyi ve ABD askerlerinin güvenliğini riske atacağını söyledi. Ankara'nın Suriye’ye olası bir askeri harekat başlatması hususunda endişeler hala devam ediyor. Olası bir operasyonun önceden uyarı yapılmaksızın hızlı bir şekilde yapılabileceği değerlendiriliyor. Öte yandan SDG’nin kontrolü altında olan tutuklu DEAŞ üyeleri ve ailelerinin akıbeti de endişeler arasında. Türkiye’nin askeri bir harekatı başlatması bu kişilerin hapishanelerden ve kamplardan firar etmesine olanak sağlayabilir. YPG güçleri halihazırda DEAŞ mensupları ve ailelerinin tutulduğu kampları ve hapishaneleri koruyor. Bazılarına göre Türkiye’nin operasyon başlatması durumunda bu kamplar ve hapishanelerde geniş çaplı isyan hareketleri patlak verebilir. 
Bu riskler ışığında, Washington ve Moskova’nın Türkiye’nin olası operasyonuna yeşil ışık yakmayacağı tahmin ediliyor. ABD ve Rusya halihazırda çıkarlarının iç içe geçtiği bölgelerde durgun suları bulandırmanın bir faydası olmayacağı kanaatini paylaşıyor. Üstelik lider kadrosunu kaybetmiş ve gücünü büyük ölçüde yitirmiş olsa da terör örgütü DEAŞ zaman zaman saldırılarla kendisini gösteriyor. Ancak nihayetinde, ertelenmiş olsa da ya da belirsizliklerle çevrili olsa da Türkiye’nin ‘güvenli bölge’ oluşturma amacıyla Suriye’ye bir askeri harekat düzenleme ihtimali hala söz konusu.



Amerikalı bir radyocu, Biden ile yaptığı ve ekibi tarafından gönderilen soruları sorduğu röportajın ardından istifa etti

ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)
ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)
TT

Amerikalı bir radyocu, Biden ile yaptığı ve ekibi tarafından gönderilen soruları sorduğu röportajın ardından istifa etti

ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)
ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)

ABD Ulusal Radyosu "NPR" dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Philadelphia’lı yayıncı Andrea Lawful-Sanders'ın, ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı ve ekibi tarafından hazırlanan soruları sorduğu röportajın ardından istifasını sunduğunu bildirdi.

Philadelphia kanalı röportajı, Biden'ın eski Başkan Donald Trump ile tartışmasından sonra medyaya ilk çıkışı olarak tanımladı.

Biden, 14 dakikalık röportajda siyah seçmenlerin gücünü vurguladı ve yönetiminin, siyah üniversiteleri desteklemek ve ilk siyah kadın Yüksek Mahkeme yargıcını aday göstermek gibi bazı başarılarını övdü.

NPR, Sanders ve bir başka sunucunun hafta sonu Biden kampanya ekibinin hafta başında kendilerine röportaj için sorular verdiğini itiraf ettiklerini belirtti.

Biden, Earl Ingram'ın programında Afrikalı Amerikalılarla ilgili aynı konular hakkında konuşmuş ve onlar için neler başardığını vurgulamıştı.

CNN'den Victor Blackwell ile yapılan ortak röportaj sırasında Blackwell hem Sanders'a hem de Ingram'a şu soruyu yöneltti: "Soruları Beyaz Saray'dan ya da kampanya ekibinden mi aldınız, yoksa soruları önceden göndermeniz mi istendi?" Bu soruyu sormamın nedeni ikinizi de eleştirmek değil, daha ziyade şunu öğrenmek istiyorum: Beyaz Saray şu anda Başkan'ın canlılığını ve etkinliğini kanıtlamaya çalışıp çalışmadığını bilmek istiyorum, bunu, Başkan'ın kendisine hangi soruların sorulacağını bilmesi için röportajdan önce soruları göndererek mi yapıyor?

Sorular onay için bana gönderildi" diyen Lawful-Sanders, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bana sekiz soru geldi ve onayladığım dört tanesi seçildi.

Ingram cevap vermedi, ancak cumartesi günü Associated Press'e ayrı olarak yaptığı açıklamada, Biden'ın yardımcılarının kendisine önceden dört sorudan oluşan bir liste gönderdiklerini söyledi.

Önceden belirlenmiş soru listenin kendisini tereddütte bırakmasına rağmen, "bu ABD Başkanı ile konuşma fırsatı olduğu için" görüşmeye devam ettiğini belirtti.

İtiraflar, Biden'ın yoğun baskı altında olduğu ve Donald Trump'a karşı geçen ayki tartışmada gösterdiği sallantılı performansın ardından hasar kontrolü yapmaya çalıştığı bir dönemde geldi.

Sanders daha sonra Facebook'ta yayınladığı kısa bir video ile cumartesi günü istifasını sunduğunu ve artık kanalda çalışmadığını vurgulayarak, "bu yolculukta rol oynayan" herkese teşekkür etti.

Philadelphia kanalı, iş ilişkilerinin sona erdiğini ayrıca duyurdu ve kanalın yöneticisi Sarah Lomax yaptığı açıklamada, 3 Temmuz röportajının "yönetimin bilgisi, istişaresi veya iş birliği olmaksızın yayıncı tarafından bağımsız olarak ayarlandığını" söyledi."

İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan bilgili bir kaynağa göre bu itirafların yol açtığı tartışmaların ardından Biden'ın kampanya ekibi soru önermekten vazgeçme kararı aldı.

Biden'ın görev süresi boyunca, son yedi başkana göre daha az basın toplantısı ve medya röportajına katılması dikkat çekidir.