Rusya’nın, Suriye’de olası bir Türk askeri operasyonu karşısında alacağı pozisyonla ilgili 4 senaryo

Ukrayna savaşı Ankara’ya baskı kurması için en güçlü kozu verdi.

Haseke Türkiye sınırı yakınındaki Dirbesiye beldesinde daha önce gerçekleştirilen ortak Türk-Rus devriyesi (AFP)
Haseke Türkiye sınırı yakınındaki Dirbesiye beldesinde daha önce gerçekleştirilen ortak Türk-Rus devriyesi (AFP)
TT

Rusya’nın, Suriye’de olası bir Türk askeri operasyonu karşısında alacağı pozisyonla ilgili 4 senaryo

Haseke Türkiye sınırı yakınındaki Dirbesiye beldesinde daha önce gerçekleştirilen ortak Türk-Rus devriyesi (AFP)
Haseke Türkiye sınırı yakınındaki Dirbesiye beldesinde daha önce gerçekleştirilen ortak Türk-Rus devriyesi (AFP)

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rus mevkidaşı Vladimir Putin’den Suriye’nin kuzeyinde askeri operasyon başlatmak için yeşil ışık aldı mı? Bu soru, iki lider arasında dün gerçekleşen telefon görüşmesinden sonra, Erdoğan’ın Putin ile görüşmesinde Suriye-Türkiye sınırında güvenli bölge kurulmasının “zorunluluğunu” dile getirdiğini açıklamasının ardından en çok sorulan soru oldu.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Erdoğan görüşmede Ekim 2019’daki mutabakatta yer alan Türkiye sınırından itibaren 30 kilometre derinliğinde terörden arındırılmış bir bölgenin oluşturulamadığını belirterek, ‘bu bölgelerin güvenli hale getirilmesinin bir zorunluluk olduğunu’ vurguladı.
Rusya’nın yaklaşmakta olan bu operasyonla ilgili tutumunun netleşmediği görülüyor. Zira Moskova Türkiye’nin hazırlıklarıyla ilgili tavrını açıklamaktan çekiniyor. Moskova’dan bu konuda verilen tek işaret, birkaç gün önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tarafından geldi. Ateşkes mekanizmasını korumanın önemine dikkat çeken Lavrov, iki noktaya vurgu yaptı: Birincisi, Rusya’nın Türkiye’nin güvenlik çıkarlarını ‘anlayışla karşıladığını’ fakat aynı zamanda ‘yavaş ve zor ilerleyen’ İdlib’le ilgili anlaşmaları uygulamak istediğini dile getirmesiydi. İkincisi, ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde ayrılıkçı eğilimleri teşvik ettiğini yinelemesiydi. Lavrov ayrıca Kürt bileşene (SDG/YPG) “ABD himayesi yanılsamalarından” vazgeçme ve Şam ile diyalog kanallarını aktifleştirerek çıkarlarını sağlayacak pragmatik bir politika izleme çağrısında bulundu.
Bu bağlamda, Moskova’da yapılan değerlendirmeler, Rusya şu anda Ukrayna’da savaştayken Suriye’de yeni bir cephe açılmasının Rusların çıkarına hizmet etmeyeceğine ve Rusların Suriye’de mevcut güç dengeleri ile güç dağılım haritaları üzerinde büyük değişiklikler olmasını istemediğine işaret ediyor.
Rus çevreler başlangıçta Erdoğan’ın aslında çatışmadan yana olmadığı ve güvenli bölgeyle ilgili taleplerinin, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılmasına karşılık Batı ittifakını Ankara’ya taviz vermeye zorlamaya dönük bir manevra hareketinden ibaret olduğu görüşündeydi. Fakat Erdoğan daha sonra şüpheye yer bırakmayacak şekilde önemli bir saha gelişmesinin eşiğinde olduklarını söyledi.
Türkiye’den yapılan bu açıklamalar karşısında Rus devletinin basın yayın organları, Moskova’nın özellikle Türkiye’nin muhtemel operasyonunun hedefleri arasında yer alan Menbiç ve Tel Rıfat’ta “durumun istikrarsızlaştırılmasını” kabul etmeyeceği söylemlerini dillendiriliyor.
Rus analistler, stratejik öneme sahip yolların kesişim noktasında yer alan Menbiç kentinden geçen M4 karayolunu “Moskova’nın kırmızı çizgisi olarak” nitelendirerek, Moskova’nın bu yolun yeniden açılması konusundaki tutumundan geri adım atmasının mümkün olmadığı değerlendirmesinde bulunuyor.
Rus devlet medyasının bu tutumu, Türkiye ile Rusya’nın pozisyonları arasında ciddi bir farklılık olduğuna yönelik spekülasyonlara yol açtı. Ayrıca Rus güçlerin Türkiye’nin hedef aldığı bölgenin etrafında aktif olduğu ve Türkiye destekli gruplara ait mevzilerin savaş uçaklarıyla hedef alındığını ifade eden haberler bu spekülasyonları güçlendiriyor.
Erdoğan ve Putin arasındaki telefon görüşmesinden sonra Kremlin’den yapılan açıklamada olası Türk operasyonu hakkında onaylayan veya reddeden bir ifadenin kullanılmaması dikkat çekti.
Şarku’l Avsat muhabirinin konuştuğu Rus uzmanlar Moskova ve Ankara arasındaki anlaşmazlık boyutunun “bazı çevrelerin işaret ettiğinden çok daha küçük” olduğunu ve iki tarafın üzerinde uzlaşı sağladığı gündemlerin “çok daha fazla” olduğunu söyledi.
Bazı uzmanlar, Türkiye ve ABD arasındaki çatlağın genişlemesiyle sonuçlanacak ve Şam rejimi ile daha fazla yakınlaşması için Suriyeli Kürtlere karşı baskı uygulanmasına imkan tanıyacak bir gelişme olarak gördükleri Türk operasyonuna, Moskova’nın itiraz etmeyebileceğini ifade etti.
Bununla birlikte Rus gazeteleri, Erdoğan’ın tehdidini hayata geçirerek beklenen savaşı başlatması halinde Rusya’nın alacağı muhtemel pozisyonla ilgili birtakım senaryolar oluşturdu. Rusya’nın Suriye’de yaklaşmakta olan Türk askeri operasyonuyla başa çıkmada zorlanacağı kanaati, bu senaryoların ortak noktasını oluşturuyor.
Birinci senaryoya göre, Moskova, gerginliği tırmandıracak yeni bir adıma karşı durarak Ankara ile anlaşmaya varmaya çalışacak. Bunun, Moskova için en iyi seçenek olduğuna fakat Rusya’ya ağır bir fatura çıkarabileceğine işaret eden senaryo sahipleri, Türkiye’nin böyle bir anlaşmada ticari ve ekonomik imtiyazların yanı sıra Suriye sahasında bazı avantajlar elde edebileceğini öngörüyor.
İkinci senaryoya göre, gerginliği tırmandırma seçeneğine başvurularak toprak takası yapılacak. Bu senaryoda, İdlib’deki Cebel Zaviye’nin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki bölgelere yönelik operasyonu ile takas edilmesi “tamamen olası” görülüyor. Türkiye açısından, Cebel Zaviye bölgesine karşılık Suriye’de kontrolündeki bölgeleri tek bir bölgede birleştirme imkânı daha çok önemli. Bu senaryoyu ortaya koyanlar, bu seçeneğin 24 Şubat’tan önce yani Ukrayna’daki savaşın başlama tarihinden önce daha çok olası olduğu görüşünde. Fakat şu an Türkiye, Moskova’nın önüne birden fazla şart sunabilecek kadar Rusya’dan çok daha iyi konuma geldi.
Üçüncü senaryoya göre, Moskova sessiz kalacak ve hiçbir bir tepki göstermeyecek. Yani Rusya, Türkiye’nin yeni operasyonu karşısında tepkisiz kalacak. Böylece Ankara, SDG bölgelerinin bir bölümünde kontrolü ele geçirecek fakat ABD güçleriyle karşı karşıya gelebileceği endişesiyle SDG’nin topraklarında fazla ilerlemeyecek. Bu senaryoda öngörülen adımlar, Rusya’nın imajına zarar verebilir fakat aynı zamanda Kürtleri Şam hükümetiyle müzakere yapmaya ikna etme noktasında Moskova tarafından kullanılabilir. Bu senaryoya göre, Moskova Ankara’ya taviz vermek zorunda kalmayacak ama Ukrayna müzakerelerinde Türkiye’nin eli büyük ölçüde zayıflayacak. Analistler, bunu Rusya açısından “en objektif senaryo” olarak değerlendiriyor.
Dördüncü ve sonuncu senaryo ise Rusya’nın, Türk operasyonuna karşılık olarak, İdlib’e operasyon başlatması için Şam rejimini teşvik etmesini öngörüyor. Fakat bu durumda askeri kaynaklarını boşa harcayacak olan Rusya açısından bu kârlı bir seçenek değil. Buna ek olarak Rusya’nın, İdlib’de Ankara ile doğrudan yaşanacak bir çatışmaya müdahil olmayacağına kesin gözüyle bakılıyor.



1600 yıllık gizemli İrlanda taşı, İngiltere'de bir bahçeden çıktı

Üzerinde MS 4. yüzyılda ait İrlanda dilinde yazıtlar bulunan 1600 yıllık taş, Coventry'de bir coğrafya öğretmeni tarafından ortaya çıkarıldı (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi)
Üzerinde MS 4. yüzyılda ait İrlanda dilinde yazıtlar bulunan 1600 yıllık taş, Coventry'de bir coğrafya öğretmeni tarafından ortaya çıkarıldı (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi)
TT

1600 yıllık gizemli İrlanda taşı, İngiltere'de bir bahçeden çıktı

Üzerinde MS 4. yüzyılda ait İrlanda dilinde yazıtlar bulunan 1600 yıllık taş, Coventry'de bir coğrafya öğretmeni tarafından ortaya çıkarıldı (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi)
Üzerinde MS 4. yüzyılda ait İrlanda dilinde yazıtlar bulunan 1600 yıllık taş, Coventry'de bir coğrafya öğretmeni tarafından ortaya çıkarıldı (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi)

İrlanda'ya ait gizemli bir kadim taşın, İngiltere'deki bir bahçede keşfedilmesi arkeologları şaşkına çevirdi.

Üzerinde MS 4. yüzyıla ait İrlanda dilinde yazıtlar bulunan 1600 yıllık taş, 2020'de West Midlands bölgesindeki Coventry'de bir coğrafya öğretmeni tarafından ortaya çıkarıldı.

Nesneyi bulan Graham Senior, bu taşın bahçesinin aşırı uzamış bir kısmını temizlerken gözüne çarptığını ve bir tür takvim olduğunu düşündüğünü söyledi.

Ancak uzmanlar, bu keşfin "cevaptan çok soru" doğurduğunu ve nesnenin bölgeye seyahat eden İrlandalı Hristiyan rahiplere ait olabileceği yönünde spekülasyonların yapıldığını belirtti.

Birmingham Museums Trust'tan arkeolog Teresa Gilmore, Live Science'a verdiği röportajda, "Taşın buraya nasıl geldiğine dair birçok ihtimal var" dedi.

Bu tür harika keşiflerin en şaşırtıcı yanlarından biri de genelde cevaplardan çok soru doğurmaları.

Yaklaşık 139 gram ağırlığında ve yaklaşık 11 santimetre uzunluğundaki nesne, kumtaşından yapılmış. Bir isim olabileceği düşünülen yazıtın satırları taşın üç köşesine kazınmış. 

gtn
Graham Senior, kadim taşı bulduğunu söyledi (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi)

Uzmanlara göre bu nesne; kazınmış dana derisi, parşömen ve kağıt kullanılmaya başlanmadan önce kadim Ogham dilini yazmanın yaygın bir yolu.

Senior bu taşı, Coventry'deki Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi'ne bağışladı. Taş, burada Nisan 2025'e kadar sergilenecek. 

Herbert müzesi küratörü Ali Wells, "Mael'in taşı nasıl kaybettiğini ve Coventry'deki bir bahçeye nasıl geldiğini asla öğrenemeyebiliriz ancak gelecekteki araştırmaların daha fazlasını ortaya çıkaracağını umuyorum" dedi.

humyum
Yaklaşık 139 gram ağırlığında ve yaklaşık 11 santimetre uzunluğundaki nesne, kumtaşından yapılmış (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi,)

Ocak ayında İspanya'da 2 bin yıllık kurşun nesne, üzerinde bir Roma diktatörünün adı yazılmış halde keşfedilmişti. Bu nesnenin, savaşan kabileler tarafından "mermi" olarak kullanıldığı bildirilmişti. 

4,5 x 2 santimetre boyutlarında ve 71 gram ağırlığındaki bu eserin, bir kalıbın içine erimiş kurşun dökülerek yapılmış olduğu düşünülüyor. Eser, uzmanlar tarafından "glans inscripta" diye biliniyor. 

Bir yüzünde muhtemelen bilinmeyen bir İspanyol kasabasının Latincesi olan "IPSCA", diğer yüzündeyse Sezar anlamına gelen "CAES" yazıyor. 
Independent Türkçe


Beyaz Saray: Gazze'ye iskele üzerinden birkaç gün içinde yardım ulaştırmayı umuyoruz

Gazze kıyısı açıklarındaki yüzer havuz (ABD Merkez Komutanlığı “X” hesabı)
Gazze kıyısı açıklarındaki yüzer havuz (ABD Merkez Komutanlığı “X” hesabı)
TT

Beyaz Saray: Gazze'ye iskele üzerinden birkaç gün içinde yardım ulaştırmayı umuyoruz

Gazze kıyısı açıklarındaki yüzer havuz (ABD Merkez Komutanlığı “X” hesabı)
Gazze kıyısı açıklarındaki yüzer havuz (ABD Merkez Komutanlığı “X” hesabı)

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre yaptığı açıklamada, ABD'nin önümüzdeki günlerde Gazze Şeridi'ne yüzer iskele aracılığıyla yakıt ve diğer yardımları getirmeyi umduğunu söyledi.

Reuters'ın haberine göre Pierre basın toplantsında, Beyaz Saray'ın sınırlı yardım operasyonları yoluyla Gazze'ye yardım ulaştırma konusundaki endişelerinin hala devam ettiğini söyledi.

ABD ordusu perşembe günü Gazze Şeridi açıklarındaki yüzen iskelenin tamamlandığını duyurdu ve yardım kamyonlarının birkaç gün içinde ulaşacağını belirtti.

Açıklamada, Gazze'de ABD askerlerinin bulunmadığı ve yardımın Birleşmiş Milletler tarafından dağıtılacağı ifade edildi.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) 25 Nisan'da en az 320 milyon dolara mal olacak iskelenin inşaatına başlandığını duyurmuştu.


 Austin, Gallant'a Refah'taki herhangi bir operasyondan önce sivillerin korunması gerektiğini vurguladı

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant arasındaki önceki görüşme, (Reuters)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant arasındaki önceki görüşme, (Reuters)
TT

 Austin, Gallant'a Refah'taki herhangi bir operasyondan önce sivillerin korunması gerektiğini vurguladı

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant arasındaki önceki görüşme, (Reuters)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant arasındaki önceki görüşme, (Reuters)

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) bugün (Cuma) yaptığı açıklamada, Bakan Lloyd Austin'in İsrailli mevkidaşı Yoav Galant ile ABD'nin kuşatma altındaki Gazze halkına yardımı arttırmak amacıyla Gazze'de yüzer iskele açılması konusunda kaydettiği ilerlemeyi görüştüğünü bildirdi.

Pentagon'dan yapılan açıklamada, iki bakanın telefon görüşmesinde "Kerem Şalom ve Refah geçişleri de dâhil olmak üzere" Gazze'deki Filistinlilere yönelik insani yardımların arttırılması ihtiyacını ele aldıkları belirtildi.

Açıklamaya göre Austin, Gallant ile yaptığı telefon görüşmesinde, Refah'a yönelik olası bir askeri operasyon öncesinde sivillerin korunması ve insani yardımların kesintisiz akışının sağlanmasının "tartışılmaz gerekliliğini" vurguladı.


NATO: Rusya'nın Ukrayna'da büyük bir atılım yapacak yeterli gücü yok

Ukrayna kuvvetleri (AP)
Ukrayna kuvvetleri (AP)
TT

NATO: Rusya'nın Ukrayna'da büyük bir atılım yapacak yeterli gücü yok

Ukrayna kuvvetleri (AP)
Ukrayna kuvvetleri (AP)

NATO'nun Avrupa'daki en üst düzey komutanı dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Rusya'nın Harkiv bölgesinde başlattığı saldırının ardından Ukrayna'da büyük bir ilerleme kaydetmek için sahada yeterli sahip olmadığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre ABD'li General Christopher G. Cavoli, Brüksel'deki NATO karargahında düzenlediği basın toplantısında "Ruslar stratejik bir atılım yapacak sayıya sahip değiller ve daha doğrusu bunu yapacak beceri ya da yeteneğe sahip değiller" ifadelerini kullandı.


İsrail Refah'a ‘takviye kuvvet’ göndermeyi planlıyor

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının yol açtığı yıkım (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının yol açtığı yıkım (AFP)
TT

İsrail Refah'a ‘takviye kuvvet’ göndermeyi planlıyor

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının yol açtığı yıkım (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının yol açtığı yıkım (AFP)

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin güneyindeki kalabalık şehre büyük bir saldırı düzenlenmemesi yönündeki uluslararası uyarılara rağmen, ordunun Hamas'ın ortadan kaldırılması amacıyla Refah'a ‘takviye kuvvetler’ göndereceğini ve buradaki ‘askeri faaliyetleri yoğunlaştıracağını’ duyurdu.

Bu gelişme, Güney Afrika'nın Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) verdiği ifade sırasında İsrail'in Refah'a saldırmasının Gazze Şeridi'nin yıkımında ‘son adım’ olacağı yönündeki iddiasıyla aynı zamana denk geldi.

Konuyla ilgili olarak ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) dün, Gazze Şeridi'ne deniz yoluyla yardım girişine hazırlık amacıyla Gazze Şeridi kıyısındaki geçici iskelenin kurulduğunu duyurdu. CENTCOM’dan yapılan açıklamada, tırların önümüzdeki günlerde insani yardım taşımak üzere iskeleye doğru hareket etmeye başlamasının beklendiği belirtilirken, Birleşmiş Milletler'in (BM) iskeleden gelen yardımları teslim alacağı ve dağıtımını koordine edeceği kaydedildi. CENTCOM, iskelenin kurulması sürecinde Gazze Şeridi'ne hiçbir ABD kuvvetinin girmediğini ifade etti.

Diğer taraftan Fetih Hareketi Merkez Komitesi üyesi Azzam el-Ahmed, geçici iskelenin Filistin Yönetimi ile koordinasyon sağlanmadan kurulmasını eleştirdi ve iskelenin Gazzelileri yerlerinden etmek için kullanılmasından duyduğu endişeyi dile getirdi. El-Ahmed Arap Dünyası Haber Ajansı'na (AWP) yaptığı açıklamada, “iskelenin kurulmasının yaralı ve açlık çeken Gazze halkının sorununu çözmeyeceğini ve ABD'nin bu iskelenin inşa edilip edilmemesi konusunda Filistin yönetimiyle koordinasyon kurmama hakkı olmadığını” söyledi.


İsrail: Güney Afrika soykırım davasında asılsız iddialarda bulunuyor

Refah'tan ayrılmak zorunda kalan Filistinliler, Han Yunus'taki bir kampta yürüyor. (EPA)
Refah'tan ayrılmak zorunda kalan Filistinliler, Han Yunus'taki bir kampta yürüyor. (EPA)
TT

İsrail: Güney Afrika soykırım davasında asılsız iddialarda bulunuyor

Refah'tan ayrılmak zorunda kalan Filistinliler, Han Yunus'taki bir kampta yürüyor. (EPA)
Refah'tan ayrılmak zorunda kalan Filistinliler, Han Yunus'taki bir kampta yürüyor. (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail'i soykırımla suçlayarak açtığı davaya cevaben, Güney Afrika'nın ‘Hamas'tan güvenilir olmayan kaynaklara dayanarak önyargılı ve asılsız iddialarda bulunduğunu’ bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre söz konusu açıklamada, “İsrail uluslararası hukuka ve insani yükümlülüklerine uygun olarak hareket etmektedir. İsrail sivillere ve sivil tesislere verilen zararı en aza indirecek tedbirleri uygulamaktadır” denildi.

Bakanlık, UAD’a ‘Güney Afrika'nın dilekçesini reddetmesi ve mahkemenin kötüye kullanılmasına son vermesi’ çağrısında bulundu.

Güney Afrika dün UAD’dan, İsrail'i Gazze Şeridi'nde soykırım yapmakla suçlayan davanın bir parçası olarak İsrail'in Refah'a yönelik saldırısının durdurulmasını talep etti ve Filistin halkının hayatta kalması için Refah'a yönelik saldırının ‘durdurulması gerektiğini’ belirtti.

Güney Afrika'nın Hollanda Büyükelçisi Phosimozi Madonsela, mahkemeyi, ‘İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin tamamından derhal, tamamen ve koşulsuz olarak çekilmesi’ yönünde karar vermeye çağırdı.

Dünya Mahkemesi olarak da bilinen Lahey’deki UAD'da iki gün sürecek duruşmalar, Güney Afrika'nın İsrail'i soykırımla suçlayarak açtığı davanın bir parçası. İsrail ise bugün (Cuma) yanıt verecek.

Güney Afrika geçtiğimiz hafta, bir milyondan fazla Filistinlinin barındığı Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinin korunması için ek acil önlemler alınmasını talep etti.

Ayrıca mahkemeden İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri ve insani yardım kuruluşlarının yanı sıra gazeteciler ve araştırmacıların Gazze Şeridi'ne engelsiz erişimine izin vermesini istedi.


İsrail Mısır'a Refah sınır kapısını Filistin ve BM temsilcileriyle birlikte yeniden açmayı teklif etti

Mısır tarafından Refah geçişi (DPA)
Mısır tarafından Refah geçişi (DPA)
TT

İsrail Mısır'a Refah sınır kapısını Filistin ve BM temsilcileriyle birlikte yeniden açmayı teklif etti

Mısır tarafından Refah geçişi (DPA)
Mısır tarafından Refah geçişi (DPA)

İsrailli Walla internet sitesi İsrail'in Mısır'a, Gazze'den Filistinli temsilciler ve BM temsilcilerinin katılımıyla Refah sınır kapısının yeniden açılması için bir teklif sunduğunu duyurdu.

Teklif, Mısır'a geçidi yönetmesi için Filistinli adayların isimlerinin gönderilmesini ve İsrail'in bunlardan herhangi birini veto etme hakkına sahip olmasını içeriyor.

Walla’da dün (Perşembe) yar alan habere göre teklif, personel ve yakıt için Refah sınır kapısının işletilmesine ilişkin ayrıntıların yanı sıra, Hamas saldırılarından korumak ve sınır kapısından geçişine izin verilmeyenleri engellemek için Refah kapısı dışında bir İsrail varlığını da içeriyor.

Şarku’l Avsat’ın aktardığı Arap Dünyası Haber Ajansı'na (AWP) göre İsrail medyası daha önce (Perşembe) İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'a, bu ayın başından beri şehrin doğu kesiminde operasyon yürüten 162. Tümen'e katılmak üzere ilave bir tugay gönderdiğini duyurdu.

Medya kuruluşlarına göre bu hamle, İsrail hükümetinin Refah'a yönelik askerî harekâtın genişletilmesini onaylaması beklenirken yapıldı.


Raporlar: Amerika'nın askıya aldığını açıkladığı silah sevkiyatı İsrail'e ulaştı

Lübnan sınırına top atışı yapan Bir İsrail askeri (DPA)
Lübnan sınırına top atışı yapan Bir İsrail askeri (DPA)
TT

Raporlar: Amerika'nın askıya aldığını açıkladığı silah sevkiyatı İsrail'e ulaştı

Lübnan sınırına top atışı yapan Bir İsrail askeri (DPA)
Lübnan sınırına top atışı yapan Bir İsrail askeri (DPA)

Arap Dünyası Haber Ajansı'na göre İsrail medyası dün (Perşembe), Amerika'nın birkaç gün önce İsrail'e sevkiyatını askıya aldığını açıkladığı silah sevkiyatının çoktan ulaştığını duyurdu.

Axios haber sitesi 5 Mayıs'ta İsrailli yetkililere dayandırdığı haberinde, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin İsrail'e mühimmat sevkiyatını durdurduğunu duyurdu.

Sitenin haberine göre Washington, 7 Ekim saldırısından bu yana İsrail ordusuna yönelik bir silah sevkiyatını ilk kez durdurmuştu.

Beyaz Saray, çarşamba günü ABD Başkanı Joe Biden'ın, İsrail'e savunma silahları göndermesini zorunlu hale getirecek olan Cumhuriyetçi Parti liderliğindeki yasa tasarısını karşı veto edeceğini duyurdu. CNN'e göre tasarı, Biden'ın, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah şehrine büyük çaplı bir saldırı düzenlemesine ilişkin endişeler nedeniyle İsrail'e silah sevkiyatını askıya alma kararının ardından, Kongre'nin olumsuz tepki verdiği bir dönemde sunuldu.


İsrail Türkiye ile serbest ticaret anlaşmasını iptal edeceğini açıkladı

  İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich (Reuters)
  İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich (Reuters)
TT

İsrail Türkiye ile serbest ticaret anlaşmasını iptal edeceğini açıkladı

  İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich (Reuters)
  İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich (Reuters)

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail'e ihracatı durdurma kararına karşılık olarak İsrail'in, Türkiye ile serbest ticaret anlaşmasını iptal edeceğini ve Türkiye'den yapılan diğer ithalatlara yüzde 100 gümrük vergisi uygulayacağını söyledi.

Reuters’ın haberine göre Smotrich, tasarının onay için kabineye sunulacağını belirtti.

Türkiye iki hafta önce Filistin topraklarında "kötüleşen insani trajediyi" gerekçe göstererek, İsrail'den tüm ithalat ve ihracatı durdurduğunu açıklamıştı.

Türkiye Ticaret Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "İsrail'e ilişkin ihracat ve ithalat işlemleri, tüm ürünler dahil olmak üzere durdurulmuştur" ifadesi kullanıldı.

Açıklamada ayrıca "Türkiye, İsrail hükümeti Gazze'ye kesintisiz ve yeterli insani yardım akışına izin verene kadar bu yeni tedbirleri katı ve kararlı bir şekilde uygulayacaktır" denildi.


Türkiye'nin İsrail boykotu: Her iki ülkedeki Yahudiler de etkileniyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Türkiye'nin İsrail boykotu: Her iki ülkedeki Yahudiler de etkileniyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD merkezli haber ajansı Yahudi Telgraf Ajansı (JTA), Türkiye'nin İsrail'e uyguladığı ticaret boykotunun etkilerini inceledi.

"Türkiye'nin İsrail'le ticareti aniden durdurması her iki ülkedeki Yahudileri de etkiliyor" başlıklı analizde, İsrail'in koşer gıdalarından inşaat malzemelerinin tedarikine kadar birçok kalemde Türkiye'ye ihtiyacı olduğu belirtildi. 

JTA'nın İstanbul muhabiri David Klein'ın kaleme aldığı analizde, Ankara'nın ticareti durdurmasının "İsrail'deki fiyatlar üzerinde baskı yaratarak koşer gıda için önemli bir ticaret yolunu kestiği" ifade edildi. 

Türkiye'de yaşayan ve İsrail'e inşaat malzemesi sattığını söyleyen Rami Simon, "Son iki haftadır her şey durdu. Normal şekilde iş yapamıyoruz" dedi.

Simon, artık İsrail ve Hamas arasında ateşkes sağlanması gerektiğini vurgulayarak "Savaş bu şekilde 5 ya da 6 ay daha sürerse gerçekten çok ciddi sıkıntılar yaşayacağız" dedi. 

Ticaret Bakanlığı'ndan 2 Mayıs'ta yapılan açıklamada, İsrail'le ticaretin tamamen durdurulduğu bildirilmişti. Bakanlık geçen ay da 54 ürün grubunun İsrail'e satışını kısıtlamıştı.

Haberde, boykotun Gazze savaşında "İsrail'e karşı herhangi bir ülke tarafından atılan en kapsamlı adımlardan biri olduğu" belirtildi. 

Yazıda, dünyanın en büyük 7. gıda üreticisi olan Türkiye'nin özellikle makarna ve çikolata gibi ürünlerde İsrail pazarına birçok ürün sattığına işaret edildi. 

Ayrıca Türkiye genelinde İsrail'e ürün satan 300'den fazla koşer sertifikalı fabrika olduğu bildirildi. Ticaret boykotundan önce İsrailli koşer sertifikasyon uzmanlarının bu fabrikaları denetlemek için Türkiye'yi düzenli ziyaret ettiği belirtildi.

Yahudilik inancı gereğince tüketilmesinde dinen sakınca bulunmayan ürünlere koşer adı veriliyor. JTA'nın aktardığına göre bu gıdaların üretildiği fabrikaların belirli aralıklarla düzenli şekilde uzmanlar tarafından denetlenmesi gerekiyor. Aksi takdirde ürünlerin tedariki mümkün olmuyor.

Türkiye doğumlu Yahudi akademisyen Hay Eitan Cohen Yanarocak, iki ülke arasındaki coğrafi yakınlığın önemine dikkat çekerek şunları söyledi: 

Bir sipariş verdiğinizde genelde birkaç gün içinde elinize ulaşıyordu. Dolayısıyla bu, daha uzaktaki ülkeler yerine Türkiye'yle iş yapmayı tercih eden İsrailli iş insanları için büyük bir artı.

Tel Aviv Üniversitesi'nde görev yapan Yanarocak, İsrail'de özellikle domates fiyatlarında artış yaşanmasından endişelenildiğini belirtti. Akademisyen, İsrail'in son dönemde Türkiye'den yılda yaklaşık 40 milyon dolarlık domates ithal ettiğini aktardı. 

İç piyasada fiyatların artmasıyla İsrail'in üretim politikalarının da değişebileceğine dikkat çeken Yanarocak şöyle devam etti: 

İsrail hükümetinin bundan bazı sonuçlar çıkaracağını, sadece Türkiye'ye değil, diğer ülkelere olan bağımlılığımızı en aza indirmek için her şeyi yapmamız gerektiğini göreceğini varsayıyorum. Bu nedenle ulusal üretimde bir artış görmeyi bekliyorum.

Akademisyen ayrıca Türkiye'nin boykotu sonlandırıp İsrail piyasasına tekrar ürün satmasının epey zor olacağını savundu. 

Independent Türkçe, JTA, Times of Israel