BM Güvenlik Konseyi, İran'a yönelik yaptırımların kalıcı olarak kaldırılmaması yönünde oy kullandı

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin New York'taki merkezinde bir oturum... Amerika Birleşik Devletleri - 18 Eylül 2025 (AFP)
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin New York'taki merkezinde bir oturum... Amerika Birleşik Devletleri - 18 Eylül 2025 (AFP)
TT

BM Güvenlik Konseyi, İran'a yönelik yaptırımların kalıcı olarak kaldırılmaması yönünde oy kullandı

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin New York'taki merkezinde bir oturum... Amerika Birleşik Devletleri - 18 Eylül 2025 (AFP)
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin New York'taki merkezinde bir oturum... Amerika Birleşik Devletleri - 18 Eylül 2025 (AFP)

BM Güvenlik Konseyi bugün İran'a yönelik yaptırımları kalıcı olarak kaldırmama kararı aldı. Konsey üyeleri oturum sırasında, 2015 nükleer anlaşması kapsamında kaldırılan İran'a yönelik yaptırımları yeniden yürürlüğe koyacak olan " Snapback (geri alma) mekanizması"nın devreye girmesini engellemeyi amaçlayan bir karar tasarısını kabul edemedi.

İngiltere, Fransa ve Almanya'nın ağustos ayında BM Güvenlik Konseyi'ne gönderdiği ve Reuters tarafından görülen bir mektup, üç ülkenin İran'ın nükleer programı nedeniyle " Snapback mekanizması" olarak bilinen 30 günlük BM yaptırımlarını yeniden uygulamaya koymak için bir süreç başlattığını ortaya koydu.

"Avrupa Troykası" olarak bilinen üç ülke, İran'ın nükleer silah geliştirmesini engellemek amacıyla 2015 yılında dünya güçleri ile imzaladığı anlaşmaya uymamakla suçlanmasının ardından bu kararı aldı. 2015 tarihli anlaşmaya göre Birleşmiş Milletler tarafından İran'a karşı "snapback" olarak bilinen bir süreç uygulanabiliyor.

Taraflar "önemli ölçüde ifa etmeme" iddialarını çözemezlerse, bu süreç 15 üyeli BM Güvenlik Konseyi'nde başlatılabilir. Güvenlik Konseyi'nde "snapback" mekanizmasının devreye girmesini engellemeyi amaçlayan karar tasarısının kabul edilememesinin ardından, Güvenlik Konseyi başka bir adım atmadığı takdirde, İran'a yönelik tüm BM yaptırımları, "snapback" sürecinin başlamasından 30 gün sonra, eylül ayı sonlarında yeniden uygulanacak.



Taliban, kadınların yazdığı kitapları da üniversitelerden attı

Taliban'ın kadınlara yönelik yasakları, uluslararası kamuoyunun tepkisini çekiyor (Reuters)
Taliban'ın kadınlara yönelik yasakları, uluslararası kamuoyunun tepkisini çekiyor (Reuters)
TT

Taliban, kadınların yazdığı kitapları da üniversitelerden attı

Taliban'ın kadınlara yönelik yasakları, uluslararası kamuoyunun tepkisini çekiyor (Reuters)
Taliban'ın kadınlara yönelik yasakları, uluslararası kamuoyunun tepkisini çekiyor (Reuters)

Afganistan'da ağustos sonunda alınan yeni bir kararla kadınların yazdığı kitapların üniversite düzeyinde kullanılması yasaklandı. 

"Şeriat ve Taliban karşıtı politikalar" içerdiği öne sürülen 679 kitap yükseköğretim dışında bırakıldı, bunlardan 140'ı kadın yazarlara ait.

Aralarında Toplumsal Cinsiyet ve Kalkınma, İletişimde Kadınların Rolü ve Kadın Sosyolojisi'nin de bulunduğu 18 konu müfredattan çıkarıldı.

"Kimya Laboratuvarında Güvenlik" gibi başlıklar taşıyan eserlerin de yasak kapsamına sokulması dikkat çekiyor. 

Dünya kamuoyunun yeni öğrendiği kararı alan komitenin üyelerinden biri, "Kadınların yazdığı hiçbir kitap okutulmayacak" diyerek BBC'ye yasağı doğruladı. 

Eski Adalet Bakan Yardımcısı Zekiye Adeli, kendi yazdığı kitaplardan birinin de listeye girmesine şaşırmadığını söyledi:

Taliban'ın son 4 yılda yaptıklarını düşününce müfredatı değiştirmeleri inanılmaz bir şey değil. Kadın düşmanı akıl yapısı ve politikalarıyla, kadınların okumasına izin vermedikleri gibi fikirlerini, görüşlerini ve yazdıklarını da bastırmaları doğal.

Bu yasağa dair dikkat çeken bir diğer önemli unsur da İran'ın hedef alınması oldu. Yasak listesindeki 679 kitaptan 310'u İranlı yazar ve yayıncıların imzasını taşıyor. 

Adını ve görevini vermek isteyemeyen bir eğitimci, BBC'ye "İranlı yazarların ve çevirmenlerin kitapları, Afgan üniversiteleriyle küresel akademik camia arasındaki asli bağı sağlıyor. Onların kaldırılması yükseköğretimde kayda değer bir boşluk yaratacaktır" dedi. 

Kabil Üniversitesi'ndeki bir öğretim görevlisi de bu yasak sonrasında Taliban'ın taleplerine göre ders kitapları hazırlamak zorunda kalacaklarını ifade etti.

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı, İran'ın ocak ayından beri 1,5 milyonu aşkın Afgan'ı zorla ülkelerine göndermesinin bu kararda etkili olabileceğini vurguluyor.

Önceki günlerde Afganistan yine bir yasak haberiyle gündeme gelmişti. En az 10 vilayette fiber internet engellenirken ahlaksızlığı önlemenin amaçlandığı bildirilmişti. 

ABD'nin Ağustos 2021'de ülkeden çekilmesiyle Taliban, Afganistan yönetimini yeniden ele geçirmişti. 

Örgüt kendisi hakkındaki endişeleri haklı çıkararak kız çocuklarına ve kadınlara birçok engel getirmişti.

Kız çocuklarının 6. sınıftan sonra eğitim görmesi yasaklanmıştı. 

UNESCO, Afganistan'da en az 1,4 milyon kız çocuğunun ortaöğretimden mahrum kaldığını aktarmıştı. 

Ayrıca kadınlara belirli işkollarında çalışma yasağı da uygulanıyor.

Uluslararası kamuoyu bu yasaklara tepki gösterirken Taliban, Afgan kültürü ve şeriat çerçevesinde kadın haklarına saygı duyduğunu savunuyor.

Independent Türkçe, BBC, AP


Çin’in “tapınak ekonomisi” skandallarla boğuşuyor

Şaolin Tapınağı, Çin'in en ünlü manastırlarından (AFP)
Şaolin Tapınağı, Çin'in en ünlü manastırlarından (AFP)
TT

Çin’in “tapınak ekonomisi” skandallarla boğuşuyor

Şaolin Tapınağı, Çin'in en ünlü manastırlarından (AFP)
Şaolin Tapınağı, Çin'in en ünlü manastırlarından (AFP)

Budist rahiplerin karıştığı skandallar nedeniyle Çin'deki "tapınak ekonomisi" sallantıda.

Kung Fu'nun doğduğu yer olarak bilinen Şaolin Tapınağı'nın başrahibi Şi Yongşin hakkında "zimmete para geçirme" ve "kadınlarla uygunsuz ilişkilere girme" suçlamalarıyla temmuzda soruşturma açılmıştı.

Guardian'ın haberinde, Şi'ye yönelik hukuki işlemle Çin'deki Budist tapınakların ticari gücü ve siyasi konumunun tekrar gündeme taşındığı belirtiliyor.

İşletme alanında yüksek lisans yapan ilk Çinli rahip olan Yongşin, "CEO keşiş" lakabıyla da tanınıyordu. Hakkında hukuki süreç başlatılmasının ardından rahiplik yetkileri alınmış, yerine Şi Yinle getirilmişti. Yeni başrahip, pahalı ritüellerin ve ticari gösterilerin yasaklanacağını duyurmuştu.

Yıllarca Çin Ulusal Halk Kongresi'nde delege olarak görev yapan eski başrahip, Şaolin Tapınağı'nın dünya çapında tanınmasını sağladı. Geçmişte Nelson Mandela, Henry Kissinger, Kraliçe II. Elizabeth, Vladimir Putin ve Jackie Chan gibi isimlerle de görüşmüştü.

Şaolin'in tanınırlığının artmasıyla Çin'in "tapınak ekonomisi" yıl sonunda 100 milyar yuana (yaklaşık 580 milyar TL) ulaşması beklenen bir pazar haline geldi.

1950'lerde toprak reformu sırasında manastırların mallarına el konmuş, Kültür Devrimi'nde birçok dini yapı yıkılmıştı. 1980'lerde ekonomik reformlarla birlikte tapınaklar turizm sayesinde yeniden canlanmıştı. Şi de bu dönemde genç yaşta Şaolin'e katılmış, başrahipliğe yükselince yerel yetkililerle işbirliği yaparak tapınağı bir marka haline getirmişti.

ABD'deki Moravian Üniversitesi'nden Kin Cheung'a göre Çin Budizmi servet birikimini yasaklamıyor. Akademisyen, Ortaçağ'da manastırların adeta banka gibi çalıştığına dikkat çekerken, Çin'de kişisel zenginleşmenin hem Şi Cinping yönetimi tarafından hedef alındığını hem de toplumda hoş karşılanmadığını söylüyor.

Cheung, Pekin yönetiminin tapınakların elindeki siyasi ve ekonomik gücü sınırlı tutmak istediğini belirterek şöyle devam ediyor:

Çin hükümeti, dinin ne kadar güç kazandığını yakından izliyor.

Dengfeng eyalet yönetiminin, turizme katkıları sebebiyle 2006'da eski başrahip Şi'ye 1 milyon yuanlık (yaklaşık 5,8 milyon TL) spor araba hediye etmesi de gündem olmuştu. Şi, eleştirilere karşı "Keşişlerin de karnını doyurması lazım" demişti.

Independent Türkçe, Guardian, BBC


Almanya’daki “Yahudiler giremez” notu ortalığı karıştırdı

Tepki çeken notu yazan dükkan sahibinin, "Ne sağcıyım ne de solcu" dediği aktarıldı (Twitter/@HeidiBachram)
Tepki çeken notu yazan dükkan sahibinin, "Ne sağcıyım ne de solcu" dediği aktarıldı (Twitter/@HeidiBachram)
TT

Almanya’daki “Yahudiler giremez” notu ortalığı karıştırdı

Tepki çeken notu yazan dükkan sahibinin, "Ne sağcıyım ne de solcu" dediği aktarıldı (Twitter/@HeidiBachram)
Tepki çeken notu yazan dükkan sahibinin, "Ne sağcıyım ne de solcu" dediği aktarıldı (Twitter/@HeidiBachram)

Almanya'da bir dükkanın girişine asılan "Yahudiler giremez" notu tartışma yarattı.

Schleswig-Holstein eyaletine bağlı Flensburg'daki kitapçının girişine asılan notta şu ifadeler yer alıyor:

Yahudilerin buraya girmesi yasaklanmıştır. Kişisel bir şey değil. Antisemitizm bile değil. Sadece size tahammül edemiyorum.

Antika eşyalar da satan dükkanın girişindeki yazı çarşamba günü ziyaretçiler tarafından sosyal medyada paylaşıldı. Times of Israel'in haberinde, notun perşembe günü kaldırıldığı ve bazı kişilerin dükkanın girişine "Naziler s***irsin gitsin" yazdığı belirtiliyor.

Yerel haber sitesi Förde'nin görüştüğü dükkan sahibi Hans Velten Reisch, Nazi sempatizanı olmadığını öne sürerek, Gazze savaşına tepki amacıyla böyle bir not yazdığını söyledi. Hakkında soruşturma başlatılan 60 yaşındaki işletmecinin "Yahudiler İsrail'de yaşıyor ama hangileri Gazze'ye saldırıları destekliyor hangileri karşı çıkıyor ben ayırt edemiyorum" dediği yazıldı. Savaşa karşı olan Yahudilere kapısının açık olduğunu söylediği ifade edildi.

İsrail'in Almanya Büyükelçisi Ron Prosor, perşembe günü X'ten yaptığı paylaşımda, Nazilerin iktidara geldiği döneme göndermeyle "1930'lar geri döndü" ifadelerini kullandı.

Yahudi Alman Eğitim Bakanı Karin Prien de "Bu açık antisemitizme karşı sert önlemler alınmalı" dedi.

Antisemitizm, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e düzenlediği barbarca saldırıdan bu yana neredeyse her gün daha açık, küstah ve şiddetli hale geldi. Bunun beni ne kadar dehşete düşürdüğünü ve utandırdığını söylemek istiyorum.

Konuşmasında gözyaşlarını tutamayan Şansölye, "Hepimiz antisemitizme, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı birlik olmalıyız" dedi.

Independent Türkçe, Times of Israel, Reuters