Kalabalık bara giren keseli sıçanı ustaca çıkaran Alaskalı kadın övgüye boğuldu

Alaska yerlisi Sara Fulton bir arkadaşına, "Telefonumu tut. Ben Alaskalıyım" dedi

(Instagram/sarakalee)
(Instagram/sarakalee)
TT

Kalabalık bara giren keseli sıçanı ustaca çıkaran Alaskalı kadın övgüye boğuldu

(Instagram/sarakalee)
(Instagram/sarakalee)

Brooklyn'deki kalabalık bir bardan bir keseli sıçanı ensesinden tutarak ustalıkla çıkaran Alaskalı kadın övgüye boğuldu.
The Independent'ta yer alan habere göre kaybolmuş keseli hayvan, New York'un Greenpoint mahallesindeki Temkin's Bar'a girince kalabalıktan korktu ve bir çıkış yolu bulmak için etrafta koşuşturmaya başladı.
Olayın viral olan videosunda, ABD'nin "Son Sınırı" Alaska yerlisi Sara Fulton'ın öne çıktığı ve bir arkadaşına "Telefonumu tut. Ben Alaskalıyım" dediği görülüyor.
Fulton daha sonra telaş yapmadan hayvanı kaldırıyor ve bardakilerin tezahüratları eşliğinde dışarı çıkarıp serbest bırakıyor.
NBC New York'a konuşan Fulton, "Barın dışında arkadaşımla takılıyordum, kapı açıktı, sonra bu hayvanın hızla içeri girdiğini gördük, birbirimize baktık, şöyle düşündük 'Bu bir köpek miydi? Sıçan mı?'İkimiz de birbirimize baktık ve 'Bu bir sıçan için çok büyük' diye düşündük. 'Keseli sıçan olmalı'" dedi.

 Fulton, memleketi Alaska'da büyürken edindiği tecrübenin bu alışılmadık büyük şehir hadisesiyle başa çıkmasını sağladığını söyledi.
Alaskalı kadın, NBC New York'a "Alaskalıyım ve kamp yapmaya gittiğimde kamp kurduğum yerde kara ayılar olurdu" dedi.
Fulton, "Bence bu sadece içgüdüseldi, öylece hayvana doğru gittim, şey gibiydim 'Hey, korktuğunu biliyorum'... sonra da 'Sorun yok, sanırım şimdi seni ensenden tutup dışarı çıkacağım çünkü senin için en az acılı yöntem bu olacak' falan dedim. Benim için o sadece vahşi bir hayvan. Ama Alaska'da olmadığımın farkına varmam gerekti, bu her gün göreceğiniz bir şey değil" ifadelerini kullandı.
Fulton hayvanı çıkardıktan sonra diğer müşteriler ona bir dizi içki ısmarladı.
Barmen Rachel Bessemer, "Yani herkes aklını kaçırmıştı, bunun olduğuna inanamamıştık. Telefonumu kaptım, kimi arayacağımı bilmiyordum, 'bu, insanların yapacağı bir şey değil' diye düşündüm. Herkes Fulton'a o kadar çok içki ısmarladı ki sonrasında bir partiye dönüştü" dedi.
 



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research