Sadr, Gıda Güvenliği ve Kalkınma Yasası’yla rakiplerine baskı yapıyor

Gıda Güvenliği Yasası, Iraklıların temel ihtiyaçlarını karşılıyor

Sadr hareketinin lideri Mukteda es-Sadr (Reuters)
Sadr hareketinin lideri Mukteda es-Sadr (Reuters)
TT

Sadr, Gıda Güvenliği ve Kalkınma Yasası’yla rakiplerine baskı yapıyor

Sadr hareketinin lideri Mukteda es-Sadr (Reuters)
Sadr hareketinin lideri Mukteda es-Sadr (Reuters)

Sadr hareketinin lideri Mukteda es-Sadr, bu kez Gıda Güvenliği ve Kalkınma Yasası’nın meclisten geçirilmesi noktasında olmak üzere bir kez daha bölünmüş haldeki Şii evinde kendisine rakip güçlerin bir araya geldikleri Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu’nu kritik bir kavşağa soktu. Mesud Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi liderliğindeki Sünni Egemenlik Koalisyonu ile kurduğu ittifaka liderlik eden Sadr, bu ittifak sayesinde, Meclis’te yasaları geçirebilecek bir parlamento çoğunluğuna sahip.
Sadr’ın lideri olduğu üçlü ittifak, cumhurbaşkanı seçilebilmesi için Meclis’te gerekli olan üçte iki çoğunluğa ihtiyaç duyması nedeniyle cumhurbaşkanı adayını bu makama getiremese de yasa tasarılarını Meclis’ten geçirmek için gerekli olan yüzde 50 + 1 çoğunluğa sahip.
Sadr'ın muhalifleri tarafından oluşturulan Koordinasyon Çerçevesi çatısı altında ise Nuri el-Maliki’nin lideri olduğu Kanun Devleti Koalisyonu, Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu, Kays el-Hazeli liderliğindeki Asayib Ehlil Hak Hareketi, Ammar el-Hekim liderliğindeki Ulusal Hikmet Akımı ve Haydar el-İbadi liderliğindeki Nasr Koalisyonu yer alıyor.
Koordinasyon Çerçevesi, cumhurbaşkanlığı seçimi için düzenlenen meclis oturumlarını erteletmeyi başardılar. Ancak bu gecikme, Meclisteki çoğunluk ve azınlık dengesi için değil, yalnızca yeni bir cumhurbaşkanının seçimi için geçerliydi.
Bu çerçevede Sadr'ın lideri olduğu üçlü ittifak, bugün yasama tatiline girecek olan Irak Meclisi’nin tatil başlamadan önce kabul etmesi gereken Gıda Güvenliği ve Kalkınma Yasası’nı Meclisten geçirmek istiyor. Iraklıların temel ihtiyaçlarını karşılamayı öngören yasa tasarısı, özellikle mevcut hükümetin geçici bir hükümet olması nedeniyle Meclise bir bütçe tasarısı sunamadığı için ortaya atıldı. Ancak birçok kez tasarının Meclisten geçebileceğine işaret eden üçlü ittifak, Koordinasyon Çerçevesi güçlerinden gelen itirazlardan değil, Federal Mahkeme’nin tasarıya itiraz etme olasılığından çekiniyor. Federal Mahkeme tarafından verilen kararlar nihai ve bağlayıcı olmakla birlikte bu durum Federal Mahkeme’nin temyizi kabul etmesi halinde çoğunluğun sona ermesi riskini içeriyor. Bu, Sadr’ın koalisyonunun yasayı geçirmek için bir uzlaşı formülü aramasına neden oldu.
Federal Mahkeme, Mustafa el-Kazımi hükümetinin Gıda Güvenliği ve Kalkınma Yasa tasarısını Meclis’e sunmasına ilişkin Koordinasyon Çerçeve güçlerinin milletvekilleri ve bağımsız milletvekillerinin yaptıkları itirazı kabul etmişti. Temyizin kararında, geçici hükümetin Meclis’e yasa tasarısı sunma yetkisinin bulunmadığı belirtildi. Meclisin yasayı yeniden yürürlüğe sokma girişimi çerçevesinde Irak Anayasası’nda Meclis’e yasa tasarısı teklif etme hakkı veren bir maddeye gidildi. Fakat burada da Meclis’te tartışılan yasa tekliflerinin hükümete gitmesi ve bir yasa tasarısı olarak Meclis’e geri dönmesi gerektiğinden, hükümetin geçici hükümet olması nedeniyle bu formülün de temyize tabi olduğuna inanan hukuk uzmanları var.
Bu karmaşık konuyla ilgili olarak, iki gün önce Irak Meclisi’nin kapılarından biri önünde protesto gösterileri düzenlendi. Göstericilerin neredeyse girmek üzere oldukları Meclis, sokağın tansiyonunu geçici de olsa düşürecek olan bu yasayı geçirmeye çalışıyor. Irak’ta yaz ayları, özellikle hava sıcaklıklarının iyice yükselmesi ve İran'ın borçları nedeniyle Irak'a doğalgaz arzını kesmesi nedeniyle baş gösteren önemli bir elektrik enerjisi sıkıntısı ile geçiyor. Başbakan Mustafa el-Kazımi, Salı günü Şarku’l Avsat’ın da katıldığı basın toplantısında hükümetinin İran’a olan borçlarını ödediğini, ancak önceki hükümetlerin İran’a borçlu olduğunu söyledi.
Yasa, Sadr’ın başını çektiği üçlü ittifak ile Koordinasyon Çerçevesi güçleri arasında çekişmenin ana odak noktası haline gelirken bu durum bir yandan Başbakan Kazımi hükümetinin göreve devam etmesini, bir yandan da ona manevra kabiliyeti veren bir yandan ek fonlar sağlıyor. Koordinasyon Çerçevesi’nin Kazımi hükümetini, Sadr ve üçlü ittifaka yakın olarak görmesi, yasayı geçirmeyi kabul ederek onlara istediklerini altın tepside sunuyormuş gibi hissettiği anlamına geliyor. Buna karşın yasa, Iraklıların özellikle elektrik, su ve birçok hizmet alanlarındaki sorunlarının bir kısmını çözdüğü gibi, acil olan bir konu olan öğretim üyeleri ve sözleşmeli çalışanların dosyasına da çözüm getiriyor.
Üçlü ittifak, eğer yasa Meclis’ten geçmezse, Koordinasyon Çerçevesi güçlerini öfkeli halkın önüne çıkaracak, ama eğer yasa çıkarsa, üçlü ittifak yasa tasarısını geçirebilecek çoğunluğa sahip olduğundan rahat olacaktır. Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin liderleri, yaptıkları açıklamalar ya da Twitter üzerinden paylaştıkları tweetler aracılığıyla sokağın öfkesini dindirmek için yasayı geçirmeye çalıştıkları yönünde ifadeler kullansalar da destekçilerine hitap eden cümleler ekleyerek yasada talep ettikleri maddelerin yer alması için baskı yaptıklarını vurguluyorlar. Böylece halka kendilerini kazanan taraf olarak göstermeye çalışıyorlar.



Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
TT

Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)

Tunus’ta çoğunluğu gençlerden oluşan protestocular, sivil toplum örgütleri, aktivistler ve bağımsız siyasetçiler dün, ‘adaletsizliğe karşı’ ve özgürlük talepleriyle bir yürüyüşe katıldı. Yürüyüş, İnsan Hakları Meydanı’ndan başlayarak başkentin merkezindeki 5. Muhammed Caddesi’ni geçerek devam etti.

Protesto yürüyüşü, Tunus’un güneyindeki Gabes'te çevre kirliliğine karşı geniş kapsamlı protestoların, sektörel grevlerin ve ‘devlet güvenliğine karşı komplo kurmak’ suçlamasıyla hapiste tutulan politikacılar için uzaktan yapılan duruşmalara tepki olarak düzenlendi.

Bu durum, gazetecilerin yargılanması, sivil toplum kuruluşlarının ve basın kuruluşlarının faaliyetlerinin dondurulmasına ilişkin mahkeme kararları, vergi denetim kampanyası ve siyasi partilerin faaliyetlerinde önemli bir düşüşün yaşandığı bir dönemde ortaya çıktı.

Protesto yürüyüşü organizatörlerinden oluşan komisyonun sözcüsü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Amacımız safları birleştirmek. Bildiğiniz gibi, bugün iklim zorlu. Adaletsizliği durdurmayı ve ülkenin uçuruma sürüklenmesini önlemeyi amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Protestolar sırasında göstericiler “Özgürlük, özgürlük, polis devleti bitti” ve “İş, özgürlük, ulusal onur” sloganları attılar. Göstericiler ayrıca üzerinde ‘Sadece adaletsizlik ve tehditleri bilen bir başkan! Halkın ve halkın isteklerinden uzaklaşan yolun nereye gidiyor?’ yazan büyük bir pankart açtılar.

Muhalefet kanadından Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Riyad Şuaybi, Alman Basın Ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, “Ulusal sahnede yaşanan çok yönlü siyasi, sosyal ve çevresel gelişmeler çerçevesinde, bu yürüyüş, beş yıldan fazla bir süredir durmuş olan demokrasi ve kalkınma sürecinin yeniden başlatılması hedefine ilişkin gerçek bir ulusal konsensüsü ifade ediyor” dedi.

Bu hareket, sokakta yetkililer ile Tunus'un en büyük sendikası olan Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) da dahil olmak üzere çeşitli parti ve örgütlerden muhalefet kanadındaki gruplar arasındaki gerginliğin bir göstergesi olarak görülüyor.

Paris'te yaşayan Tunuslu muhalif siyasetçi ve Fransa'daki Tunuslular Demokratik Derneği Başkanı Tarık Tukabri, “Siyasi partilerin genel sekreterlerinin çoğu bugün hapiste. Siyasi görüşleri ne olursa olsun, kamu özgürlüklerini savunmak ve onların serbest bırakılmasını talep etmek önemli” ifadelerini kullandı. Tukabri, “Siyasi ve demokratik hayata dönmemiz, partilerin ve sivil toplumun rolünü yeniden tesis etmemiz ve uzaktan yargılamalara son vermemiz gerekiyor” diye ekledi.

2019 yılında iktidara gelen Cumhurbaşkanı Kays Said, muhaliflerini devleti içeriden parçalamaya çalışmakla, yabancı güçlerle bağlantıları olmakla ve devlet kurumlarında yaygın şekilde yolsuzluğa neden olmakla suçluyor.

Öte yandan Adalet Bakanı Leyla Ceffal, ifade özgürlüğüne karşı davalar veya kovuşturmalar ya da hapishanelerde muhaliflere işkence uygulandığı iddialarını reddediyor. Ancak Tunus İnsan Hakları Birliği ve Tunus Gazeteciler Sendikası gibi insan hakları örgütleri, kamusal özgürlüklerde ciddi bir gerileme olduğuna işaret ederken hapishanelerde tutuklu bulunan politikacıların sağlık durumunun kötüleştiğini vurguluyor.

Yetkililer, özgürlük kısıtlamalarını kaldırmak, kamu hizmetlerini ve yaşam koşullarını iyileştirmek ve artan fiyatlarla mücadele etmek konusunda çifte baskı altında bulunuyor.

Tukabri, yaptığı açıklamada ayrıca “Bu boşluk bir an önce kapatılmalı ve vatandaşların sağlık, çevre kirliliği, barınma ve diğer alanlardaki gerçek sorunlarına çözüm bulmaya özen gösterilmeli” diye vurguladı.


Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
TT

Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Sudan’da Kordofan'ın kuzey bölgelerinde, özellikle stratejik öneme sahip Babnusa şehrinde şiddetli çatışmalar devam ederken çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne de sıçradı. Kuzey Eyaleti’nin yönetim şehri Dongola, Sudan ordusu ile ‘Evlad Kamari’ adıyla bilinen yerel milisler arasında patlak veren ilk çatışmaya tanık oldu. Bu olay, yerel halk arasında terör ve korku dalgasına yol açarken, çok sayıda milis öldürüldü ve liderleri ağır yaralı halde hastaneye kaldırıldı.

Öte yandan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ABD Başkanı Donald Trump'ın Sudan'daki savaşı sona erdirme isteğini memnuniyetle karşıladı. Cumartesi günü, BAE Devlet Başkanı Diplomasi Danışmanı Enver Karkaş, ‘Sudan’daki kanlı iç savaşın acilen sona erdirilmesi ve acil ateşkes’ çağrısında bulundu.

Karkaş, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada, Sudan'ın birliğine vurgu yaparken Müslüman Kardeşler'in (İhvan-ı Müslimin) etkisinin geri dönüşünün ciddi endişe kaynağı olduğunu söyledi. Karkaş, Sudan’da çatışan her iki tarafta da ihlallere karışanların hesap vermesi gerektiğinin altını çizdi.


Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi “başbakanın görevlerini” belirledi

KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
TT

Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi “başbakanın görevlerini” belirledi

KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi

Irak’ta Şii siyasi güçlerin ittifakı olan Koordinasyon Çerçevesi’nin başbakanlık için potansiyel adaylara ön koşullar getirmeyi kabul ettiği bildirildi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Koordinasyon Çerçevesi, Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki’ye cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlığı (üç başkanlık) makamlarına atanacak isimlerle ilgili müzakereleri yürütmek üzere ‘tam yetki’ verdi.

Kaynaklara göre başbakanlık adayı Sünni ve Kürt güçler tarafından kabul edilebilir olacak ve ne Washington’ın ne de Tahran'ın hassasiyetlerini tetikleyecek. Bu da onu uzlaşı adayı haline getirecek.

Kaynaklar, adayın kimliğinin, yürütme kararlarının parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran Şii güçlerde kalmasını sağlayan önceden belirlenmiş bir siyasi programı uyguladığı sürece Koordinasyon Çerçevesi için ‘artık bir önem teşkil etmediğini’ belirttiler.

Kaynaklar ayrıca Koordinasyon Çerçevesi komisyonunun, adaylardan Şii partilerle nüfuz mücadelesine girmemelerini ve mali kriz ile artan kamu borcunu çözmek için çalışmasını istediğini aktardı.