UAEA Yönetim Kurulu’ndan İran’a kınama

Tahra yönetiminden oy çokluğuyla alınan kınama kararına tepki geldi.

UAEA, 8 Ağustos 2019’da Natanz nükleer tesisinde güvenlik kamerası kurdu.  (AP)
UAEA, 8 Ağustos 2019’da Natanz nükleer tesisinde güvenlik kamerası kurdu. (AP)
TT

UAEA Yönetim Kurulu’ndan İran’a kınama

UAEA, 8 Ağustos 2019’da Natanz nükleer tesisinde güvenlik kamerası kurdu.  (AP)
UAEA, 8 Ağustos 2019’da Natanz nükleer tesisinde güvenlik kamerası kurdu. (AP)

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kurulu’nda ezici çoğunlukla, üç yerde tespit edilen nükleer bulgulara ilişkin ‘tatmin edici açıklamalarda bulunmadığı’ için’ İran’ı kınayan bir karar alındı. Yönetim Kurulu kararında, İran'ın nükleer programının barışçıl olarak sürdürülmesini sağlamak yönündeki çabaların desteklenmeye devam edileceği kaydedildi. Ajansa bildirilmeyen söz konusu üç yerde tespit edilen nükleer bulguların ‘ciddi endişeye neden olduğu’ ifade edilen kararda, Tahran yönetiminin, kurumla tam ve zamanında iş birliği yapmasının önemi vurgulandı. Kararda, Ajans’ın, Güvence Denetimi Anlaşması kapsamında, beklemede olan sorunları çözüme kavuşturmak için İran'la çalışmaya hazır olduğu belirtilerek, İran’a, sorunların giderilebilmesi için vakit kaybetmeden eyleme geçmesi çağrısında bulunuldu. UAEA Yönetim Kurulu’nun söz konusu kararı 30 üyenin evet, iki üyenin hayır ve üç üyenin ise çekimser oy vermesi ile alındı. ABD, İran’ı ‘uranyum izleri rastlanan bildirilmeyen bölgelerle ilgili’ iş birliği yapması konusunda sert bir tonda uyardı. İran ise nükleer tesislerinden birindeki iki güvenlik kamerasını kaldırarak ve Natanz nükleer tesisinde altıncı nesil santrifüjleri çalıştırarak karara tepki gösterdi. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Batı’nın bu adımına karşı bir dizi önlem alacaklarını vurguladı.
UAEA Yönetim Kurulu’nun kararının ardında Şarku’l Avsat’a açıklamada bulunan Batılı bir diplomat şunları söyledi:
“İran’la ilgili karar çok farklı ülkelerin ortak görüşünü yansıtıyor. Bu da İran’ın UAEA ile acil bir şekilde iş birliğine gitmesi gerektiğini gösteriyor. Muhtemelen İran bu karara sert bir dille tepki gösterecektir. Şimdi gelecekte atılacak adımları inceleyeceğiz ve İran’la müzakerelere dönmeye odaklanacağız. Gerçi bu müzakerelerde anlaşmaya varmanın zor olduğunun farkındayız ama yine de deneyeceğiz.” 
UAEA Yönetim Kurulu’nda alınan karara Rusya ve Çin itiraz ederlerken Libya, Pakistan ve Hindistan ise çekimser oy kullandı. Karar metnine göre, ‘İran’ın yeterince iş birliği yapmaması nedeniyle Ajans’a bildirilmemiş bölgelerde niçin uranyum bulgularına rastlandığının yanıtı çözülemedi.’ Bu durumun endişe verici olduğu belirtilen kararda İran’dan derhal acil bir şekilde daha fazla iş birliği yapması istendi.
ABD'nin UAEA Temsilcisi Büyükelçi Laura Susan Holgate üye ülkeleri, Avrupa Üçlüsü (Fransa, Almanya ve İngiltere) ile birlikte sundukları karar taslağını desteklemeye davet etti. Holgate şu açıklamada bulundu:
“Burada amacımız siyasi olarak gerilimi tırmandırmak değil, askıda olan sorunları ve İran’ın sunması gereken nükleer garantiler konusunu çözüme kavuşturmaktır. Yönetim Kurulu, İran'ı yükümlülüklerini yerine getirmemesinden sorumlu tutmak için uygun önlemleri alma sorumluluğuna sahiptir. UAEA Başkanı Rafael Grossi eğer İran'dan geçmişteki gizli faaliyetleri hakkında net yanıtlar aldığını Yönetim Kurulu’na bildirirse, Ajans’ın bu konuda herhangi bir adım atmasına artık gerek kalmayacaktır. İran’ın kınanmasını destekliyoruz. Ancak bu kınamanın İran’ın Ajans’la olan iş birliğini azaltmasına neden olmamasını da umuyoruz. İran'ın bu karara karşılık şeffaflığı azaltmayı planladığına dair haberler doğruysa bu çok talihsiz bir durum olur ve almak istediğimiz diplomatik sonuçlarla çelişir. İran’la gerilimi tırmandırmak istemiyoruz ancak bu sorunlar çözülmeli.”  
Avrupa Birliği'nin Yönetim Kurulu'ndaki temsilcisi de Yönetim Kurulu üyelerine, ABD-Avrupa karar taslağını desteklemeleri çağrısında bulundu. AB temsilcisi Yönetim Kurulu Toplantısı’nda yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
“Avrupa Birliği daha önce bildirilmemiş bölgelerde izine rastlanan uranyum partikülleriyle ilgili endişelerini defalarca dile getirdi ve İran’ı UAEA ile etkin bir iş birliği yapması ve gerekli açıklamalarda bulunması için defalarca uyardı. İran’ın önünde açıklama yapmak için yeterince fırsat vardı ancak bu konuda çok az ilerleme kaydedilebildi. Daha da endişe verici olan; müfettişlerin tespit ettikleri bulguların hala İran’da farklı yerlerde nükleer faaliyetler olabildiğine işaret etmesidir. İran ikna edici açıklamaları yaparak, nükleer faaliyetlerinin barışçıl olduğu güvencesini vermelidir.”  
Suudi Arabistan’ın BM Daimi Temsilcisi Prens Abdullah bin Halid bin Sultan bin Abdülaziz, "İran, nükleer programını geliştirmek için üye ülkelerin sabrından yararlanarak, inandırıcılığı olmayan yorumlarda bulunma konusundaki muğlak yaklaşımını sürdürüyor" dedi. İran'a UAEA ile iş birliği çağrısında bulunan Prens Abdullah, Yönetim Kurulu’ndan da Ajans Başkanı Grossi’ye tam destek vermelerini talep etti.  
İran önceki gün, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kuruluna sunulan karar taslağına yanıt olarak bir nükleer tesiste Ajans'ın gözlem için kullandığı iki kameranın kaldırıldığını açıkladı. İran Atom Enerjisi Kurumu'ndan yapılan açıklamada, nükleer tesislerinden birinde, Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın ek anlaşmaları uyarınca yerleştirilen, UAEA'ya ait çevrim içi zenginleştirme monitörü ile akış ölçer kameralarının kaldırıldığı belirtildi. Şarku’l Avsat’ın bu gelişmelerin, Viyana’daki nükleer müzakerelere etkisini sorduğu Batılı bir diplomat şu yanıtı verdi:
“Viyana’daki müzakereler zaten geçen mart ayından bu yana askıya alınmış durumda. Dolayısıyla o tarihten itibaren bir ilerleme kaydedilmemişti. Avrupa Birliği yetkilileri, İran ve ABD arasında arabulucu rolü üstlenerek müzakerelerin ilerletilmesi için çaba gösterdi ancak şu ana kadar başarılı olamadılar.”
Rusya'nın Birleşmiş Milletler (BM) Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mihail Ulyanov, UAEA Yönetim Kurulu’nda İran karşıtı bir karara alınmasının, Viyana’daki nükleer müzakereleri olumsuz etkileyeceği konusunda uyarmıştı.  

İran’ın tehditleri
İran resmi medyası, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın UAEA Yönetim Kurulu’nun kararına tepki olarak bir dizi önlem almayı kararlaştırdığını kaydetti. Abdullahian, “Karşı tarafa bir mesaj verdik; İran üzerinde siyasi baskı kurmak amacıyla bir karar vererek yeni bir yola giriyorsunuz, tehditleri sürdürür ve kınama kararı çıkarırsanız buna sessiz kalmayız” dedi. Abdullahiyan bu tepkisini, AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile Almanya, Fransa, Çin, Rusya ve İngiltereli mevkidaşlarına bildirdiğini belirtti. İran Dışişleri Bakanı, Kasım 2020'de ‘Amerikan Yaptırımlarını Kaldırma Yasası’na dayanan bir ‘nükleer adım paketini’ saatler içinde başlatabileceklerini kaydettiği açıklamasında şunları söyledi:
“Ancak karşı taraf siyasi ve diplomatik yolu izlemek istiyorsa, bu yolu akıllıca açmak için şimdiye kadar Amerikan tarafıyla mesaj alışverişi konusu da dahil olmak üzere birçok girişimde bulunduk. Amerikan tarafı önümüzdeki saatlerde yeniden düşünmez ve gerçekçi olmayan bir karar alır ve kararda ısrarcı olursa biz de boş duracak değiliz.”  
BM Viyana Ofisi Nezdinde Daimî Temsilcisi Vekili Büyükelçi Muhammed Rıza Gaibi de resmi IRNA haber ajansına yaptığı açıklamada, Batı’nın İran karşıtı yapıcı olmayan bir kararı benimsemesi durumunda ülkesinin ‘güçlü bir şekilde karşılık’ vereceğini söylemişti. İran, BM nezdinde henüz daimi temsilci atamadı. Gaibi görevden ayrılan Kazım Garipabadi’nin yerine vekaleten İran misyonuna başkanlık ediyor. Gaibi Avrupa Üçlüsü ve ABD’nin ‘karar taslağını’ geri çekmesini umduğunu belirtmiş ve Viyana’daki müzakerelerin durmasının sorumluluğunu Washington’a yüklemişti.  
İran nükleer anlaşmasının Avrupalı tarafları İngiltere, Fransa ve Almanya ile ABD, UAEA Yönetim Kuruluna ‘İran'ın nükleer programıyla ilgili endişelerinin’ yer aldığı ve İran’ın ‘iş birliği yapmadığı için kınanmasını’ isteyen bir karar taslağı sunmuştu. İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kuruluna sunulan karar taslağına yanıt olarak bir nükleer tesiste Ajans'ın gözlem için kullandığı iki kameranın kaldırıldığını açıkladı.
İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi’nin açıklaması şöyle oldu:
“UAEA ile güçlü iş birliğimize rağmen Ajans’ın bize yaklaşımı maalesef uygun değil. Avrupalı üç ülke ve ABD bize karşı hareket ediyor. Buna tepki olarak iyi niyet göstergesi olarak izin verdiğimiz iki kameranın kaldırılmasını kararlaştırdık. Bu kameraların faaliyeti UAEA ile İran arasındaki Güvenlik Denetimi Anlaşması'nın dışındadır. Nükleer tesislerde Ajans'ın gözlem için kullandığı standart gözlem kameraları çalışmaya devam edecektir. Umarım Yönetim Kurulu’nda Batılı karar taslağı kabul edilmez. Eğer bu kabul edilirse İran bazı ek önlemler almak durumunda kalır. Bizim iş birliğimize rağmen böylesi uygun olmayan davranışlar sergilemeleri kabul edilemez.”
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami daha önce yaptığı bir açıklamada, İran’ın hiçbir gizli nükleer faaliyeti bulunmadığını vurgulamıştı. Resmi İRNA haber ajansının aktarımına göre İslami’nin açıklamasında şu ifadeler yer almıştı:
“İran İslam Cumhuriyeti gizli ve gayrı resmi hiçbir nükleer faaliyette bulunmuyor. İran’ın bildirmediği hiçbir nükleer tesisi veya faaliyeti söz konusu değildir. Üç Avrupa ülkesi ve ABD’nin İran’ın aleyhine karar taslağını sunması, maksimum baskı doğrultusunda yapılan politik bir eylemi yansıtıyor. 20 yıldır bu konuda bizi suçluyorlar, İran ‘nükleer anlaşmayı’ bu suçlamalar bir son bulsun ve güven sağlansın diye kabul etti. İran nükleer kısıtlamaları kabul etti ancak karşı taraf varılan anlaşmaya uymadı. Şimdi bu kararla yine eskiye dönmüş olacağız ve aynı hikâye tekrar edecek.” 
Bu arada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi dün bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Kremlin’den yapılan açıklamada, görüşmede ‘2015 nükleer anlaşmasının’ yeniden canlandırılması konusundaki diplomatik çabaların sürdürülmesinin ve bölgesel konuların ele alındığı belirtildi. Ayrıca iki lider, Rus-İran ilişkilerini güçlendirme yönündeki isteklerini de dile getirdi.  



Arap dünyası Filistin'in BM'ye tam üyeliğinin veto edilmesini üzüntüyle karşıladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Arap dünyası Filistin'in BM'ye tam üyeliğinin veto edilmesini üzüntüyle karşıladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Arap ülkeleri ve uluslararası kuruluşlar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) Filistin'in BM'ye tam üyeliği istenilen karar tasarısını ABD'nin veto etmesini üzüntüyle karşıladıklarını açıkladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığının X hesabından yapılan açıklamada, ABD'nin veto kararının "İsrail'in uluslararası hukuk ihlallerinin devamını sağlayacağı" belirtildi.

Suudi Arabistan'ın 15 üyeli BMGK'de Cezayir tarafından Filistin'in BM'ye tam üyeliğini talep eden karar tasarısının daimi üye ABD'nin "hayır" oyu ile reddedilmesini üzüntüyle karşıladığı kaydedilen açıklamada, "Filistin devletinin BM'ye tam üyeliğinin kabulünün engellenmesi, İsrail işgalinin inatçılığının ve uluslararası hukuk kurallarının caydırıcı olmaksızın sürekli ihlalinin sürdürülmesine katkıda bulunmakta ve bizi arzu edilen barış hedefine yaklaştırmamaktadır." ifadelerine yer verildi.

- Mısır

Mısır Dışişleri Bakanlığı da BMGK'den Filistin devletinin BM'ye tam üye olmasını sağlayacak bir karar çıkmamasından üzüntü duyulduğunu açıkladı.

Bakanlığın açıklamasında, Filistin devletini tanımanın ve BM'ye tam üyeliğini onaylamanın, yaklaşık 75 yıldır İsrail işgalinden acı çeken Filistin halkının en doğal hakkı olduğu vurgulandı.

- Ürdün

Ürdün Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise ABD'nin veto yetkisini kullanması sonucunda BMGK'nin Filistin devletinin BM'ye tam üye olarak kabul edememesinden "derin üzüntü" duyulduğu belirtildi

Bağımsız Filistin devleti vurgusu yapılan açıklamada, BM'ye tam üyeliğin Filistin halkının sabit bir hakkı olduğu kaydedildi.

- İslam İşbirliği Teşkilatı

İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan (İİT) yapılan yazılı açıklamada da ABD'nin vetosunun ve Filistin'in üye olamamasının üzüntüyle karşılandığı ifade edildi.

ABD'nin veto kararının meşru haklarını alabilmeleri önünde engel olduğu ve Filistin halkına dayatılan tarihi adaletsizliğin yaklaşık 75 yıldır devam etmesine yeni bir katkı sunduğu belirtildi.

- Arap Birliği

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, X hesabından konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Gayt mesajında, "Vetonun, Filistin'in Birleşmiş Milletlere tam üye olarak katılımını kabul etme konusunda açık bir uluslararası iradeyi engellemek için kullanılması son derece talihsiz bir durumdur. Ancak bunun, Araplar tarafından ve uluslararası alanda desteklenen Filistin iradesinin zaferiyle kaçınılmaz olarak sonuçlanacak uzun bir siyasi mücadeleye giden yolda yalnızca bir adım olduğunu biliyoruz." ifadelerini kullandı.

- Filistin'in üyelik başvurusu

Filistin, 2011'de de BM'ye tam üyelik başvurusu yapmış ancak BMGK'de gereken desteği alamamıştı. Filistin daha sonra 2012 yılında BM "daimi gözlemci statüsü"ne kavuştu.

Filistin'in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, 2 Nisan'da yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e bir mektup göndererek, üyelik başvurularının yeniden ele alınması talebinde bulunmuştu.

Guterres de 3 Nisan'da BMGK'ye mektup yazarak, Filistin'in talebinin gündeme alınması çağrısı yapmıştı.

BMGK ise 8 Nisan'da Filistin'in talebini "Yeni Üyelerin Kabulü Komitesi'ne" iletmişti.

BMGK'ye üyelikle ilgili dönüş yapması gereken Komite, iki toplantının ardından mutabakata varamadığını duyurmuştu.

Bunun ardından Cezayir, Filistin'in üyeliği için karar tasarısını müzakerelere açmıştı.


İsrail'in, Suriye'nin güneyinde rejim ordusunun hava savunma sistemlerine saldırı düzenlediği iddia edildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail'in, Suriye'nin güneyinde rejim ordusunun hava savunma sistemlerine saldırı düzenlediği iddia edildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

 İsrail'in, Suriye'nin güney sınırlarında Beşşar Esed rejimi ordusunun hava savunma sistemlerinin bulunduğu birkaç noktaya roket saldırısı düzenlediği ileri sürüldü.

Suriye'deki haber ajansı SANA'nın askeri kaynağa dayandırdığı haberinde, yerel saatle 02.55'te Suriye'nin güney bölgesinde bazı noktaların, İsrail güçleri tarafından roketlerle hedef alındığı iddia edildi.

Haberde, "Düşman İsrail, Filistin'in kuzeyinden Suriye'nin güney bölgesindeki hava savunma sistemlerini roketlerle vurdu. Saldırıda maddi hasar meydana geldi." ifadeleri kullanıldı.

Diğer yandan, İsrail makamlarından saldırıya ilişkin açıklama yapılmadı.

Suriye'nin güneyinde Şam ve kırsalındaki bölgelerde Suriye ordusu ve İran destekli terörist grupların yanı sıra Lübnan Hizbullahı unsurlarının bulunduğu biliniyor.

İsrail, iç savaşın başladığı 2011'den bu yana Suriye'de zaman zaman İran destekli gruplara ve Suriye ordusuna ait askeri noktalara saldırılar düzenliyor.

İran basını, İran Hava Kuvvetleri Üssü'ne ev sahipliği yapan İsfahan eyaletinin kuzeydoğusunda patlama seslerinin geldiğini duyurmuştu.

İsfahan eyaletindeki patlama seslerinin ardından Tahran, İsfahan ve Şiraz ile İran'ın bazı bölgelerindeki uçuşların askıya alındığı bildirilmişti.

Amerikan medyası, ABD'li yetkililere dayandırdığı haberlerinde, İsrail'in İran topraklarına yönelik bir saldırı düzenlediğini yazmıştı.


Filistin, ABD'nin BM tam üyeliğini engellemeye yönelik "vetosunu" kınadı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Filistin, ABD'nin BM tam üyeliğini engellemeye yönelik "vetosunu" kınadı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Filistin, ABD'nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) Filistin'in BM'ye tam üyeliği talep edilen karar tasarısını veto etmesini şiddetle kınadı.

Filistin Devlet Başkanlığı yaptığı yazılı açıklamada, "ABD'nin, Filistin'in BM'ye tam üye olmasını engellemek için BMGK'da veto yetkisini kullanmasını en güçlü ifadelerle kınadı." ifadesine yer verdi.

Devlet Başkanlığı, "ABD'nin vetosu haksız ve ahlak dışıdır. Filistin Devleti'nin BM'ye tam üye olmasını güçlü bir şekilde destekleyen uluslararası toplumun iradesine meydan okumadır" değerlendirmesinde bulunuldu.

ABD, BMGK Filistin'in BM'ye tam üyeliği istenilen karar tasarısını veto etmişti.

15 üyeli BMGK'de ABD'nin "hayır" oyu kullandığı tasarı, 12 "evet" ve 2 "çekimser" oy almıştı.

Karar tasarısının geçmesi için 5 daimi üyeden hiçbirinin "hayır" oyu kullanmaması ve toplamda 9 "evet" oyu alması gerekiyordu.

- Filistin'in üyelik başvurusu

Filistin, 2011'de de BM'ye tam üyelik başvurusu yapmış ancak BMGK'de gereken desteği alamamıştı. Filistin 2012 yılında BM "daimi gözlemci statüsü"ne kavuştu.

Filistin'in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, 2 Nisan'da yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e bir mektup göndererek, üyelik başvurularının yeniden ele alınması talebinde bulunmuştu.

Guterres de 3 Nisan'da BMGK'ye mektup yazarak, Filistin'in talebinin gündeme alınması çağrısı yapmıştı.

BMGK ise 8 Nisan'da Filistin'in talebini "Yeni Üyelerin Kabulü Komitesi'ne" iletmişti.

BMGK'ye üyelikle ilgili dönüş yapması gereken Komite, iki toplantının ardından mutabakata varamadığını duyurmuştu.

Bunun ardından Cezayir, Filistin'in üyeliği için karar tasarısını müzakerelere açmıştı.


Türkiye'den Gazze'ye insani yardım götüren 9. gemi El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Türkiye'den Gazze'ye insani yardım götüren 9. gemi El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Gazze'ye ulaştırılması için 3 bin 774 ton insani yardım malzemesiyle Türkiye'den uğurlanan "9. İyilik Gemisi" Mısır'ın El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı.

Mersin Limanı'ndan 16 Nisan'da uğurlanan, Türk Kızılay tarafından temin edilen gıda, bebek malzemeleri, uyku tulumu ve un gibi ihtiyaç malzemeleriyle yola çıkan gemi, Akdeniz'deki yolculuğunu tamamlıyor.

Mısır açıklarında yakıt ikmali yaptıktan sonra rotasına devam eden 9. İyilik Gemisi, Gazze'ye en yakın bölge El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı.

Gemi, işlemlerin ardından taşıdığı acil ihtiyaç malzemelerinin indirilmesi için limana yanaşacak.

İndirilecek 3 bin 774 ton insani yardım malzemesi, tırlara yüklenerek Refah Sınır Kapısı üzerinden Gazze'deki Filistin halkına götürülecek.

Türk Kızılay ile AFAD işbirliğinde bugünü kadar 13 uçak ve 8 gemiyle toplamda 39 bin 697 ton çeşitli insani yardım malzemesi Gazze'ye ulaştırıldı.


İran ve Ürdün dışişleri bakanları, ikili ve bölgesel konuları görüştü

Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
TT

İran ve Ürdün dışişleri bakanları, ikili ve bölgesel konuları görüştü

Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, New York’ta Filistin’deki son gelişmeler ile ikili ve bölgesel meseleleri görüştü.

İran Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, BM Güvenlik Konseyinde (BMGK) bakanlar düzeyinde düzenlenen "Orta Doğu" oturumuna katılmak üzere ABD’de bulunan Abdullahiyan ile Ürdünlü mevkidaşı Safedi bir araya geldi.

ABD’nin İsrail’e desteği ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun saldırıları sona erdirmek istememesinin “Filistinlilere yönelik soykırımın devam etmesinin temel nedeni” olduğu değerlendirmesinde bulunan Abdullahiyan, uluslarası toplumun, özellikle İslam ülkelerinin “bu soykırımı sona erdirmek için harekete geçip çabalarını sürdürmesi gerektiğini ifade etti.

Abdullahiyan, İran’ın İsrail’e yönelik saldırısının, ülkesinin Şam’daki konsolosluk binasına yapılan saldırıya karşı cevap olarak “meşru savunma” çerçevesinde gerçekleştirildiğini ifade ederek “hassas ve hesaplı” bir şekilde askeri ve istihbarat üslerini hedef aldıklarını kaydetti.

Bölgede barış ve istikrarın güçlendirilmesinden yana olduklarını belirten Abdullahiyan, İsrail’in saldırısına verilen karşılığın “sınırlı ve minimum” olduğunu, İsrail’in “herhangi bir maceracı eyleme girişmesi durumunda” ülkesinin cevabının “kesin, hızlı ve kapsamlı” olacağını yineledi.

Abdullahiyan, İsrail’in Filistin halkına karşı sürdürdüğü saldırılara işaret ederek, uluslararası toplum, İslam İşbirliği Teşkilatı ve üye ülkelerin bu saldırıların durdurulması için harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.

Ürdün Dışişleri Bakanı Safedi de Filistin meselesinin ülkesi için yüksek öncelik taşıdığını belirterek Gazze’ye yönelik sürdürülen saldırıların sonlandırılması için çabalarının süreceğini ifade etti.

Filistin’deki durumu zor ve karmaşık” olarak nitelendiren Safedi, Ürdün'ün, Filistinlilerin komşu ülkelere yerleştirilmesine yönelik her türlü girişime kesin olarak karşı olduğunu kaydetti.

Abdullahiyan ile Safedi, bazı ikili ve bölgesel konuları da ele aldı.


Hizbullah top mermileriyle İsrail askerlerini hedef alıyor

Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)
Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)
TT

Hizbullah top mermileriyle İsrail askerlerini hedef alıyor

Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)
Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)

Lübnan Hizbullah grubu dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Raheb bölgesi yakınlarında toplanan İsrail askerlerini top mermileriyle hedef aldığını duyurdu.

Hizbullahın açıklamasında saldırının tam yeri veya sonuçları belirtilmedi. İsrail'den ise  saldırı ile ilgili henüz bir açıklama yapılmadı.


Erdoğan'ın Irak ziyaretinde ilişkilerde sıçrama bekleniyor

Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)
Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)
TT

Erdoğan'ın Irak ziyaretinde ilişkilerde sıçrama bekleniyor

Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)
Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)

Türkiye ve Irak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önümüzdeki Pazartesi günü Bağdat'a yapacağı ziyarette ilişkilerinde bir sıçrama bekliyor. Ankara ve Bağdat'ta yapılan duyuruya göre ziyarette güvenlik, ekonomi ve kalkınma konularının yanı sıra, su ve enerji dosyalarını da içeren stratejik çerçeve anlaşmasının imzalanması öngörülüyor.

Irak hükümetinden bir kaynak, Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler'in çarşamba günü açıkladığı, PKK’nın faaliyetleriyle mücadelede iki komşu ülke arasında iş birliğine ilişkin stratejik bir anlaşmanın imzalanması hakkındaki açıklamasını dün (Perşembe) doğruladı.

Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Zeki Aktürk dünkü (Perşembe) haftalık basın toplantısında, Türkiye ‘nin “Pençe Kilit’te” operasyonunu hızlandıracağını ve kilitin bu yaz kapanacağını, kilit kapanırken, Bakanımız açıkladığı gibi: Öngörülemez, alışılmadık, PKK’nin reaksiyon gösteremeyeceği şekilde kapanacağını belirtti.

Buna karşılık Iraklı kaynak, "konunun aynı zamanda iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğiyle, güvenlik ve ekonomik yönlerle ilgili birçok ortak çıkar konusuyla da ilintili olduğunu" ifade etti. Kaynak Şarku’l Avsat’a Türk tarafının Irak'a su paylaşımının sağlanması ve bir mekanizma kurulması konusunda iş birliği gösterdiğini, dosyanın Erdoğan'ın ziyareti sırasında görüşüleceğini belirtti.

 Erdoğan, salı günü yaptığı açıklamada, gündeminin en önemli maddelerinden birinin su meselesi olacağını, ayrıca Irak'ın doğalgaz ve petrolün Türkiye üzerinden taşınmasına ilişkin taleplerinin de bulunduğunu, her iki konunun da çözümü için çalışılacağını söyledi.

Irak'ın geçen yıl lansmanını duyurduğu "Kalkınma Yolu" projesi, Erdoğan'ın ziyaretinin gündeminde önemli bir madde oluşturuyor. Türkiye Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu geçtiğimiz cuma günü yaptığı açıklamada, geçtiğimiz aylarda bakanlar düzeyinde ve teknik görüşmelerde bulunularak, Türkiye ile Irak arasında, projenin takibi için "Bakanlar Kurulu" benzeri bir ortak mekanizmanın kurulması yönünde karara varıldığını söyledi. Projeye aynı zamanda BAE ve Katar’ın da katılması bekleniyor.

Türkiye-Irak meclisinden heyetler arasında, çarşamba ve perşembe günleri Ankara'da görüşmeler yapıldı. Terörle mücadele konusunda ortak hareket etmenin, ekonomi ve kalkınma alanlarında iş birliğini geliştirmenin iki ülkenin çıkarına olduğunu, Erdoğan'ın ziyaretinin çok önemli bir dönüm noktası oluşturacağı ifade edildi.


SOHR: İsrail saldırıları Suriye'nin güneyindeki bir askeri bölgeyi hedef aldı

İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)
İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)
TT

SOHR: İsrail saldırıları Suriye'nin güneyindeki bir askeri bölgeyi hedef aldı

İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)
İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) açıklamasına göre İsrail saldırıları bugün (Cuma) şafak vakti Suriye'nin güneyindeki bir Suriye ordusu mevzisini hedef aldı.

Gözlemevi, "saldırıların As-Suveyda ile Deraa arasındaki bölgede meydana geldiğini ve İsrail uçaklarının herhangi bir hava savunması olmaksızın yoğun uçuş gerçekleştirdiğini bildirdi. SOHR, "Bölge, radar taburunun bulunduğu Zara ile Karfa arasında yer alıyor" bilgisini paylaştı.

SOHR, "İsrail savaş uçaklarının baskınlarında hava savunmasının karşı koymasını veya izlemesini engellemek için Daraa'daki bir radar taburunun hedef alındığını" doğruladı.

Suriyeli aktivistler daha önce cuma günü saldırılarının ülkenin güneyinde Suveyda'daki Suriye ordusunun mevzilerini hedef aldığını bildirmişti.

Suveyda haberlerinin yer aldığı Suveyda24 sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Rayan Maruf, "Suriye ordusuna ait bir radar taburunun bombalandığını" doğruladı.

İran resmi medyası bugün (Cuma) şafak vakti İsfahan'ın merkezinde patlamalar duyulduğunu bildirirken, Amerikan medyası yetkililerin, İsrail'in ezeli rakibine karşı misilleme saldırıları düzenlediğini söylediğini aktardı.


Darfur ve Kordofan'da askeri gerilim

Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)
Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)
TT

Darfur ve Kordofan'da askeri gerilim

Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)
Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)

Sudan'daki savaşın iki tarafı arasındaki askeri gerilimin seviyesi dün (perşembe) yeniden arttı. Orduya ait savaş uçakları ülkenin batısındaki Darfur bölgesinde Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) mevzilerine hava saldırıları düzenlerken, HDK kaynakları güneydeki Kordofan bölgesini ordunun elinden kurtarmak için ilerlemekten söz etti.

Günlerdir Darfur ve Kordofan bölgelerinde yoğun çatışmalar yaşanıyor. Bu durum insani acıları ve yerinden edilmeleri arttırıyor.

Ordu jetleri, Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir ve Güney Darfur eyaletinin başkenti Nyala’daki HDK mevzilerini bombalarken, görgü tanıkları şehrin pazarlarında ‘yakıt fiyatlarındaki artışla birlikte genel fiyatlarda da önemli artış yaşandığını’ bildirdi.

Sudan'ın orta kesimindeki El Cezire eyaletinde Sivil Direniş Komiteleri, ‘ordunun dört ay önce eyaletten çekilmesinden beri HDK'nin en iğrenç ihlal türlerini; öldürme, yağmalama, tecavüz ve sindirme eylemlerini gerçekleştirmeden hiçbir yeri terk etmediğini’ söyledi. Komiteler, HDK'yi ‘eyalette 800'den fazla kişiyi öldürmekle’ suçladı.

Konuyla ilgili olarak Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Sudan'daki hastanelerin çöküşün eşiğinde olduğu uyarısında bulundu. WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Hanan Hasan Balkhy de yaptığı açıklamada, salgın hastalıkların halk arasında yayıldığı dönemde ülkeyi bir ‘ilaç açığının’ kuşattığını söyledi. Balkhy, “Çatışmalardan etkilenen ülkelerdeki hastanelerin yaklaşık yüzde 70 ila 80'i ya kendilerine yönelik saldırılar ya da tıbbi malzeme ve işgücü eksikliği nedeniyle çalışmıyor” ifadesini kullandı.


BAE Dışişleri Bakanı, İranlı mevkidaşıyla bölgedeki gelişmeleri görüştü

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
TT

BAE Dışişleri Bakanı, İranlı mevkidaşıyla bölgedeki gelişmeleri görüştü

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir Abdullahian ile yaptığı telefon görüşmesinde bölgedeki mevcut tehlikeli gelişmeleri ve bunların bölgesel ve uluslararası güvenlik ve barışa yansımalarını ele aldı.

BAE Dışişleri Bakanı, Ortadoğu bölgesindeki gerilim çemberinin genişlemesini önlemek ve mevcut gerilimi düşürmek için çalışmanın önemini vurguladı. Al Nahyan, farklılıkları çözmenin, bölgenin ve halkın güvenliğini sağlamanın yolunun diplomasi ve diyaloğa öncelik vermek olduğuna dikkat çekti.

Şeyh Abdullah bin Zayed, bölge ülkelerinin faydalanması ve hak ettiği şeyin barış, refah ve kalkınma olduğunu vurguladı.

Görüşmede, iki komşu ülke arasındaki ilişkiler ve bu ilişkileri iki ülkenin ve bölgenin ortak çıkarlarına hizmet edecek şekilde geliştirmenin yolları ele alındı.