Pandemi sonrası hava ulaşımındaki yoğunluk uluslararası kriz doğurdu

Avrupalı turizm yetkilileri gelecek aydan itibaren rezervasyon sayısında büyük bir artış bekliyor

Amsterdam Havalimanı’nın yönetimi, turizm sezonundaki yolcu sayısındaki artış beklentisi ve ciddi bir krizden kaçınmak için, Hollanda hükümetinden güvenlik unsurlarının artırılmasının hızlandırılmasını, havayolları şirketlerinden ise personel sayısının artırılmasını istedi (EPA)
Amsterdam Havalimanı’nın yönetimi, turizm sezonundaki yolcu sayısındaki artış beklentisi ve ciddi bir krizden kaçınmak için, Hollanda hükümetinden güvenlik unsurlarının artırılmasının hızlandırılmasını, havayolları şirketlerinden ise personel sayısının artırılmasını istedi (EPA)
TT

Pandemi sonrası hava ulaşımındaki yoğunluk uluslararası kriz doğurdu

Amsterdam Havalimanı’nın yönetimi, turizm sezonundaki yolcu sayısındaki artış beklentisi ve ciddi bir krizden kaçınmak için, Hollanda hükümetinden güvenlik unsurlarının artırılmasının hızlandırılmasını, havayolları şirketlerinden ise personel sayısının artırılmasını istedi (EPA)
Amsterdam Havalimanı’nın yönetimi, turizm sezonundaki yolcu sayısındaki artış beklentisi ve ciddi bir krizden kaçınmak için, Hollanda hükümetinden güvenlik unsurlarının artırılmasının hızlandırılmasını, havayolları şirketlerinden ise personel sayısının artırılmasını istedi (EPA)

Son günlerde Avrupa başkentlerindeki havalimanlarında seyahat edenler, yüzlerce uçuşun iptal edilmesinden şikayetçi. Yolcular, uçuş hizmetleri ve pasaport kontrollerinin durmasına yol açan boğucu bir krize şahit oluyorlar. Uçuşlarının iptal edildiğini veya ertelendiğini öğrenmeden önce uzun kuyruklarda saatlerce beklemek zorunda kalan yolcuların yaşadığı sıkıntılar büyük bir sorun.
Brüksel, Paris, Amsterdam ve Roma gibi bazı havaalanlarındaki durum son günlerde daha da kötüleşti ki, Avrupa Komisyonu dün söz konusu durumun yaklaşan turizm sezonunda neden olacağı kötü sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Avrupa Komisyonu üye devletleri, havayolu hizmetlerini ve trafiğini normale döndürmek için gerekli önlemleri almak ve bu sahnenin gelecekte tekrarlanmasını önlemek için planlar hazırlamak üzere hızla harekete geçti.
Hava ulaşımı uzmanları, krizin nedenlerinin Kovid-19 pandemisi ile mücadele tedbirlerinin uygulandığı iki yıldan uzun bir süre devam eden durgunluğun ardından sektördeki hareketliliğe dönüşten çok, on binlerce kişinin işten çıkarılmasının ardından havalimanlarındaki önemli personel sıkıntısından kaynaklandığını belirtiyor.
Uzmanlar ayrıca Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çıkmasının ardından gelen yolculara yönelik kontrol önlemlerinin sıkılaştırmasından ve güvenlik önlemlerini uygulamak için görevlendirilen polis sayısının yetersiz olmasından kaynaklandığını belirtiyor.
Avrupa Komisyonu, bu krizin bedelini turizm sektörünün ödemesinden korkuyor zira, turizm sektörünün mali kaynakların ana direklerinden olduğu birçok ülkenin ekonomisi üzerinde salgının yıkıcı bir etki yarattığını, pandeminin etkilerinden kurtulmaya başlanmasının ardından, yaşadıkları ağır kayıpların bir kısmını telafi etmek için gelecek turizm sezonuna güvendikleri biliniyor.
Uzmanlar, genelde olduğu gibi gelecek ay milyonlarca İngiliz’in Avrupa ülkelerindeki yaz tatil yerlerine akın etmeye başlamasının yanı sıra her yıl Temmuz ayının ilk yarısında doruğa ulaşan, Avrupa programları çerçevesinde kültürel ve eğitimsel değişim için AB ülkeleri arasındaki kitlesel öğrenci hareketinin başlaması ile bu durumun daha da kötüleşeceği konusunda uyarıyor.
Avrupa Sivil Havacılık Konferansı (ECAC), havalimanlarındaki hizmet ve güvenlik personeli eksikliği nedeniyle geçtiğimiz haftalarda yüzlerce uçuşun iptal edilmesini resmi olarak protesto etmiş ve şirketlerin uğradıkları zararların tazminatının verilmesini istemişti. Birlik, çoğu İngiltereli olmak üzere on binlerce yolcunun geçen haftanın son günlerini ve bu haftanın başlarında Avrupa havalimanlarında evlerine dönüş uçaklarını bekleyerek geçirdiğini belirtti. Bu dönemde durumun kötüleşmesine katkıda bulunan faktör, Kraliçe II. Elizabeth’in Platin Jübile kutlamalarının ve bir dizi Avrupa ülkesindeki okul tatilleriyle çakışması oldu. Bu yoğunluk, bazı havaalanlarında boğucu sıkışıklığa yol açarak İngiltere’ye 250’den fazla uçuşun ve İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan’a 350’den fazla uçuşun iptal edilmesine neden oldu.
Tatil destinasyonlarına ulaşamayan yolcuların öfkesi ve durumun önümüzdeki haftalarda daha da kötüleşeceğine yönelik endişeler hükümetler, hava ulaşım şirketleri ve turizm hizmetleri arasında karşılıklı suçlamalara yol açtı. Söz konusu suçlamalardan en öne çıkanı, İngiltere hükümeti ile İngiltere Ulaştırma Bakanı Grant Shapps’ın ‘kapasitelerinin çok üzerinde uçuş ve hizmet satışı yapmakla’ suçladığı şirketler arasındaki suçlama oldu. Şirketler, hükümeti Kovid-19 pandemisinden ve pandemi ile mücadele kısıtlamalarından en çok etkilenen bu sektöre destek vermediği için eleştirerek yanıt verdi.
Son günlerde Brüksel Uluslararası Havalimanı, yetkililerin daha önce hiç görmediklerini belirttikleri aşırı bir kalabalığa tanık oldu ve onlarca uçuş iptal edilmek zorunda kaldı. Diğer yandan, Paris’teki Charles de Gaulle Havalimanı’ndan sonra AB’nin en işlek ikinci havalimanı olan Amsterdam Havalimanı’nın yönetimi, turizm sezonundaki yolcu sayısındaki artış beklentisiyle ve ciddi bir krizden kaçınmak için, Hollanda hükümetinden güvenlik unsurlarının artırılmasının hızlandırmasını isterken, havayollarından da personel sayılarının artırılmasını istedi. Hollandalı havayolu KLM de geçen hafta pazar günü Amsterdam Uluslararası Havalimanı’nda günlerdir bekleyenleri gidecekleri yere ulaştırmak için Avrupa ülkelerinden gelen yolcuların ulaşımını durdurma kararı aldı.
Turizm sezonunun başında bu krizin kötüye gitme riskini artıran faktör ise, AB turizm otoritelerinin önümüzdeki aydan itibaren rezervasyon sayısında büyük bir artış beklemesi oldu. Bu olası durum, rezervasyonların pandeminin önceki seviyesine döndüğünü ve İspanya ve Yunanistan gibi bazı turistik yerler için önceki sayıları da aştığını bildiren havayolları tarafından doğrulandı. İngiliz Havayolu Şirketleri Birliği, havayolu şirketlerinin pandemi nedeniyle son iki yılda yaklaşık 30 bin çalışanını işten çıkarırken, İngiltere havaalanları ve bakım şirketlerinin ise aynı dönemde 70 bin çalışanını işten çıkardığını bildirdi. Uzmanlar, boş pozisyonları doldurmak için yeniden sözleşme yapmanın zorluğu olduğunu, zira havalimanlarında çalışmak üzere sözleşme yapılmasının iki aydan fazla sürebilen sıkı güvenlik önlemlerini gerektirdiğine yönelik uyarıda bulundu.  



ABD yapımı ATACMS füzeleri Rusya-Ukrayna savaşında ne kadar etkin?

Rusya'nın Kıtalararası Balistik Füze (ICBM) sistemi RS-24 Yars’ın Plesetsk Kozmodromu’ndan fırlatılması, 25 Ekim 2023 (AFP)
Rusya'nın Kıtalararası Balistik Füze (ICBM) sistemi RS-24 Yars’ın Plesetsk Kozmodromu’ndan fırlatılması, 25 Ekim 2023 (AFP)
TT

ABD yapımı ATACMS füzeleri Rusya-Ukrayna savaşında ne kadar etkin?

Rusya'nın Kıtalararası Balistik Füze (ICBM) sistemi RS-24 Yars’ın Plesetsk Kozmodromu’ndan fırlatılması, 25 Ekim 2023 (AFP)
Rusya'nın Kıtalararası Balistik Füze (ICBM) sistemi RS-24 Yars’ın Plesetsk Kozmodromu’ndan fırlatılması, 25 Ekim 2023 (AFP)

Muhammed Rimal

Ukraynalı yetkililer, Rusya-Ukrayna savaşının başladığı 24 Şubat 2022 tarihinden beri bu çatışmada kendi lehlerine bir gelişme kaydedebilmek için NATO üyesi müttefiklerine ve ABD'ye kendilerine balistik füze sağlamaları için baskı yapıyorlar.

ABD ancak savaşın üzerinden yaklaşık 18 ay geçtikten sonra Ukraynalı yetkililerin bu talebine karşılık verdi ve geçtiğimiz yıl eylül ayında Ukrayna ordusuna ABD yapımı Ordu Taktik Füze Sistemi (Army Tactical Missile System/ATACMS) füzeleri tedarik etti.

Füzeler teslim edildikten bir ay sonra Ukrayna'da test edildi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, ATACMS füzelerinin Rusya topraklarındaki hedefleri isabetli bir şekilde vurmada etkili olduklarını kanıtladıklarını’ söyledi.

ATACMS füzelerinin Ukrayna'nın elinde olmasına rağmen, ABD'nin bu sistemin kullanımı için izin verdiği menzil, Rusya topraklarının derinliklerinde bulunan hedeflere kadar değil, Ukrayna topraklarında konuşlu Rus güçlerinin mevzilerine kadardı. Bu durum, mevcut savaşta ellerinin kollarının bağlandığını düşünen Ukraynalılar tarafından tepkiyle karşılandı. Ta ki ABD yönetimi, kısa bir süre önce ATACMS füzelerinin kullanım menzilinin genişletilmesine izin verene kadar.

ABD Ordusu ATACMS füzelerine ait bir dosya fotoğrafı (AFP)ABD Ordusu ATACMS füzelerine ait bir dosya fotoğrafı (AFP)

Bu iznin, Ukrayna'nın ATACMS füzeleri almasından bir yıl sonra, Joe Biden'ın görev süresinin bitmesine iki ay kala verilmesi zamanlaması bakımından dikkati çekiyor. ABD desteğinin düzeyi ve niteliği açısından önemli bir gelişme olarak görüldü. Ukrayna, ABD yönetiminden aldığı izni 19 Kasım'da Rusya topraklarına 6 füze fırlatarak hızlı bir şekilde pratiğe döktü.  Bunlardan beşi Rusya’nın hava savunma sistemi tarafından püskürtülürken, altıncısı Rusya'nın Bryansk bölgesine düştü. Peki, ATACMS füzelerinin özellikleri ne ve neden şimdi kullanılmasına izin verildi?

Füzelerin özellikleri ve etkinlikleri

ATACMS füzeleri, başlıklarında bulunan misket bombalarının miktarına ve ulaştıkları menzile göre farklılık gösteren ve bu isimle bilinen karadan karaya taktik füzeler ailesine ait bir silah. Amerikan Lockheed Martin şirketinin fabrikalarında 1983 yılında üretildi. ABD ordusunun envanterinde iki tip ATACMS füzesi bulunuyor. Bunlardan birincisi Irak Savaşı'nda kullanılan ve 300 bomba mermisi taşıyan ve 70 ile 300 kilometre arasında menzile sahip olan M39A1 (Block IA). İkincisi ise ilk kez 2004 yılında kullanılan M57 modeli.

Mevcut ABD yönetimi, görev süresinin sona ermesine yaklaşık iki ay kala Ukrayna'ya ATACMS füzeleriyle Rusya topraklarının derinliklerine saldırma izni verdi.

Ukrayna'da kullanılmasına izin verilen ATACMS füzeleri, 3,98 metre uzunluğunda ve 61 santimetre çapında. Ağırlığı 160 ile 560 kilogram arasında değişen, patlayıcılığı ve tahrip gücü yüksek bir WDU18 savaş başlığı taşıyor. Her biri 0,06 cm çapında ve 0,59 kg ağırlığında küre şeklinde yaklaşık 300 adet M74 bombacığından oluşuyor. Üretim maliyeti yaklaşık bir buçuk milyon ABD dolarını buluyor. ATACMS füzeleri, M270 MLRS fırlatıcısından, yani mobil platformlardan fırlatılır ve yüksek hassasiyetli navigasyon ve GPS teknolojisine dayanan otonom bir güdüm sistemi tarafından yönlendirilerek hassas vuruşlar yapmalarını sağlar.

Füze, 3 Mach üzerindeki (1 Mach saat başına bin 225 kilometredir) yüksek hızlara ulaşabilir ve nihai menzili olan 300 kilometreye 5 dakika içinde ulaşır. Yüksek hızı nedeniyle, kara savunma sistemleri tarafından yakalanması oldukça güçtür. Bu hız aynı zamanda kara kuvvetlerinin hareketliliğini de engeller ve sınırlar.

ATACMS füzeleri ilk kez 1990'lı yılların başlarında İkinci Körfez Savaşı'nda kullanıldı. Bu savaşta M270 füze rampasından 32 adet ATACMS füzesi fırlatıldı. Daha sonra 2003 yılında Irak’ın işgali sırasında 450'den fazla, 2015 yılından bu yana dünya genelinde 560'ın üzerinde ATACMS füzesi ateşlendi. Halihazırda başta Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Türkiye, Yunanistan, Güney Kore ve Romanya olmak üzere birçok ülkenin ordularının envanterinde yer alıyor. Ancak 1990'lardan bu yana sadece ABD ve Güney Kore, ATACMS füzelerini savaşta, eğitimde ve tatbikatlarda kullanıyor.

Saldırı amaçlı olarak menzil içindeki hedeflerine ulaşıp onları isabetli bir şekilde vurabilen ATACMS füzeleri, bu derinliğe ulaşarak Ukrayna'nın saldırı kabiliyetini arttırıyor. ATACMS füzeleri kamu binaları ve hava üsleri gibi Rusya’nın hayati öneme sahip tesislerini, cepheden uzaktaki ikmal hatlarını, bu füzelerin menzili içindeki altyapı, ulaşım ve iletişim ağlarını hedef alabilir ve bazı haberlere göre Kuzey Kore’den askerlerin konuşlandırıldığı Kursk bölgesine ulaşabilir. Rusya’nın savunma sistemini delemeyecek olsa da en azından Ukrayna içinde konuşlu Rus askerlerine destek sağlayan lojistik merkezlerinde işleri sekteye uğratacak olan ATACMS füzeleri, ayrıca ilerleyen güçlere de ateş desteği sağlayabilir.

ABD kararının nedenleri

Mevcut ABD yönetimi, görev süresinin sona ermesine yaklaşık iki ay kala Ukrayna'ya ATACMS füzeleriyle Rusya topraklarının derinliklerine saldırma izni verdi. Peki ama ATACMS füzelerinin neden şimdi kullanılmasına izin verildi?

Mevcut ABD yönetimi kararının Rusya-Ukrayna savaşının seyrinde niteliksel bir değişikliğe yol açacağını ve kendisini bu savaşın içinde doğrudan ve aktif bir taraf haline getireceğini, savaşın niteliğindeki herhangi bir değişikliğin uluslararası dengede ya da en azından bölgede bir değişikliğe yol açacağını düşünmüyor. Aksine ATACMS füzelerinin gönderilmesinin savaşın gidişatı üzerinde önemli bir etkisi olmayacağını ve bu füzelerin bölgedeki oyunun kurallarını değiştirebilecek sihirli bir değnek olmadığını, ancak en azından Ukrayna'ya destek sağlayacağını düşünüyor. Bu desteği de Rus ordusunun arka üslerini bu füzelerin menziline dahil ederek veriyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukraynalıların ATACMS füzelerini kendi başlarına kullanamayacaklarını, ABD'li danışmanların uzmanlığına ve yardımına ihtiyaç duyduklarını, bunun da Ukrayna topraklarında ABD askerinin konuşlandırılmasını gerektirdiğini, bu durumun tıpkı NATO birliklerinin Ukrayna'da konuşlanması gibi Rusya için bir tehdit oluşturduğunu söyledi.

Emekli ABD Hava Kuvvetleri Albayı Cedric Leighton’a göre ABD bu kararı, Kuzey Kore askerlerinin Rusya ordusuyla birlikte savaşmak üzere bölgeye geldiğine ilişkin bilgilere misilleme olarak aldı.

Peki, siyaset sahnesinde Biden yönetimi Cumhuriyetçileri Rusya, NATO, Çin ve Kuzey Kore'nin dahil olduğu küresel bir krizin ortasına nükleer silahlar olmadan sokmak için topu Cumhuriyetçilerin sahasına mı atmaya çalışıyor?

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Kiev'de düzenlediği basın toplantısında, 19 Kasım 2024 (AFP)Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Kiev'de düzenlediği basın toplantısında, 19 Kasım 2024 (AFP)

Biden yönetimi tarafından alınan bu karar, sadece Washington'ın Ukraynalılara daha önce verdiği taahhütlerin yerine getirilmesi mi, yoksa ABD iç siyasetinde Biden döneminde uluslararası çatışmaların Trump dönemindekinden daha az olduğunu iddia etmek amacıyla kullanılacak küresel gerilimlere doğru bir ittirme hamlesi mi?

Rusya'nın Güney Lübnan'da durumu izleme misyonuna katılması henüz kararlaştırılmamış ve büyük olasılıkla gerçekleşmeyecek olsa da jeopolitik düzeyde Rusya üzerindeki baskının hafifletilmesi yönünde bir eğilim olduğu kesin

Trump'ın seçim kampanyası hem ABD içinde hem de dışında ekonomik boyuta öncelik vermek üzerine kuruluydu. Bu da ABD'nin küresel piyasalardaki en büyük rakibi olan Çin'e doğru yönelmek istediği, bunun için de Ortadoğu ve Rusya'daki savaş sahalarının sakinleştirilmesi gerektiği anlamına geliyor. Trump'ın seçim kampanyası, Demokrat Partili yönetimin neden olduğu ve ABD Hazinesinin çatışma bölgelerindeki müttefiklerine sağladığı mali destek ya da ABD ekonomisinin çeşitli yerlerdeki savaşların gerekliliklerini karşılamak için silah üretimine yaptığı harcamalar nedeniyle daha da kötüleşen ekonomik sorunlar, göç, işsizlik, Amerikan vatandaşlarının yararlandığı sosyal hizmetler ve diğer konulara öncelik vermeye yönelikti.

Biden yönetimi, Cumhuriyetçiler arasında Rusya üzerindeki baskıyı hafifletme ve Ukrayna meselesinin arka planında onunla olan çatışmayı azaltma eğilimi olduğunun farkına vardı. Lübnan'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararının uygulanması için uluslararası izleme organına katılması önerilen ülke olarak Rusya'nın adı öne sürüldü. Bu durum, kararın Suriye üzerinden Hizbullah'a silah geçişinin engellenmesiyle ilgili kısmının uygulanmasının Rusya tarafından garanti edilmesi karşılığında, Rusya'nın bölgedeki rolünün kısmen de olsa yeniden canlandırılması olarak yorumlandı. Bu da Rusya'ya Suriye toprakları içerisinde, en azından Lübnan'a komşu bölgelerde daha geniş bir kontrol alanı vermek anlamına geliyor. Şarku’l Avsat’ın Majalla'dan aktardığı analize  göre bu bölge, ABD ve NATO tarafından çeşitli yaptırımlar uygulanan Rusya'nın ihtiyaç duyduğu ekonomik boyutlara sahip. Rusya'ya bu rolün verilmesi kaçınılmaz olarak İran ve Türkiye'nin Suriye'deki varlığı pahasına olacak bir hamle. ABD böylece İran'ın Suriye'deki varlığını ve nüfuzunu büyük ölçüde azaltmış olacak, bu da Lübnan'daki bu etkinin boyutuna ve Lübnan'a silah girişine yansıyacak.

Rusya'nın Güney Lübnan'da durumu izleme misyonuna katılması henüz kararlaştırılmamış ve büyük olasılıkla gerçekleşmeyecek olsa da jeopolitik düzeyde gerek Ukrayna ile arasındaki gerginliği yatıştırarak gerekse kendisine yönelik mali cezai tedbirleri hafifleterek ve Suriye'de daha fazla nüfuz alanı tanıyarak olsun, Rusya üzerindeki baskının hafifletilmesi yönünde bir eğilim olduğu kesin.

Tüm bu senaryolar, yeni ABD yönetiminin bölgedeki sıcak meselelere ilişkin yönelimlerinin ve yeni dönemde dünyanın geleceğine ilişkin görüşünün sonucunu beklemeye devam ediyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.