İsrail: Sağcı partiler Arap ortaklarından kurtulmaya çalışıyor

İsrail sağı, Arapların olmadığı bir hükümet kurmaya çalışıyor

Dün İsrail işgali altındaki Suriye Golan Tepeleri’nde bir tatbikata katılan İsrail zırhlı araçları (AFP)
Dün İsrail işgali altındaki Suriye Golan Tepeleri’nde bir tatbikata katılan İsrail zırhlı araçları (AFP)
TT

İsrail: Sağcı partiler Arap ortaklarından kurtulmaya çalışıyor

Dün İsrail işgali altındaki Suriye Golan Tepeleri’nde bir tatbikata katılan İsrail zırhlı araçları (AFP)
Dün İsrail işgali altındaki Suriye Golan Tepeleri’nde bir tatbikata katılan İsrail zırhlı araçları (AFP)

İsrail Başbakanı Naftali Bennett’in Yamina partisinden çalışma arkadaşı olan Milletvekili Nir Auerbach’a yakın kaynaklar, Auerbach’ın bir grup sağcı milletvekili ile birlikte, hükümet koalisyonundaki Arap ortaklardan kurtulmayı, sağcı bir hükümet kurmayı ya da erken seçime gitmeyi amaçlayan bir plan yürüttüğünü iddia etti.
Söz konusu kaynaklar, Auerbach’ın arkadaşı Bennett’in geçen yıl, Milletvekili Mansur Abbas liderliğindeki İslami Hareket'in Ortak Arap Listesi ile ittifak kurması nedeniyle kaybettiği yerleşimciler ve diğer sağcı güçlerin desteğini yeniden kazanması konusunda yardım etmelerini istediğini belirtti. Kamuoyu anketleri şu anda kaçınılmaz bir başarısızlığa işaret ettiği için, yeni bir seçim sürecini yapılmasını zorlamak için acele etmeyen Auerbach, Bennett’i bazı muhalif güçlerle sağcı bir hükümet kurmanın bir yol bulması için zorlamaya çalışıyor.
Muhalefetin tamamen Binyamin Netanyahu etrafında çevrelenmesi ve şu anda koalisyon partilerinin Netanyahu liderliği dışında girebilecekleri bir boşluk olmaması sebebiyle bu ihtimal gerçekçi görünmese de, Auerbach, Bennett’in sağcı adımlar atması durumunda siyaset sahnesinin resmini değiştirebileceğini söylüyor.  Auerbach’ın önerdiği adımlar arasında Ortak Liste ile ittifaktan kurtulmak, hükümet adına yerleşimcilerin kuzey Batı Şeria’daki Humiş karakolundan tahliye edilmeyeceğine yönelik duyuru yapmak ve yeni yerleşim projelerini onaylamak yer alıyor. Auerbach, Humiş tahliye etmemeye veya bir çözüm projesini onaylamamaya söz verilmesi halinde, koalisyondan ayrılma ve muhalefete katılma tehdidini bırakacağını bildirdi.
Şarku’l Avsat’ın sağcı çizgideki İsrael Hayom gazetesinden aktardığı habere göre Auerbach’ın Likud partisiyle temasları olduğunu tekrarladı. Söz konusu temaslarda, Auerbach’ın bir sonraki Netanyahu hükümetinde bakan olarak atanacağı ve Likud seçim listesinde 20’ın sıradan sonra daha ileri bir yerde aday gösterileceği konusunda anlaşmaya varıldığı belirtildi. Ancak aynı zamanda Bennett ile bir toplantı yaptı ve hükümetini güçlendirmesi için fikirler sunarak “Bu şekilde iktidarda kalamayız. Seçimlere gidilmesi şart. Bıraınk, seçimlerin tarihin öne çekilmesi ve ön okumada bir yasa tasarısı ile Knesset’in feshedilmesi için muhalefetle birlikte oy vereyim. Daha sonra genel seçimlere gitmeden, mevcut Knesset döneminde yeni bir sağ hükümet kurmaya başlarız. Anlaşamazsak da birlikte seçime gitmeye karar veririz ve o sırada pozisyonunuz güçlü olur” ifadelerini kullandı. Ancak Bennett, Auerbach’tan bu meseleyi birkaç hafta ertelemesini ve o sırada sağcı politika lehinde kararlar almaya ve projeleri onaylamaya çalışmasını istedi. Bennett o zaman Arap ve solcu milletvekillerinin kendi başlarına istifa edebileceğini, bu durumda, yeni bir hükümet kurulana kadar başbakan olarak kalacağını belirtti.
Bennett ve Auerbach, belirli bir tutum üzerinde anlaşmaya varmadılar ayrıca başka bir toplantı düzenleme, farklılıkları çözüme ulaştırma fırsatı verme ve Batı Şeria’daki yerleşimcilere yönelik İsrail yasalarını uygulayan bir yasayı Knesset’ten geçirmek üzere anlaştılar. İsrail merkezli Walla haber sitesine göre, Auerbach’a yakın kaynaklar, Bennett’in Lapid bloğundaki bir veya daha fazla Knesset üyesini koalisyondan ayrılmaya yönlendirmek amacıyla, yakın gelecekte sağa yöneleceğini belirttiler. Bununla birlikte Lapid ise, Mazen Ganim (Birleşik Arap Listesi) ve Ghaida Rinawie Zoabi (Meretz) de dahil olmak üzere bloğunun milletvekillerini istifalarını sunmaya veya tutumlarını değiştirmeye ve yerleşimci yasasını desteklemeye ikna etmeye çalışıyor.



Witkoff, Tahran'la görüşmeler öncesinde: Uranyum zenginleştirme Washington için kırmızı çizgidir

ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff (EPA)
ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff (EPA)
TT

Witkoff, Tahran'la görüşmeler öncesinde: Uranyum zenginleştirme Washington için kırmızı çizgidir

ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff (EPA)
ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff (EPA)

ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, pazar günü Tahran'ın nükleer programı hakkında İran ile yapılacak yeni tur görüşmeler öncesinde, uranyum zenginleştirmenin ABD için "kırmızı çizgi" olduğunu vurguladı.

Taraflar, ekonomik yaptırımların kaldırılması karşılığında İran'ın nükleer faaliyetleri konusunda anlaşmaya varmayı amaçlayan dördüncü tur görüşmelerini pazar günü Umman'da gerçekleştirecek.

Önceki turlarda olduğu gibi Witkoff ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin liderliğinde gerçekleşmesi beklenen tur, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'ın nükleer programıyla ilgili görüşmelerin başarısız olması halinde ülkeyi bombalayacağı uyarısında bulunduğu Ortadoğu ziyaretinin öncesinde gerçekleşecek.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Witkoff daha önce ABD'nin, İran'ın uranyumu yalnızca barışçıl sivil amaçlar için kullanılacak seviyelere kadar zenginleştirmeye devam etmesi konusunda esneklik gösterebileceğini ima etmişti.

Ancak Witkoff, dün Amerikan haber sitesi Breitbart'a verdiği röportajda sert bir tavır takınarak, "İran'da bir daha asla zenginleştirme programı olamaz" ifadesini kullandı.

"Bu bizim kırmızı çizgimizdir" diyen Witkoff, "Zenginleştirme yok" dedi ve "bu da sökmek anlamına geliyor, silahlandırmamak anlamına geliyor ve bu da (İran'daki) üç zenginleştirme tesisi olan Natanz, Fordow ve Isfahan'ın sökülmesi gerektiği anlamına geliyor" şeklinde konuştu.

ABD de dahil olmak üzere Batılı ülkeler uzun zamandır İran'ı nükleer silah geliştirmeye çalışmakla suçluyor. Tahran ise bu iddiayı reddederek, nükleer teknolojiye sahip olma hakkını savunuyor ve programının tamamen barışçıl amaçlı olduğunu belirtiyor.

1980'den bu yana diplomatik ilişkilerini kesen İran ile ABD, Umman'ın arabuluculuğunda 12 Nisan'da nükleer program konusunda görüşmelere başladı.

Üç tur görüşme düzenlendi; bunlardan ikisi Maskat'ta, biri de Roma'daki Umman diplomatik misyonunun merkezinde gerçekleştirildi. Amman'a göre dördüncüsü 3 Mayıs'ta İtalya'nın başkentinde yapılması planlanıyordu, ancak "lojistik nedenlerle" ertelendi.

Trump, çarşamba günü İran'ın barışçıl amaçlarla uranyum zenginleştirme yeteneğini sürdürüp sürdürmeyeceği sorulduğunda, konunun hala açık olduğunu söyledi.

Buna karşın, onun yönetimindeki yetkililer bu konuda farklı tutumlar benimsediler.

Başkan Yardımcısı J.D. Vance çarşamba günü, "İnsanların nükleer enerji isteyip istememesi umurumuzda değil" dedi. Bizim bununla bir sorunumuz yok ama nükleer silah elde etmenize olanak sağlayacak bir uranyum zenginleştirme programınız olamaz, "Çizgimizi burada çekiyoruz."

Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın sivil amaçlı bile olsa tüm zenginleştirme faaliyetlerinden vazgeçmesi gerektiğini vurguladı.

İran'ın nükleer programı konusunda yaşanan gerginlik, Trump'ın ABD'yi 2015'te Tahran'ın büyük güçlerle imzaladığı anlaşmadan çekmesi ve yaptırımları yeniden uygulamaya koymasıyla arttı.

Anlaşmada, yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin kısıtlanması öngörülüyor. ABD'nin çekilmesinden sonra İran bir yıl boyunca anlaşmaya bağlı kaldı, daha sonra yavaş yavaş geri çekildi.

Anlaşma, uranyum zenginleştirme için tavanı yüzde 3,67 olarak belirlemişti, ancak İran şu anda askeri kullanım için gereken yüzde 90'ın çok da uzağında olmayan yüzde 60 oranında zenginleştirme yapıyor.