Batılı yetkililer Ukrayna’daki savaş için olası 3 senaryo üzerinde duruyor

Rus ve Ukrayna güçleri arasındaki çatışmalar sırasında Severodonetsk şehrinde duman ve toz yükseliyor (AFP)
Rus ve Ukrayna güçleri arasındaki çatışmalar sırasında Severodonetsk şehrinde duman ve toz yükseliyor (AFP)
TT

Batılı yetkililer Ukrayna’daki savaş için olası 3 senaryo üzerinde duruyor

Rus ve Ukrayna güçleri arasındaki çatışmalar sırasında Severodonetsk şehrinde duman ve toz yükseliyor (AFP)
Rus ve Ukrayna güçleri arasındaki çatışmalar sırasında Severodonetsk şehrinde duman ve toz yükseliyor (AFP)

Ukraynalı yetkililer, özellikle obüs ve füzeler başta olmak üzere kendilerine daha fazla silah gönderilmesi için Batı’ya çağrı yapmaya devam ediyor.
Savaş öncesi nüfusu yaklaşık 100 bin iken şu anda 12 bine düşen Severodonetsk şehri ve çevresindeki çatışmalar, ezici bir yıpratma savaşına dönüştü.
ABD ve Batılı istihbarat yetkilileri, savaşın, çatışmanın uzun vadeli sonucunun belirleneceği kritik bir aşamaya girdiğine inanıyor.
CNN’de yer alan analize göre, bu önemli an, yüksek ekonomik maliyetine ve askeri stokları üzerindeki baskıya rağmen, Batılı hükümetleri zor kararlar almaya zorlayabilir.
ABD’li üst düzey bir savunma yetkilisi, “Taraflardan birinin başarılı olacağı noktaya gelmek üzere olduğunuzu düşünüyorum. Ya Ruslar Slovyansk ve Kramatorsk’a ulaşacak ya da Ukraynalılar onları burada durduracak. Eğer Ukraynalılar burada, Rus güçleri karşısında hattı tutabilirlerse, bu önemli olacak” dedi.
Yetkili, Ukrayna ordusunun bu kritik aşamadaki performansını tahmin etmenin zor olduğunu ve saflarındaki kayıpların artmasıyla birlikte eğitimli sivil gönüllülerin savaşa katılmak için aceleyle gönderildiğini de sözlerine ekledi.

Üç senaryo
Batılı yetkililer, ortaya çıkabileceğine inandıkları üç olası senaryoyu yakından izliyor.
Bunlardan ilki, Rusya, Ukrayna’nın doğusunda kazanımlar elde etmeye devam edebilir.
İkincisi, savaşın her iki tarafta da büyük kayıplara ve küresel ekonomi üzerinde bir yük olmaya devam edip, yavaş ilerleyen bir krize yol açarak aylar veya yıllar boyunca süren bir açmaza dönüşmesi.
Bir de yetkililerin en düşük ihtimal olarak düşündükleri üçüncü bir senaryo var. Rusya savaş hedeflerini yeniden tanımlayabilir ve zafere ulaştığını ilan edebilir.
Kaynaklar, şimdilik bu senaryonun hüsnü kuruntudan biraz daha fazlası gibi göründüğünü söylüyor.
Ancak ABD’li yetkililer, Rusya’nın Ukrayna’nın doğusunda kazanımlarını pekiştirmesi halinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in diğer bölgelere yeni saldırılar düzenlemeye teşvik olacağından endişe ediyor.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Salı günü yaptığı açıklamada Batı’yı daha fazla silahı ‘daha hızlı’ bir şekilde göndermeye çağırdı.
Zelenskiy konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Ukrayna yeterince güçlü olmazsa, daha da ileri gideceklerinden eminim. Onlara gücümüzü gösterdik. Bu gücün Batılı ortaklarımız tarafından da bizimle birlikte gösterilmesi önemlidir. Ukrayna’nın müttefikleri Rusya’nın toprak hırslarını engellemek istiyorsa, Batı’dan askeri yardımın daha hızlı gelmesi gerek.”
Ukrayna’nın her gün 100 ila 200 asker kaybettiğini, yüzlercesinin de yaralandığını belirten Zelenskiy, Donbas bölgesinin kontrolü için verilen savaşı ‘Avrupa tarihinin en acımasız savaşı’ olarak nitelendirdi.

Askerler Sovyet silahlarını mı tercih mi ediyor?
ABD’liler Batı silahlarının hala savaşın ön saflarına konuşlandığını iddia etse de, Ukraynalılar silah sıkıntısından bahsediyor.
Kaynaklar, Ukrayna silahlarına uygun eski Sovyet mühimmatının tükendiğini vurgulayarak, askerlerin yeni sistemler üzerinde eğitilmesinin zaman alması nedeniyle Batı silahlarının muharebe hatlarına aktarılmasının önünde engeller olduğunu söylüyor.
ABD istihbaratından bir kaynağa göre, Ukrayna kuvvetleri eğitimli oldukları Sovyet silahları varken, bazı durumlarda yabancı Batı sistemlerini kullanmamayı tercih ediyor.
Örneğin, Ukrayna kamikaze drone’u olarak bilinen olan sustalı drone’dan (Switchblade) yüzlerce almasına rağmen, bazı birimler daha kullanıcı dostu patlayıcılarla donatılmış ticari drone’ları kullanmayı tercih ediyor.
Bu nedenle ABD, stoklarında Sovyet silah ve mühimmat bulunan ülkeleri, bunları Ukrayna’ya teslim etmeye çağırıyor.
Dünyanın başka yerlerinde hala Ukrayna’ya gönderilebilecek sınırlı sayıda Sovyet dönemi mühimmat var. 
ABD’li yetkililer, ABD’nin Batılı silahların nereye gittiğine veya sınırı geçerek Ukrayna’ya girdikten sonra ne kadar etkili kullanıldığına dair net bir tablonun olmadığını kabul etti.
Bu da, çatışmalarla ilgili istihbarat tahminlerini ve Ukrayna’ya nasıl ve ne zaman ikmal yapılacağına dair siyasi kararları zorlaştırıyor.
CNN’e konuşan ABD Başkanı Joe Biden yönetiminden üst düzey bir yetkili, Ukrayna’nın mühimmat ve silahlarının azalıp azalmadığına dair bir soruya şu yanıtı verdi:
“ABD, Ukraynalıların silah tüketim oranını ve operasyonlarının hızını daha iyi anlamaya çalışıyor. Bunu bilmek zor.”
Batılı yetkililer, bu kör noktanın kısmen Ukrayna’nın Batı’ya her şeyi anlatmamasından kaynaklandığını söylüyor.
Çatışmanın Rusya sınırına yakın nispeten küçük bir alanda yoğunlaşması, Batı istihbaratının aynı esneklikle çalışmasını da zorlaştırdı.



İnsani aranın yedinci günü... Batı Şeria’da gerilim tırmanıyor

 İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki Nuseyrat kampını bombalaması sonucu oluşan yıkımın ortasında dün açık pazarda alışveriş yapan Filistinliler (Reuters)
İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki Nuseyrat kampını bombalaması sonucu oluşan yıkımın ortasında dün açık pazarda alışveriş yapan Filistinliler (Reuters)
TT

İnsani aranın yedinci günü... Batı Şeria’da gerilim tırmanıyor

 İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki Nuseyrat kampını bombalaması sonucu oluşan yıkımın ortasında dün açık pazarda alışveriş yapan Filistinliler (Reuters)
İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki Nuseyrat kampını bombalaması sonucu oluşan yıkımın ortasında dün açık pazarda alışveriş yapan Filistinliler (Reuters)

İsrail ve Hamas, Gazze Şeridi’ndeki insani arayı yedinci gün de uzatma ve İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutuklular karşılığında Gazze’de tutulan daha fazla esirin takasına izin verme konusunda anlaştılar.

Bu arada, halihazırdaki insani aranın daha uzun süre uzatılması için yoğun temaslar ve çabalar gerçekleştiriliyor. Bu çabalar arasında ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in Tel Aviv’e yaptığı ziyarette İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesi ve ayrıca Ramallah’ta Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya gelmesi de yer alıyor. Mısır ve Katar’ın insani arayı iki gün daha uzatma çabası verdiği söyleniyor. Bu çabalar çarşamba günü insani arayı yalnızca bir gün uzatmayı başarmıştı.

Dün akşam Beyaz Saray, Gazze’de Hamas ile İsrail arasındaki insani arayı uzatmak için Katar ve Mısır ile çabalarını sürdürdüğüne dikkat çekti ve daha fazla esirin serbest bırakılması yönündeki umudunu dile getirdi. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Koordinatörü John Kirby, “İsrail Hamas’ın izini yeniden sürme kararı aldığında, ABD onu desteklemeye devam edecek” dedi.

Refah Sınır Kapısı’ndan Filistinlilere akaryakıt ve yardım kamyonlarının girişinin dün devam etmesiyle birlikte, takas kapsamında sekiz kadın mahkum, 22 Filistinli erkek ve çocuk dahil olmak üzere toplamda 30 Filistinlinin serbest bırakılması karşılığında 10 İsrailli serbest bırakıldı.

Bu arada Batı Şeria’da tansiyon yükseldi ve İsrail ile Filistinliler arasında yeni bir çatışma cephesinin açılacağı korkusu arttı. Bu, Hamas Hareketi’nin Filistinli silahlı kişiler tarafından Kudüs’te üç İsraillinin öldürülmesi ve altı İsraillinin de yaralanmasının sorumluluğunu üstlenmesinden sonra yaşandı. Ürdün Vadisi bölgesinde araçla yapılan başka bir saldırıda da iki asker yaralandı. Bu sırada tansiyon yükselirken Blinken bölgeye geldi ve İsrail Batı Şeria’da benzeri görülmemiş bir alarma geçti. Kentler kapatıldı, daha fazla askeri kontrol noktası oluşturuldu ve Batı Şeria’nın çoğu bölgesinde gece gündüz İsrail’in insansız hava araçlarını (İHA) kullandığı büyük saldırılar düzenlendi.

Abbas, Gazze Şeridi’nde insani aranın uzatılmasıyla ilgili zorluklarla birlikte savaş hayaleti geri dönmüşken Blinken’den Gazze’de daimî bir ateşkes tesis etmesini istedi. ABD’li bakan da İsrail Başbakanı’na, saldırıları ile Batı Şeria’da zaten patlamaya hazır olan durumu körükleyen radikal yerleşimcilerin hesap vermesini sağlama çağrısında bulundu.


ABD Dışişleri Bakanı Blinken, İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüştü

Netanyahu, Kudüs'te ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ı kabul etti (AP)
Netanyahu, Kudüs'te ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ı kabul etti (AP)
TT

ABD Dışişleri Bakanı Blinken, İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüştü

Netanyahu, Kudüs'te ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ı kabul etti (AP)
Netanyahu, Kudüs'te ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ı kabul etti (AP)

ABD Dışişleri Bakanlığı, Orta Doğu turu kapsamında İsrail'e gelen Blinken'ın Netanyahu ve Savaş Kabinesi ile görüşmesine ilişkin açıklama yayımladı.

Açıklamaya göre, Blinken, ABD'nin İsrail'in "uluslararası hukuka uygun olarak kendisini savunma hakkına sahip olmasını" desteklediğini" ifade etti.

Bakan Blinken, İsrail'i sivillerin zarar görmesini önlemek için her türlü tedbiri almaya çağırdı.

Blinken, Gazze'nin güneyine gerçekleşecek herhangi bir askeri operasyon öncesi buradaki sivillerin korunması ve ihtiyaçlarının dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

Görüşmede esir takası ve Gazze'ye ulaştırılan insani yardımların hızlandırılması konusu da ele alındı.

Blinken, Savaş Kabinesi toplantısı öncesi Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile de bir araya gelmiş ve burada yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde izlenecek yol haritası hakkında İsrail hükümetiyle ayrıntılı görüşmelere devam edeceklerini belirtmişti.

Netanyahu, görüşme öncesi Blinken'ın da katıldığı Savaş Kabinesi toplantısında abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarda "bir sonraki aşamayı" görüşmek istediğini belirtmişti.


ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Filistin Devlet Başkanı Abbas ile görüştü

ABD Dışişleri Bakanı, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'la görüştü, 30 Kasım Perşembe (Reuters)
ABD Dışişleri Bakanı, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'la görüştü, 30 Kasım Perşembe (Reuters)
TT

ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Filistin Devlet Başkanı Abbas ile görüştü

ABD Dışişleri Bakanı, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'la görüştü, 30 Kasım Perşembe (Reuters)
ABD Dışişleri Bakanı, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'la görüştü, 30 Kasım Perşembe (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Blinken, Filistin Devlet Başkanı Abbas ile Batı Şeria'nın Ramallah kentinde görüştü.

Görüşmede, Gazze'ye insani yardım ulaştırılmasını hızlandırmaya yönelik sürdürülen çabaları ele alan Blinken, Batı Şeria'da Filistinli sivillere yönelik aşırılık yanlısı şiddeti kınadığını ve sorumluların hesap vermesinde ısrarcı olmaya devam edeceğini söyledi.

İkili, Batı Şeria'daki Filistinlilerin güvenlik ve özgürlüklerinin arttırılmasına yönelik tedbirlere duyulan acil ihtiyacı da dile getirdi.

Blinken ayrıca, ABD'nin bir Filistin devleti kurulması konusunda somut adımlar atmaya kararlı olduğunu söyledi.

Bakan Blinken, bugün, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile bir araya gelmiş ve Gazze Şeridi'nde izlenecek yol haritası hakkında İsrail hükümetiyle ayrıntılı görüşmelere devam edeceklerini belirtmişti.

Netanyahu ve İsrail'in Savaş Kabinesi ile de bir araya gelen Blinken, ABD'nin İsrail'in "uluslararası hukuka uygun olarak kendisini savunma hakkına sahip olmasını" desteklediğini" ifade ederek, Gazze'nin güneyine gerçekleşecek herhangi bir askeri operasyon öncesi buradaki sivillerin korunması ve ihtiyaçlarının dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştı.


UCM Başsavcısı Han’dan İsrail’deki mağdurlara destek ziyareti

Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Han (Arşiv - Reuters)
Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Han (Arşiv - Reuters)
TT

UCM Başsavcısı Han’dan İsrail’deki mağdurlara destek ziyareti

Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Han (Arşiv - Reuters)
Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Han (Arşiv - Reuters)

UCM’nin X'ten yaptığı açıklamada, 7 Ekim saldırılarının mağdurlarının ailelerinin talebi ve daveti üzerine Han'ın İsrail'i ziyaret ettiği bildirildi.

Açıklamada, Han’ın İsrail ziyaretinin ardından, Filistinli yetkililerle görüşmek üzere Ramallah’a gideceği belirtildi.

Ziyaretin UCM’de Filistin için yürütülen soruşturmayla alakalı olmadığı kaydedilen açıklamada, "Ziyaret, tüm mağdurların acısını paylaştığımızı ifade etmek ve diyalog kurmak için önemli bir fırsat teşkil etmektedir.” ifadesine yer verildi.

Han'a Gazze tepkisi

Han’ın İsrail ziyaretine ilişkin X’teki paylaşımına çok sayıda kişi tepki gösterirken, İsrail'in savaş suçları işlediği Gazze’nin ziyaret edilmemesi eleştirildi.

Paylaşıma yapılan yorumlarda Mahkemenin İsrail’den çekindiği ve asıl görülmesi gereken yerin Gazze olduğu belirtildi.

UCM Başsavcısı Han, 30 Ekim’de Refah Sınır Kapısı'nın Mısır tarafında açıklama yapmış ve bölgede bulunduğu süre zarfında Gazze Şeridi ve İsrail'i ziyaret etmeyi umduğunu belirtmesine karşın Gazze’yi ziyaret etmemişti.

UCM sözcüsü Fadi Al Abdallah, Han’ın Gazze’yi ziyaret etmeme nedenine ilişkin AA muhabirinin sorusuna henüz cevap vermedi.


İsrail'in Gazze'deki savaşı ABD’deki bölünmeyi yeniden gün yüzüne çıkardı

Biden, 18 Ekim'de ortak basın toplantısında Netanyahu ile birlikte (DPA)
Biden, 18 Ekim'de ortak basın toplantısında Netanyahu ile birlikte (DPA)
TT

İsrail'in Gazze'deki savaşı ABD’deki bölünmeyi yeniden gün yüzüne çıkardı

Biden, 18 Ekim'de ortak basın toplantısında Netanyahu ile birlikte (DPA)
Biden, 18 Ekim'de ortak basın toplantısında Netanyahu ile birlikte (DPA)

Başkan Joe Biden yönetiminin Gazze'deki savaşa ilişkin tutumu konusunda Amerikan kamuoyunda bölünmeler artarken, Beyaz Saray'da ABD’nin bu savaşa yönelik politikaları konusunda da bölünmeler artıyor. Kalıcı bir ateşkes talep eden Demokrat Parti içinde ABD'nin İsrail'e askeri yardımına karşı eleştiriler geliyor.

Beyaz Saray yetkilileri, son haftalarda ABD’de yaşayan Arap seçmenler arasında Biden'a verilen desteğin önemli ölçüde azaldığını gösteren kamuoyu yoklamalarının sonuçlarından endişe duyuyor. Yönetim aynı zamanda İsrail'e verilen mutlak destek, binlerce Filistinli sivilin ölümünün ‘ahlaki sorumluluğu’ ve zorlu 2024 seçim yarışının ortasında siyasi çıkarların bir sonucu olarak gergin bir durumla karşı karşıya. Washington Post, ‘Gazze'deki savaş, Biden ve yönetimini diğer tüm meselelerden daha fazla sarsacak’ diye yazdı.

dsfve
Amerikan kamuoyunda, Gazze'deki savaşa yönelik fikir ayrılıkları dolayısıyla Başkan Biden üzerindeki baskı artıyor (AP)

Biden'ın tutumu, ilk başlarda İsrail’i güçlü bir şekilde desteklediği açıklamalarının ardından, insani yardıma vurgu yapan, ateşkesin uzatılması, rehinelerin serbest bırakılmas gerektiği ve İsrail'e ‘sivillerin hayatlarıyla ilgili’ uyarılarda bulunan konuşmalara dönüştü.

Anketler

New York Times, İsrail ile Hamas arasındaki Gazze savaşının her düzeyde bölünme ve kutuplaşmanın bir örneği haline geldiğine dikkati çekti. Geçtiğimiz yedi hafta boyunca yapılan dört büyük kamuoyu yoklamasının sonuçları ve sonuçlardaki değişimin boyutları incelenirken, Marist College ve PBS anketleri, İsrail'i destekleyen Amerikalıların sayısının Filistinlileri destekleyenlerin sayısından daha fazla olduğunu gösterdi. Ekonomist dergisinin anketi de aynı sonuçları gösterdi. NBC'nin yaptığı ankete göre de Amerikalıların yüzde 47'si İsrail'i destekliyor. Yüzde 24'ü buna karşı olumsuz tutumları olduğunu belirtti. Amerikalıların çoğu Hamas'ı suçluyor ve savaşın ana nedeninin İsrail'in Gazze kuşatması değil, 7 Ekim'de İsraillilerin öldürülmesi ve kaçırılması olduğunu düşünüyor.

cdfre
Filistinli satıcılar, İsrail'in Gazze'yi bombalaması sonucu yıkılan evlerin ortasında ateşkes sırasında mallarını sergiliyor (Reuters)

Quinnipiac Üniversitesi'nin yaptığı ‘şiddetin patlak vermesinden en çok kim sorumlu?’ konulu ankete, katılımcıların yüzde 69'u Hamas'ın, yüzde 15'i ise İsrail'in sorumlu olduğu cevabını verdi. Amerikalıların çoğu İsrail'in, ABD'nin önemli bir müttefiki olduğuna inanıyor ve yüzde 70'i İsrail'i desteklemenin ABD'nin ulusal çıkarına olduğunu düşünüyor.

Son haftalarda İsrail'in eylemlerine verilen destek azaldı... Marist'in yakın zamanda yaptığı bir ankete katılanların çoğu, İsrail ordusunun tepkisinin ‘çok agresif’ olduğunu söyledi. Quinnipiac anketine göreyse ‘Filistinlilere İsraillilerden daha fazla sempati duyduğunu’ söyleyenlerin oranı da geçen ayki yüzde 15 orandan, bu ay yüzde 25'e yükseldi. Çok sayıda Amerikalı, Gazze'de çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan sivillerin kaybıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

Amerikalıların yüzde 8'inden fazlası Ipsos'a (Reuters'in birkaç hafta önce yaptığı bir ankete göre) insani yardımların Gazze halkına ulaşması için, İsrail’in askeri operasyonlarını durdurması gerektiğini belirtti.

İdeolojik ihtilaflar

Savaş, aynı zamanda Demokrat Parti içindeki geniş ideolojik farklılıkları da ortaya çıkardı. Liberaller Filistinliler’e, İsrailliler’e göre daha fazla destek veriyor. Bu da, Amerikan solundaki şiddetli tartışmaların bir yansıması olarak yorumlandı. Demokrat ve Cumhuriyetçi partiler arasında büyük bir uçurum olması şaşırtıcı değil.

Gallup tarafından yayınlanan bir ankete göre Cumhuriyetçilerin yüzde 71'i İsrail'in askeri harekatını desteklerken, Demokratların yüzde 36'sı İsrail'in askeri harekatını destekliyor. Anket, genç yaş grupları arasındaki ayrımın ileri yaş gruplarına göre arttığını doğruluyor. 55 yaş üstü Amerikalıların yüzde 63'ü İsrail'i desteklerken, 18-34 yaş arası gençler arasında İsrail'e verilen destek yüzde 36'nın altına düştü.

Gençler arasında İsrail'e verilen desteğin azaldığını belirten tek kuruluş Gallup değil, daha ziyade Reuters ve Ipsos'un Kasım ayı başında yaptığı anketin sonuçları da benzer. Yetişkin seçmenler arasında İsrail'e verilen destek Ekim'deki yüzde 41'den Kasım'da yalnızca yüzde 32'ye düştü.

Çatışmanın sona ermesine destek

New York Times ise bu konuda iki sonucuna vardı. Birincisi, Ipsos'un yaptığı ankete göre, Amerikalıların çoğu İsrail'in askeri tepkisinin ‘anlaşılabilir ve makul’ olduğunu söylüyor. Bu kapsamda katılımcıların yüzde 76'sı İsrail'in ‘bir terör saldırısına ve sivillerin rehin alınmasına karşı her ülkenin yapacağı şeyi yaptığına’ inanıyor.

sdf
İsrail ile Hamas arasındaki geçici ateşkes sırasında Gazze sınırı yakınında bir tankın üzerindeki İsrail askerleri (Reuters)

Gazetenin işaret ettiği ikinci gerçek ise Amerikalıların çoğunun savaşın tamamen sona ermesini ve tam bir ateşkesi desteklemeleri yönünde. Tam bir ateşkese verilen desteğin yüzde 16'ya kıyasla yüzde 65'e ulaştığı YouGov anketi bunu açıkça ortaya koydu. Ipsos anketine katılanların yüzde 68'i İsrail'in ateşkes çağrısı yapması ve müzakere etmeye çalışması gerektiğini belirtti.

Tam bir ateşkes konusunda farklı görüşler var ve bazıları bunun İsrail için bir yenilgi, Hamas için ise bir zafer olacağına inanıyor. Gazete, büyük bir kesimin İsrail'in Hamas'ı devirme çabalarını desteklediğini ancak büyük bir çoğunluğun da binlerce Filistinli sivilin öldürülmesini reddettiğini belirtiyor.


Suriye savaşını yaşadım ama Dublin'de artık güvende hissetmiyorum

(Peter Murphy/AFP)
(Peter Murphy/AFP)
TT

Suriye savaşını yaşadım ama Dublin'de artık güvende hissetmiyorum

(Peter Murphy/AFP)
(Peter Murphy/AFP)

Suad Aldarra 

Yazılım mühendisi olarak evden çalışmayı benimsemiş, içine kapanık, esmer tenli, yarı Filistinli, yarı Suriyeli eşim tam da bugün işyerinin Noel yemeği için Dublin şehir merkezinde. Gecemizin nasıl altüst olacağından habersizce, Luas tramvayına binmeden önce onu öperek yolcu ediyorum.

Günün önceki saatlerinde haberleri takip ediyordum. Çocukların ve çocuklarla ilgilenen görevlinin bıçaklandığı korkunç olayları okumuştum. 6 yaşında bir erkek çocuk annesi olarak en kötü kabuslarının haberini alan anneleri düşünüyorum. Biri neden böyle korkunç bir suç işler ki?

Araştırıyorum ama saldırının gerekçesine ya da saldırganın kimliğine dair herhangi bir haber bulamıyorum. Öte yandan sosyal medyadaki yorum bölümünde başka görüşler var. Dark web'den (karanlık internet -çn.) uzun zamandır esrarengiz, izole bir çevrimiçi ağ diye bahsediliyor ama bugün internet çoktan karanlığa gömülmüş bile.

Göçmen olmalı...

Sınırları açarsanız böyle olur...

Hepsini geri gönderin…

Son zamanlarda görünüşe göre her soruna önerilen ilk çözümün bu olması karşısında hayrete düşüyorum. "Onlar" kim ve "geri" neresi?

Protesto planlarını okuyorum ama neye karşı olduğunu anlamıyorum? Elbette hepimiz bu korkunç saldırıyı kınıyoruz. Peki bunu kim destekliyor olabilir?

Protestonun yapılması planlanan Parnell Caddesi'nden uzak durması için eşime mesaj atıyorum. Bana tramvay sürücüsünün, yolun ilerisinde yaşanan sorunlar nedeniyle birkaç istasyon ilerideki St. Stephen's Green'de duracağını duyurduğunu söylüyor. Ayrıca kendisi dışarı çıkmak üzereyken sürücünün onu kenara çekerek güvende kalması için o bölgeden uzak durmasına dair uyardığını da anlatıyor.

Eşim espriyle bana, endişeli şoförün gözüne kim bilir ne kadar esmer geldiğini ama yine de İrlandalı bir yabancının bu düşünceli jestini takdir ettiğini söylüyor.

Bir saatten kısa süre içinde, çocuğuma banyo yaptırıp yatağına yatırdıktan sonra telefonumu kontrol ettiğimde Dublin'in daha önce hiç görmediğim fotoğraf ve videolarını görüyorum; maskeli ve kapüşonlu adamlar, ateşe verilmiş bir polis arabası, öfkeli protestocuların daha ileri gitmesini engellemek için kalkanlarının arkasına sıralanan bir grup çevik kuvvet polisi.

Eşime endişe içinde tekrar mesaj atıp etrafında tırmanan durumun son hali hakkında onu bilgilendiriyorum. Parnell Meydanı'na 1 kilometreden daha az mesafedeki restoranda her şeyin normal göründüğünü ve endişelenmemi gerektirecek bir şey olmadığını söyleyerek beni temin ediyor. Yemekten sonra fazla kalmayacağına söz veriyor.

Suriye savaşını yaşayan biri olarak tehlikeyi tahmin etmede 6. hissim gelişti. Çoğunlukla abartı ya da gerçekçi olmayan korkularım yanlış pozitif çıkıyor ama bu seferki fazlasıyla canlı. Bu ayaklanmaları daha önce de gördüm. Arabaların ateşe verildiğini gördüm ve öfkeli bağırışları duydum. 30 dakikadan kısa sürede alevler içinde kalan tramvayın videosu ortaya çıktığında ve ulaşım hizmetinin durdurulduğuna dair resmi kamuoyu duyurusu yapıldığında bunun iyi bitmeyeceğini biliyorum.

Festival balonunun dışında neler olup bittiğiyle ilgili eşimi tekrar bilgilendirirken telefondan "Lütfen artık çık oradan!" diye yalvarıyorum.

10 dakika sonra bana sesli mesaj göndererek oradan çıktığını ve gökyüzünde kuzeye doğru vızır vızır uçan birkaç helikopter dışında çevresinde hiçbir şeyin olağandışı görünmediğini söylüyor.

Suriye'deki savaş sahneleri aklıma gelip duruyor. O zamanlar helikopterler tek bir anlama geliyordu: patlayıcı variller. Bunun Dublin'de yaşanmayacağını biliyorum ama travma sonrası stres bozukluğum bilmiyor.

Telefonumu gergin bir şekilde tutarken boynum kaya gibi. Sosyal medyadaki haberler ve eşimin Google Haritalar'da paylaşılan canlı konumu arasında gidip geliyorum. Telefonunun şarjı da paylaşılmış ve yüzde 9 görünüyor. Konumunu belirten mavi nokta St. Stephen's Green Park'ta ileri geri hareket ederken, şarjı bir uzay gemisinin geri sayımı gibi hızla düşüyor. Nörolog değilim ama beynimdeki sinirlerin birbiri ardına eridiğini hissedebiliyorum.

Geri dönecek. Kendime bunu söyleyip duruyorum.

Daha önce de geri dönmüştü, hatırladın mı? Ordu tankları, keskin nişancılar, protestocular ve rasgele düşen hava füzeleri tarafından kuşatılmış halde, Şam'daki Yermuk Kampı'nda sıkışıp kaldığında. Hatırladın mı? Hükümet, mahallesindeki tüm bağlantıları kestiğinde ve ona ulaşamadığında damarlarındaki kanın çekildiğini hissettmiştin.

Geri dönecek ve hayatınızda kötü giden diğer her şeye güldüğünüz gibi buna da güleceksiniz. Belki hemen değil ama.

Mavi nokta güneye doğru ilerliyor, ayaklanmalardan uzakta olsa da haritadaki benim noktama yeterince yakın değil. Yürüyor mu yoksa otobüste mi anlayamıyorum ama mesaj atmaktan kaçınıyorum; birkaç kelimemin artık yüzde 2'ye düşen pilini tüketeceğinden endişeleniyorum.

İrlandalı bir arkadaşım beni yokluyor ve ona neler olduğunu anlatıyorum. Eşimin, şehirdeki evine sığınmasını öneriyor. İçtenlikle "Telefonunu şarj edebilir, ben de ona bir taksi ayarlarım" diyor. Eşime adresi mesaj atıyorum ama yanıt gelmiyor. Noktası güneye doğru bir sıçrama yaptıktan sonra isminin yanında o korkunç kelimeyi görüyorum. Çevrimdışı.

İki gün önce beni havalimanından alan taksi şoförü Patrick, Suriyeli olduğumu öğrenince neşelenip beni birkaç Arapça kelimeyle selamlayarak bana uzun bir yolculuğu unutturmuştu. Bana İrlanda'nın barış gücündeki bir asker olarak Lübnan'da görev yaptığı zamanı anlatmıştı. "Şam'ı ziyaret edemedim" diyen şoför şöyle eklemişti:

Ama bir arkadaşım bana dünyada cennet olsaydı buranın Şam olacağını söylemişti.

Patrick bana memleketim ve halkım hakkında yüreğimi ısıtan hikayeler anlatmıştı. Arabadan çıkmaya hazırlanırken "Bu ülkeye hoş geldiniz genç hanım" diyen Patrick ardından "Tanrım, ne diyorum ben? 10 yılın ardından burası artık senin ülken! Sen başkalarına hoş geldin diyebilirsin" diye eklemişti.

Telefonumu elime almış, eşimin konumunun devre dışı kalmasını izlerken keşke Patrick'in numarası olsaydı diyorum. Onu o kaostan çıkarmak için fırlayıp giderdi.

İrlanda'daki Sığınmacılar Hareketi (Movement of Asylum Seekers in Ireland/MASI), "yabancı uyrukluların öldürülmesini isteyen bir sesli mesajın açıkça dolaştığını" duyuruyor. Ama bir yabancıyı nasıl teşhis edersiniz ki? Benim gibilerin peşini bırakmayan o çirkin kelime, işlemediğimiz ve kendimizi aklayamadığımız o suç.

30 dakika sonra telefonumda bir mesaj beliriyor.

Otobüse bindim ve bir adamdan şarj kablosu ödünç aldım. Endişelenme, birazdan evde olurum.

Ve ben, o eve gelene kadar endişelendim, kısa sürede değil ama endişelerimi hafifletme umuduyla sahte bir sırıtışla geliyor. Evimizin kapısında ben onun kollarında ağlarken iyi olduğuna dair bana güvence veriyor.

Daha sonra bana, diğer mahsur kalan kişilerle birlikte Dublin sokaklarında 3 km'den fazla yürüyüp Donnybrook'taki Dublin Otobüs Garajı'na vardığını ve burada kendisiyle diğerlerini güneydeki daha yakın bir noktaya götürmek için ücretsiz bir otobüs ayarlandığını anlatıyor.

Otobüsten sonra bulduğu taksi kendisini sağ salim eve getirmiş. O çabucak uykuya dalarken, ben hâlâ adrenalin pompalayan gergin bedenime hapsolmuş halde, gece yarısından sonra da uyanık kalmaya devam ediyorum. Dublin bir gecede nasıl karanlığa gömüldü? Burada kaldığım 10 yıl boyunca tanıdığım İrlandalı dostlarımı düşünüyorum ve onların sevgisiyle desteğini düşünerek içim ısınırken endişeli kalp atışlarımın biraz yavaşladığını hissediyorum.

Bu, yeni İrlanda olamaz. Bu sadece kara bir cuma ve geçecek. İrlanda'nın kucak dolusu sevgisiyle yeniden yeşile bürüneceğine inanıyorum.

Suad Aldarra, Dublin'de yaşayan Suriye asıllı İrlandalı bir yazar ve mühendis. Anı kitabı I Don't Want To Talk About Home (Ev Hakkında Konuşmak İstemiyorum), Temmuz 2022'de Penguin tarafından yayımlandı ve İrlanda'da Yılın Biyografi Kitabı Ödülü için kısa listeye kaldı.

Independent Türkçe 


ABD Dışişleri Bakanı: Yaşanan büyük sivil kaybı ve sivillerin yerlerinden edilmesi güneyde tekrarlanmamalı

Antony Blinken (AA)
Antony Blinken (AA)
TT

ABD Dışişleri Bakanı: Yaşanan büyük sivil kaybı ve sivillerin yerlerinden edilmesi güneyde tekrarlanmamalı

Antony Blinken (AA)
Antony Blinken (AA)

Blinken, 7 Ekim'den bu yana üçüncü Orta Doğu turu kapsamında geldiği İsrail ve Filistin'deki temaslarının ardından Tel Aviv'deki basın toplantısında açıklamalarda bulundu.

İsrail ile Hamas arasında varılan "insani ara" ve esir takasının uzatılması için çalışmalar yürüttüklerini belirten Blinken, İsrailli esirlerin tamamının serbest bırakılması amacıyla çalışmayı sürdüreceklerini ifade etti.

Blinken, dün yaptığı görüşmelerde, İsrail ordusunun yeniden saldırılara başlaması halinde, Gazze'nin merkezinde ve güneyinde güvenli bölgelerin oluşturulması, bölgedeki Filistinlilerin zorla göç ettirilmesinin önlenmesi, hastaneler, su arıtma gibi insan canını yakından ilgilendiren kritik yapıların hedef alınmaması ve sonunda yerlerinden edilmiş Filistinlilerin evlerine dönmesine olanak sağlanması gibi uyarılarını İsrail yetkililere ilettiğini kaydetti.

"İsrail, savaş kullarına uygun hareket etmeli"

Blinken, İsrail'in Gazze'de "Hamas'ı devirme" hedefine destek vermeye devam ettiklerini belirterek, "İsrail, savaş kurallarına uygun hareket etmeli." ifadesini kullandı.

ABD'nin, İsrail'in Gazze'nin güneyine saldırılarını başlatmadan önce "sivil kayıpları daha da azaltmaya yönelik planları uygulamaya koyması" yönündeki çağrısını yineleyen Blinken, şunları kaydetti:

Gazze'nin kuzeyinde yaşanan büyük sivil kaybı ve sivillerin yerlerinden edilmesi güneyde tekrarlanmamalı. İsrail'in kendisini savunma şekli önemli. Başbakan'a (Netanyahu) da söylediğim gibi niyet önemlidir ancak sonuçlar da önemlidir.

Blinken, Netanyahu ve İsrail Savaş Kabinesi'nin, perşembe günü yaptıkları görüşmede "ABD'nin Gazze'ye yönelik saldırılarda sivil kayıplarını önlemek için dile getirdiği yaklaşımı" kabul ettiğini söyledi.

Blinken, Gazze'deki insanların kalıcı şekilde yerinden edilmemesi gerektiğini vurguladı

Filistinli sivillere yönelik insani yardımları sürdüreceklerini belirten Blinken, bölgedeki ortaklarıyla yürüttükleri çalışmalarla Gazze'ye gıda, su, ilaç ve yakıt gibi kritik malzemelerin temininde önemli artış görüldüğünü dile getirdi.

Bu yardımların Gazze'deki halkın ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmadığını vurgulayan Blinken, Gazze'deki insanların "kalıcı bir şekilde yerinden edilmemesi" gerektiğini söyledi ve tüm bunların "İsrail'in hedeflerine ulaşmasını sağlayacak şekilde" yapılabileceğini anlattı.

Blinken, Filistin halkının isteklerinin en etkili şekilde karşılanması ve onlara hizmet sunulması için "Filistin otoritesinin" yeniden canlandırılması ve yenilenmesi gerektiğini belirtti ve bugün Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile yaptığı görüşmede de bu konuyu ele aldıklarını söyledi.

Yaptığı görüşmelerde İsrail hükümetinin bazı üyelerinin Batı Şeria'daki aşırılık yanlısı yerleşimcilerin yerlerini daha da genişletme önerilerine ilişkin derin endişelerini ilettiğini dile getiren Blinken, İsrail'e bu konuların ele alınmasına ilişkin beklentilerini net şekilde ifade ettiğini sözlerine ekledi.


ABD, Gazze'de kalıcı ateşkesi desteklemiyor ama "insani ara"nın uzatılmasını istiyor

(AA)
(AA)
TT

ABD, Gazze'de kalıcı ateşkesi desteklemiyor ama "insani ara"nın uzatılmasını istiyor

(AA)
(AA)

Kirby, Beyaz Saray'da düzenlenen basın toplantısında, İsrail ile Hamas arasında çatışmalara "insani ara" verilmesine ilişkin konuştu.

Batı Kudüs'ün girişinde İsraillilere yönelik silahlı saldırı gerçekleştirilmesinin Gazze'deki "insani ara"ya etki edip etmeyeceği sorusu üzerine Kirby, söz konusu şiddet olayının uzlaşmanın uzatılması konusunda herhangi bir etkisinin olacağını düşünmediğini söyledi.

Kirby, Gazze'de kalıcı bir ateşkesi desteklemediklerini ancak 7 günlük "insani ara"nın 8, 9, 10'a ve ötesine uzatılmasını görmek istediklerini kaydetti.

Nihayetinde İsrail ve Hamas'ın bu uzlaşmanın uzatılmasına ilişkin parametreler üzerinde anlaşması gerektiğini dile getiren Kirby, ABD'nin "insani ara"nın uzatılması konusunda destek vereceğini aktardı.

Kirby, Gazze halkına daha fazla gıda, su, ilaç ve yakıt ulaştırmak için son bir hafta içinde yapılan sahadaki çalışmaların göz ardı edilmemesi gerektiğini, "insani ara"nın uzatılması için çok çalıştıklarını vurguladı.

İsrail'in, "insani ara" sona erdiğinde abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarına devam edeceğini belirttiğini hatırlatan Kirby, İsrail'in Hamas'ın peşinden gitme "hakkı ve sorumluluğu" olduğunu ifade etti.

Kirby, ABD'nin İsrail'i desteklemeyi sürdüreceğini, Gazze'nin güneyindeki sivillerin korunması ve zarar görmemesi için "uygun güvenlik tedbirlerinin" alınması gerektiğini söyledi.

"Uygun güvenlik önlemleri" alınmadığı takdirde Gazze'nin güneyine yönelik yapılacak askeri harekatı desteklemedikleri konusunda çok tutarlı ve net olduklarını aktaran Kirby, savaş konusundaki deneyimlerini paylaşmaları için İsrail'e askeri danışman ve uzman gönderdiklerini dile getirdi.

"Ukrayna'nın hava savunma kabiliyetlerini güçlendiriyoruz"

Son günlerde Rusya'nın Ukraynalıların enerji altyapılarını korumak için kullandıkları savunma sistemlerini hedef alan bazı hava saldırıları düzenlediğini hatırlatan Kirby, "Ukrayna'nın hava savunma kabiliyetlerini güçlendiriyoruz. Böylece Rus füzelerini ve önemli altyapıyı hedef alan İran İHA'larını vurabilsinler." ifadesini kullandı.

Ukrayna'ya Patriot Hava Savunma Sistemi bataryası, hava savunma sistemleri ve ekipman sağladıklarını belirten Kirby, Ukrayna'nın enerji altyapısını güçlendirmesine yardımcı olmaya devam ettiklerini aktardı.

Kirby, Ukrayna'ya yüksek gerilimli oto transformatörleri, endüstriyel boyutta gaz jeneratörleri gibi ekipman ve malzemeler sağlayarak Ukrayna'daki insanların ısı ve elektrik kaybını önlediklerini söyledi.


Netanyahu Gazze'ye yeniden saldırı için Hamas'ı suçladı

Binyamin Netanyahu (AA)
Binyamin Netanyahu (AA)
TT

Netanyahu Gazze'ye yeniden saldırı için Hamas'ı suçladı

Binyamin Netanyahu (AA)
Binyamin Netanyahu (AA)

Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada, Gazze'ye yeniden başlatılan saldırılarla ilgili Hamas suçlandı.

Hamas'ın taraflar arasındaki mutabakata uygun biçimde İsrailli kadın esirleri bırakmadığı, İsrail'e doğru roket fırlattığı kaydedilen açıklamada, Netanyahu'nun şu ifadelerine yer verildi:

Savaşmaya dönerek İsrail hükümetinin savaşın amaçlarına bağlı kaldığını vurgulayacağız. Amaçlar, İsrailli esirlerin serbest kalması, Hamas'ı ortadan kaldırmak, Gazze'nin İsrail'e yeniden tehdit oluşturmamasını sağlamak.


İsrail ordusu Gazze Şeridi'ne saldırılarında 5 kişiyi öldürdü

(AA)
(AA)
TT

İsrail ordusu Gazze Şeridi'ne saldırılarında 5 kişiyi öldürdü

(AA)
(AA)

AA'nın yerel kaynaklardan aldığı bilgiye göre, İsrail'in Gazze Şeridi'nin merkezindeki El-Megazi Mülteci Kampı'ndaki bir evi hedef alan saldırısında bir Filistinli öldü, 4 kişi de yaralandı.

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah şehrinin merkezindeki bir evi hedef alan saldırısında da 4 kişi öldü, çok sayıda kişi yaralandı. Saldırıda ölen ve yaralananlar, Ebu Yusur en-Neccar Hastanesi'ne getirildi.

Gazze kentinin kuzeybatısındaki En-Nasr Mahallesi'ndeki "En-Nasr" ve "Rantisi" hastaneleri çevresinde İsrail güçleri ile Filistinli gruplar arasında çatışmalar yaşandı.

İsrail ile Hamas arasındaki uzlaşma kapsamında 24 Kasım Cuma günü saat 08.00'de uygulamaya giren "insani ara" bu sabah itibarıyla son bulmuştu.

"İnsani ara"nın son bulmasının ardından İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerini bombalaya başladı.