Batılı yetkililer Ukrayna’daki savaş için olası 3 senaryo üzerinde duruyor

Rus ve Ukrayna güçleri arasındaki çatışmalar sırasında Severodonetsk şehrinde duman ve toz yükseliyor (AFP)
Rus ve Ukrayna güçleri arasındaki çatışmalar sırasında Severodonetsk şehrinde duman ve toz yükseliyor (AFP)
TT

Batılı yetkililer Ukrayna’daki savaş için olası 3 senaryo üzerinde duruyor

Rus ve Ukrayna güçleri arasındaki çatışmalar sırasında Severodonetsk şehrinde duman ve toz yükseliyor (AFP)
Rus ve Ukrayna güçleri arasındaki çatışmalar sırasında Severodonetsk şehrinde duman ve toz yükseliyor (AFP)

Ukraynalı yetkililer, özellikle obüs ve füzeler başta olmak üzere kendilerine daha fazla silah gönderilmesi için Batı’ya çağrı yapmaya devam ediyor.
Savaş öncesi nüfusu yaklaşık 100 bin iken şu anda 12 bine düşen Severodonetsk şehri ve çevresindeki çatışmalar, ezici bir yıpratma savaşına dönüştü.
ABD ve Batılı istihbarat yetkilileri, savaşın, çatışmanın uzun vadeli sonucunun belirleneceği kritik bir aşamaya girdiğine inanıyor.
CNN’de yer alan analize göre, bu önemli an, yüksek ekonomik maliyetine ve askeri stokları üzerindeki baskıya rağmen, Batılı hükümetleri zor kararlar almaya zorlayabilir.
ABD’li üst düzey bir savunma yetkilisi, “Taraflardan birinin başarılı olacağı noktaya gelmek üzere olduğunuzu düşünüyorum. Ya Ruslar Slovyansk ve Kramatorsk’a ulaşacak ya da Ukraynalılar onları burada durduracak. Eğer Ukraynalılar burada, Rus güçleri karşısında hattı tutabilirlerse, bu önemli olacak” dedi.
Yetkili, Ukrayna ordusunun bu kritik aşamadaki performansını tahmin etmenin zor olduğunu ve saflarındaki kayıpların artmasıyla birlikte eğitimli sivil gönüllülerin savaşa katılmak için aceleyle gönderildiğini de sözlerine ekledi.

Üç senaryo
Batılı yetkililer, ortaya çıkabileceğine inandıkları üç olası senaryoyu yakından izliyor.
Bunlardan ilki, Rusya, Ukrayna’nın doğusunda kazanımlar elde etmeye devam edebilir.
İkincisi, savaşın her iki tarafta da büyük kayıplara ve küresel ekonomi üzerinde bir yük olmaya devam edip, yavaş ilerleyen bir krize yol açarak aylar veya yıllar boyunca süren bir açmaza dönüşmesi.
Bir de yetkililerin en düşük ihtimal olarak düşündükleri üçüncü bir senaryo var. Rusya savaş hedeflerini yeniden tanımlayabilir ve zafere ulaştığını ilan edebilir.
Kaynaklar, şimdilik bu senaryonun hüsnü kuruntudan biraz daha fazlası gibi göründüğünü söylüyor.
Ancak ABD’li yetkililer, Rusya’nın Ukrayna’nın doğusunda kazanımlarını pekiştirmesi halinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in diğer bölgelere yeni saldırılar düzenlemeye teşvik olacağından endişe ediyor.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Salı günü yaptığı açıklamada Batı’yı daha fazla silahı ‘daha hızlı’ bir şekilde göndermeye çağırdı.
Zelenskiy konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Ukrayna yeterince güçlü olmazsa, daha da ileri gideceklerinden eminim. Onlara gücümüzü gösterdik. Bu gücün Batılı ortaklarımız tarafından da bizimle birlikte gösterilmesi önemlidir. Ukrayna’nın müttefikleri Rusya’nın toprak hırslarını engellemek istiyorsa, Batı’dan askeri yardımın daha hızlı gelmesi gerek.”
Ukrayna’nın her gün 100 ila 200 asker kaybettiğini, yüzlercesinin de yaralandığını belirten Zelenskiy, Donbas bölgesinin kontrolü için verilen savaşı ‘Avrupa tarihinin en acımasız savaşı’ olarak nitelendirdi.

Askerler Sovyet silahlarını mı tercih mi ediyor?
ABD’liler Batı silahlarının hala savaşın ön saflarına konuşlandığını iddia etse de, Ukraynalılar silah sıkıntısından bahsediyor.
Kaynaklar, Ukrayna silahlarına uygun eski Sovyet mühimmatının tükendiğini vurgulayarak, askerlerin yeni sistemler üzerinde eğitilmesinin zaman alması nedeniyle Batı silahlarının muharebe hatlarına aktarılmasının önünde engeller olduğunu söylüyor.
ABD istihbaratından bir kaynağa göre, Ukrayna kuvvetleri eğitimli oldukları Sovyet silahları varken, bazı durumlarda yabancı Batı sistemlerini kullanmamayı tercih ediyor.
Örneğin, Ukrayna kamikaze drone’u olarak bilinen olan sustalı drone’dan (Switchblade) yüzlerce almasına rağmen, bazı birimler daha kullanıcı dostu patlayıcılarla donatılmış ticari drone’ları kullanmayı tercih ediyor.
Bu nedenle ABD, stoklarında Sovyet silah ve mühimmat bulunan ülkeleri, bunları Ukrayna’ya teslim etmeye çağırıyor.
Dünyanın başka yerlerinde hala Ukrayna’ya gönderilebilecek sınırlı sayıda Sovyet dönemi mühimmat var. 
ABD’li yetkililer, ABD’nin Batılı silahların nereye gittiğine veya sınırı geçerek Ukrayna’ya girdikten sonra ne kadar etkili kullanıldığına dair net bir tablonun olmadığını kabul etti.
Bu da, çatışmalarla ilgili istihbarat tahminlerini ve Ukrayna’ya nasıl ve ne zaman ikmal yapılacağına dair siyasi kararları zorlaştırıyor.
CNN’e konuşan ABD Başkanı Joe Biden yönetiminden üst düzey bir yetkili, Ukrayna’nın mühimmat ve silahlarının azalıp azalmadığına dair bir soruya şu yanıtı verdi:
“ABD, Ukraynalıların silah tüketim oranını ve operasyonlarının hızını daha iyi anlamaya çalışıyor. Bunu bilmek zor.”
Batılı yetkililer, bu kör noktanın kısmen Ukrayna’nın Batı’ya her şeyi anlatmamasından kaynaklandığını söylüyor.
Çatışmanın Rusya sınırına yakın nispeten küçük bir alanda yoğunlaşması, Batı istihbaratının aynı esneklikle çalışmasını da zorlaştırdı.



İsrail’deki protesto liderleri, polis şiddetine tepki olarak her gün protesto düzenlenmesi çağrısında bulundu

Cumartesi günü Tel Aviv’de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya karşı düzenlenen gösteri sırasında polisle tartışma çıktı (Reuters)
Cumartesi günü Tel Aviv’de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya karşı düzenlenen gösteri sırasında polisle tartışma çıktı (Reuters)
TT

İsrail’deki protesto liderleri, polis şiddetine tepki olarak her gün protesto düzenlenmesi çağrısında bulundu

Cumartesi günü Tel Aviv’de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya karşı düzenlenen gösteri sırasında polisle tartışma çıktı (Reuters)
Cumartesi günü Tel Aviv’de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya karşı düzenlenen gösteri sırasında polisle tartışma çıktı (Reuters)

İsrailli protestocular, polisin Başbakan Binyamin Netanyahu’nun evinin önünde göstericilere müdahale etmesi ve New York’ta Knesset üyesi Simcha Rothman’ın göstericilerden birinin elinden megafonu kapmasının ardından yeni kararlar aldı.

Protesto liderliği, hükümetin iktidar sistemini ve yargıyı devirme planına karşı, nereye giderlerse gitsinler, bakanlar ve koalisyon milletvekilleri takip edilerek, gösterilerin kapsamının genişletileceğini ve neredeyse günlük hale getirileceğini duyurdu.

FOTO: Cumartesi günü düzenlenen gösteri sırasında Netanyahu kılığına girmiş mahkum elbiseli biri (Reuters)
Cumartesi günü düzenlenen gösteri sırasında Netanyahu kılığına girmiş mahkum elbiseli biri (Reuters)

Protesto liderleri, hükümet yetkililerinin halkın karşısına ‘demokratik maskelerle’ çıkmasını engellemeyi ve bir ‘darbenin diktatör liderleri’ olarak gerçek yüzlerini ortaya çıkarmayı amaçladıklarını söyledi.

Tehditlerini Netanyahu’ya odaklayan protesto liderleri, önümüzdeki Pazar günü Tel Aviv’de ABD merkezli Yahudi örgütlerinin liderleri için yapılacak konferansta onlar için ‘dolu dolu bir karşılama’ hazırladıklarını açıkladı.

Netanyahu buraya katılımını iptal etmeye karar verdi.

Siyasi bir kaynağa göre, Netanyahu bu kararı, istihbaratın kendisine yönelik protesto planının ayrıntıları hakkında bilgi vermesinin ardından aldı.

On binlerce gösterici, dün Tel Aviv ve ülkenin kuzeyinden güneyine 150 başka noktada sokaklara döküldü.

Dün akşam, Netanyahu’nun Caesarea kasabasındaki özel villasının önünde düzenlenen hükümet karşıtı gösteri sırasında şiddetli bir çatışma çıktı.

Aktivistler, Netanyahu’nun rahat bir hafta sonu geçirmesine izin vermeyeceklerini açıklarken, polis onları zorla dağıtmaya çalıştı.

Gösterinin liderleri, polis şefini, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’i memnun edip terfi almak için aşırı güç kullanmakla suçladı.

Protestocular, burnu kırılan bir protestocu da dahil olmak üzere yaklaşık 10 yaralı olduğunu bildirdi.

Polis 17 göstericiyi gözaltına aldı ve onlar sabahın erken saatlerinde serbest bırakılıncaya kadar durum sakinleşmedi.

FOTO: Protestocular, İsrail hükümetinin yargı reform planına karşı Tel Aviv’de düzenlenen gösteri sırasında otoyolu kapattı (Reuters)
Protestocular, İsrail hükümetinin yargı reform planına karşı Tel Aviv’de düzenlenen gösteri sırasında otoyolu kapattı (Reuters)

Kaynaklara göre, şehrin ana caddelerinden biri olan Rothschild Bulvarı’nın kapatıldığı gösteriye yaklaşık 300 kişi katıldı.

Polislerin kendilerine saldırdığını ve kullandıkları hoparlörlere el koyduğunu anlatan göstericiler, polis arabalarına ‘Ulusal Güvenlik bir maskaralıktır’ yazan çıkartmalar yapıştırdı.

Protesto organizatörleri haftalık açıklamalarında şu ifadeleri kullandı;

“Netanyahu’nun delegeleri, Adalet Bakanı Yariv Levin ve Nükleer Enerji Bakanı David Amsalem’i dinleyen herkes, İsrail hükümetinin diktatörlük için çabaladığını biliyor. Orduyu, ekonomiyi ve İsrail ile dünya arasındaki ilişkileri yok etme planlarını durdurabilecek tek şey, her hafta ortaya çıkan göstericilerdir.”

Tel Aviv’deki ‘barış bloğu’ tehdidini yerine getirdi ve Haziran 1967 savaşının 56. yıldönümüne adanan büyük protesto gösterisine paralel bir gösteri düzenledi.

Burada İsrail’in işgal ve yerleşim politikasını reddeden ve Filistin halkının meşru haklarını destekleyen sloganlar attılar.

İşgale karşı çıkan yüzlerce farklı Yahudi ve Arap’ın katılımıyla şehir merkezindeki Dizengoff Meydanı’ndan başlayan gösteri Kaplan Caddesi’ne yöneldi. 

FOTO: New York’ta düzenlenen bir gösteri
New York’ta düzenlenen bir gösteri

Öte yandan, İsrailli göstericiler ABD’de gösteriler düzenlemeye devam ediyor.

Protestocular, Cuma akşamı New York’ta Knesset üyesi Simcha Rothman ve eşini akşam yemeğinden dönüşleri sırasında gördü.

Etraflarını çeviren protestocular, Netanyahu ve Rothman aleyhinde sloganlar attı. Bunun ardından Rothman, sloganlar atan kadın göstericilerden birine saldırdı ve megafonunu elinden aldı. 

Genç kadın protestocu, polise Rothman hakkında şikayette bulundu.

Rothman, kendisine şiddet gösterenlerin göstericiler olduğunu iddia ederek, “Eşimin ayaklarına bastılar ve Tanrı’ya ruhumu alması için dua ettiler” dedi.

Göstericiler ise, onun ‘aklını kaçırmış ve demokrasiyi anlamadığını veya saygı duymadığını ortaya koyan bir kişi’ olduğunu söyleyerek, “Polis ve siyasi liderlerin uyguladığı şiddet, gösterilerin genişletilmesi ve ‘daha ​​acı verici hale getirilmesini’ zorunlu kılıyor” dediler.


Hamaney, Batı'yı ülkedeki protestoları "tasarlamakla" suçladı

Hamaney destekçilerine el sallıyor (El-Mürşid internet sitesi)
Hamaney destekçilerine el sallıyor (El-Mürşid internet sitesi)
TT

Hamaney, Batı'yı ülkedeki protestoları "tasarlamakla" suçladı

Hamaney destekçilerine el sallıyor (El-Mürşid internet sitesi)
Hamaney destekçilerine el sallıyor (El-Mürşid internet sitesi)

İran Dini Lideri Ali Hamaney, Batı’yı Mahsa Amini'nin ölümünden sonra ülkeyi sarsan protestoları düzenlemekle suçlarken, göstericileri de "düşman piyadesi" olarak nitelendirdi.

"Taktiksel geri çekilmenin" İran halkına "kibir cephesinin düşmanlığını ortadan kaldırmada" yardımcı olmayacağını ifade eden Hamaney, İran’ın ilk rehberinin (Humeyni) ölüm yıldönümü münasebetiyle yaptığı konuşmada "Geçen sonbahardaki isyanlar, düşmanların bugüne kadarki bir dizi çabasının son halkası. İsyanlar için kapsamlı plan Batılı düşünce kuruluşlarında tasarlandı ve Batılı ajansların geniş mali, siyasi, güvenlik ve medya desteğiyle hayata geçirildi." ifadelerini kullandı.

Bu, Hamaney'in geçen mart ayında kuzeydoğudaki Meşhed şehrinde yaptığı konuşmanın ardından bu yıl genel merkezin önünde yaptığı ikinci konuşma. Hamaney, Farsça resmî web sitesine göre Diasporadaki bazı muhaliflere sert sözlerle yüklendi ve onları "Anavatana sırt çeviren hainler, paralı askerler ve İran karşıtı politikaların ajanları." olarak tanımladı.

Hamaney, protestolara katılanları ise "Onlar birkaç taraflı insan topluluğu, bir dizi gafil, sathi ve kötü adamlardır. İçeridekiler bu hareketin piyadeleriydi." şeklinde nitelendirdi.

Hamaney ayrıca Batılı ülkelere yönelik uzun bir suçlama listesi sunarak şunları söyledi: “Yabancı basında açıkça el bombası yapımını öğretmek, bölücü sloganlar atmak, silahlı hareketleri desteklemek ve İranlı gibi davranan paralı askerlerin fotoğraflarını servis etmek, üniversite ve medrese öğrencilerine, polise ve Besic personeline düşman piyadeleri tarafından işkence edip öldürmek” gibi suçlamalara yer verdi.

Hamaney, “İnancı ve umudu zayıflatmak için her şeyi yaptılar ve bazı konularda ilerleme kaydettiler ama çoğu durumda İran halkına yenildiler” dedi.

Hamaney, ölüm yıldönümünde Humeyni'nin mezarı başında bir konuşma yaparken (El-Mürşid internet sitesi)
Hamaney, ölüm yıldönümünde Humeyni'nin mezarı başında bir konuşma yaparken (El-Mürşid internet sitesi)

İran’da genç kadın Mahsa Amini'nin ahlak polisi tarafından tutuklanması ve ardından öldürülmesi, son dönemde İran'ın 31 vilayetinin çoğunu sarsan protestoları ateşledi. Protestolar hızla düzen karşıtı bir harekete dönüştü. Göstericiler, devlette son söz sahibi olan Hamaney aleyhine sert sloganlar attı. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı bilgilere göre İnsan hakları örgütleri, yetkililerin protestoları bastırmak için başvurduğu şiddetli bastırma yöntemi sonucu 500'den fazla kişinin öldürüldüğünü söylüyor. Şiddet olayları ayrıca yaklaşık 70 güvenlik mensubunun hayatına mal oldu. Tahminlere göre tutuklu sayısı yaklaşık 20 bin kişi idi. Ölü ve tutuklananların sayısına ilişkin yetkililerce resmî açıklama yapılmadı.

İran Yargı Erki Başkanı Gulamhüseyin Muhsin Ejei, geçen mart ayında, “Yetkililer, Hamaney tarafından geçen şubat ayında açıklanan genel af kapsamında, bazıları protestolar sırasında tutuklananlar da dahil olmak üzere 80 bin İranlı tutukluyu serbest bıraktı.” Açıklamasında bulunmuştu.


Rusya: Güney Donetsk cephesinde Ukrayna ordusunun savunmamızı yarmasına izin verilmedi

Ukrayna-Rusya sınırına yakın noktadaki Ukraynalı askerler (Reuters)
Ukrayna-Rusya sınırına yakın noktadaki Ukraynalı askerler (Reuters)
TT

Rusya: Güney Donetsk cephesinde Ukrayna ordusunun savunmamızı yarmasına izin verilmedi

Ukrayna-Rusya sınırına yakın noktadaki Ukraynalı askerler (Reuters)
Ukrayna-Rusya sınırına yakın noktadaki Ukraynalı askerler (Reuters)

Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, Güney Donetsk cephesindeki 5 yerde Ukrayna ordusunun büyük çapta bir taarruza geçtiğini, ancak Rus savunmasını yarmasına izin verilmediğini bildirdi.

Konaşenkov, Donetsk cephesindeki duruma ilişkin açıklamalarda bulundu. Ukrayna ordusunun bazı tugaylarının başlattığı saldırılara ilişkin bilgi veren Konaşenkov, "4 Haziran sabahı düşman, diğer askeri birliklerin desteğiyle Ukrayna Silahlı Kuvvetleri stratejik rezervlerinden 23 ve 31. Mekanize Tugaylarını Güney Donetsk yönündeki cephenin beş bölgesinde büyük çapta taarruza geçirdi." ifadelerini kullandı.

Ukrayna askerlerinin 6 mekanize ve 2 tank taburundan meydana geldiğini aktaran Konaşenkov, cephenin en zayıf yerinden savunmayı yarıp geçmeyin amaçlayan Ukrayna askerlerinin görevini yerine getiremediğini belirtti.

Rus ordusunun "Doğu" birliklerinin eylemleri sonucunda Ukrayna ordusunun 250'den fazla asker, 16 tank, 3 piyade aracı ve 21 zırhlı aracını kaybettiği bilgisini paylaşan Konaşenkov, "Müşterek Kuvvetler Grubu Komutanlığını yapan Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov da bu esnada bu yöndeki ileri komuta merkezlerinden birinde bulunuyordu." diye konuştu.


Reuters: 20'ye yakın ülkenin istihbaratçıları Singapur'da gizli bir toplantı yaptı

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, daha önce CIA Başkan Yardımcılığı görevini de yürütmüştü (Reuters)
ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, daha önce CIA Başkan Yardımcılığı görevini de yürütmüştü (Reuters)
TT

Reuters: 20'ye yakın ülkenin istihbaratçıları Singapur'da gizli bir toplantı yaptı

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, daha önce CIA Başkan Yardımcılığı görevini de yürütmüştü (Reuters)
ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, daha önce CIA Başkan Yardımcılığı görevini de yürütmüştü (Reuters)

Shangri-La Diyaloğu zirvesinin yapıldığı Singapur'da bu haftasonu 20'ye yakın ülkenin istihbarat yetkililerinin gizli bir toplantı düzenlediği öne sürüldü.

Reuters haber ajansının 5 farklı kaynağa dayandırdığı haberine göre, birkaç yıldır zirveyle birlikte düzenlenen toplantıları Singapur hükümeti organize etti.

Toplantıda ABD'yi Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines temsil ederken, Çinli istihbarat yetkililerinin de toplantıda bulunduğu belirtildi.

İstihbarat yetkililerinin toplantısında Rusya'dan bir temsilci yer almadı. Ukrayna Savunma Bakan Yardımcısı Volodimir Havrilov ise, Shangri-La Diyalog zirvesine katılsa da istihbarat toplantısına katılan isimlerden biri değildi.

Hindistan'dan bir kaynak, ülkenin denizaşırı istihbaratından sorumlu Samant Goel'in de toplantıya katıldığını söyledi.

Toplantıdaki tartışmalarla ilgili bilgi sahibi bir kişi Reuters'a yaptığı açıklamada, "Toplantı, uluslararası gölge gündem için önemliydi. Bu toplantı gizli bir ajan festivalinden ziyade niyetleri ve kırmızı çizgileri daha iyi şekilde anlamanın bir yolu" dedi.

Toplantıda Ukrayna savaşı ve uluslararası suç gibi bazı konuların tartışıldığı ifade edildi. Kaynaklar toplantıdaki havanın gergin değil, işbirliğine dayalı olduğunu vurguladı.

Singapur Savunma Bakanlığı'nden bir sözcü konuyla ilgili Shangri-La Diyalog zirvesine katılan istihbarat yetkililerinin aynı zamanda mevkidaşlarıyla buluşma fırsatı yakaladığını da söyledi.

Sözcü, "Singapur Savunma Bakanlığı iki taraflı veya çok taraflı toplantıları organize edebilir. Katılımcılar zirve kapsamında bu tip toplantıları faydalı buldu" dedi.

Çin ve Hindistan hükümetleri konuyla ilgili soruları yanıtsız bırakırken, Singapur'daki ABD Büyükelçiliği konuyla ilgili bir bilgileri olmadığını söyledi. 

"Beş Göz" ittifakıyla istihbarat alanında işbirliği yapan ABD, Birleşik Krallık, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelandalı istihbaratçıların sık sık bir araya geldiği biliniyor. Ancak istihbarat dünyasında daha geniş toplantılar nadiren görülüyor ve neredeyse hiçbir zaman kamuoyuna yansımıyor.

Merkezi Londra'da bulunan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) tarafından düzenlenen güvenlik zirvesi Shangri-La Diyaloğu bu yıl 20. kez organize edildi. Zirveye Türkiye'den temsilci katılmadı.


ABD ve Kanada donanmaları, Tayvan Boğazı boyunca ortak görev yürütüyor

Hareket, Pekin ile Washington arasındaki artan gerilimin ortasında geldi (Reuters)
Hareket, Pekin ile Washington arasındaki artan gerilimin ortasında geldi (Reuters)
TT

ABD ve Kanada donanmaları, Tayvan Boğazı boyunca ortak görev yürütüyor

Hareket, Pekin ile Washington arasındaki artan gerilimin ortasında geldi (Reuters)
Hareket, Pekin ile Washington arasındaki artan gerilimin ortasında geldi (Reuters)

ABD Donanması bugün, ABD ve Kanada’ya ait savaş gemilerinin Tayvan Boğazı'ndan geçtiğini duyurdu. Bu, Çin'in kendi topraklarının bir parçası olduğunu söylediği Tayvan konusunda Pekin ile Washington arasında yaşanan gerilimin arttığı bir dönemde geldi.

7. Filo açıklamasında, “Güdümlü füze avcısı USS Chung Hoon ve Kanada savaş gemisi HMCS Montreal, uluslararası hukuka uygun olarak açık denizlerde seyir ve uçuş özgürlüğünün uygulandığı sulardan rutin bir geçiş yaptı” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, Chung Hoon ve Montreal’in Tayvan Boğazı'ndan geçişinin ABD ile müttefiklerinin özgür ve açık bir Hint-Pasifik bölgesi taahhüdünü gösterdiği aktarıldı.

Her ay düzenli olarak ABD savaş gemileri Tayvan Boğazı’ndan geçerken ABD ve Kanada gemilerinin boğazdan birlikte geçişinin bir ilki temsil ettiği ifade edildi.

Yaşanan gelişme ABD ve Çin savunma bakanlarının Singapur'da düzenlenen en önemli Asya güvenlik zirvesi olan Shangri-La diyalog toplantısına katıldığı sırada geldi.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, zirve sırasında Çin'i askeri müzakerelere katılmayı reddettiği için eleştirdi.

Çin ordusu, gemilerin Tayvan Boğazı'ndaki geçişleriyle ilgili henüz yanıt vermedi ancak geçişleri rutin olarak kınıyor.

Tayvan Boğazı’ndaki bir ABD-Kanada misyonunun bu tür son adımı Eylül ayında gerçekleşmişti.

Çin, Taipei hükümetinin şiddetle reddettiği Pekin'in egemenlik iddialarını Tayvan'ı kabul etmeye zorlamak amacıyla askeri ve siyasi baskısını yoğunlaştırıyor.


Tarih boyunca meydana gelen büyük tren kazaları

AA
AA
TT

Tarih boyunca meydana gelen büyük tren kazaları

AA
AA

Hindistan'ın Orissa eyaletinde dün meydana gelen tren kazasında 288 kişinin hayatını kaybetmesi ve 900'den fazla kişinin yaralanması, dünyadaki büyük tren kazalarını akla getirdi.

Sri Lanka'daki kazada 1700 kişi yaşamını yitirdi

Sri Lanka’da 2004'te meydana gelen kaza, kayıtlarda en çok ölüme yol açan tren kazası oldu.

Hint Okyanusu'ndaki depremin ardından tsunami nedeniyle demir yolunun tahrip olması sonucu meydana gelen tren kazasında 1700 kişi hayatını kaybetti.

Hindistan'da 1981'deki kazada 800 kişi hayatını kaybetti

Hindistan'ın Bihar kentinde 1981’de köprüden geçerken raydan çıkan tren, Bagmati Nehri'ne düştü. Ülke tarihindeki en ölümcül tren kazası olarak bilinen olayda 800 kişi yaşamını yitirdi.

Fransa'da 700'den fazla asker tren kazasında öldü

Fransa’da 1917’de yaklaşık 1000 Fransız askerini taşıyan 19 vagonlu trenin raydan çıkması sonucu ülkenin en büyük tren kazası meydana geldi.

Kazada 700’den fazla asker yaşamını yitirdi.

Romanya'da 1917’de trenin raydan çıktığı kazada 700’den fazla kişi hayatını kaybetti.

Meksika’da 1915’teki tren kazası, 600’den fazla kişinin ölümüne yol açtı. Fren arızası nedeniyle meydana gelen kazada 900’den fazla yolcusu bulunan trenden yaklaşık 300 kişi kurtarıldı.

Rusya'daki tren kazasında yaşanan patlama 10 ton TNT’ye eş değer

Rusya’nın Ufa şehrinde 1984’te meydana gelen tren kazasında resmi kayıtlara göre 575 kişi öldü.

Resmi olmayan kaynaklarda ise 800’den fazla kişinin öldüğü belirtilen kaza, boru hattındaki LPG sızıntısının ardından gaz birikmesi nedeniyle iki trenin alev alması sonucu meydana geldi.

10 ton TNT’ye eş değer olduğu tahmin edilen patlamada 7 vagon tamamen yandı, 37 vagon da hasar gördü.

Etiyopya, İtalya, Mısır ve İspanya'daki tren kazaları

Etiyopya’da 1985’te Dire Dawa'dan Addis Ababa'ya giden 7 vagonlu trenin aşırı hız nedeniyle virajda raydan çıkması sonucu 400’den fazla kişi öldü, 500 kişi yaralandı.

İtalya’da 1944’teki Balvano tren felaketinde resmi rakamlara göre 517 yolcu, karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu hayatını kaybetti.

Mısır’da 2002’de Kahire'den Luksor'a giden, Kurban Bayramı için seyahat edenlerin bulunduğu 11 vagonlu yolcu treninde yangın çıktı. Kaza en az 370 kişinin ölümüne ve çok sayıda kişinin yaralanmasına neden oldu.

İspanya’da 1944’te Leon eyaletine bağlı Torre del Bierzo yakınlarındaki Torro Tüneli'nde freni bozulan posta treni başka bir trenle çarpıştı, ardından karşı yönden gelen 27 vagonlu kömür treni kazaya karıştı. Üç treninin çarpıştığı kazada 500’den fazla kişi öldü.

Son yıllardaki tren kazaları

Yunanistan'da bu yıl Atina ile Selanik arasında sefer yapan yük treni ile yolcu treninin çarpışması 57 kişinin ölümüne yol açtı.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin Lualaba eyaletinde 2022'de kaçak yolcu taşıyan yük treninin raydan çıkması sonucu 75 kişi öldü.

Pakistan'ın güneyindeki Sindh eyaletinde 2021'de raydan çıkan trenin yolcu trenine çarptığı kazada 63 kişi yaşamını yitirdi.

Tayvan'da 2021'de yolcu treninin Hualien şehri yakınlarında yoldan çıkan kamyonla çarpışması sonucu 49 kişi öldü.

Pakistan'da 2019'da Lahor yakınlarında hacıları taşıyan yolcu treninde çıkan yangında 74 kişi hayatını kaybetti.

Hindistan'ın kuzeyinde 2018'de Hindu festivali sırasında havai fişek gösterilerini izleyenlere çarpan tren, 60 kişinin ölümüne sebep oldu.

Hindistan'da 2016'da yaklaşık 2 bin yolcusu bulunan tren raydan çıktı, kazada 146 kişi öldü.


Türk askeri NATO'nun talebi üzerine "ihtiyat birliği" olarak Kosova'ya gidiyor

NATO liderliğindeki barış gücünün (KFOR) Kosova'daki araçları (Reuters)
NATO liderliğindeki barış gücünün (KFOR) Kosova'daki araçları (Reuters)
TT

Türk askeri NATO'nun talebi üzerine "ihtiyat birliği" olarak Kosova'ya gidiyor

NATO liderliğindeki barış gücünün (KFOR) Kosova'daki araçları (Reuters)
NATO liderliğindeki barış gücünün (KFOR) Kosova'daki araçları (Reuters)

Milli Savunma Bakanlığından, Kosova'da meydana gelen olaylar sonrası NATO Müşterek Kuvvet Komutanlığının talebi üzerine bir komando taburunun görevlendirildiği, Mehmetçiğin 5 Haziran'a kadar Kosova'daki Sultan Murat Kışlası'na intikal etmesi için hazırlıklara başlandığı bildirildi.

Bakanlıktan, Kosova'da meydana gelen gelişmelere ilişkin yapılan yazılı açıklamada, Türkiye'nin BM, NATO, AB ve AGİT görevleri ile ikili ilişkiler kapsamında bölgesel ve küresel barış ve istikrara katkı sağlamayı sürdürdüğü belirtildi.

Bu bağlamda Türkiye ile ortak tarihi ve kültürel değerlerin bulunduğu Balkanlar'daki gelişmelerin de yakından takip edildiği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Türkiye, son günlerde dost ve kardeş Kosova'nın kuzeyinde gerçekleşen, bölgesel güvenlik ve istikrara zarar veren olayların diyalog yoluyla çözümü için yapıcı bir tutum sergilemekte ve taraflara itidal çağrısında bulunmaktadır. Kosova'da meydana gelen olaylar sonrası NATO Müşterek Kuvvet Komutanlığı/Napoli (İtalya) tarafından yapılan talebe istinaden daha önce NATO Kosova Gücüne tahsisli olan 65'inci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığımıza (Lüleburgaz) bağlı bir komando taburu ihtiyat birliği olarak görevlendirilmiştir. Görevlendirilen birliğimizin 4-5 Haziran 2023'e kadar Kosova'da bulunan Sultan Murat Kışlası'na intikali için gerekli hazırlıklara başlanmıştır."


Afrikalı göçmenler Moritanya'daki protestoları körüklüyor

Moritanya polisi ve protestocular arasında çatışmalar / Fotoğraf: AFP
Moritanya polisi ve protestocular arasında çatışmalar / Fotoğraf: AFP
TT

Afrikalı göçmenler Moritanya'daki protestoları körüklüyor

Moritanya polisi ve protestocular arasında çatışmalar / Fotoğraf: AFP
Moritanya polisi ve protestocular arasında çatışmalar / Fotoğraf: AFP

Akarini Eminuh 

Bu haftanın başında Moritanya'nın başkenti Nuakşot, Afrika kökenli Ömer Cob adlı bir gencin bir polis merkezinde alıkonulurken hayatını kaybetmesinin ardından şiddetli isyanlara sahne oldu.

Gencin ailesi polisi onu öldürmekle suçlayınca, güvenlik güçleri ile Ömer Cob'un mensubu olduğu Afrika-Moritanya kökene sahip gençler arasında çatışmalar çıktı.

30’lu yaşlarındaki genç adamın, Afrika kökenli göçmenlerin yaşadığı diğer yakadan gelmesi bu bölgede bir öfke dalgasına neden oldu.

Ancak dikkat çekici olan, Moritanya makamlarının uyarıda bulunduğu Afrika ülkelerinden göçmenlerin gösterilere girmesi.

Yerel medya kaynaklarının Moritanya'nın kuzeyindeki Zouerate kentindeki gösterilere bu toplulukların katıldıklarını söylemesi üzerine bazıları sınır dışı edildi.

Açık uyarı

Moritanya, Sahra altı Afrika ülkelerinden binlerce genç için bir sığınaktı. Moritanya'nın büyük şehirlerinde, Senegal, Mali, Gine, Benin ve Gana'dan gelen topluluklar yaşıyor.

Bunların çoğu geçici mesleklerde çalışıyor, asıl istekleri ise, İspanya'nın Nouadhibou şehrinden Kanarya Adaları'na doğru yola çıkan kaçak göçmen teknelerinde umut yolculuğuna çıkmak.

Bazı resmi olmayan tahminler, Moritanya topraklarında bir milyon Afrikalı olduğunu gösteriyor.

Bu, Ömer Cob'un ölümü ardından meydana gelen protestoların şiddetini etkiledi.

Moritanya güvenliği, ayaklanmalara karışan yabancıları adalete teslim etme sözü vererek Afrikalı göçmenleri gösterilere katılmakla suçladı.

Moritanya hükümeti sözcüsü, ülkesinin "her kanun kaçağına demir yumrukla vuracağını", bunun yanında "tüm ülke halkını memnuniyetle kucaklayacağını" belirtti.

Moritanya Basın Ajansı Müdürü Abdullah İşfag el-Muhtar şu değerlendirmede bulundu:

Moritanya'daki Afrikalılar, Tunus ve Fas gibi bölge ülkeleri için oluşturduğu tehditten daha fazla Moritanya için güvenlik endişesi oluşturuyor. Bu yüzden Moritanya'ya girenleri sınırlamak için önlem almak gerekiyor. Genç adamın öldüğü bölgede çok sayıda yabancı var, bu nedenle orada durumlar oldukça karışık. Sosyal medya platformlarında paylaşılan, komşu ülkelerden gelen yabancıların içinde olduğu çok sayıda vandalizm videosu veya internet sitelerinde yayınlanan tahrik videoları buna örnektir.

Tutuklama ve sınır dışı etme

Moritanya makamları, Cob'un geçen pazartesi akşamı ölümünün ardından yayılan söylentileri ve kışkırtmaları azaltmak için ülkedeki internet hizmetini kesmeye başladı.

Moritanya'nın kuzeyinde yetkililer, son olaylarla bağlantılı olarak aralarında yabancıların da bulunduğu 22 kişiyi tutukladı.

Yerel basın kaynaklarına göre, tutuklananlar arasında sekizi Malili, üçü Senegalli ve biri Kongolu olmak üzere 12 yabancı vardı.

Kaynaklar, yabancı tutukluların son protesto ve ayaklanmalara katılmak ve kamu malına zarar vermekle suçlanarak ülkelerine sınır dışı edildiğine dikkat çekti.

Diğer taraftan Nuakşot'taki Mali büyükelçiliği, Moritanya'daki vatandaşlarını uyanık olmaya ve olaylara katılmaktan kaçınmaya çağırdı.

Avukat Muhammed Salim'e göre Moritanya Ceza Kanunu'nun 103. Maddesinde şu hüküm yer alıyor:

Bir toplantı veya toplantı vesilesiyle yapılan gösterilerde kullandığı görünür veya gizli bir silahı taşımaktan hüküm giymiş her yabancı hakkında yurt dışına çıkma yasağına hükmedilebilir.

Salim, konuyla ilgili görüşlerini şu sözlerle ifade etti:

Uluslararası sözleşmeler ve anlaşmalar, yabancı uyruklu kişilerin ikamet ettikleri ülkelerin iç yasalarına saygı göstermelerini tavsiye eder. Ancak son olaylarla bağlantılı olarak tutuklananlar bunun farkında bile değil.

İnsan hakları Aktivisti Ahmed el-Vedia, Afrikalılara yönelik alınan önlemler ve bu önlemlerin kısıtlamaların başlangıcı olup olmadığı sorusuna ilişkin olarak şu cevabı verdi:

Konu, ülkenin etnik açıdan çeşitlilik gösteren nüfusunu ve varlığını adeta tehdit eden krizleri göz önüne alarak yeni bir yaklaşım geliştirmeyi gerektiriyor.  On binlerce kişinin sınır dışı edilmesi gibi talihsiz sonların yaşanmaması için bu gereklidir.

Korku ve endişe

Moritanya makamının Afrikalılara yönelik uyarı kararları bu insanların birçoğunun hayatına gölge düşürüyor.

Gine'nin Konakri şehrinden gelen Yaya Osman da bunlardan biri ve başkent Nuakşot'ta bir inşaat atölyesinde şef olarak çalışıyor.

Osman, göçmenlere yönelik tedbir dalgasının kendisinin de taciz edilmesine yol açacağı endişesini gizlemiyor ve bazı göçmenlerin yıkıcı faaliyetlere girmesinin, Moritanya'da kalmak, bir arada yaşamak ve toplumla bütünleşmek isteyen binlerce kişinin hayatını olumsuz etkilediğine inanıyor.

Başkent Nuakşot'a yirmi sekiz yaşında gelen ve Moritanya'nın şehirleri arasında gidip gelerek çeşitli projelerde çalışma fırsatı bulan Yaya, şu şekilde konuştu:

Ülkeme dönüp evlendiğim için hiçbir gösteriye katılmayacağım. Karım onunla birlikte yaşamak için Nuakşot'a taşındı ve iki kızımı başkentte doğurdu. O da burada çalışıyor.

 

Independent Arabia


Moise suikastı: Uyuşturucu kaçakçısı ABD muhbiri, müebbet hapis cezası aldı

Moise, 2016'daki seçimleri kazanarak 2017'de göreve başlamıştı (Reuters)
Moise, 2016'daki seçimleri kazanarak 2017'de göreve başlamıştı (Reuters)
TT

Moise suikastı: Uyuşturucu kaçakçısı ABD muhbiri, müebbet hapis cezası aldı

Moise, 2016'daki seçimleri kazanarak 2017'de göreve başlamıştı (Reuters)
Moise, 2016'daki seçimleri kazanarak 2017'de göreve başlamıştı (Reuters)

Haiti Devlet Başkanı Jovenel Moise'ye düzenlenen suikastı fonlayan iş insanı Rodolphe Jaar, ABD'de müebbet hapse mahkum edildi. 

Florida eyaletindeki Miami şehrinde cuma günü düzenlenen duruşmada, 51 yaşındaki Jaar'ın, Moise'nin suikastında kullanılan silahları satın aldığı ve saldırıyı fonladığı belirtildi.

Şili pasaportu da bulunan Haitili iş insanının, çoğu Kolombiyalı paralı askerlerden oluşan silahlı ekibin devlet başkanının evine girişini kolaylaştırmak için Moise'nin özel korumalarına rüşvet verdiği de bildirildi. 

53 yaşındaki Moise, 7 Temmuz 2021'de evine düzenlenen saldırıda hayatını kaybetmiş, eşi Martine Moise de yaralanmıştı. Suikastın ardından göreve geçici olarak Claude Joseph gelmiş, daha sonraysa yerine Ariel Henry. Siyasetçi, halen geçici devlet başkanlığını sürdürüyor. 

Jaar olayın ardından ülkeden kaçmış ama 11 Ocak'ta Dominik Cumhuriyeti'ne girerken yakalanmıştı. Daha sonra ABD'ye sevk edilen Jaar, martta yapılan duruşmada suçunu itiraf etmişti.

Uyuşturucu kaçakçısı ve muhbir

Haiti'de bir ithalat ve ihracat şirketini yöneten Jaar, 2012'de Florida'da aracında 50 kilo kokainle yakalanmıştı. 

Hapse girmemek için Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi (DEA) adına muhbirlik yapmayı kabul eden Jaar, 2013'te DEA ajanlarına teslim etmesi gereken 1 milyar dolar değerindeki kokaini kaçırmaya çalıştığı tespit edilince hapse girmişti. Uyuşturucu kaçakçısı, 2016'da hapisten çıkınca Haiti'ye dönmüştü. 

Önce kaçırmayı planlamışlardı 

ABD'nin yürüttüğü soruşturmada, şüphelilerin ilk etapta Moise'yi uçakla kaçırarak yönetimi devirmeyi planladığı ortaya çıkmıştı. 

Buna göre Florida'da yaşayan iş insanları Venezuelalı Antonio Intriago ve Kolombiyalı Arcangel Pretel Ortiz, yaklaşık 20 Kolombiyalı paralı askerle anlaşarak Moise'yi kaçırmak için komplo kurdu. 

Jaar, mahkeme kayıtlarına göre 1998 - 2012'de Haiti'ye en az 7 ton kokain soktu (Haiti Ulusal Polisi)
Jaar, mahkeme kayıtlarına göre 1998 - 2012'de Haiti'ye en az 7 ton kokain soktu (Haiti Ulusal Polisi)

59 yaşındaki Intriago ve 50 yaşındaki Ortiz'in Florida'da özel bir güvenlik şirketi bulunuyor.

Aralarında Jaar'ın da yer aldığı bu iş insanları, yönetimi devirip ülkede kârlı iş projelerinde yer almayı planlıyordu. Bunun için de Moise yerine Florida'da yaşayan Haitili pastör Christian Sanon'u ülkenin başına getirmeyi amaçladılar. 

Moise yönetimini sık sık yolsuzlukla suçlayan Sanon, saldırıdan önce de ülkenin lideri olmak istediğini belirttiği açıklamalar yapmıştı.

Ancak Haziran 2021'de hayata geçirilmesi öngörülen plan, ekibin uçak bulamaması nedeniyle iptal edildi. Bunun yerine bir ay sonra Moise'ye suikast düzenlendi. 

Amerikan savcılar, Sanon, Ortiz ve Intriago'nun yanı sıra saldırıdaki Kolombiyalı paralı askerlerin komutanı olduğu öne sürülen German Rivera ve eski Haiti Senatörü Joseph Joel John'un da aralarında yer aldığı 10 şüpheli hakkında hukuki işlem başlatmıştı. 

Jaar, cuma günkü mahkeme kararıyla şimdiye dek dava sürecinde ceza alan ilk kişi oldu. Diğer şüphelilerin davalarıysa devam ediyor.

Independent Türkçe, New York Times, Guardian, AP, Washington Post


Ermenistan, demir yollarının açılması konusunda Azerbaycan'la mutabakata varıldığını açıkladı

AA
AA
TT

Ermenistan, demir yollarının açılması konusunda Azerbaycan'la mutabakata varıldığını açıkladı

AA
AA

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ulaştırma hatlarının yeniden açılmasına ilişkin konuların görüşüldüğü toplantıya dair açıklamada şu hususlar yer aldı:

"Oturum, yapıcı bir atmosferde ilerledi. Ermenistan Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasındaki ulaştırma yollarının yeniden açılmasına dair yöntemlerin koordinasyonu konusunda önemli ilerleme kaydedildi. Özellikle Yeraskh (Arazdeyen)-Culfa-Meğri-Horadiz güzergahında demir yolu bağlantısının yeniden tesis edilmesi ve düzenlenmesi yönünde somut adımların atılması konusunda ortak bir anlayış sağlandı.

Müzakerelerin sonuçları Ermenistan Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu ve Azerbaycan Cumhuriyeti liderlerine bildirilecek. Taraflar, üçlü çalışma grubu çerçevesinde çalışmaya devam etme konusunda mutabık kaldı."

Sovyetler Birliği döneminde mevcut olan Arazdeyen (Yeraskh)-Culfa-Mehri-Horadiz demir yolu hattı, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgali nedeniyle tahrip edilmişti.

2. Karabağ Savaşı sonrasında Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan liderlerinin imzaladığı üçlü bildiride eski ulaşım hatlarının yeniden açılmasına yönelik madde yer almıştı.