Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ertelemeye yer olmayan bir süreçle karşı karşıya. Avrupa Komisyonu’nun, Ukrayna'nın AB’ye katılma başvurusuna ilişkin ‘tavsiyesini’ açıklaması planlanıyor. Avrupa Komisyonu Başkanı, bu duyuruya hazırlık olarak, Kiev'e iki ziyaret gerçekleştirdi. Her iki ziyaret sırasında da Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile uzun görüşmeler gerçekleştirdi. Ukrayna'ya resmi olarak aday ülke statüsü verilmesi açısından Komisyon’un misyonu ve tavsiyesinin içeriği oldukça hassas. Bu tavsiye 23-24 Haziran’da Brüksel'de bir zirvede buluşacak olan Avrupalı liderlerin kararını büyük ölçüde etkileyecek.
Komisyon’un yaşadığı temel zorluk, AB ülkeleri arasında, hevesli ve üyeliğin kabulü için baskı yapan ve dolayısıyla Rus savaşı nedeniyle meydana gelen mücbir sebep koşulları göz önüne alındığında Kiev ile mümkün olan en kısa sürede müzakerelere kapı açanlar ile acele etmeye karşı çıkan ve Ukrayna'nın gerekli tüm kriterleri karşılamadığını düşünen başkentler arasındaki derin bölünmelerde yatıyor. Her durumda, kabul edip etmeme kararı, Komisyon’a değil liderlere bağlı. Bu nedenle, soru, iki taraf arasında ortak bir zemin bulma olasılığı etrafında dönüyor. Öte yandan Devlet Başkanı Zelenskiy, silah ve AB üyeliği elde etmek için Avrupalılar ve Batılılar üzerinde yoğun baskı uygulamaya devam ediyor.
Katılım konusunun, Almanya Başbakanı Olaf Schulz ve İtalya Başbakanı Mario Draghi'nin yaklaşan Ukrayna ziyaretinde ana tartışma konusu olması bekleniyor. Bununla birlikte son iki gün içinde Romanya ve Moldova'yı ziyaret eden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un da onlara katılması bekleniyor. Macron, dün Rumen mevkidaşı Klaus Iohannis ile düzenlediği ortak basın toplantısında "Avrupalılar ve Avrupa Birliği'nin, Ukrayna ve Ukrayna halkına net siyasi sinyaller gönderme zamanının geldiğini, ancak bunun Avrupalıların bütünlüğünü koruma ihtiyacını dikkate alarak yapılması gerektiğini’ söyledi. Macron, yaptığı açıklamada, “Avrupa Konseyi (liderleri) bu konuda önemli kararlar almalı. Ukrayna'nın yaptıkları ve gösterdiği çabalar göz önüne alındığında, bu kritik kavşakta Ukrayna'ya siyasi bir destek sinyali göndermek önemlidir” ifadelerini kullandı. Fransa Cumhurbaşkanı, siyasi bağlam ve AB ile diğer ülkelerin alması gereken beklenen kararların ‘yeni ve derinlemesine tartışmalarla, ileriye dönük yeni adımları haklı çıkardığı’ sonucuna vardı. AB içinde karşı karşıya iki blok var: Birincisi, Ukrayna da dahil olmak üzere AB’ye yeni üyelerin dahil edilmesine karşı olan Almanya, Fransa, Hollanda ve Danimarka'yı içeriyor. İkinci blok ise Polonya, üç Baltık ülkesi; Estonya, Letonya ve Litvanya, İtalya ve Yunanistan'dan oluşuyor. Birinci blok, Ukrayna'nın resmi aday statüsü vermesini engelleyen birçok mesele olduğunu düşünüyor. Birincisi, Avrupa kararının Moldova ve Gürcistan'ı da ilgilendirdiği ve üçünün hala ekonomik, sosyal, yasal ve çevresel olarak gerekli Avrupa ‘standartlarından’ çok uzak olduğu ve bunun göz ardı edilmesinin zor olacak olmasıdır. Bunun yanı sıra Ukrayna’nın da muzdarip olduğu, yaygın gözlenen yolsuzluk faktörü de söz konusu. Bir de Brüksel'in müzakere ettiği Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Sırbistan ve Türkiye gibi yıllardır AB’nin kapısında bekleyen ülkeler var. Öte yandan Bosna-Hersek’e aday statüsü vermeyi reddeden AB, yakında Kosova'dan da benzer bir taleple karşı karşıya kalacak.
Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, Kiev'e yaptığı son ziyarette AB'nin Ukrayna'yı Avrupa yolunda desteklemeye kararlı olduğunu ve ileriye bakmak istediklerini ifade etti. Ancak yolsuzluğun da aralarında bulunduğu mevcut olmayan kriterlere atıfta bulunarak, "Çok şey yaptınız ama yapılması gereken çok şey var" diye ekledi. Paris'teki bilgi sahibi kaynaklara göre, savaş nedeniyle içinde bulunduğu koşullar göz önüne alındığında, Komisyon’un Ukrayna'yı aday ülke olarak önermesi çok muhtemel. Çünkü Avrupa kamuoyu, AB liderleri her taraftan Ukrayna'nın ‘Avrupa ailesinin bir parçası’ olduğunu iddia ederken, bir Avrupa reddini ‘anlamayacaktır’. Kiev'in istediği, Zelenskiy'nin anladığı gibi, uzun ve meşakkatli müzakerelerin başlangıç noktası olarak hizmet edecek bir ‘yasal güvence’ ve paralel bir reform yolu. Avrupa Komisyonu’ndan önce bir açıklamada bulunan Zelenskiy, “AB’den iyi bir karar almak için her düzeyde daha da çok çalışacağız, çünkü bu bizim için çok önemli” ifadelerini kullandı.
Macron, 2 Mayıs'ta, AB’nin alternatifi değil, Birliğin ‘tamamlayıcısı’ olarak gördüğü bir ‘Avrupa siyasi grubunun’ oluşturulması için çağrıda bulunan ilk kişi olmuştu. Ancak, önerisi, Ukrayna'dan ve bizzat Zelenskiy'den güçlü bir muhalefetle karşılaştı. Buna rağmen Macron, geri adım atmadı ve geçtiğimiz Mayıs ayın ortasında Moldova Başbakanı ile yaptığı görüşmede bu fikrini yeniden sundu. Bunun, ‘enerji ve yatırım alanlarında siyasi ilişkilerin ve iş birliğinin çerçevelenmesine’ olanak sağlayacağı ve daha sonra güvenlik ekleneceğini dile getirdi. Olumsuz tepkiler göz önüne alındığında, Fransız önerisinin gün ışığına çıkma şansı yok gibi görünüyor. Bir Cumhurbaşkanlığı kaynağı, Ukrayna'nın resmi olarak ‘aday’ statüsünü elde ettikten sonra bile, AB'ye katılımının ‘zorluklarını’ açıklamıştı. Söz konusu kaynağa göre izlenmesi gereken bir ‘yöntem’ var. İlk aşaması, birbiri ardına ele alınması gereken 35 katılım faslına ilişkin iki taraf arasında resmi müzakerelerin başlama tarihinin belirlenmesidir. Komisyon, müzakereleri her an durdurabilir ve yeniden başlamayı gerekli reformların gerçekleştirilmesine bağlayabilir.
Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamada, Sırbistan ile katılım müzakerelerinin sekiz yıl önce başlatıldığına ve halen devam ettiğine bununla birlikte kimsenin ne zaman sonuca varabileceklerini bilmediğine dikkat çekildi. Aynı durum 15 yılı aşkın süredir müzakere eden Türkiye için de geçerli. Her halükârda, katılımla ilgili kararlar oybirliğiyle alınır. Bu nedenle Paris, AB’nin birliğini korumanın çok önemli olduğunu düşünüyor. Elysee'ye göre, Kiev'e cevap vermek için ‘birçok seçenek’ söz konusu ve cevap kesin olarak ‘evet veya hayır’ şeklinde olmayacak.
Aday ülke statüsünün verilmesi ve bir dizi koşula bağlanması veya statünün iki taraf arasında müzakerenin başlaması için belirli bir tarih belirlenerek ya da belirlenmeden verilmesi de olası durumlar arasında bulunuyor. Versailles Şatosu’nda gerçekleştirilen Avrupa Versay Zirvesi’nin Ukrayna'ya ilişkin açıklamasında olduğu gibi katılım başvurusuna doğrudan bir yanıt vermeksizin, Avrupa ailesinin bir üyesi olduğunu teyit etmesi de mümkünler arasında. Her halükârda Paris, verdiği siyasi sinyalin önemine rağmen, bugün en önemli şeyin, kabul edilip edilmemesi değil, daha çok ‘Ukrayna'nın bugün ihtiyacı olan şeye yanıt vermek’ olduğuna inanıyor. Fransız Cumhurbaşkanlığı’ndaki kaynak, en kötü çözümün, karşılık vermek ve Ukrayna'ya aday ülke statüsü vererek, onlarca yılın sonuçsuz geçmesi olduğunu söyledi.
Kaynak, "Ukrayna'ya bugün istediğini vermeye dikkat etmeli ve daha sonra da müzakerelerin kapatılamayacağı sonucuna varmalıyız" dedi.
Tüm bu argümanlar açık ve net. Ancak gölgede kalan temel argüman, AB’nin savaş halinde bulunan bir ülkeyi kendi saflarına dahil etmekten bir çıkar elde etmeyeceğidir. Çünkü bu tür bir gelişme, üye devletlere karşı herhangi bir saldırı durumunda üye devletler arasında iş birliği ve dayanışmayı öngören Lizbon Anlaşması'nın 40. maddesi uyarınca sorumluluklar gerektirir. Ayrıca, birlik sonsuza kadar genişleyemez, güçlü ve tutarlı kalmaya ihtiyacı var. Son olarak, birçok Batılı analist, kararın yeni gelenlerin değil, tarihi üyelerin elinde kalması için AB içindeki mevcut jeopolitik dengelerin korunması gereğini vurguluyor.
AB ülkeleri Ukrayna'nın üyeliği konusunda ikiye bölündü
Fransa ve Almanya, Polonya ve Baltık ülkelerini sakinleştiriyor
AB ülkeleri Ukrayna'nın üyeliği konusunda ikiye bölündü
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة