Londra’daki eski otomobiller elektirikli araçlara dönüştürülüyor

 Matthew Quitter, Land Rover Series 2A'nın önünde duruyor (AFP)
Matthew Quitter, Land Rover Series 2A'nın önünde duruyor (AFP)
TT

Londra’daki eski otomobiller elektirikli araçlara dönüştürülüyor

 Matthew Quitter, Land Rover Series 2A'nın önünde duruyor (AFP)
Matthew Quitter, Land Rover Series 2A'nın önünde duruyor (AFP)

Birleşik Krallık’ın başkenti Londra'da metro hatlarının altındaki bir atölyede konvansiyonel motorlara sahip eski araçlar elektrikli araçlara dönüştürülerek daha çevre dostu hale getiriliyor.
London Eletric Cars’un kurucusu Matthew Quitter, firmasının bu konuda uzman olduğunu söyleyerek, mevcut araçların elektrikli hale dönüştürülmesiyle hem yeni bir otomobil üretmekten kaynaklanan karbon salınımını engellediklerini, hem de otomobilleri hurdalaşmaktan kurtardıklarına dikkat çekiyor.
Gelişmekte olan bu sektör İngiltere’de daha hızlı büyüyor. Çünkü bu faaliyet için İngiltere’de ruhsat almak diğer ülkelerdekinden daha kolay ve İngilizler otomobil sektörüyle daha çok ilgileniyorlar.
Atölyede Mini Cooper'lardan Bentley'lere kadar farklı marka ve modellerde çok sayıda araç var. Ayrıca yirmi yıllık Volvo veya Fiat Multipla gibi çok eski otomobiller olduğu gibi daha yeni olan çeşitli araçlar da var.
Otomobillerine çok bağlı bazı aileler, yaşlı araçlarını yenilemek ve hurdaya çıkmaktan kurtarmak için Matthew’e başvuruyor. Matthew ebeveynlerin bu davranışlarını “Bu insanların çocukları bu otomobillerde büyüdüler” diyerek açıklıyor.
Bu dönüşümün maliyeti, yeni bir elektrikli arabanın fiyatına eşdeğer olarak yaklaşık 30 bin pound (37 bin dolar). Yenilenen araçların menzilleri batarya kapasitesine bağlı olarak 80 ila 300 kilometre arasında değişiyor. Matthew Londra'da işe gidip gelme mesafesinin yüzde 90 ila 95'i 10 kilometreyi geçmediği için bu kapasitenin yeterli olduğunu söylüyor.
Araçların çoğu, aracın orijinal performansına mümkün olduğunca yakın olması ve frenleri veya şanzımanı uyarlamaya yardımcı olması amacıyla Nissan Leaf veya Tesla motorlarıyla donatılıyor.
2017'deki lansmanından bu yana, atölyede yedi araba elektrikli araca dönüştürüldü.
Matthew, insanların geleneksel motorların bir felaket olduğunun farkında olduklarına dikkat çekiyor. “Konvansiyonel motorlar kötü koku ve egzoz yayarlar. Çok fazla gürültü yaparlar ve iklim değişikliğinin etkilerinin bir kısmından sorumludurlar” diyor.
Quitter geleneksel motorlarla çalışan otomobillerde vizyon değişikliği olmasını bekliyor ve içten yanmalı motorlu araç sahiplerinin bir koleksiyoncu gibi olacaklarını ve bunun bir anakronizm olarak kalacağını öngörüyor.
Bununla birlikte, tarihi otomobil kulüplerinin çatı kuruluşu olan Federation Internationale des Vehicules Anciens (FIVB), 2019'da bu tür dönüşümlerin eski araçların karakterinden uzaklaştığını ve bunun yerine geri dönüşümlü modifikasyonlar gerektiğini açıklamıştı.
Geleneksel araç tutkunları motor gürültüsünü, titreşimleri ve duman kokusunu eski araçların keyfinin bir parçası olarak görüyor.
Matthew ise, müşterilerinin bu özelliklerle ilgilenmediklerini, daha çok arabaların güvenilirliğini önemsediklerini iddia ediyor.



Bilim insanları Güneş'i karartmaya hazırlanıyor

Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)
Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)
TT

Bilim insanları Güneş'i karartmaya hazırlanıyor

Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)
Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)

Rebecca Whittaker 

Britanyalı bilim insanları, hükümetin 50 milyon sterlinlik (yaklaşık 2,5 milyar TL) bir fonla desteklediği program kapsamında küresel ısınmayla mücadelede güneş ışığını engelleme tekniklerini deneyebilir.

Birkaç hafta içinde onaylanacak jeomühendislik projesinde bilim insanları, ışığı yansıtan parçacık bulutlarını atmosfere fırlatmak veya deniz suyu spreyleri kullanarak bulutları daha parlak hale getirmek gibi teknikleri inceleyebilir.

Başka bir yöntemse, ısıyı hapseden bir battaniye görevi gören doğal sirüs bulutlarını inceltmeyi içeriyor.

Projenin başarılı olması halinde Dünya yüzeyine daha az güneş ışığı ulaşacak ve böylece yeryüzü geçici olarak soğuyacak.

Bu, gezegeni soğutmanın nispeten ucuz bir yolu olarak düşünülse de yöntemi eleştirenler, hava örüntülerinde felaketlere yol açabileceği ve hatta yağmurları, gıda üretiminde hayati önem taşıyan bölgelerden başka yerlere kaydırabileceği uyarısında bulunuyor.

Diğer bilim insanlarıysa jeomühendisliğin, iklim değişikliğinin temel nedeni olan fosil yakıtların kullanımını durdurma çabalarını azaltabileceğini söylüyor.

Proje, ARIA diye bilinen İleri Araştırma ve Buluş Ajansı tarafından finanse ediliyor.

Birleşik Krallık hükümeti tartışmalı deneye 50 milyon sterlin ayırdı ancak gelecek 4 yıl boyunca kullanmak üzere, vergi mükelleflerinin parasından verilen toplam miktar 800 milyon sterlin (yaklaşık 41 milyar TL).

Jeomühendislik projesini yöneten ARIA Program Direktörü Profesör Mark Symes "Karbonsuzlaşma hayati önem taşıyor ancak mevcut gidişatımız, sıcaklık kaynaklı çok sayıda iklim devrilme noktasını tetikleme riski taşıyor" diyor.

Bu program, iklim felaketini önlemek için gereken zaman diliminde Dünya'yı güvenli ve sorumlu bir şekilde nasıl soğutabileceğimiz (veya soğutup soğutmamamız gerektiği) konusunda kritik ve cevapsız soruları araştıracak.

ARIA'nın geçen yıl yayımladığı bir belgede Symes bu tür devrilme noktalarına örnek vermişti. Bunlar arasında Arktik kış deniz buzlarının erimesi, Amazon yağmur ormanlarının yok olması ve bunun sonucunda ekosistem kaybı, karadaki büyük buz örtülerinin çökmesi ve bunun küresel deniz seviyesinin kayda değer derecede yükselmesine yol açması yer alıyordu.

Symes, çözümün fosil yakıtların yakılmasının durdurulması ve sera gazlarındaki fazlalıkların ortadan kaldırılması olduğunu ancak bunun, devrilme noktalarının başlangıcını önleyecek kadar hızlı gerçekleşmeyebileceğini söylüyor.

Bunun yerine bu projenin "karbonsuzlaşma için zaman kazanmamıza" katkı sağlayacağını umuyor.

Profesör Symes, projede zehirli maddeler kullanılmayacağını, açık hava deneyleri öncesinde çevresel etki değerlendirmesi yayımlanacağını ve bölgedeki topluluklara danışılacağını ifade ediyor.

Projelerin detaylarının gelecek haftalarda yayımlanması bekleniyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news