WHO "maymun çiçeği" salgınının küresel acil durum ilan edilmesi konusunu görüşmek üzere toplandı

Fotoğraf: İngiltere Sağlık Güvenliği Ajansı
Fotoğraf: İngiltere Sağlık Güvenliği Ajansı
TT

WHO "maymun çiçeği" salgınının küresel acil durum ilan edilmesi konusunu görüşmek üzere toplandı

Fotoğraf: İngiltere Sağlık Güvenliği Ajansı
Fotoğraf: İngiltere Sağlık Güvenliği Ajansı

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), geçen aydan bu yana süren maymun çiçeği virüsü salgınının küresel acil durum ilan edilip edilmemesini görüşmek üzere ilk toplantısını yaptı.
Örgütten yapılan yazılı açıklamada, WHO acil durum komitesinin, maymun çiçeği salgınının Uluslararası Halk Sağlığı Acil Durumu (PHEIC) kategorisinde değerlendirilmesine yönelik tavsiyelerini, ilerleyen günlerde WHO yönetimine ileteceği bildirildi.
Toplantının ardından basına konuşan WHO Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, şimdiye kadar virüsün endemik olduğu Afrika ülkeleri de dahil 48 ülkede 3 bin 200'ün üzerinde vaka tespit edildiğini, 2022'nin başından bu yana Orta Afrika'da virüs nedeniyle 70 civarında can kaybının gerçekleştiğini aktardı.
Ghebreyesus, Nijerya'daki maymun çiçeği vakalarının çoğunun kadın olduğunun altını çizerek, virüsün sadece erkekler arasında bulaşmadığına dikkati çekti.
Maymun çiçeğinin endemik olmayan birçok ülkede ilk defa görüldüğünü hatırlatan Ghebreyesus, "Bu hastalığın nasıl yayıldığını tamamen öğrenmek kritik önem taşımaktadır" değerlendirmesinde bulundu.
WHO acil durum komitesi, maymun çiçeğinin tehlike boyutunu değerlendirmek üzere ilerleyen günlerde yine toplanacak.



Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
TT

Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)

Bilim insanları yiyeceklerin yapısının tokluk hissini etkileyebildiğini tespit etti. 

Obezite gibi hastalıkların artışında modern beslenme alışkanlıkları kritik bir rol oynuyor. Ultra işlenmiş gıdalar da bu sorunun temel nedenleri arasında sayılıyor.

Öte yandan bu yiyecekler genellikle yağ, şeker ve tuz gibi sağlığa risk teşkil ettiği bilinen besinleri de yüksek miktarda içeriyor. Uzmanlar gıdaların nasıl "işlendiğinin" gözden kaçabileceğini söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Imperial College London ve Quadram Enstitüsü'nden araştırmacılar gıdaların yapısının, etkilerini nasıl değiştirdiğini anlamak üzere bir çalışma yürüttü.

Bulguları hakemli dergi Nature Metabolism'de yayımlanan çalışmada 10 sağlıklı yetişkin 4 günlüğüne bir kliniğe yerleştirildi. Katılımcılara beslenme sondası takılarak mide ve üst ince bağırsaklarından düzenli numune alındı. Böylece gıdaların nasıl sindirildiği ve bunun bağırsaktaki metabolizma sonucu ortaya çıkan maddeleri nasıl etkilediği değerlendirildi.

Katılımcılar, hücreleri kırılmış veya bütün haldeki nohut unundan yapılan lapalarla beslendi. Yani bir lapadaki nohutlar, geleneksel nohut unu yapımında olduğu gibi doğal hücre yapısı bozulacak şekilde işlenmişti. Diğerindeyse hücrelerin bozulmaması için farklı bir işlem uygulandı.

Araştırmacılar, besin değerleri birebir aynı olan bu gıdaların vücutta farklı etkilere yol açtığını gözlemledi. 

Hücre yapısı bozulan nohut unundan yapılan lapa, daha hızlı sindirilerek kandaki glikoz seviyesini, diğer lapaya kıyasla 2 ila 4 kat daha fazla yükseltti.

Parçalanmamış hücrelere sahip gıda ise daha yavaş sindirildi. Ayrıca iştahı bastırmasıyla bilinen GLP-1 ve PYY hormonları daha uzun süre boyunca salgılandı. Katılımcılar da daha uzun süre tokluk hissettiğini bildirdi. 

Çalışmanın çok az kişiyle yapılmış olması gibi önemli bir sınırlılığı var. Ancak bulgular obezite ve tip 2 diyabetle mücadelede, gıdaların yapısının kayda değer bir rol oynayabileceğine işaret ediyor.

Makalenin yazarlarından Gary Frost "Gıdaların yapısının değiştirilmesi, nihayetinde halkı tip 2 diyabet gibi kronik hastalıklardan korumaya katkı sağlayabilir ve bu araştırma bu yüzden çok heyecan verici" diyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Mingzhu Cai ise zayıflama iğnelerinin başarısına değinerek şu ifadeleri kullanıyor:

Ozempic gibi GLP-1 agonistleri hakkında çok fazla tartışma dönüyor. Doğal GLP-1 seviyeleri asla bu ilaçların dozuna ulaşmayacak olsa da nasıl ve nerede salındığını anlayarak vücudumuzun üretebileceği dozları artırma şansımız var.

Bulgular, gıdaların işlenme biçimindeki farklılıkların yalnızca tokluk hissini artırmakla kalmayıp daha sağlıklı sonuçlar da doğurabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe, Imperial College London, Quadram Enstitüsü, Nature Metabolism