Biden'ın Ortadoğu ziyareti ve nükleer anlaşmanın canlandırılamamasına yönelik senaryolar

Kaçakçılık faaliyetleri ve Çin'e yaptığı satışlarla petrol satışları halen yüksek olan İran'ın direncinin artması bekleniyor.

Biden'ın Ortadoğu'ya yönelik tutumundaki değişiklik, uluslararası gerçeklikten, özellikle de Ukrayna'daki savaştan kaynaklanıyor. (AFP)
Biden'ın Ortadoğu'ya yönelik tutumundaki değişiklik, uluslararası gerçeklikten, özellikle de Ukrayna'daki savaştan kaynaklanıyor. (AFP)
TT

Biden'ın Ortadoğu ziyareti ve nükleer anlaşmanın canlandırılamamasına yönelik senaryolar

Biden'ın Ortadoğu'ya yönelik tutumundaki değişiklik, uluslararası gerçeklikten, özellikle de Ukrayna'daki savaştan kaynaklanıyor. (AFP)
Biden'ın Ortadoğu'ya yönelik tutumundaki değişiklik, uluslararası gerçeklikten, özellikle de Ukrayna'daki savaştan kaynaklanıyor. (AFP)

Hüda Rauf
Nükleer müzakereler bir yıldan uzun bir süre önce Viyana’da yeniden başlamasına rağmen artık bir anlaşmaya dönüş görünmüyor. İran rejiminin anlaşmayı ihlale hız vermesi, tüm tarafların mutabakata varmasını zorlaştıracak. Önümüzdeki haftalar bu konu için belirleyici olacak. Bu noktada Arap ülkeleri, İsrail ve uluslararası güçleri anlaşmanın olmadığı bir gerçeğe hazırlanmaları gerekecek. İran'ın nükleer programında kaydettiği ilerleme sürüyor. Bunun ilk göstergesi, ABD Başkanı Joe Biden'ın Suudi Arabistan ve İsrail'e yönelik ziyaret planı oldu. Her iki taraf da İran’ı çıkarlarına yönelik tehdit olarak görüyor. Bu hazırlıklar önümüzdeki günlerde etkileşimlerin artacağına işaret ediyor.
İran'ın son eylemleri, ABD ve Avrupa ülkelerini anlaşmasız bir senaryo politikası oluşturmaya ve İran'ın nükleer programında kontrolsüz ilerlemeye devam etmeye zorluyor. Ancak İran, özel nükleer anlaşmada yer alan seçeneğin ‘snap back’ olduğunun farkında. Anlaşmanın ortaklarından biri (anlaşmadan çekilen ABD haricinde) Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni (BMGK) İran'ın anlaşmayı ihlal ettiğini, 2231 sayılı kararda kaldırılan BMGK yaptırımlarının yenilenmesinin gerekli olduğunu ve hiçbir ülkenin bu kararını veto etme hakkına sahip olmadığını bildirebilir.
Biden'ın Ortadoğu'ya yönelik tavrındaki değişimin siyasi ve ekonomik etkileriyle, özellikle başta Ukrayna'da devam eden savaş olmak üzere uluslararası gerçeklikten kaynaklandığı söylenebilir. Yönetim, önceliklerini değiştirmek zorunda kaldı. Bu da bölge ülkeleri ile ilişkilerin iyileştirilmesine kapı aralayabilir. Bununla birlikte bunun Biden yönetiminin Ortadoğu'ya yeniden yatırım yapma ve ilişki kurma isteği ve yeteneği açısından politikasındaki bir değişikliğin yansıması olup olmadığını değerlendirmek için ise henüz çok erken.
Diğer yandan Washington ve Tahran arasında bir anlaşmaya varmanın karmaşıklığına ilişkin görüşler artarken İsrail, geleceğe yönelik olarak nükleer müzakereler için ABD ve Avrupalı ​​ortaklarla mutabakata varmaya odaklanacak. İsrail, kırılgan koalisyon hükümetinin çöküşünün ardından üç yıl içinde beşinci seçimlerine doğru giderken son zamanlarda yaşadığı siyasi belirsizliğe rağmen Biden'ın ziyareti, ABD’nin İran karşısında İsrail'in güvenliğine yönelik taahhüdünün yenilendiğini ve nükleer ihlalleriyle yüzleşmek için anlaşmaların ilan edildiğini teyit edecek.
Biden yönetimi, İran'la nükleer bir anlaşmayı müzakere etme yönünde kararlılığını açıkça sürdürürken Biden'ın İsrail Başbakanı Naftali Bennett ve İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid ile yaptığı görüşmeleri ve bölgesel caydırıcılığı güçlendirmeye yönelik ABD öncülüğündeki girişimi başarısızlığa uğrarsa bir ‘B Planı’ olacağı kesin. Görev süresi sona eren Başbakan Bennett'ın hükümetin İran dosyasından sorumlu geçici bakanı olarak gayri resmi olarak çalışacağı beklentisi sürerken bu da Tahran'a yönelik güvenlik politikasının devamı anlamına geliyor.
Tahran, İranlı bilim insanlarına ve İran Devrim Muhafızları unsurlarına yönelik suikastların arkasında Tel Aviv'in olduğuna inandığından, İran ve İsrail arasında bir gölge savaşının patlak verdiği biliniyor. İki taraf arasındaki gölge savaşının eski İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun görev süresi boyunca çıktı patlak verdiği söylenebilir. Ancak Bennett'in politikası, bilim insanlarının yanı sıra  füze ve insansız hava aracı programlarından sorumlu diğer memurları ve ayrıca İslam Devrim Muhafızları'nın Kudüs Gücü üyelerini hedef alacak şekilde genişledi.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre gölge savaş, petrol tankerlerine saldırmayı ve İran'ın Suriye ve Irak'taki askeri tahkimatları ile savaşmayı kapsayacak şekilde genişledi. Mücadele, iki taraf arasındaki siber savaşın yanı sıra İsrail'in İran'ın kendisine karşı yürüttüğü çevre terörizmini dahi kapsadı.
İran ile ABD arasında yeni bir nükleer anlaşma ihtimalinin zayıflaması ve İran'ın Çin, Rusya ve Venezuela gibi ABD ve Batı yaptırımlarına tabi olanlarla ittifakları neticesinde daha da güçlenmesi nedeniyle kaçakçılık faaliyetleri ve Çin'le vardığı uzlaşılar ile petrol satışları halen yüksek olan İran'ın direncinin artması bekleniyor.
Diğer yandan Biden'ın ABD-Körfez ve ABD-İsrail ilişkilerini canlandırmaya dönmesi -ki bunlar, Biden'ın İran'a yönelik politikasından ümitsizliğe kapılan taraflar- tüm bu gelişmeler, bir yandan Körfez devletlerinin İran'ı kontrol altına alma girişimlerine işaret ederken, diğer yandan da İsrail ile İran arasındaki gölge savaşının tekrarlanacağını ortaya koyuyor. Muhtemelen ABD’nin meseleyi Güvenlik Konseyi'ne havale etmesiyle İran'a yönelik gerilim de artıyor. Avrupa'nın genel olarak İran'ı kontrol altına alma ve sükunet eğiliminde olan politikasının yanı sıra Ukrayna savaşının Avrupa enerji piyasası üzerindeki etkileri ve enerji kaynaklarını çeşitlendirme arzusu doğrultusunda bu adım zayıf olarak niteleniyor. Ancak kesin olan şey, İran ile İsrail arasında artan gerilim zemininde bölgesel tansiyonun yüksek olarak devam edeceği.



ABD’li gençler, İsrail’e diğer ABD’lilere göre daha eleştirel bakıyor

Washington’da 2 Aralık’ta Filistinlilere destek amaçlı düzenlenen gösteri (DPA)
Washington’da 2 Aralık’ta Filistinlilere destek amaçlı düzenlenen gösteri (DPA)
TT

ABD’li gençler, İsrail’e diğer ABD’lilere göre daha eleştirel bakıyor

Washington’da 2 Aralık’ta Filistinlilere destek amaçlı düzenlenen gösteri (DPA)
Washington’da 2 Aralık’ta Filistinlilere destek amaçlı düzenlenen gösteri (DPA)

ABD Başkanı Joe Biden’ın Gazze’deki savaşa karşı tavrı konusunda kamuoyunun genel olarak bölünmüş olduğu bir dönemde, Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir anket, genç ABD’lilerin İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaşa diğer vatandaşlardan daha eleştirel yaklaştığını gösterdi.

Savaşla ilgili gündem ve savaşın Biden’ın yeniden seçilme şansını nasıl etkileyeceğine dair Washington’daki yoğun tartışmalara rağmen, anket ayrıca birçok ABD’linin konuyu yakından takip etmediğini veya fazla önem vermediğini ortaya çıkardı.

Anket katılanların yüzde 40’ı, Biden’ın doğru dengeyi kurup kurmadığından emin olmadıklarını söyledi.

18 ila 29 yaş arasındaki ABD’liler arasında, ankete katılanların yüzde 46’sı İsrail’in 7 Ekim saldırısına verdiği tepkinin kabul edilemez olduğunu ifade etti.

Yüzde 21’i bunun kabul edilebilir olduğunu söylerken, geri kalanı emin olmadıklarını belirtti.

Yaşlı ABD’lilerin görüşleri gençlerden oldukça farklıydı.

65 yaş ve üzerindekilerin yüzde 53’ü İsrail’in tepkisini desteklerken, yüzde 29’u bunu kabul edilemez olarak nitelendirdi.

Kendisini İsrail’in sadık bir destekçisi olarak olarak gören Biden (81), Hamas tarafından düzenlenen saldırıya karşı İsrail’in karşılık verme hakkını güçlü bir şekilde savundu.

Biden, İsrail’e verdiği askeri ve diplomatik desteğe rağmen, İsrail liderlerini, Hamas’ın yönettiği Gazze Şeridi’nde sivilleri korumak için yeterli çaba göstermemekle de eleştirdi.

ABD seçimleri yaklaşırken, tüm dikkatler Biden’ın, Kasım ayında eski başkan Donald Trump’la yarışacağı seçimde zafer kazanması gereken Michigan eyaletine odaklanıyor.

Michigan’daki Müslümanlar ve Arap asıllı ABD’lilerin büyük bir kesimi bu rekabette belirleyici bir rol oynayabilir.

Anket, Demokratlar arasında Biden’ın Gazze’deki savaşı nasıl ele aldığına ilişkin görüşlerin karışık olduğunu da gösterdi.

Demokratların yüzde 34’ü Biden’ın İsrail’i kayırdığını, yüzde 29’u ise doğru dengeyi yakaladığını söyledi.

12 bin 693 kişinin katıldığı anket, ABD’li Müslümanların İsrail’e yönelik keskin eleştirel görüşlerini de ortaya koydu.

Müslümanların yüzde 21’i Hamas’ın 7 Ekim saldırısını kabul edilebilir buldu.

Ankete göre ABD’li Yahudilerin yüzde 62’si, İsrail’in Gazze’deki savaşı yürütme şeklinin kabul edilebilir olduğunu söyledi.

Her ne kadar Yahudi cemaati, İsrail’i Evanjelik Protestanlardan daha fazla eleştirse de, bu oran ulusal ortalamanın üzerinde.