Rusya'nın 'gaz ruleti' oyunu ne zamana kadar sürecek?

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali saldırılarının başlamasından bu yana 12 Avrupa ülkesinin gaz arzı ya tamamen ya da kısmen kesildi

Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı, üye ülkelerin tüm ulusal acil durum planlarının gözden geçirildiğini açıkladı (AFP)
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı, üye ülkelerin tüm ulusal acil durum planlarının gözden geçirildiğini açıkladı (AFP)
TT

Rusya'nın 'gaz ruleti' oyunu ne zamana kadar sürecek?

Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı, üye ülkelerin tüm ulusal acil durum planlarının gözden geçirildiğini açıkladı (AFP)
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı, üye ülkelerin tüm ulusal acil durum planlarının gözden geçirildiğini açıkladı (AFP)

İtalya Başbakanı Mario Draghi, Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi’nin kapanışında, şu anda önceliğin bir ‘Avrupa Enerji Birliği’ inşa etmek olduğunu söylerken yanılmıyordu. Zira Avrupa ekonomi sahnesinin semâları, rakamlar ve verilerden oluşan kara bulutlar ile kaplı. Bu, 1970’lerin başında Avrupa'yı silip süpüren fırtınayı akıllara getiren bir kasırganın habercisi. Enerji fiyatlarındaki artış ile gıda fiyatlarındaki kesintisiz artış iç içe geçmiş durumda. Rusya'nın AB ülkelerine ihraç ettiği gaz damarlarını kurutma tehditleri ile birlikte tedarik kesintileri yaşanıyor.
AB Komisyonu’nun verilerine göre Rusya'nın Ukrayna işgalinin başından bu yana, 12 Avrupa ülkesinin gaz arzı ya tamamen ya da kısmen kesildi. Önümüzdeki aylarda ‘Rus ruleti’ oyununun devam etme riski artıyor. Bunun için hızlı ve ortak bir tepki gösterilip Avrupa tüketiminin zirve yaptığı kış mevsimi başlamadan tedarikleri güvence altına almak için bir plan yapılması gerekiyor. AB Liderler Zirvesi’nin sonuç bildirgesinde “Rusya'nın gazı savaşta bir silah olarak kullanmaya devam etmesi karşısında Konsey, Komisyon'a uygun fiyattan enerji tedariki sağlamak için çabalarını sürdürüp yoğunlaştırması ve üye ülkeler arasında enerji politikalarını koordine etmek için gerekli önlemleri alması yönünde talimat vermeye karar verdi” ifadeleri kullanıldı. Ayrıca ithal gaz fiyatına bir çıta konularak enerji fiyatlarındaki artışın durdurulması istendi.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, zirvenin bitiminden sonra düzenlediği basın toplantısında, üye ülkelerin Rus gazı akışının kesilmesine karşı hazır olduklarından emin olmak için tüm ulusal acil durum planlarının gözden geçirildiğini belirtti.
Von der Leyen, "Komisyon organlarının, sanayi sektörü ve üye devletlerin hükümetleriyle iş birliği içinde, enerji ve türevlerine olan talebi azaltmak amacıyla ortak bir Avrupa planı geliştirmek için haftalardır canla başla çalıştığını ve bu planın önümüzdeki ay yapılacak olağanüstü zirvede sunulmasını beklediğini" söyledi. Von der Leyen, “Kovid-19 salgınından bir ders çıkardık: AB’nin gücü, üyelerinin birliği ve aralarındaki koordinasyonda gizli” dedi.
Komisyon'un AB’nin sözlüğünde yasaklı kelimeler arasında bulunan ‘tayınlama’ terimini kullanması dikkati çekti. Komisyon, ortak gaz satın alma planının üye ülkeler için zorunlu olması konusunda ısrarcı. AB Komisyonu böylece sanayi sektörlerinin alınan tedbirlerin etkilerine maruz kalmasını önlemek için hükümetlerin tedbirler almasını istiyor. 
Von der Leyen ‘evlerde ve kurumlarda sıcaklığın iki derece düşürülmesinin Rusya'yı Baltık Denizi üzerinden Almanya'ya bağlayan ‘Kuzey Akım 1’ hattının tüm sevkiyatını tazmin edeceğini’ söyleyerek tasarruf önlemlerinin ve tayınlamanın önemine dair bir örnek verdi.
Tahminlerin çoğu bu yıl ve gelecek yıl Avrupa ekonomisinin büyüyeceğine işaret etse de, enflasyon oranının daha yıl ortasına ulaşmadan yüzde 9'a dayandığı göz önüne alındığında Komisyon, Rusya'nın gaz arzını tamamen kesmeye karar vermesi halinde ciddi bir çöküş olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. AB Komisyonu bu sebeple üye ülkeleri en kötüsüne karşı hazırlıklı olmaya çağırıyor.
Avrupa Yatırım Bankası'nın aylık çıkardığı raporların sonuncusunda, Almanya ve İtalya gibi ciddi derecede Rus gazına bağımlı olan büyük sanayi ülkelerine Rus gazının akışının kesilmesinin bu ülkelerin ekonomilerinin hızla daralmasına yol açacağı ve diğer üye ülkelerin de bundan nasibini alacağı konusunda uyarıda bulunuldu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, hızla artan enflasyonun yansımaları konusunda uyarıda bulunan Von der Leyen'e katılarak “Bu sahne bizi enerji alanında hızlı ve zor kararlar almaya itiyor” dedi.
Avrupa'daki enerji zirvesi tartışmaları, Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck'in zirve arifesinde yaptığı açıklamaların yarattığı ‘şok’un etkisi altında yapıldı. Habeck, Rusya’nın Kuzey Akım boru hattından yolladığı doğalgazın yüzde 60’ını kesmesinin ardından ülkesinin alarm seviyesini yükselttiğini ve Almanya'nın Rus arzının tamamen kesilmesi durumunda tayınlamaya başvurmaya hazırlandığını söyleyerek ‘gaz piyasasının çöküşü ve bunun enerji sistemi üzerindeki yansımalarına’ ilişkin endişelerini dile getirdi.
Şuna da dikkati çekmek gerekir ki, Avrupa Komisyonu'nun enerji kriziyle mücadele etmek için hazırladığı strateji, zirvede tartışılan tedbirlerle sınırlı değil. Aynı zamanda Rusya'dan fosil yakıt ithal etme bağımlılığını aşama aşama terk etmeyi, yenilenebilir enerji kaynaklarının gelişimini hızlandırmayı ve evlerdeki ısıtıcıları ısı pompalarıyla değiştirmeyi amaçlayan bir dizi önlemi de kapsıyor.
AB Komisyonu Rus gazından vazgeçme kararını daha hızlı uygulamak için haftalardır ABD, Norveç, Azerbaycan ve son zamanlarda Mısır ve İsrail ile gaz ithalatı anlaşmaları imzalamak için çalışıyor.
Komisyondaki bazı yetkililer, fiyatlarda süren artıştan faydalandığı için Moskova'nın arzı tamamen kesme kararını şimdilik bekleteceğini düşünüyorlar. Başka yetkililer ise, Moskova’nın bu adımı yakında atacağını düşünüyorlar ve geçen yılın sonbaharında Kovid-19 salgını sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'nın işgalinden sonra durdurulan Kuzey Akım 2 hattının onaylanmasını hızlandırmak için baskı yapmak amacıyla Avrupa'yı gaz arzını kesmekle tehdit ederken tereddüt etmediğini hatırlatıyorlar.



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
TT

Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)

Sri Lanka'da 400'e yakın kişiyi öldüren sel felaketinden kurtulanlar yaşanan kaosu anlattı.

Sri Lanka Afet Yönetim Merkezi (DMC), ülkede geçen haftadan bu yana devam eden şiddetli yağışların yol açtığı afetlerde can kayıplarının 390'a çıktığını, 370 kişidense hâlâ haber alınamadığını bildirdi. 

Ayrıca arama kurtarma ekiplerinin su baskını ve heyelan riski taşıyan birçok bölgeye ulaşmakta güçlük çektiği vurgulandı.

Sri Lanka Devlet Başkanı Anura Kumara Dissanayake, ülke genelinde olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini duyurmuş, kurtarma çalışmaları için 20 binden fazla askeri personelin görevlendirileceğini belirtmişti.

Guardian'ın irtibata geçtiği Layani Rasika Niroşani, yoğun yağışlara alışık olduklarını fakat bu kadar büyük bir afetle karşılaşacaklarını tahmin etmediklerini söylüyor. 

Selde her şeyini kaybettiğini belirten iki çocuk annesi 36 yaşındaki kadın şöyle devam ediyor: 

Evimiz toprak altında kaldı. Ailem hâlâ şok içinde. Sıfırdan başlamak zorundayız. Bazen bu, yaşamaktan bile daha kötü olabilir.

Kantharuban Praşant da sel nedeniyle evlerini kaybeden 125'ten fazla aileye Badulla'daki bir okulda barınak sağladıklarını belirtiyor.

Yardım malzemelerine ulaşmakta güçlük çektiklerini belirten 32 yaşındaki öğretmen, birçok ailenin selde mahsur kaldığını söylüyor. 

Bazı Sri Lankalılar, yetkililerin afet uyarısı yapmadığına da dikkat çekiyor. 45 yaşındaki Ja Nilanthi, nehir suları tehlikeli seviyeye ulaştığında bile herhangi bir uyarı veya tahliye emri almadıklarını belirtiyor.

Ditwah Kasırgası ve muson yağışlarının yol açtığı sel ve toprak kaymaları nedeniyle can kaybı Endonezya'da 604'e, Tayland'da 176'ya ve Malezya'da üçe yükseldi. 

Güney Asya'da toplamda en az 1172 kişinin canını alan afetlerin yol açtığı yıkımın boyutu henüz tam olarak bilinmiyor. 

Bilim insanlarına göre Güney Asya, iklim değişikliğine karşı yüksek riskli bölgelerden biri. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, CNN


Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
TT

Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Fransa şubesi Ulusal Gazeteciler Birliği (SNJ) ile iş birliği yaparak, 26 Kasım'da Paris'teki Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı'na, Filistin topraklarında medya özgürlüğünü engelleme ve savaş suçları işleme suçlamalarıyla şikayette bulundu.

Kimliği belirsiz kişiye karşı açılan dava, Fransız gazetecilerin güvenliklerini ve çalışmalarına devam edebilmelerini sağlamak amacıyla gizlice toplanan çok sayıda tanık ifadesine dayanıyor.

İki kuruluştan yapılan açıklamada, "Temel ilkeler olan basın özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı Gazze ve Batı Şeria'da yeniden tesis edilmelidir"denildi.

"İşgal altındaki Filistin topraklarında gazetecilerin çalışmalarının yaygın olarak engellendiği göz önüne alındığında, sembolik açıklamalar önemini koruyor, ancak yeterli değil. Harekete geçilmeli ve Fransız yargısının bu konuda bir rolü olmalı. Geçen hafta Paris'te yaptığımız şikayetin anlamı da bu."

Şikayette, özellikle 7 Ekim 2023'ten bu yana hiçbir yabancı gazetecinin serbestçe girmesine izin verilmeyen Gazze'ye uygulanan medya karartması ve Hamas saldırıları hedef alınıyor.

İki kuruluş, bu durumu "silahlı çatışmada eşi benzeri görülmemiş bir karartma" olarak nitelendirirken, Filistinli gazetecilere ve medya çalışanlarına yönelik "sert baskı"nın da eşlik ettiğini belirterek, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun 225 cinayeti belgelediğini kaydetti.

Kuruluşlar, İsrail ve Batı Şeria'da gazetecilerin çalışmalarına getirilen kısıtlamaları da kınadı.

Sahada çalışan Fransız muhabirler, günlük hayatta olayları takip etmelerinin engellendiğini, tehdit edildiğini, ekipmana el konulduğunu, fiziksel saldırılara maruz kaldıklarını, silahların savrulduğunu, tutuklamalar, aramalar ve sorgulamalar, gözaltılar ve keyfi sınır dışı edilmeler yaşandığını ve hatta bazen "vurulduklarını" anlattılar.

Şikayette, belirli bir kişiyi hedef almadıklarını belirtilerek, belgelenen ihlallerin işgal altındaki topraklarda, siviller ve yerleşimcilerin yanı sıra askeri, polis, gümrük ve idari birimlere atfedildiği, "olayların doğru ve dengeli bir şekilde aktarılmasını engellemek ve tek taraflı bir anlatım dayatmak" amacı güdüldüğü belirtildi.

Bu bağlamda SNJ Genel Sekreterleri Vanessa Ribush ve Julien Fleury, "Gazeteciler gözlemci olarak görülmekte zorlanıyorlar, çünkü çoğu zaman aktivist, hatta terörist gibi muamele görüyorlar" dedi.

"Onlarca silahlı yerleşimci tarafından takip edildiklerinde, hayatlarına yönelik tehlike mevcut ve bazen somut hale geliyor. Gazetecilerin temel haklarının bu şekilde ihlal edilmesi cezasız kalamaz" diye eklediler.

İki örgüt, işgal altındaki topraklarda yaşanan ihlallerin, İsrail'in "devlet dokunulmazlığı"nı ileri sürmesini engellediğini ve özellikle ihlallerin Fransız vatandaşlarını etkilemesi ve temel özgürlüklerini ihlal etmesi nedeniyle, Fransız yargısının harekete geçmesinin önünü açtığını savundu.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Anthony Bellanger ise "Fransız gazetecilerin uluslararası insancıl hukukun tamamen geçerli olduğu alanlarda çalışmalarını engellemelerine, tehdit ve sindirilmelerine veya hedef alınmalarına artık izin vermeyeceğiz" dedi. Bellanger, "Basın özgürlüğü çiğnendiğinde ve savaş suçları işlendiğinde, Fransa vatandaşlarını korumak için harekete geçmelidir. Şikayetimiz, uluslararası hukukun üstünde kimsenin olmadığını ve gerçeğin susturulamayacağını herkese hatırlatmak için gerekli bir adımdır" ifadesini kullandı.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu ve Ulusal Gazeteciler Birliği'ni temsil eden avukatlar Inès Dafoe ve Louise L. Yafe, bu şikayetin Fransa'da "eşi benzeri görülmemiş" olduğunu doğrulayarak, "Gazetecilerin çalışmalarının sistematik olarak engellenmesi ve onları hedef alan savaş suçları temelinde, çatışma bölgesindeki Fransız muhabirlerini korumak için ulusal bir mahkemeye ilk kez böyle bir dava açıldı" dediler.

"Basın özgürlüğünün korunması, hukukun üstünlüğüyle yönetilen her devlette temel bir ilkedir ve Fransız gazetecilerin görevlerini yerine getirme yetenekleri ihlal edildiğinde, mahkemelere başvurmalarını tamamen haklı çıkarır" vurgusu yapıldı.