Libya Başkanlık Konseyi siyasi krize müdahale edebilir

Libya Başkanlık Konseyi’nden TM ve DYK görüşmesi başarısız olursa müdahale etme sinyali

Dibeybe hükümeti tarafından dağıtılan, önceki gün Dibeybe ile İngiltere’nin Trablus Büyükelçisi Hurndall arasında yapılan görüşmeden bir kare
Dibeybe hükümeti tarafından dağıtılan, önceki gün Dibeybe ile İngiltere’nin Trablus Büyükelçisi Hurndall arasında yapılan görüşmeden bir kare
TT

Libya Başkanlık Konseyi siyasi krize müdahale edebilir

Dibeybe hükümeti tarafından dağıtılan, önceki gün Dibeybe ile İngiltere’nin Trablus Büyükelçisi Hurndall arasında yapılan görüşmeden bir kare
Dibeybe hükümeti tarafından dağıtılan, önceki gün Dibeybe ile İngiltere’nin Trablus Büyükelçisi Hurndall arasında yapılan görüşmeden bir kare

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Halid el-Mişri'nin yarın İsviçre'nin Cenevre kentinde yapacakları görüşmenin başarısız olması durumunda bir kez daha ertelenen cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleriyle ilgili anayasal çerçevenin oluşturulmasına ilişkin anlaşmazlıkları çözmek için müdahalede bulunabileceği sinyalini verdi.
Cumartesi akşamı başkent Trablus'ta Libya’nın kanaat önderleri, alimleri ve ileri gelenleriyle bir araya gelen Menfi, “Başkanlık Konseyi’nin, siyasi sürece dahil olan tüm tarafları, herkesin katılımıyla seçimlerin yapılması, Libya halkının isteklerinin gerçekleştirilmesi ve istikrarlı, kalıcı barış aşamasına geçilmesi için yasal bir çerçeve üzerinde anlaşmaya zorladığına” işaret etti. Mişri, TM Başkanı ile DYK Başkanı arasındaki görüşmenin başarısız olması halinde müdahalede edeceklerini ve yetkilerini kullanacaklarını söyledi.
Başkanlık Konseyi’nden yapılan açıklamaya göre Menfi, Libya'nın doğu, batı ve güneyindeki bölgelerin ve şehirlerin ve buralardaki çeşitli sosyal bileşenlerin temsilcileri ile ülkedeki son gelişmeleri ve başta ulusal uzlaşı projesi ve mevcut aşamada ülkenin karşı karşıya olduğu siyasi zorluklar olmak üzere bazı iç meseleleri görüştü.
Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Musa el-Koni de DYK Başkanı Mişri ve TM Başkanı Salih'in seçimlerle ilgili anayasal çerçeve konusunda anlaşmaya varamamaları durumunda Başkanlık Konseyi’nin yetkilerini kullanacağını vurguladı.
Dün Yüksek Seçim Komisyonu ile Ulusal İşçi Sendikası arasında bir mutabakat zaptının imzalandığı törene katılan Koni, “Libya halkı, uzun zamandır seçimlerin düzenlenmesini bekliyor. İktidardaki siyasi otoriteler, bu talebi yerine getirmeye mecbur olmalılar” dedi.
İktidarda kalmaya çalışan yapılara artık bir son verilmesi gerektiğinin altını çizen Koni, Başkanlık Konseyi'nin, geçiş dönemlerini anayasal bir çerçeveye göre sona erdirmek için yetkilerini, tüm siyasi partiler tarafından sonuçları üzerinde mutabık kalınan, halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanına devretme taahhüdünü yineledi.
Koni, Libya'ya istikrar getirecek olan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılmasının ve ülkeyi güvenli hale getirecek bir cumhurbaşkanının seçilmesinin önemini vurguladı.
Öte yandan Libya Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayih, Yüksek Seçim Komisyonu’nun herkesin oybirliği ile gerçekleşecek tüm seçim süreçlerine hazır olduğunu belirtti. Sayih, “Tüm tarafların oybirliğiyle seçimleri ve anayasa referandumunu uygulamaya hazırız. 24 Aralık seçimlerinin düzenlenmesine yönelik başarısızlıktan büyük dersler çıkarttık” ifadelerini kullandı.
Yüksek Seçim Komisyonu’nun herhangi bir seçimi ya da referandumu en fazla bir hafta ila 10 gün içinde düzenleyebileceğini vurgulayan Sayih, referandum yapılması konusunda anlaşmaya varılırsa süreci 70 gün içinde tamamlayabileceklerine işaret etti.
Sayih, seçim sürecinin hem iktidarda hem de iktidar dışında pek çok tarafın katılımıyla daha da geliştirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Diğer taraftan Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Stephanie Williams, TM ve DYK başkanlarının, başta geçiş sürecine ilişkin uygulamalarla ilgili anayasa metninin sonuçlandırılması olmak üzere Salı günü İsviçre’nin Cenevre kentinde bir araya geleceklerini duyurdu.
Cumartesi akşamı televizyonda yayınlanan bir açıklamada Mısır’ın başkenti Kahire’de yapılan toplantılarda tartışmalı bazı konuların çözüldüğünü belirten Williams, Libyalı tarafları siyasi sürece olan güveni zedeleyecek her türlü tek taraflı adımdan kaçınmaya çağırdı.
Yakında yapılması planlanan görüşmelerde geçiş sürecine ilişkin prosedürlerin ve seçim dosyası üzerinde durulacağını açıklayan Williams, Libya’daki paralı askerlerin ve yabancı güçlerin ülkeden çıkarılmasıyla ilgili tartışmalara ise yalnızca seçilmiş ve egemen bir hükümetin katılabileceğini de sözlerine ekledi.
TM Başkanı Salih, Anayasa Komitesi üyeleri dün Kubba şehrinde yaptığı toplantıda, TM ve DYK temsilcilerinden oluşturulan ortak komitenin, Libya Anayasa Taslağı Yazımından Sorumlu Kurucu Heyeti tarafından tamamlanan anayasa taslağındaki tartışmalı noktalara değinerek anayasal yol üzerinde uzlaşı sağlama çabalarını övdü.
Salih, TM ve DYK arasında gösterilen ulusal çabaları, herkesin ülkedeki durumu baltalayan siyasi bölünmelere bir son vermeyi istediğinin bir işareti olarak gördü.
Libyalıların geçiş süreçlerinin sona erdiği bir aşamaya ulaşmak için fikir birliği sağlamayı amaçlayan uzlaşı ve istikrar konusunda Mısır'ın üstlendiği role övgüde bulunan TM Başkanı, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu'nun (UNSMIL) Anayasa Komitesi'nin çalışmalarına verdiği desteği ve Libya krizine çözüm için TM ve DYK arasındaki görüşlerin yakınlaştırma çabalarını takdir etti.
Bir diğer gelişmede Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe, Cumartesi günü başkent Trablus'ta İngiltere'nin Trablus Büyükelçisi Caroline Hurndall ile yaptığı görüşmede, BM Libya Özel Temsilcisi Williams’ın yaklaşık 3 milyon Libyalının isteğine saygı göstererek seçimlerin yapılmasına yönelik çabalarının desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Dibeybe’nin ofisi tarafından yapılan açıklamaya göre Dibeybe-Hurndall görüşmesinde, petrol sahalarının kapatılması meselesi ve bunun başta elektrik üretim tesislerine gaz arzında olmak üzere ülkedeki hizmet ve ekonomi sektörüne etkisi ile bu konuda atılacak adımlar ele alındı.
Dibeybe’nin Sözcüsü Muhammed Hammude, açıklamada, ‘petrol sahalarının kapatılması vakalarına karışanlar’ hakkında soruşturma başlatılacağı tehdidinde bulunurken Başsavcıyı söz konusu kişiler hakkında soruşturma başlatmaya çağırdı.
Bazı siyasi çevrelerin petrol sahalarının kapatılmasını savunmalarının teamüllere göre bir suç olduğunu söyleyen Hammude, UBH’nin krizin çözümüne destek olmak için Petrol, Savunma ve İçişleri bakanlıklarının yer aldığı bir kriz odası oluşturduğunu ve Genel Elektrik Şirketi (GECOL) ile birlikte bu krizi aşmaya yönelik çabalarını sürdürdüğünü belirtti.
Öte yandan TM Enerji ve Doğal Kaynaklar Komitesi, UBH’nin Libya Ulusal Petrol Kurumu (NOC) Başkanı Mustafa Sanallah’ı görevden almayı planladığına ilişkin açıklamalarının ardından NOC Yönetim Kurulu'nun çalışmalarını tehlikeye atmaması ya da engellememesi konusunda uyardı.
NOC’un, ‘siyasi çatışmalar’ olarak nitelendirdiği olaylardan arındırılması çağrısında bulunan komite, bu konuda oldubittiye getirilen hiçbir kararı tanımayacağını ve bunu ihlal edenlerin yasal sorumluluğunu da üstleneceğini vurguladı.
UBH Petrol ve Gaz Bakanı Muhammed Avn, Başbakan Dibeybe’nin Sanallah’ın görevden alınmasını birçok kez talep ettiğine işaret ederek Bakanlar Kurulu’nun son toplantısında NOC Yönetim Kurulu’nun yeniden yapılandırılmasını onayladığını açıklamıştı.
Libya basınına açıklamalarda bulunan Bakan Avn, NOC Yönetim Kurulu’nu değiştirmeye yönelik son düzenlemeleri yapmak ve kararı resmi olarak yayınlamak için Başbakan Dibeybe ile iletişim halinde olduğunu söyledi.



Lazkiye’de eski rejim kalıntılarından silahlı saldırı: 4 ölü, 108 yaralı

Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Lazkiye’de eski rejim kalıntılarından silahlı saldırı: 4 ölü, 108 yaralı

Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye’nin Lazkiye ilinde güvenlik güçleri ve sivillere yönelik silahlı saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 4’e, yaralı sayısı ise 108’e yükseldi.

Lazkiye İl Sağlık Müdürlüğü, pazartesi günü yaptığı açıklamada, protestolar sırasında güvenlik güçleri ve vatandaşları hedef alan silahlı saldırılar sonrası bilanço güncelledi.

Lazkiye İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Abdülaziz el-Ahmed, pazar günü yaptığı açıklamada, kendini Gazzal Gazzal olarak tanıtan kişinin çağrısıyla düzenlenen gösteriler sırasında, devrik rejimin kalıntılarına bağlı bazı terör unsurlarının Lazkiye ve Ceble’de iç güvenlik güçlerine saldırı düzenlediğini söyledi. El-Ahmed, saldırılarda bazı güvenlik görevlilerinin yaralandığını, özel görevler ve polis birimlerine ait araçların tahrip edildiğini belirtti.

El-Ahmed ayrıca, Lazkiye’de Ezheri Kavşağı ile Ceble’de Ulusal Hastane Kavşağı’nda yüzleri maskeli ve silahlı unsurların tespit edildiğini ifade ederek, bu kişilerin Sarayet Diru’s-Sahil (Sahil Kalkanı Tugayı) ve Sarayet el-Cevad (Cevad Tugaylar) adlı terör hücrelerine mensup olduğunu kaydetti. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre söz konusu hücreler, otoyol M1 üzerinde saha infazları ve el yapımı patlayıcı saldırılarından sorumlu tutuluyor.

cdrgt
Lazkiye’deki protestolar sırasında güvenlik güçlerine ve vatandaşlara yönelik silahlı saldırıda yaralananlardan biri hastanede tedavi görüyor (EPA)

Suriye Savunma Bakanlığı da pazar günü yaptığı açıklamada, protestolar sırasında güvenlik güçleri ve sivillere yönelik saldırıların ardından, batı sahil bölgesindeki Lazkiye ve Tartus kent merkezlerine zırhlı araçlar ve askeri birlikler sevk edildiğini duyurdu.

Suriye televizyonu, Savunma Bakanlığı Medya ve İletişim Dairesi’ne dayandırdığı haberinde, askeri birliklerin konuşlandırılmasının “kanun dışı grupların halkı ve güvenlik güçlerini hedef alan saldırılarının artması” üzerine gerçekleştirildiğini aktardı. Açıklamada, birliklerin görevinin “iç güvenlik güçleriyle iş birliği içinde güvenliği sağlamak ve istikrarı yeniden tesis etmek” olduğu vurgulandı.


“Kara kutu”, El-Haddad uçağının düşüşünün hikayesini karmaşıklaştırıyor ve Libyalılar arasında soru işaretleri yaratıyor

Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
TT

“Kara kutu”, El-Haddad uçağının düşüşünün hikayesini karmaşıklaştırıyor ve Libyalılar arasında soru işaretleri yaratıyor

Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)

Geçtiğimiz hafta Ankara'da düşen ve "UBH" hükümetinin Genelkurmay Başkanı Mareşal Muhammed Haddad ile arkadaşlarının ölümüne neden olan "Falcon 50" uçağının kara kutusunun analizine ilişkin Almanya'nın özür dilemesinin ardından Libya'da kafa karışıklığı ve tartışmalar baş gösterdi.

Son yirmi dört saat içinde Libyalılar arasında kazanın nedenlerinin yorumlanmasına ilişkin kamuoyu tartışmalarında resmi açıklamaların yerini şüpheler aldı. Bazıları ise soruşturmanın seyrinin geleneksel havacılık kazasının sınırlarını aşan hassas sonuçlara yol açabileceğinden endişe ediyor.

Geçen ay Trablus'ta yapılan toplantı öncesinde el-Menfi'nin yanında duran el-Haddad (Başkanlık Konseyi)Geçen ay Trablus'ta yapılan toplantı öncesinde el-Menfi'nin yanında duran el-Haddad (Başkanlık Konseyi)

Libya "Ulusal Birlik" hükümetinin İçişleri Bakanlığı tarafından cuma günü açıklanan Alman kararı, tamamen teknik bir prosedür olarak ele alınmadı. Aksine, özellikle hükümetin diğer ülkelerin de kara kutuyu analiz edebilecek kapasitede olduğunu ve devam eden Libya-Türkiye ortak soruşturmalarına paralel olarak teknik prosedürleri tamamlamak üzere İngiltere'nin seçildiğini doğrulaması sonucunda, siyasetçiler ve aktivistler arasında kararın gerekçeleri ve zamanlaması hakkında geniş çaplı sorulara yol açtı.

Sosyal medyada politikacılar ve aktivistler arasında hararetli tartışmalar sürerken, Libya Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komitesi üyesi Ali el-Soul, “parlamento, uçak kazasıyla ilgili devam eden soruşturmadan şeffaf, doğru ve tarafsız sonuçlar bekliyor” dedi. Bu hassas konunun herhangi bir tarafın çıkarları için kullanılmaması, siyasileştirilmemesi veya suçlamalara maruz kalmaması gerektiğinin altını çizdi.

Dibeybe, Libya'nın Misrata kentinde Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninde (Dibeybe'nin ofisi)Dibeybe, Libya'nın Misrata kentinde Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninde (Başbakanlık ofisi)

Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda el-Soul, “Libyalıların soruşturma sürecine doğrudan katılımı vazgeçilmez hale geldi” dedi. “Ulusal egemenliği sağlamak ve soruşturma sonuçlarına halkın güvenini sağlamak için Başsavcılık üyeleriyle birlikte havacılık alanında uzman Libyalı uzmanların ve personelin katılımını” talep ederek, “kazanın nedenleri ve koşullarının profesyonel ve sorumlu bir şekilde açıklanmasını” istedi.

Libyalı politikacıların ve analistlerin bir kesimi için Alman özrü ilk andan itibaren "inandırıcı" görünmedi; zira onlara göre, havacılık sektöründe ve karmaşık teknik araştırmalarda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olarak kabul edilen bir ülkenin teknik yetersizliğini kabul etmek zordu.

Milletvekili Said Mughib, Facebook hesabında yaptığı bir paylaşımda şu soruyu sordu: “Gerçeğin ortaya çıkmasını kim istemiyor?” Bu arada, Yüksek Devlet Konseyi üyesi Said bin Şara da Libya ve Türkiye'deki hükümetlerden oluşan ortak bir soruşturma komitesinin kurulmamış olmasına şaşırdığını belirterek, Almanya'nın özür dilemesinin ardından böyle bir komitenin kurulmamasının nedenlerini sorguladı.

Bazı yerel aktörler daha da ileri giderek, Cumhuriyetçi Koalisyon Partisi lideri İzzeddin Akil, olayı komplo teorisine yakın daha geniş bir anlatı içinde çerçevelendirdi. Kazanın sadece teknik bir arıza değil, Libya'nın 2011'den beri yaşadığı uzun bir dizi kargaşanın parçası olduğunu savundu. Uçağın kaderinin “Kaddafi rejiminin düşüşünden el-Haddad'ın ayrılışına kadar ülkede yaşananlarla organik olarak bağlantılı” olduğunu söyledi.  

Libyalı akademisyen ve hukuk profesörü Mecdi el-Şabani, Almanya'nın kara kutuları analiz etme konusunda gelişmiş yeteneklere sahip olduğunu ve “açık bir hukuki veya teknik neden olmaksızın” bunu yapmaktan kaçınmanın, bu tutumun “sadece teknik bir karar olarak değil, siyasi sonuçları olan bir çekince veya kaçamak olarak yorumlanabileceğini” değerlendirdi.

Ancak Libya el-Nama Partisi genel sekreterliği üyesi Husam Feniş, teknik ve siyasi süreçlerin birbirinden ayrılması gerektiğine inanıyor ve olayı aceleyle yorumlamanın belirsizliği gidermek yerine daha da artıracağı konusunda uyarıyor. Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “teknik gerçekler siyasi yorumların sınırlarını belirlemeli, tersi olmamalı” ve siyasi boyutları olan havacılık olaylarına ilişkin soruşturmaların bağımsız ve güvenilir teknik verilere dayandırılması gerektiğini vurguladı.

​​​​​​​Libya'nın Misrata şehrinde El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreni (Dibeybe Ofisi)​​​​​​​Libya'nın Misrata şehrinde El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreni (Başbakanlık Ofisi)

İngiliz Kraliyet Savunma ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü araştırmacısı Celal Harşavi gibi analistlere göre Libya'da devam eden bu tartışma, “Libya'daki siyasi kriz ve 14 yıldır biriken sorunlar bağlamında açık bir abartı içeriyor."

Şarku’l Avsat’a konuşan Harşavi, olayın Libya'daki genel çatışma ortamından ayrı düşünülemeyeceğine inanırken, aynı zamanda dünyanın dört bir yanında siyasetçileri ve askeri personeli içeren benzer havacılık olaylarını örnek göstererek "kesin sonuçlara ulaşma konusunda karamsarlığını" dile getirdi; bu olayların koşulları on yıllar sonra bile gizemini koruyor.

Libyalılar kaza kurbanlarına veda ederken, uçak kazasının kara kutu dosyasının yorumlanması konusunda kafa karışıklığı yaşanıyor. Pazar günü, binlerce vatandaş Misrata ve Geryan şehirlerinde Genelkurmay Başkanı ve arkadaşlarının cenaze namazlarını kıldı; bu sahne, uçak kazasının yarattığı şokun büyüklüğünü yansıtıyordu.

Geçtiğimiz salı günü Türkiye'ye yapılan resmi ziyaretin ardından Trablus'a dönüş yolunda Ankara'dan kalktıktan 40 dakikadan kısa bir süre sonra düşen Falcon 50 tipi uçakta, aralarında beş üst düzey Libyalı askeri komutanın da bulunduğu sekiz 8 kişi hayatını kaybetti.

Hayatını kaybedenler arasında Haddad'ın yanı sıra Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral el-Futuri Gribel, Askeri İmalat Kurumu Müdürü Tuğgeneral Mahmud el-Katavi, Genelkurmay Başkanı Danışmanı Muhammad Al-Assavi ve fotoğrafçı Muhammad Ömer Ahmed Mahcub da yer alıyordu.  


SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
TT

SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi’nin bugün Şam’a yapması planlanan ziyaretinin “teknik nedenlerle” ertelendiği duyuruldu.

SDG Medya Merkezi Direktörü Ferhad Şami, bugün (pazartesi) X hesabından yaptığı açıklamada, Abdi ile Kuzey ve Doğu Suriye’yi temsilen oluşturulan müzakere heyetinin bugün Şam’a gitmesinin planlandığını, ancak ziyaretin teknik gerekçelerle ileri bir tarihe alındığını bildirdi.

Şami, SDG lideri Mazlum Abdi’nin Şam ziyaretine ilişkin yeni tarihin, ilgili taraflar arasında sağlanacak mutabakat doğrultusunda daha sonra belirleneceğini ifade etti. Ertelemenin lojistik ve teknik düzenlemeler kapsamında olduğunu vurgulayan Şami, temasların seyri ya da hedeflerde herhangi bir değişiklik bulunmadığını kaydetti.

Öte yandan Suriye devlet televizyonu, cuma günü Halep’te bir güvenlik kontrol noktasında SDG’ye bağlı keskin nişancılar tarafından açılan ateş sonucu bir iç güvenlik mensubunun yaralandığını duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ordunun, Halep’in doğu kırsalındaki Tişrin Barajı çevresinde SDG tarafından fırlatılan insansız hava araçları düşürüldü.

Devlet televizyonuna göre, Halep’in Eşrefiye Mahallesi’nde konuşlanan SDG unsurları, Şeyhan Kavşağı’ndaki güvenlik noktasında bulunan iç güvenlik güçlerine ateş açtı.

SDG ise buna karşılık, Şam hükümetine bağlı grupların kendi mevzilerine iki roket mermisi attığını ve bu nedenle karşılık vermek zorunda kaldıklarını savundu.

Daha sonra yapılan bir başka SDG açıklamasında, hükümete bağlı grupların Halep’teki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerine “ağır makineli silahlar ve topçu ateşiyle şiddetli bir saldırı” düzenlediği belirtildi. Açıklamada saldırı, “sivillerin güvenliğini tehdit eden ve ciddi sonuçlar doğurma riski taşıyan açık bir saldırganlık” olarak nitelendirildi.