Bahreyn Necef Forumu toplantısına ev sahipliği yaptı: Katılımcı ülkeler güvenlik iş birliği konusunda anlaşma sağladı

Ortak açıklamada, Filistin-İsrail meselesinde siyasi çözümün desteklendiği belirtildi.

ABD, İsrail ve 4 Arap ülkesinden diplomatların dün Manama’da düzenlenen Necef Forumu’nun ilk toplantısından önce fotoğraf çekimi. (AFP)
ABD, İsrail ve 4 Arap ülkesinden diplomatların dün Manama’da düzenlenen Necef Forumu’nun ilk toplantısından önce fotoğraf çekimi. (AFP)
TT

Bahreyn Necef Forumu toplantısına ev sahipliği yaptı: Katılımcı ülkeler güvenlik iş birliği konusunda anlaşma sağladı

ABD, İsrail ve 4 Arap ülkesinden diplomatların dün Manama’da düzenlenen Necef Forumu’nun ilk toplantısından önce fotoğraf çekimi. (AFP)
ABD, İsrail ve 4 Arap ülkesinden diplomatların dün Manama’da düzenlenen Necef Forumu’nun ilk toplantısından önce fotoğraf çekimi. (AFP)

ABD, İsrail ve dört Arap ülkesi, Başkan Joe Biden'ın Orta Doğu ziyaretinden iki hafta önce, daha yakın iş birliği ve yıllık dışişleri bakanları toplantıları konusunda anlaşma sağladı.
ABD, İsrail ve dört Arap ülkesinden diplomatlar, ABD Başkanı Biden'ın ziyareti öncesinde Bahreyn'in başkenti Manama'da bir araya geldi. Altılı görüşmeye ev sahipliği yapan Bahreyn'in yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Fas, 2020'de ABD'nin ara buluculuğunda, İbrahim Anlaşması çerçevesinde İsrail'le diplomatik ilişki başlatmıştı. Mısır ise 1979'da İsrail’le barış anlaşması imzaladı.
Manama toplantısı, Biden’ın bölgeye yapacağı ziyaretin hemen öncesinde gerçekleşti. Washington bu ziyaretin bölgesel ilişkileri güçlendirmeyi hedeflediğini belirtti. Manama’da bir araya gelen ülkelerin yaptığı ortak açıklamada, daha yakın iş birliği ve yıllık dışişleri bakanları toplantıları konusunda anlaşma sağlandığı belirtildi. Açıklamada, dışişleri bakanları düzeyinde yapılacak ilk toplantı tarihine kadar İsrail’in forum başkanı olarak çalışmalarına devam edeceği ifade edildi.
Temiz enerji, eğitim ve birlikte yaşama, gıda ve su güvenliği, bölgesel güvenlik ve turizm gibi alanlarda iş birliğini geliştirmek amacıyla çalışma gruplarının kurulduğu aktarılan açıklamada, katılımcı ülkelerin Filistin-İsrail meselesinde siyasi çözümü desteklediği vurgulandı. Şarku’l Avsat’ın bir nüshasına ulaştığı açıklamada, “Katılımcılar adil, sürdürülebilir ve kapsamlı barışı sağlamak için harcanan çabaların bir parçası olarak, İsrail-Filistin ilişkilerinin, İsrail-Filistin çatışmasıyla ilgili müzakere edilmiş bir çözüme doğru ilerletilmesi gereğini vurguladı” denildi.
Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:
“Necef Forumu Çalışma Çerçevesi Belgesi ele alındı. Belgede Forum’un hedefleri ve dört parçadan oluşan yapısının çalışma yöntemleri belirlendi. Forumun dört parçalı yapısı şunlardır: Dışişleri bakanlarının bakanlar toplantısı, Başkanlık, Koordinasyon Komitesi ve çalışma grupları. Bu toplantı, ortak zorlukların üstesinden gelmek için hep birlikte çalışarak neler başarılabileceğini gösterecek şekilde, ilişkilerimizin gücünü ve İsrail ile bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerin ortaya çıkardığı ortak iş birliği ve önemli fırsatları ortaya koyuyor. Katılımcılar bu ilişkilerin, adil, sürdürülebilir ve kapsamlı barışı sağlamak için harcanan çabaların bir parçası olarak, İsrail-Filistin ilişkilerinin, İsrail-Filistin çatışmasıyla ilgili müzakere edilmiş bir çözüme doğru ilerletilmesine katkı sağlayacağını vurguladı.”
Koordinasyon Komitesi, Necef (Negev) Zirvesi’nde bakanların oluşturduğu 6 çalışma grubunun her birine başkan atama meselesini görüştü. Çalışma gruplarının “Filistin ekonomisini güçlendirecek ve Filistinlilerin yaşam koşullarını iyileştirecek girişimler de dahil olmak üzere bölge halklarının yararına çeşitli alanlarda bölgesel entegrasyonu, iş birliğini ve kalkınmayı teşvik etmek için” yıl boyunca düzenli olarak toplantılar düzenlemesi kararlaştırıldı.
Çalışma grubu başkanları, kaydedilen ilerlemeleri düzenli raporlar halinde Koordinasyon Komitesi’ne sunacak. Çalışma grubu başkanları, gruptaki üyelerin oybirliğiyle ve belirlenen girişimlere doğrudan bir faydası olması şartıyla üye olmayan kişileri de gruba davet edebilecek. Katılımcı ülkeler Negev Forumu Yönlendirme Komitesi’nin bir sonraki toplantısının İsrail’de yapılmasında mutabık kaldı. Bu toplantının Ekim’de yapılması bekleniyor. Necef’de (Negev) Mart ayında düzenlenen toplantıda olduğu gibi bakanlar düzeyinde bir toplantı yapılması kararlaştırıldı. Ayrıca Ürdün’ün de bu toplantıya davet edilmesi bekleniyor.
ABD'nin Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Yael Lambert, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Necef Forumu üzerine inşa edilecek somut girişimler ve yeni bir bölgesel çerçeve ve oluşturmaya çalışıyoruz” dedi.  İsrail Dışişleri Bakanı Genel Direktörü Alon Ushpiz, ortak iş birliği alanlarının su, gıda güvenliği ve yenilenebilir enerjiyi kapsadığını belirtti. Ushpiz, “Tüm bunların, bölgesel iş birliği konusunda bizim için çok önemli bir fırsat olacak ABD Başkanı'nın bölge ziyareti bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Altı ülkenin dışişleri bakanlarının her yıl bir araya gelmesi planlanırken, bakanlıklar düzeyindeki görüşmeler bu yıl içinde gerçekleşecek” dedi.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.